All language subtitles for Kardeşlerim 46. Bölüm @atvturkiye

Sen ne yapacaksın,
Nebahat Hanımlarda mısın bugün?

He gülüm oradayım valla.

Bakalım orada ne krizler, ne olaylar.

Niye ki?

Akif Bey mahkemeyi erkene
aldırmış, bugün boşanıyorlar.

Kadıncağız belli etmiyor
ama, çok üzülüyor.

Hadi ya, yazık.

İnşallah babanızla sonumuz da,
aynı onlar gibi olmaz.

Ya yok be motherım ya.

Sizinki o kadar
büyümeden düzelir illa ki.

Bana hiç öyle gelmiyor Oğulcan.

Valla iki gün oldu adam hâlâ
ayağını evine basmadı ha.

Anne.

Bence sen hiç üstüne gitme bak,
biz zaten görüyoruz onu, iyi.

Haberini de getiriyoruz sana.

Hiç didikleme boş ver
yani sakince otur, bekle.

Aynen.

Ya, hem merak etme bak ben bu
işlerde çok iyiyim, biliyorsun zaten.

Bir taktik çalışması yapıp,
böyle süreci hızlandırırım ben.

O taktikler burada işlemez, bence.

Hiç karışma sen.

Neyse hadi, kalkalım mı geç kalacağız.

Çocuklar giderken şunu da
babanıza teslim edin.

Çanta hazırladım.

İçine temiz çamaşır koydum,
temiz giysi koydum.

Adam iki gündür aynı şeyleri
giyip duruyor, sefil oldu valla.

Tabi o esnaf komşusu ona
yeni giysiler almadıysa.

Anne!

Tamam tamam, sustum.

Aybike bir babanı yokla bakıyım,
ne zaman gelmeyi düşünüyormuş?

Bir ağzını ara.

Hadi görüşürüz.

Hadi.

Ah be Orhan'ım.

Ah be inatçı keçi.

Ah benim güzel kıvırcığım,
niye böyle yapıyorsun?

Neboşcuğum.

Geçmiş olsun be.

Artık boşandığımıza göre kavga yok,
dövüş yok, sen sağ ben selamet değil mi?

Yahu geçirdiğimiz onca yılın hatırına,

birazcık mutluluğunu gizle be adam.

Hadi beni umursamıyorsun, şu çocuğunu
umursa da biraz olsun üzülmüş gibi yap.

Umursuyorum.

Ben evladımı da umursuyorum,
seni de umursuyorum.

Ayrıca da ne oldu, sevinç
yaşadık da ne oldu acaba yani?

Gol sevinci mi yaşadım burada ha,
havai fişek mi patlattım ne yaptım?

Bari mahkeme önünde kavga etmeyin ya.

Sıkılmadınız mı artık
birbirinizi hırpalamaktan?

Kaç yıllık anan, sen tanımıyor musun ya?

Sıkılır mı hiç ya?

Fırsatını bulduğu an hücum
saldırır senin, anan yani.

Bak hâlâ--

Neboş be bir şey söyleyeceğim.

Artık boşandığımıza göre, belki de
hiç kavga etmeyeceğiz be.

Ha.

Belki de çok yakın iki iyi
arkadaş oluruz, olamaz mıyız?

Ay bırak Allah aşkına Akif ya,
ne saçmalıyorsun?

İstemez, kalsın senin arkadaşlığın.

Benim yeterince arkadaşım var.

Hadi artık gidebilir miyiz oğlum?

Gidelim anneciğim.

Görüşürüz baba.

Görüşürüz oğlum.

Arkadaş hayaldi, gerçek oldu be.

Şükürler olsun, şükürler olsun,
çok büyüksün Allah'ım.

Anneciğim.

Yapma bak böyle, ne olursun.

Hem seni sevmeyen bir adamla beraber
olmaya, neden devam edecektin ki?

Sen muhtaç mısın ona ya,
böyle bir saçmalık olabilir mi?

Doğru söylüyorsun oğlum,
doğru söylüyorsun.

Ben muhtaç değilim ona, evet.

Tabi ki değilsin anneciğim.

Bak, sen çok güçlü bir kadınsın.

Senin ayakta durmak için,
hiç kimseye ihtiyacın yok.

Eğer olursa, ben varım.

Ben senin yanındayım anne.

Biz birbirimize yeteriz,
hiç merak etme sen.

Üzme artık kendini, ne olur.

Canım oğlum benim, canım.

İyi ki doğurmuşum
ben seni, iyi ki varsın.

Ha şöyle ya, biraz yüzün gülsün.

Hem babam doğru söylüyor.

Sen de bu sayede kavgadan gürültüden
kurtulmuş oldun işte, öyle düşün.

Tamam.

Tamam oğlum, bak daha iyiyim şimdi.

Eğer iyiysen okula gideceğim.

Yoksa değilsen, seninle kalacağım.

Yok yok, git sen.

Biz Ayla ile buluşacağız hem.

Bir yerlerde oturacağız, kahve
içeceğiz, biraz da dertleşiriz.

Sabah öyle konuşmuştuk.

iyi, öyle diyorsan.

Taksi de geliyor hem, ona binersin.

Üzme kendini anne tamam mı, ne olursun.

Tamam oğlum benim.

Hadi iyi dersler sana.

Sağ ol.

Annem senin için göndermiş.

Temiz kıyafetler var içinde.

İyi halt etmiş.

Aklı sıra hatasını böyle
kapatmaya çalışıyor.

