All language subtitles for Sahsiyet.S02E03.1080p.GAIN.WEB-DL.AAC2.0.H.264-TURG-AsRequested.tur

Hayat o kadar hızlı akıp gidiyor ki,

...insan hiçbir şeyin farkına varamıyor.

Ama ne zaman ki yaşlanıyor,

...etrafına verdiği zararları yavaş yavaş hatırlamaya başlıyor.

Sonra da diyor ki,
şimdi ki aklım olsa hayatta yapmam.

Diyor da ne fayda.

Mesela ben biliyorum ki
bin defa da doğsam,

...bin defa pişman olurum doğduğuma.

Belki de can yakmak için
gelmişimdir bu dünyaya.

Bir de pişman olmak için.

Gerisi de biraz tango, biraz palavra.

Mehmet bey bavulları alır mısınız?

- Hoş geldiniz oda kartlarınız buyurun.
- Hoş bulduk tekrar. Çok teşekkür ederim.

Evet.

Bak heh! Bu sizin.

- Babacığım!
- Hıh!

- Bu senin.
- Hıh!

Şimdi çıkalım bir odalarımıza,
hazırlanıyoruz, ondan sonra...

...aşağıda buluşuyoruz tamam mı,

...ben geleceğim sana ilacını içireceğim sen merak etme.
-Tamam bir dakika bir dakika bir şey soracağım.

Biz odamıza çıkıp neye hazırlanıyoruz.

- Hadi bittik çok yorulduk hadi. Ertan.
- Hadi baba görüşürüz.

( Anlaşılmayan konuşmalar )

Ay baba! Ne güzel düşündün şu tatil işini.
Ne güzel oldu bak böyle hep birlikte.

- Babacığım!
- Hıh!

Tatile gelmek ne güzel oldu diyorum.

- Evet evet çok güzel oldu.
- Neyin var senin bak bakayım, baba!

- Sıkıntın mı var bir bak bakayım bana.
- Yok yahu ne sıkıntı olacak.

- Hep beraber oturuyoruz işte.
- Heh.

Fatoşcuğum!

Ailemi arayacağım demiştin aradın mı kızım?

Yok aramadım.

Kızım olmaz böyle bak aramanız lazım,
bir haber vermeniz lazım.

Zaten kendi kafanıza göre bir işler çevirmişsiniz.

Bu böyle olmaz, çok basit bu.

Arayacaksın diyeceksin ki annecim ya,
biz evlendik böyle böyle.

Anne tamam.

Oğlum Devacığım...

...bak bu er yada geç yapılması
lazım değil mi yani bu...

...telefon açma, haber verme olayını.

Aah! Ne yaptım ben şimdi ya Ertan.
Ben yanlış bir şey mi söyledim.

Yok be kızım.

( Anlaşılmayan konuşmalar )

( Nefes sesleri )

( Duş sesi )

( Duş- su sesi )

( Anlaşılmayan bir ses )

Agah.

Gel de sırtımı sabunla.

Tamam geliyorum hayatım.

Üfff... Ben de çıkıyorum zaten.

Ayşş! Senden bir şey isteyende kahabat.

Ay, niye çıktın Mebrure,
geliyordum canım benim.

Agahcığım, ağırsın,
her şeyin ağır.

Ay, adamlar orada çocukları tehdit ediyor.

- Sen burada böyle, sallana sallana...
- Ne yapayım? Saklanıyoruz işte!

(nefes verir) Ne yapacaksın
peki? Hı?

Böyle otel otel gezecek misin?

Sonsuza kadar çocukları
saklayacak mısın? Ha?

- Hep böyle kaçacak mısınız?
-Yoo... Ne bileyim?

İşte bak! Hiç düşünmüyorsun.

Ee! Ne yapayım peki?

Öldüreceksin herkesi bu kadar basit.

( Kapı vurulma sesi )

Ben onu nasıl yapayım Mebrure.

Sen o Fahri denen adamı
öldürmedin mi? He?

Sen katil değil misin?

( kapı vurulma sesi-aralıklı -
şiddeti artarak devam eder)

Babacığım ilaç.

- Hem bir iki dakika konuşuruz babacığım ya.
- Hee!

- Bitti mi?
- Bitti.

- Teşekkür ederim.
- Rica ederim.

Teşekkür ederim.

( Höpürdetme sesi )

Baba...

...ikimizde her şeyin
farkındayız değil mi?

Anlamadım...
neyin farkındayız?

Yapma şimdi baba ya.

Tamam biz bizeyiz bak,
burada baş başayız...

...söz veriyorum Zuhal 'e de söylemeyeceğim...

...biz gitmeyelim diye yapıyorsun
bütün bunları değil mi?

Ne? Ne yapıyorum?

Avustralya' ya gitmeyelim diye,
numara yapıyorsun.

Aslında her şeyi
hatırlıyorsun değil mi?

Ne? Neyi hatırlıyorum?

Ya, baba yapma Allah aşkına,
biz gelmeden önce neydin, ne oldun?

Adını hatırlamıyordun,
kendini hatırlamıyordun.

Şimdi şu haline bak!

- Gayet iyisin ya.
- Evet gayet iyiyim. Ee?

- Yani... Bir su var mı?
- Evet.

Sana anne demesem.

- Üzülür müsün?
- Ihh...Üzülmem niye üzüleyim.

Hayır yani bir garip geliyor da...

...sırf Deva' nın annesisin diye
sana anne demek.

- Hıhı.
- E, zaten bir annem var.

- Onunla da aramız bir tuhaf.
- Hıhı.

- E, şimdi bir de iki tane olursa.
- Tabii.

Hiç uğraşamam.

Tamam anlıyorum yani,
sen nasıl rahat ediyorsan...

...sen, ne bileyim Zuhal de bana.

(höpürdetme sesi)

Zuzu!

Zuzu diyeyim, en iyisi o.

( Höpürdetme sesi )

Tabii sen biz Avustralya 'ya gidersek...

- Sen burda.
- Yoo yoo.

Olur mu öyle şey
siz gidin Avustralya 'ya.

Gidin çocukları da alın,
onlarda gitsin.

Vallahi biliyordum, billahi biliyordum.

Agah Beyoğlu'nun bir film
çevirdiğini biliyordum.

Tamam gidelim gitmesine de,
ee, şimdi şey ee...

...sen Zuhal 'e tam olarak
iyileştiğini söylemezsen.

- Zuhal gelmez, hayatta gelmez.
- Ee? Biz nasıl ikna edeceğiz bu kızı?

Gideceksin, hafızam yerine
geldi diyeceksin...

...tamam ben her şeyi
hatırlıyorum kızım diyeceksin.

Olacak bitecek budur yani.
Biz de evimize gidelim...

...işimize gücümüze bakalım,
Zuhal' in çalışması lazım baba.

Ne? Ne iş yapıyor ki Zuhal.

Ee, kitap yazıyor.

Tabii sen o tarafları bilmiyorsun.

Ee... Zuhal, ölümden döndü ya.

Ne zaman, ne oldu?

- Yahu. Zuhal' e bir katil silah çekti ya.
- Ne silahı? Kim çekti? Ne?

(çığlık sesi )

Baba! Baba iyisin?

- Baba!
- Zuhal!

(boğuk sesler) Zuhal. Zuhal.
Zuhal. Zuhal. Zuhal!

- Zuhal.
- Hıh!

- Zuhal, kızım iyi misin?
- İyiyim babacığım.

Ah, canım benim.

Ben sana ne yaptım ya,
ben sana nasıl kıyarım.

Ne diyorsun baba?

Ah, güzelim benim, ben sana
zarar gelsin ister miyim hiç?

- İstemezsin babacım tabii biliyorum.
- Ah benim canım. Ah benim yavrum ya.

Ne oldu?

Ee, işte o katil mi ne varmış,
silah mı ne çekmiş sana.

Ay, sen şeyi öğrendin, hay Allah'ım ya rabbim!

- Kim söyledi baba Ertan mı söyledi?
- Evet.

Ulan Ertan yani, tam bak baba...

...bak hiç korkacak bir şey yok,
bir sakin ol...

...tamam mı. Çok eski mevzuu.
Kaç yıl geçti üstünden.

Ben çok iyiyim yani sen korkma.

Ah canım benim, ah canım yavrum benim,
ah güzelim benim ah.

- Zuhal!
- Hıh!

Siz dönün kızım, eve dönün siz.

Baba bu gözlüğünün kiri ne, Allah aşkına.

- Nereye dönelim söyle. Nereye gidelim?
- Yahu çocukları da alın gidin işte Avustralya' ya.

Ben iyiyim artık, gerçekten.
Ben size numara yapıyordum.