O daha bu kafayla giderse,
çok çanta hazırlar, çok daha.

Öyle deme baba ya.

Annemi cezalandıracağım deyip,
bizi de cezalandırıyorsun.

Biz de özlüyoruz seni.

Oğlum, yavrum ben de çok
özlüyorum da ne yapıyım ya?

Yapılacak başka bir şey yok ki.

Ayrıyetten yerim belli yurdum belli ya.

Özlediğiniz zaman gelirsiniz,
burada görüşürüz işte.

İyi de amca sen böyle daha
ne kadar dayanabileceksin ki?

Un çuvallarının üstünde
uyuyorum diyorsun.

Valla kabul ediyorum kızım.

Sırtım falan çok ağrıyor ama,
benim kafam böyle rahat ya.

Yanımda durmadan yalan
söyleyen bir kadın olmadan,

ben böyle iyiyim, valla iyiyim yani.

Amca bir şey diyeceğim ama kızmayacaksın.

En son olayda ben hatalıyım, bak
beni affettin, yengemi affetmedin.

Haksızlık değil mi ona?

Değil oğlum değil,
haksızlık falan değil ya.

Ona müstahak bu, ona müstahak.

Allah'ını seversen ya.

Ya bak sen daha çocuksun, boyundan
büyük dertlerle uğraşıyorsun.

Sen hata da yapacaksın,
pişmanlık da duyacaksın.

Ama o öyle mi, koca kadın.

Ya bak ben onu defalarca uyardım,
defalarca uyardım, yapma diye ya.

Yapma, yalan söyleme,
arkamdan iş çevirme dedim.

Ama yapamıyor işte.

Bırak böyle iyi ya, tamam.

Kesin bugün de gelmiyorsun yani.

Yok oğlum yok.

Valla bir daha da gelir miyim,
bilmiyorum açıkçası.

Hadi neyse ya tamam,
hadi siz okulunuza gidin.

Hadi yavrum hadi, hadi iyiyim ya.

Hadi ya hadi.

Amca.

Beni affettiğin için çok teşekkür ederim.

Büyüksün.

Oğlum.

Sen bir daha olmayacak dedin,
ben de sana inandım güvendim.

Daha niye uzatıyorsun ya?

Olmayacak amca, söz.

Aslan oğlum.

-Hadi iyi dersler.
-Görüşürüz amca.

Ses, deneme bir, iki.

Ömer bir dahakine sen önden git.

Günaydın Ataman Koleji öğrencileri.

Yeni bir okul gününe,
hepiniz hoş geldiniz.

Ne oluyor ya, iç sesim dıştan mı duyuldu?

Sanki biri repliğimi çalmış.

Ben öğrenci temsilciniz Doruk Atakul.

Herkese iyi günler dilerim.

Okul Radyosu.

Burak Hoca'yla konuştuk anlaştık da.

Böyle her gün açılışlar yapacağız,
bugün Doruk'un günüydü.

Size bugün, bazı hatırlatmalarım olacak.

Önce ilki.

Sevdiklerinizi kıymetini bilin.

Ve onlara sevginizi
göstermekten sakın çekinmeyin.

Onlara doya doya sevginizi gösterin.

Mesela şekil 1-A.

Seni seviyorum Asiye Eren.

Hem de çok seviyorum.

Tarihin en kısa radyo yayını geliyor.

Hadi hayırlısı olsun.

Doruk'a bak ya,
ya hiçbir fırsatı kaçırmıyor.

Adam doğuştan Romeo.

Yani yaratılışı bu, yapacak bir şey yok.

Sen de işte utangaç Juliet.

Ömer bir dahakine şu kapıdan önce sen
gir tamam mı, bizi görmüyor belli ki.

Babasının çiftliği sanki okul.

Senin de öyle de.

Kafasına göre takılan bir tek o.

Sırada ikinci hatırlatmamız.

Müzik kursumuz bu hafta açılıyor.

İlgilenenler benimle
iletişime geçebilirler.

Herif resmen müdürden
daha çok hakim okula ya.

Sen iyi dayanıyorsun buna ha.

Ve son hatırlatmamız.

Spor salonu kullanım
saatleri yenilenmiştir.

Yeni saatleri panodan
takip edebilirsiniz.

Herkese iyi günler dilerim.

Çok iyi be.

Ben olsam hayatta yapamazdım şu anonsu.

Ya oğlum bırak Allah aşkına,
şunca eziğin arasında,

özgüvenli olup da sosyalleşmekten
kolay ne var sanki.

Sen bence mevzuya farklı bakıyorsun.

Yanlış bakıyorsun yani.

Buyurun abiler, en sertinden
espressolarınız hazır.

Teşekkür ederiz.

Şişt, ne yapıyorsun oğlum,
bırak, ben hallederim.

Tolga bu son iki günde sana çok
borçlandım ya, teşekkür ederim.

Ödersin ya bir şekilde, takılma o kadar.

Zeyno bir su versene ya, boğazım kurudu.

Hemen geliyor abi.

Buyurun.

-Sağ olasın.
-Afiyetler olsun.

Doruk abi, biz şimdi bir müzik
kulübüne katılmak istiyoruz da.

Sen bir şeyler ayarlasan olmaz mı?

Olur kardeşim, hemen bir liste
yapıp sizin de adınızı yazalım, olur.

Abi kralsın ya.

Biliyorum, gel.

Şöyle oturalım şurada.

Olur abi.

Abi kralsın ya.

Ya herifin kendi kanlı canlı öz
kardeşi benim karşımda oturuyorken,

herif sırf millete abilik
yapıyor diye kral oluyor ya.