Evet, siz beni yalnız bırakmayın diye,
yanımda kalın diye numara yapıyordum.

- Ben her şeyi hatırlıyorum artık.
- Aahh!

- Evet.
- Numara mı yapıyordun babacığım.

- Evet.
- Söyle bakayım o zaman...

...senin annemden sonra sevgilin oldu mu?

Yok yahu.

Olur mu hiç ben, Mebrure' nin üstüne
gül koklar mıyım?

Mümkün değil öyle bir şey.
Yani ben taş olurum yahu taş.

Allah yazdıysa bozsun.

Yapma baba yahu bana bunları,
işte yani, teşekkür ederim.

- Bana böyle yalan söyleme artık.
- Ee, nasıl yani ben yalan mı söyledim.

Benim sevgilim mi oldu?

Sabahlara kadar sevişiyordunuz.

Ben Mebrure'nin üstüne,
gidip başkasını seveceğim.

- Yok Allah beni kör eder yahu.
- Ya!

Nasıl olur mümkün değil.
Mümkün değil.

- Sabahlara kadar.
- Sabahlara kadar falan yok nerde ohoo.

Nerde?

( Ezan sesi )

( Dua okur )

( Burun çekme-öksürük )

Ya, ne güzel buradayız,
sen dinlenmene bakacaksın.

- Hıı.
- Bak çok hoş bir beyefendiyle tanıştık burada.

- Hıı.
- Tevfik bey, şu an çocuklarla sohbet ediyor.

Onlarla arkadaşlık edeceksin sen.
Tamam mı?

- İşte böyle.
- Tevfik beyciğim. Babam Agah.

Ah işte geldiler.

Memnun oldum.

- Pardon benim bir şeye bakmam lazım pardon.
- Aah!

Ahh!

( nefesler )

- Şerefinize.
- Ah, Tevfik bey! Ay bunlar ne hikayeler yahu.

Tevfik bey , çok iyiydi bu.
Bir tane de İsviçre' de bir şey vardı.

( Anlaşılmayan konuşmalar)

( Gülmeler )

Ay çok alemsiniz. Yahu Tevfik bey.

Uzun zamandır bu kadar güldüğümü hatırlamıyorum.

Tevfik bey böyle yani. Hadi çocuklar
siz odanıza, bizde geldik.

- Burası da bizim.
- Hadi hadi görüşürüz hadi hadi.

- Aşkım.
- Gel.

Ertancığım bir gel de
biz bir konuşalım gel.

Biraz konuşalım mı seninle Ruhi Efendi.

Ne dersin?

Hadi konuşalım.

Siz, nasıl girdiniz içeri?

Esas şunu sorman lazım senin.

İçeri girdin de, nasıl çıkacaksın dışarı?

Ruhi Efendi, sen bana hesap vereceksin.

Sonra da ben yalnız mı çıkacağım,
bir terslik olacak da...

...seni de mi çıkaracağım, anlayacağız.

Ruhi...

...insan hayatını yazdığı adamı tanımaz mı?

Güzel.

Hadi bir çay yap da içelim.

Hadi.

Özledim memleket çayını Ruhi.

( Anlaşılmayan konuşmalar)

Madem istihbarat var elinde,
biliyorsun sen benim kim olduğumu.

O zaman, neler yapabileceğimi de biliyorsun.

Bilmiyorum efendim, bilmiyorum.
Hiçbir şey bilmiyorum.

Benim tek bildiğim şey,
Kader denilen herifin adamlarından birisin sen.

Başka hiç birinizi tanımıyorum ben,
tanımak da istemiyorum.

Benim sana bir tek sorum var.

Kader benim kardeşimi
öldürdün deyip duruyor bana.

Kim yahu bunun kardeşi.

Kimdir, neyin nesidir, necidir,
benimle alakası ne?

Yahu serserinin tekiydi işte,
unut gitsin.

Nasıl unutayım ya?
Hatırla hatırla deyip duruyor bana.

Ailemi öldürmekle tehdit ediyor beni.

Kedimi de öldürdü zaten alçak.

Ya, yeter artık yahu. Bıktım yani
bıktım, buraya kadar geldi yahu.

Unut Kader'i. Kardeşini mardeşini de unut,
hepsi geçti.

Allah Allah, nasıl geçti yahu.
Geçen ne, nasıl geçti?

Anlatacağım sana,
onun için geldim ben buraya.

( Çay karıştırma sesi )

Sen hiç annene yalan söyledin mi Ruhi?

Efendim!

Otur.

Yok, yok, yok, yok.

Olmadı. Yaklaş yaklaş.

Yaklaş.

Biraz daha yaklaşır mısın buraya.

Şimdi diyorum ki sen, anana, babana
hiç yalan söyledin mi?

Bilmem.

Söylemişimdir herhalde.

Ya!

Öyle mi? Tamam.

Ama bana yalan söylemeyeceksin Ruhi.

Çünkü ben şu anda anandan da,
babandan da, daha yakınım sana.

Heh! Anladın mı?

Anladım.

Ruhi sana şimdi üç tane soru soracağım.

Bir...

- Kitabı yazarken konuştuğun insanlar var ya.
- Evet.

Hani soru sorduğun insanlar.

Onlar bu lafları, gerçekten etti mi?

Valla onlar ne söylediyse ben onu yazdım.

- Yani sen hiçbir şey değiştirmedin, öyle mi?
-Yok, yok, yok. Hayır. Ya, yoo.

Güzel.

Soru iki.

- Bu kitapta bir bölüm var. Tevfik'le ilgili.
- Evet.

Onu bir anlatsana bana bakayım.

Sen şimdi bu işten nasıl
kurtulacağım diye kıvranıyorsun ya.

Benim sayemde kurtulacaksın Agah.
Seni bu kardeşin Tevfik kurtaracak.

Bana dua edeceksin.

Bulamadım diyeceğim Kader'e, geldim baktım...

...belli ki son anda kaçmış elimden.
Yok diyeceğim.

Sonra, sen sağ, ben selamet.

Alırsın aileni, gidersin dünyanın bir tarafına,
yaşarsın orada rahat rahat.

Ee, ben nasıl güveneceğim sana?

Havale dekontlarını buldum,
parayı almış kesin.

O üç aileden de almış öyle mi?

Evet.

Demiş ki ya, elimde
on dokuz kişilik bir infaz listesi var.

Ee, sizin de bu liste de adınız var.

Bana verilen emir ise sizi öldürmek.

Eğer yaşamak istiyorsanız ya da bu listeden
adınızın çıkmasını istiyorsanız...

...bana para ödeyeceksiniz demiş.

...insanlarda ne yapsın, hayatlarını
kurtarmak için parayı ödemişler.

Sonra...

...o üç kişi işte aileleri
filan yurt dışına kaçmış.

Ah Tevfik ah.

Kaç para eder senin bu ailen.

Anlamadım!

Kaç paran var diyorum banka da.

Ha! Evde olur, bu arada arsa da olur.

Neyse anlaşırız bir şekilde.

Maksat hayatlar kurtulsun.

Mermileri çıkar yeter.

( Mermi yere düşme sesi )

- Ne ki o?
- GPS. Seni bununla takip ediyoruz.

- O ne , askeriyeden falan mı o?
- Yoo. Elektronikçiler çarşısından.

Üç kuruşluk bir şey.

Bak kapandı şimdi.

Artık kimse bilmiyor, Agah nerede?

- Ne yapıyoruz, gidiyor muyuz?
- Nereye gidiyoruz?

Ruhi şimdi gelelim üçüncü soruya.

Madem sen...

...gayrımeşru da olup biten her haltı biliyorsun.

Madem işin bu senin...

...bana şunu öğreneceksin.

Sıtkı diye bir herif,
birilerine benim fotoğrafımı satmış.

Kim bunlar...

...benim yüzümü kim biliyor?

Bak, sana iki gün mühlet.

Ruhi...

...bu kitap, satıyor mu bari?

- Kitap mı?
- He.

Valla yeni çıktı zaten.

Otuzuncu yıl için hazırlamıştık.

Ama insanlar unutuyor olayları.

Yani o yüzden,
çok satacağını zannetmiyorum pek.

Satmaz tabii, millet kitap okumuyor ki.

He, Ruhi bak...

...televizyona bunun dizisini yap,
bütün millet seyreder.

Ruhi, beni kim oynayacak.

Zor. Büyük mesele.

Ertan sen ne akla hizmet gittin babama,
bu köpek öldüren mevzusunu açtın ya.

Adamın zaten aklı karman çorman ya.

Bir de bana mı üzülsün
bu adam bunu mu istiyorsun?

Ya, bir bağırma ya.

- Benimle bağırmadan konuşmayı öğren artık.
- Bağırmıyorum Ertan bağırmıyorum. Bağırmıyorum.