Puan topluyor resmen ya.

Şişt, ya oğlum sen hiç mi
takılmıyorsun şimdi bu herife ya?

Hayır ben anlamıyorum yani.

Herif, bildiğin babasıyla bir olup,

seni dışlıyor, yok sayıyor,
farkında değil misin?

Ya o iş pek de öyle değil.

Yani babam bana kızmakta
haklı, haksız değil.

Doruk da annesi yüzünden,

babamla biraz gergin.

O yüzden bize takılmıyor galiba.

Sen öyle diyorsan tamam da,

yani ben bu herife takılmadan edemiyorum.

Neden yapamıyorum bilmiiyorum,

ama bu herifin canını sıkmadan,
benim içim rahat etmeyecek.

Hadi hayırlısı.

He gülüm, he Aybike'm
söyle ne diyor baban?

Valla daha orada kalacakmış anne.

Rahatmış, iyiymiş, şimdi
dönmeyecekmiş yani.

Orada mı kalacakmış?

Dönmeyecek miymiş?

Yok, merak ederseniz
gelin, ben buradayım dedi.

Hadi anne acelem var
kapıyorum ben, görüşürüz.

Fırında kalacakmış.

Ya bu adam hiç mi düşünmüyor,
mahalleli, konu komşu ne der diye?

Of!

Dur bir bacım ya dur, oflamaya vakit yok.

Onu nasıl eve döndürürüz,
ona odaklanalım biz.

Hilmiye aklımdan neler
geçiyor, bir bilsen?

Şeytan diyor git, şu fırını
belediyeye şikayet et,

kapansın bu da tıpış tıpış evine dönsün.

Ama yapamam.

Kaç kişi oradan ev geçindiriyor,
ekmek parasını kazanıyor.

Acırım valla, yapamam öyle bir şey.

Acı bir zahmet Şengül,
hiç olur mu öyle şey?

Bak benim aklıma ne geldi?

Benim herif bu fırının
sahibi Yılmaz abiyi tanıyor.

He.

Ona söyleyeyim de gitsin konuşsun adamla.

Senin kocanın orada kalmasına
müsaade etmesinler, ne dersin?

Böylelikle de, yani Orhan abi
sokakta kalacak hali yok herhalde.

Mecbur evine gelecek.

Hay aklınla bin yaşa Hilmiye var ya.

Süper bir fikir, çok iyi buldun ha.

Değil mi ya?

Valla böyle konularda da
benim aklım çok çalışıyor ha.

Valla kafa iyi, arada bir gidiyor
geliyor ama iyisin yani.

Kafam zehir gibi çalışıyor, zehir.

Sana zahmet şu ocağın
altını bir söndürsene Hilmiye.

Hadi be gülüm.

Hadi be canım, yap bir kardeşlik.

Bak moralim bozuk.

Sağ olasın, eline sağlık.

Yani, senin de yapabileceğin bir iş
olursa, mutlaka haber veririm ben sana.

Yani malum benim İstanbul'da
pek arkadaşım yok ama,

bazen böyle geliyor kulağıma yani.

Haber ederim sana.

Söylersen iyi olur abi, sevinirim.

Ömer, senin işin de
çok zor, biliyorum ben.

Burada bunca zengin bebenin ortasında,
ekmeğini kazanmaya çalışıyorsun.

Ayakta durmaya çalışıyorsun.

Zor yani hakikaten, görüyorum ben seni.

Yani ayakta mıyız,
sürünüyor muyuz, bilmiyorum da,

deniyoruz, çabalıyoruz işte.

Selam.

Selam.

Müsait miydin?

Ha müsaidim.

Tamam şimdi, şöyle bir durum var.

Öncelikle benim matematiğim iyi tamam mı?

Gayet iyi yani, bir problem yok.

Da ben sizin bu yeni hocaya alışamıyorum.

Yani sorularını anlamıyorum,
söylediklerini anlamıyorum.

Geçen sınıftaki sınav da çok kötü geçti.

Neyse sen iyiymişsin matematikte.

Amerika'dan burs falan
almışsın hatta, öyle duydum.

Yani evet, yaşanmıştı öyle bir şey.

Tamam, süper.

Ya acaba bana özel ders verir misin?

Parasıyla normal özel ders yani.

Ya saçmalama, niye anlamadıysan ben
anlatırım sana, ne parası, gerek yok.

Yok, ben senin derslerde kendi
zekanla övünmeni çekemem.

Normal, öğretmen öğrenci
gibi ders yapacaksam varım.

Kabul et.

Tertemiz tam senlik
bir iş, kabul et kaçırma.

Tamam.

O zaman bana bundan
sonra hocam diyebilirsin.

Harika.

Çok memnun oldum, peki Hocam.

Eğer bugün müsaitseniz ilk
dersimizi çıkışta yapabilir miyiz?

Tabi, hemen yapalım, çıkışta yapalım.

Selam Harika kız.

Selam.

Geçen gün dedin ya, ehliyet
sınavı için pratik yapalım falan.

Hâlâ istiyor musun bakalım?

İstiyorum.

Ama sana bir şey söylemem lazım.

Bozulmak yok.

Yani önce bir söyle
bakalım da ona göre bakalım.

Sana bir şey itiraf edeceğim, ama
öyle çok kötü bir şey değil yani.

Tamam tamam, dinliyorum.

Ben,

ehliyet sınavına girmeyeceğim.

Niye, nasıl yani, neden?

Çünkü ben 17'ye giriyorum.

Yani ehliyet almayacağım.

Ya tamam.

Ben seninle vakit geçirebilmek
için, böyle bir şey uydurdum.

Hım.

İlginç.

Sen bayağı benimle vakit geçirmek
için, öyle bir şeyler salladın yani.

Evet.

Ama doğruluk payı var biliyor musun?

Benim, parkım çok kötü.

Sen bana park etmeyi gösterirsen,

ben de yalan söylememiş olurum.

Aynen, aynen.

İyi tamam, o zaman öyleyse,
yarın okuldan sonra çalışalım.

Ama, bir daha öyle takılmak için bahane
falan bir şeyler uydurmaya gerek hiç yok.

O şartla anlaşabiliriz sanırım.

Tamam.

Teşekkürler.

O zaman yarın görüşürüz.

Zevkle.

Şişt!

Sen böyle kedinin ciğere baktığı
gibi Harika'yı izliyorsun da,

senin aklın o kızın sana bakabileceğini
alıyor mu ya gerçekten?

Yani,

Harika güzel,

havalı,

harika bir kız.

Sen ise,

eski, varoş.

Neyine baksın ki o kız senin?

Hiç düşündün mü?

Biliyordum bir sebep bulamayacağını.

Ama,

o zaman da bakma işte öyle.

Rahatsız etme.

Ben kimseyi rahatsız etmiyorum.

Seni ilgilendirmeyen işlere
karışmasan mı acaba?

Belki ben rahatsız oluyorumdur.

Ha.

Olamaz mı?

Olamaz.

Harika ile aramızda olanlar
bizi ilgilendirir, seni değil.

Ya bu kız sana iki üç gün
acıdı da yüz verdi ya,

sen kendini bir şey
sanmışsın ha, valla bak.

Güzel güzel ama,

Çok yakında o kız seni tanımayacak bile.

Cici babası altına arabasını çekip,

cebine kredi kartını koydu mu,

Harika bırak seni tanımayı,

üstüne basıp geçecek.

Demedi deme ufaklık.

Ne oldu şampiyon, ne bu surat?

He şampiyon, pabucumun şampiyonu.

Anlat bakalım, ne oldu?

Şişt, oğlum anlatsana bana.

Tamam belli Harika bir şey yapmış da.

Ne yapmış söyle?

Yok o bir şey yapmadı.

Zaten Harika ne yapabilir ki?

Kulvarlarımız farklı.

Kulvarlarımız?

Oğlum o doğuştan zengin,
ben doğuştan fakir.

O bir yolunu bulup zengin olacak,
ben yine fakir kalacağım.

Peki buna nasıl bu
kadar emin olabiliyorsun?

Geleceğe gidip geldin mi, ne yaptın?

Keşke öyle bir şey olsaydı da,
ne olacağını görseydim.

Pek de bir şüphem yok
aslında, biliyor musun?

Yine fakir kalacağım.

Saçmalama lan.

Ben senin çok iyi işler
yapacağına inanıyorum oğlum.

Çok iyi bir okul kazanacaksın.

Hangi mesleği seçersen
seç, en iyisi olacaksın lan.

Ben güveniyorum sana,
sen de kendine güven azıcık.

Kuzin olduğum içi öyle geliyor
sana, beni sevdiğin için.

Yoksa benden bir halt olacağı yok.

Emir haklı.

Ha.

Emir kızdırmış seni, anlaşıldı.

Harika ile sevgililer galiba.

Ya da olmak üzereler.

Bir çırpıda sildi lan beni.

Neden biliyor musun?

Çünkü Emir zengin.

Benim gibi fakir doğup
fakir ölmeyecek de o yüzden.

Nereden biliyorsun oğlum ha?

Buna bu kadar net bir
şekilde inanman çok saçma.

Bir süre konuşmasak mı?

Tamam, sen nasıl istersen.

Akif!

Buyurun benim.

Bu ne?

Özgürlüğümüzün belgesi.

Ya boşanma ilamı.

Ha.

Bitti mi yani gerçekten, oldu mu bu iş?

Bitti valla Suzan'ım.

Sonunda bitti ya.

Ya ben, Nebahat kesin bir engel
çıkarır diye düşündüm hep.

Çok şaşırdım şu an.

Valla duruşmayı öne aldırmasaydık,

kesin su koyuverecekti de işte yani.

O da haklı.

O da haklı yani.

Ya neticede Akif Atakul'dan ayrılıyor,
zor bir şey onun için de ya.

Bu ne özgüven şimdi?

Hım.

Özgüven falan değil Suzan,
realiteden bahsediyorum.

Ya neticede çekici bir adamım yani.

Komiğim de, halim vaktim de yerinde.

Ne bileyim bir karizmam da var.

Yani.

Hayır kim bırakmak ister ki,
böyle bir adamı, sen söyle?

Ay tamam sen şimdi bırak bunları.

Esas Nebahat'ı nasıl ikna ettin
onu söyle, tarihi nasıl öne çektin?

Valla açık açık konuştum.

Artık yani böyle tüm
detaylarıyla anlattım.

Dedim Neboş,

şu dakikadan sonra benden
sana yar olmaz dedim ya.

Ya taşıma suyuyla da değirmen
dönmez dedim, bir şekilde.

Kaldı ki dedim, bizde taşınacak
su da kalmadı, kuruduk dedim yani.

Ya sen boş ver onu bunu sen,
ne zaman evleniyoruz biz?

Ya, bu kadar çabuk mu gerçekten?