Sen bağırtıyorsun beni.
Ben böyle bir insan değilim ya normalde.

Beni şu an bu raddeye
sen getirdin Ertan.

Senin babanın aklı karışık bile değil.

Ne diyorsun sen ya?
Nasıl değil babamın aklı karışık?

O, o var ya.
Şu anda her şeyi biliyor.

Her şeyi anlıyor,
her şeyi hatırlıyor, biliyor musun?

Bak söylemeyecektim söylüyorum.
Baban tamamen iyileşmiş Zuhal.

Her şeyin farkında.

Sırf biz Avustralya 'ya gidip onu yalnız
bırakmayalım diye numara yapıyor be kadın.

Ertancığım, sana da bunu böyle söylüyor...

...çünkü o küçük kafasıyla anladın mı,

...kandırmaya çalışıyor bizi,
bir an önce gidelim diye

Ahh, tabii. Tabi,
Beyoğlu ailesini kandırmaya çalışıyor.

Ya hepiniz böylesiniz ya,
yalan söylemeye ne kadar çok alışmışsınız.

- Hem kendinize, hem birbirinize ya.
- Ne diyorsun sen be.

- Sus be.
- Ne diyorsun?

Sen beni o Cemil denilen
o herifle aldattın ya...

...senin baban da,
adım kadar eminim, anneni aldatmıştır.

Siz busunuz işte. Beyoğlu ailesi..
Siz busunuz.

Söyleyecek hiçbir şeyin
yok değil mi?

Deva neden bize haber vermeden evlendi,
farkında mısın?

Acaba annem bir adım sonra,
hangi manyaklığı yapar diye utanıyor senden.

Korkuyor bizden. O yüzden kaçıyor çocuk.
Farkındasın.

( üfleme )

Bir an önce yaşlanıp,
herkesi bastonla dövmek istiyorum.

( Gülme )

( Telefon titreşim sesi )

( Anlaşılmayan konuşmalar )

( Eğlenceli konuşmalar- düğün- dernek )

Bak benim salon burası.

(Altta düğün dernek devam ediyor)

( Nefes )

Vay be Agah!

Sende bu kadar para var demek ki ha.

Benim rahmetli eşim...

...ailesi bayağı varlıklıydı,
onun sayesinde işte.

- İyi iyi. Nakit daha iyi benim için.
- Hee.

Sabah açılsın banka, gideriz
benim hesaba geçiririz hepsini.

Hı hı.

Yahu sıkma artık kendini
tamam bitti, kurtuluyorsun işte.

Yahu kurtuluyorum da,
ben hiçbir şey anlamadım Tevfik Bey kardeşim.

Siz necisiniz? Siz mafya mısınız, çete misiniz,
nesiniz Allah aşkına.

İnsan ne zaman ölür?

Ne zaman... ölünce...

İnsan unutulunca ölür.

He, evet öyle derler.

Peki. Mesela. Ölen insan
unutulmasın diye ne yaparız biz?

- Bir mezar taşı koymaz mıyız başına?
- Hı hı..

Yazarız şöyle güzel bir yazıyla,
deriz şunun babası...

...bunun kardeşi, şunun evladı.

Sonra ne olur?

Gidersin o mezarın başına,
duanı edersin, yad edersin.

Orada yatan da
bir nevi yaşamaya devam eder.

Niye?

Çünkü unutulmaz.

O yüzden mezar deyip geçme.

Bak adam koca piramit yaptırmış kendine
kimse unutmasın diye!

Şimdi biz ne yapıyoruz?

- Bizim verdiğimiz hizmet şu.
- Hıı?

Diyelim ki bir takım
sakıncalı herifler var.

Bu heriflerin ölmesinde de
büyük hayır var.

- Kim yapacak bu hayır işini?
- Kim yapacak?

- Biz.
- Hıı.

(Nida) Ben tam anlayamadım ama.

Agahcığım! Bizim işimiz
adam unutturmak.

Bizim öldürdüğümüz adamı kimse hatırlamaz.

Diyelim sen öldün.

Ama mezarın yok.

Kim bilecek bir zamanlar Agah vardı.

Belki de hiç yoktun.

Agah diye biri hiç olmadı.

Evet. (nefes)

Bizim öldürdüğümüz adamı kimse hatırlamaz.

Kimse bilmiyor Agah nerede?

Belki de hiç yoktun.