Valla ben senin için söylüyorum.

Neticede bekar adamım.

Hayır böyle bir adamı da,

kaptırma, başkalarına diye.

Ha.

Sen böyle hemencecik yoldan çıkacaksan,

bence biz hiç girmeyelim bu yola.

Suzan'ım, benim çıktığım bütün
yolar sana geliyor zaten ya.

Sen neden bahsediyorsun?

Şunu taksana tekrar parmağına.

Ya tak alışsın, parmağın alışsın ya.

Ne zaman evleniyoruz, yarın?

Ay Akif bir sakin.

Ya ben sakinim de, ama
beklemeye de gerek yok.

Tamam yarın olmasın.

Öbür gün olsun, ya ben
hazırım, her şeye hazırım.

Ya artık daha beklemeyelim ya.

Ne dedin?

Şişt!

Prensesim.

Sabahki radyo anonsumu
duydunuz herhalde ha.

Evet duydum, herkes duydu, bütün okul.

Ne yapıyım?

Elime geçen her fırsatta sana
olan aşkımı haykırmak istiyorum.

Ayıp mı?

Hayır ayıp değil.

Ama Müdür Bey ile Ayla Hanım'ın
okulun araç gereçlerini,

bizim aşkımızı ilan
etmek için kullanmamıza,

pek bayılacağını zannetmiyorum.

Bir dakika ya sen, az
önce aşkımız mı dedin?

Yani seni ve beni kapsayan bir
aşktan mı bahsediyoruz acaba?

Doruk.

Duyamadım, uçak geçti.

Hayır geçmedi.

Asiye uçak geçti.

Sana aşığım Doruk, oldu mu?

İşte budur ya.

Ben de sana aşığım, benim
güzeller güzeli Asiye'm

Abartma istersen Özge.

Doruk ile aranda bir şey
olmayacak, kabullen artık.

Ya Doruk şu kümes
güzelinde ne buluyor ya?

Gerçekten anlamıyorum.

Tatlım, benim de abinde ne
bulduğumu anlamıyorlardı ama,

oluyor işte bazen böyle.

-Günaydın çocuklar,
-Günaydın Hocam.

Oturun.

Bugün sürpriz matematik sınavı yapacağım.

Herkes masasının üstünü temizlesin.

Kalem ve silgilerinizi çıkarın sadece.

Hocam, böyle sürpriz mi olur?

Çok saçma, yani ne gerek
var, çok kötü bir sürpriz bu.

İstemiyorsan boş kağıt
ver, hemen çık Oğulcan.

Ha yok ben yine de hani bozuk saat,

günde iki kere doğruyu gösterir
hesabı ben bir deneyeyim şansımı.

Belki tutar.

Sakın kağıdın üstün kapanma tamam mı?

Sorular iki grup.

Yan yana oturanlara
ayrı ayrı sorular geliyor.

Verme verme, hiç gerek yok.

Asiye, kağıtları mı değişsek?

Son beş dakikanız çocuklar.

Kağıtlarını veren, yerine otursun.

Hızlıca kontrol edeceğim, ondan
sonra derse devam edeceğiz.

Kaldır onları kaldır.

-Kaldır görecek.
-Salak dön önüne.

Oğulcan, kopya çekmiyorsun
değil mi oğlum sen?

Önceden haber verdin mi ki kopya olsun?

Ha.

He.

Yok ben, şey yaptım öyle.

Yanımda zaten kimse kalmadı.

Verdiler sağ olsunlar arkadaşlar
erkenden verdiler kağıtlarını.

Kalbim gibi temiz bir kağıt bıraktım.

Hocam şey.

Ben az önce kağıdımı bıraktım ama,

aklıma bir şey geldi de,
ben onu düzeltebilir miyim?

Düzelt oğlum, düzelt.

Ne yapıyorsun oğlum?

Rahatlıyorum kanka.

Hem de büyük rahatlıyorum.

Hilmiye nerede kaldın ya?

40 saat oldu, çenesi düştü bu kadının.

Ha geliyor.

Gel kız gel.

Öğrendim bacım, öğrendim.

Gel şu tarafa yürüyelim de anlatayım.

Yok, orada fırın var.

Burada kal.

Bu kadın şimdi yedi yirmi dört,
burada bir defa.

Maşallah dükkan da
bir iyi işliyor var ya.

Ben oradayken böyle
üç, dört masa gitti geldi.

Yemekleri eh, baharatı biraz az sanki.

Ama eli lezzetli,
zeytinyağlıları iyi bak.

Zeytinyağlıları iyi, ben seni bunları
öğren diye mi yolladım Hilmiye?

Tamam tamam onu da öğrendim.

Bu kadın dul.

Eşi üç, beş sene önce ölünce,
kalkmış Almanyalardan buraya gelmiş.

Ama kızı hâlâ orada öğrenciymiş.

Bekar yani bu kadın.

Yok dul, dul.

Yani eşi varmış, ölmüş.

Hilmiye ben dulun ne
olduğunu biliyorum herhalde.

Dul ne demek, kocası yok demek.

Kocası yok demek ne demek, bekar demek.

Bekar ne demek, uygun demek.

Evlenmeye uygun, müsait yani.

He anladım.

Hayret Hilmiye, sen bunu
nasıl anladın ya?

Bak ayıp oluyor ama ha.

Hilmiye ben ne dediğimi biliyor muyum ya?

Kurban olayın ne olursun kocana
söyle, şu fırının sahibiyle konuşsun.

Orhan dönsün bu gece evine.

Bak çoluk çocuk hepimiz perişan
olduk, mahvolduk, mahvolduk.

Tamam bacım tamam, sen
hiç merak etme, doğru diyorsun.

Ay kaptırır mıyız ona gül gibi adamı?

Allah razı olsun, senden başka
danışacak, güvenecek kimsem yok.

Tamam tamam merak etme sen.

Ah Orhan ah.

Zeytinyağlılar iyi dedin değil mi?

İyiydi valla.

Ondan mı gidiyor acaba oraya?

Doruk.

Sen bu son konuyu hiç anlamadın mı oğlum?

Anladım Hocam.

Bayağı iyi anladım hatta.

Hiç anlamaz olur mu Hocam ya?

Sınıfımızın süpermenidir
kendisi, her şeyi anlıyor.

Bu kağıt boş.

-Boş mu?
-Evet.

Olamaz Hocam, öyle bir ihtimal
yok, ben bütün soruları cevapladım.

Ben kör müyüm, yani yalan mı söylüyorum?

Yok, işte boş, sadece isim yazıyor.

Gel bak.

Bu senin kağıdın değil mi?

Evet Hocam bu benim kağıdım ama,

ben bütün soruları cevapladım
yani, boş kağıt vermedim.

Ben sildim yani.

Yok Hocam siz silmediniz tabi ki ama,

zaten böyle ışıkta tuttuğunuz
zaman da anlaşılıyor.

Burada yazılanlar silinmiş, siz değil ama
bir başkası tarafından bunlar silinmiş.

Dedektiflik de var kendisinde,
onda da iyi sağ olsun.

Bir şeye de karışma be.

Hocam, ben boş kağıt vermedim.

Lafının bir değeri yok Doruk,
ben gördüğüme not vereceğim.

Hayır hayır Hocam ben
böyle bir şey kabul etmiyorum.

Ben bütün soruları cevapladım
ve boş kağıt vermedim.

Terbiyesizlik etme Doruk.

Koskoca sınıfın gözü önünde
kim silecek senin kağıdını?

Hocam, yemin ederim,
ben boş kağıt vermedim.

Hocam, Doruk yalan söylemez gerçekten.

Sen karışma kızım.

Geç otur yerine Doruk.

Ne oldu yakışıklı prens ya,
sahtekarsın oğlum işte.

Kabul et şunu artık.

-Sen bela mısın lan bana ha?
-Doruk!

-Bela mısın oğlum sen bana?
-Ne oluyor orada?

Ne bu terbiyesizlik?

Otur sen şuraya.

Hem sahtekar, hem vahşi.

Varoşlardan bulaştı herhalde.

Ben şimdi sana bir bulaşacağım da,
dur bakalım zamanını bekliyorum.

Hem suçlusun, hem güçlüsün Doruk.

Bu yaptığını aklım almıyor.

Hocam ben size diyorum ya işte.

Bu herif hem vahşi, hem sahtekar,
hem de tembel.

Oğlum ben geberteceğim diyorum
seni, anlamıyor musun sen lan?

Seni geberteceğim bak,
elimde kalacaksın ha.

Tamam Doruk.

Oğlum ben anlamadım ya gerçekten.

Hayır sen niye şimdi hocaya
kağıdı yutturamadım diye,

gelip bana yumruk atıyorsun ya?

Bana kimse bir şey yutturamaz.

Merak etmesin kimse.

Hocam zaten bu kesin sizi
kolay lokma sandı, ondan yani.

Ne yapıyorsun oğlum?

Rahatlıyorum kanka.

Hem de büyük rahatlıyorum.

Bu ahlaksızlığının cezasını
çekeceksin Doruk Efendi.

Hem sıfır alacaksın, hem
disipline gideceksin.

Hocam dalga mı geçiyorsunuz?

Ban yanlış bir şey yapmadım,
ben boş kağıt vermedim.

Yani okuldan atılsa yeridir Hocam.

Gerekirse o da olur.

Kimsenin beni böyle kandırmaya
çalışmasına izin vermem.

Hocam Tolga yaptı.

Ne saçmalıyorsun Allah aşkına ya?

-Tolga mı?
-Evet Hocam.

Son dakikalarda bir kağıt
almıştı, bir şeyler silmişti.

Ben kendi kağıdı sanmıştım ama.

Galiba Doruk'un kağıdıymış.

Hocam gerçekten saçmalıyor şu an,
hiç alakası yok konunun bunla.

Hocam mümkün.

Kesin Tolga yapmıştır
böyle bir şeyi, evet.

Herkes de bize karşı arkadaş ya.

Ha sen,

son anda buraya geldin.

Kağıdını istedin, bir şeyler sildin.

Hocam o bir şeyler dediğiniz
benim yazdıklarım işte.

Benim kağıdımı almış, cevaplarımı silmiş.

Yürü müdüre gidiyoruz.

Ya Hocam yok öyle bir şey ya.

Bu herif Doruk'a yaranacağım
diye yalan söylüyor.

Gelmişsiniz siz de
inanıyorsunuz bunlara ya.

Yürü dedim sana.

Lan seni evine alıp besleyende kabahat.

Sokaklarda yatarsın o zaman artık.

Daha önce yatmadığım yer değil.

Yatarsın yatarsın, aslansın sen.

Sağ ol.

Zeka yoksunu.

Doruk senden özür dilerim,
sonra konuşacağız oğlum.

Doruk bak, neyse ki çözüldü tamam mı?

Sen az önce yardım mı ettin bana?