Agah diye biri hiç olmadı.

Bir mezarın yok ki bilelim yaşadığını!

Agah diye biri hiç olmadı!

Bizim işimiz adam unutturmak.

Millet neleri unuttu. Seni mi unutmayacak.

Heh! Sen kimsin ki lan.

Heh! Alt tarafı bir katil.
Alt tarafı bir cinayet haberi.

( Nefes sesleri )

Aa, çocuklar evleniyor!

Ya, ben de diyorum, çocuklar evlendi,
düğünlerine gidemedik.

E, buradaymış ya düğün.

- Aaaa!
- Agah nereye?

Ya bir yere gitmiyorum.
Şey gideyim çocukları bir tebrik edeyim!

- Ayrılmak yok dedik, ona göre.
- Ah tabii! Ayrılmak yok.

Heh! (gülme)

( Anlaşılmayan konuşmalar- düğün - dernek )

Pardon!

( Coşkulu eğlence)

Pardon! Deva! Deva!

Deva!

Pardon, pardon pardon.

Deva!

Benim ben Deva!

( Coşkulu sesler yükselir)

(Anlaşılmayan konuşmalar)

(Altta devam eden eğlence )

( Silah sesleri )

( Anlaşılmayan konuşmalar )

- Nereye gidiyorsun Agah?
- Bilmem.

Sen bu adamı öldürmeyecek miydin ha?

Bunun için gelmedin mi
bu Tevfik’ in peşinden buralara kadar?

Git bul, geçir kafasına bir şey, bitsin bu iş!

Otelin yerini de biliyorlar zaten!

Bir an önce de,
çocukları al götür başka bir yere!

Hadi sallanma, yürü, gir içeri!

Böylesi daha iyi olacak.

- Allah mesut etsin.
- Eyvallah.

Ya, fazla mermi var mı sizde?

- Amca, kız tarafı mısın? Erkek tarafı mı?
- İkisi de.

İkisi de evladım,
tabii öyle coşkuyla ben sık sık sık sık,

...mermi kalmadı ya hiçbir şey,
bana iki tane versen.

Yok olmaz amca,
anca bize yetiyor zaten

Ohh! Dan! Dan! Dan!
(gülme)

- Fazla mermi var mı?
- Dur bi ya amca, dur bi ya.

Ya, siz arkadaşınızdan alırsınız sonra,
bana versene iki tane ben de sıksam ya.

Hadi gözünü seveyim, yapma ama yapma
ziyan oluyor mermi, yapma ya.

İki tane veriver bana,
ben de sıkayım ya.

Hadi. He, ayıp oluyor ama.

Hadi aslanım.

Ayıptır ya, ben de kutlayayım,
değil mi bak, kaç yaşında adam!

Boş tabancayla duruyorum
karşında ben de sıkayım, ben de kutlayayım. Heh?

Hadi koçum.

Bakma evladım versene.

(Düğün dernek eğlence )

Nerede kaldın, iyi misin?

Yok, iyi değilim,

...şimdi, ben bankaya tek başıma gitsem,
bana kumbara bile vermezler.

Yani, imza yetkim yok benim.

Benim vasim kızım, o benim adıma
para çekebiliyor, alıyor, satıyor falan.

Hayda! Neyse,
hadi gidelim kızını alalım.

Niye söylemiyorsun şunu otelde?
Unuttun, Alzheimer tabii.

- Yok unutmadım.
- Neden söylemedin o zaman?

- E, sen mermileri boşalttırdın ya bana.
- Ne?

- E, tabanca boştu.
- Ee?

- Şimdi dolu.
- Ahh!

Ben de sana para verecek
göz var mı lan? Rezil herif!

Arsa da olurmuş, ev de olurmuş.
Sen ne sandın beni.

Sata sata ev kalmadı zaten!
Mebrure apartmanı orası.

- Benim eşimin adı.
- Ahhh!

Cimri pezevenk,
iki mermi veremedi bana.

Yahu başkan, rakı istedik,
garsonlar, içki saati bitti dedi.

Olmuyor böyle ya.

-Ayıp değil mi daha düğün devam ediyor.
- Tamam tamam tamam ben söylüyorum şimdi.

Al, al, al bunu için, afiyet olsun.

- Eyvallah, sağ olasın başkan.
- Hadi, hadi.

Başkan ne ya?

Nereye? Nereye gidiyorsun?

Agah, ne duruyorsun?
Öldür artık beni.