Ya evet Doruk da, rica ediyorum
altında hiçbir şey arama bunun yani.

Çok yoruldum çünkü.

Ha yok be oğlum, teşekkür
etmek istedim sadece.

Sağ ol.

Rica ederim.

Çıkışta bir şey yapalım mı?

Çok isterim de, benim
başka bir işim var ya.

Ha Ömer.

Benim yakınlarda bildiğim bir kafe
var, oraya gidelim mi çıkışta?

Olur, yani sessiz bir yerse uyar bana.

Tamam o zaman.

O zaman ben kapıda bekleyeyim.

Nasıl yani?

İşim var dediğin Dora ile
kafeye gitmek mi Ömer?

Yani sevgilin olan benim.

Ama sen Dora ile mi vakit geçirmek
istiyorsun, ben anlamadım?

İyi, geçir vaktini.

Ama kırdın beni, bunu bil de.

Süsen!

Bir dur.

Bak sana bu tarz bir konuşma yapmıştım,
yine yapacağım, ama bu cidden son olacak.

Dora ile ya da bir
başkasıyla vakit geçirmem,

senden hoşlandığım
gerçeğini değiştirmiyor.

Önce şunda bir anlaşabilir miyiz artık?

Haklısın, tamam.

Ama kıskanıyorum.

Ne yapıyım yani, sorun Dora da değil.

Benden başka vakit ayırdığın
her şeyi kıskanıyorum.

Dora'ya vakit ayırıyorum,
çünkü paraya ihtiyacım var

Ders vereceğim ona.

Ders mi vereceksin?

Matematik Dersi.

Ha.

Ben bunu düşünmemiştim.

Düşünmemiştim.

Bak ben senden hiçbir şey saklamadım.

Hep sana karşı dürüsttüm,
hep de dürüst olacağım.

Senden de aynısını bekliyorum ama.

Tamam.

Anlaştık.

Hı hı, ben de sana hep dürüst olacağım.

Güzel.

Hatta istiyorsan sen de gel kafeye.

Dersten sonra bir şeyler içeriz.

Olur.

Gel buraya, gel.

Tolga sana niye böyle
bir pislik yaptı acaba?

Tolga'nın yaptığı şeylerde
neden aramak saçma bence.

Ya adam kötülükle besleniyor
resmen, pislik yapmadan duramıyor.

Ne halt ediyorsun lan sen?

Oğlum manyak mısın sen, ne yapıyorsun?

Ulan asıl manyak sensin oğlum.

Sen nasıl şerefsiz adi bir adamsın?

Oğlum düzgün konuş benimle.

İçerde ne yaptığını gördüm, saçma sapan
laflar söyleme bana şimdi burada.

Susamazdım, söyledim ben de.

Tamam benim suçlu olmam,

senin nasıl adi, kaypak bir herif
olduğun gerçeğini değiştirmiyor.

Kimse seni evine almıyorken
ben aldım seni evime.

Senin bu ailem dediğin adamlar var ya,

onlar seni bir köpek gibi kapının önüne
koyduğunda, ben seni içeri aldım.

Tolga.

Oğlum hadi tamam, doğru konuş.

Seninle konuşan yok, sen bir
çekil şu ayağımın altından ya.

Ben burada istenmeyen çocukla,

Atakulların en zayıf
halkasıyla konuşuyorum.

Değil mi abisi?

Uzak dur benden Tolga.

Diyorsun.

İyi o zaman bundan sonra tek başına
yatarsın sokaklarda, banklarda.

Aklın başına gelir.

Ama illa ki,

bir gün gelir bana
yalvarırsın yine değil mi?

Ağlarsın.

Tolga, babam beni istemiyor.

Ailem beni istemiyor Tolga
diye ağlarsın karşımda.

Seni kim istesin lan, sen
böyle kaypakken zaten?

Ha.

Tolga!

Oğlum bak doğru konuş dedim, hadi.

Tamam Doruk.

Benim sana içerde söylediğim gibi.

Ben daha önce sokakta yattım.

Şimdi de yatarım bana koymaz.

Aslansın sen be.

Hem sana ne oluyor ya, ha?

Sen tam olarak hangi
vasıfla şu an buradasın?

Ben Kaan'ın abisiyim.

Ve onunla bu şekilde
konuşmana izin vermiyorum.

Bak ya sen şu işe.

Abisisin.

Oğlum, senin bu herifin abisi olduğun
gerçeği şimdi mi aklına geldi acaba?

Anladım.

Senin abilik damarların kabardı.

Canım, sayemde artık
yeniden bir ailen var.

Rica ederim.

Oğlum size bir şey söyleyeyim mi?

Siz harbiden muhteşemsiniz.

Aslansınız be, valla bak.

Ne haliniz varsa görün.

Yazık yazık.

Sağ ol Doruk.

Kusura bakma huzursuzluk için.

Esas ben teşekkür ederim.

Pislik nasıl biz ceza almışsa artık.

Sana sarıyor işte, belli.

Doğrudur.

Tam onluk hareket zaten.

Sen Asiye'yi bekletme istersen.

Görüşürüz.

Görüşürüz.

Sen az önce kardeşini mi savundun?

Bilmem.

Öyle oldu galiba değil mi?

Böyle garip bir enerji vardı aramızda.

Böyle birbirimizi koruduk, kolladık.

İyi hissettim.

Nerede kalacak peki?

Abisinin evinde.

Benim arabayı getirsene.

Kaan.

Hadi gidiyoruz.

Nereye?

Bize oğlum hadi.

Doruk size olmaz ya.

Annen pek hoşlanmıyor benden biliyorsun.

Annem kardeşimi sokakta
bırakmamdan da hoşlanmaz.

Hallederim ben onu, hadi.

Emin misin?

Oğlum hadi dedim.

Güvenmiyor musun sen bana, yürü.

Ay Allah'ım.

Bu hem sade, hem şık,
tam istediğiniz gibi.

Anneciğim şu an, o kadar güzelsin ki.

Ya.

Gerçekten beğendin mi?

Bayıldım ya.

Ya kuğu gibisin.

Kızınız mı?

Evet.

Canım kızım o benim.

Beni bu yaşta gelinlik giymeye
mecbur eden, canım kızım.

Anne!

Ay yani düz beyaz bir
elbiseyle gelin mi olunur?

Tabi ki giyeceksin.

Annenizin denemesini istediğiniz
başka bir model varsa çıkarabilirim.

Olur, bakalım biraz
havalı bir şeyler olsun.

Bu.

Bu.

Ve bu.

Siz üçünü de alın olur mu,
biz deneyeceğiz.

Ay çok güzeller ya.

Üçü de şahane.

Hadi, deneyelim o zaman.

Madem ısrar ediyorsun.

Ay, ay, ay ya!

Bayıldım.

Çok abartılı değil mi?

Hayır değil, ay çok güzel.

Dur fotoğraf çekeceğim.

Çektim bile.

Ay başıma gelenler.

Anneyle gelinlik keyfi.

Ay çok sağ olun, teşekkürler.

Sade herhalde.

Evet.

Afiyet olsun.

Şekerim bak göreceksin, Akif
elbet anlayacak hatasını.

Ya eninde sonunda seni
bıraktığına bin pişman olacak.

Ayla dediydi dersin.

Ay yok öyle bir şey.

O kadar memnun ki halinden.

Anlattım sana işte, mahkeme çıkışı
bir zil takıp oynamadığı kaldı.

Ay tamam hayatım, şu an
öyle görünüyor olabilir.

Ama bekle bakalım, biraz zaman geçsin.

İlla ki anlayacak ya.

Öyle mi diyorsun?

Evet aşkım, kesinlikle öyle diyorum.

Sen bana güven, hiç de canını sıkma.

Hiç sanmıyorum ama, o Suzan
yılanı peşini bırakırsa, belki.

Aman, aman anma şu sevimsizin adını.

Keyfimiz kaçmasın.

Ah!

Ne oldu?

Vallahi posta attı.

Kim attı?

Bunun sevimsiz kızı Harika'yı takip
ediyorum da ben, sahte hesabımdan.

İlahi Neboş, sen sahte hesap mı açtın?

Evet, Simge diye, ne yapıyım
kendi hesabımdan mı takip--

İlahi Neboş.

Ay Ayla!

Ne bu?

Ne yapıyor bunlar?

Ay gelinlik bakıyorlar.

Yok artık ya.

Ben şok!

Bak ben şu an şok yalnız.

Böyle bir saygısızlık var mı?

Ha, böyle bir hadsizlik var mı?

Allah kahretsin sizi.

Yahu ben daha bugün boşandım.

Nasıl üstüne gelinlik
bakıyorsunuz saygısızlar?

Şu hale bak ya, valla
yani o kadar haklısın ki.

Hayır, ya bu kadın arsız,
tamam onu anladık.

Ya bu Akif'e ne oluyor?

Pes yani, dakika bir, gol bir.

-Nereye gidiyorsun?
-Görecek o gününü.

-Nereye?
-Gel gel.

-Neboş dur ayol, nereye gidiyorsun?
-Gel Aylacığım gel, gel gidiyoruz.

Nereye gidiyoruz?

Gelinlikçi basmaya, yolmaya,
yolacağız o gelinliği.

Aydınlandım resmen.

Ya sen bu işte bayağı iyiymişsin yani.

Konuya hakimiyetin, ders
anlatımın falan çok iyi.

Yok ya abartma.

Yok be ciddi söylüyorum.

Kız ne şanslısın.

7/24 matematik profesörü
var yanında, sor sor dur.

Bak evde tekrar etmeyi unutma ama ha.

Tamam Hocam hiç merak etmeyin.

Teşekkür ederim.

Ben teşekkür ederim.

Sorun falan olursa beni arayabilirsin.

Anlaştık.

Görüşürüz.

Evet, öğretmenlik mesaim bittiğine göre,
sevgilime vakit ayırabilirim şimdi.

Sana bakınca ne düşünüyorum
biliyor musun Ömer?

Hım.

Ömer iyi ki benim sevgilim diyorum.

Ya sen çok doğru bir insansın.

Senin kadar olamasam da işte,

doğru olmaya çalışıyorum.

Ben o kadar da doğru değilim ya.

Yani benim de illa hatalarım olmuştur.

Var var, evet hataların var.

Mesela Dora'ya gereksiz çıkışman gibi.

Ama gördün bak hani,
sıkıntı olacak bir şey yok.

Evet.

Yokmuş.

Bak bir sorun olduğu zaman
böyle konuşup çözmemiz gerekiyor.

Yani aramızda gizli saklı bir şey olmasın.

Bir ilişkimiz olacaksa,

böyle olmalı bence.

Ya hem onun hem kardeşinin gözünün içine
baka baka her gün yalan söylüyoruz ya.

Ya bu beni mahvediyor Kaan,
mahvediyor anlıyor musun?

Süsen, o zaman bakma, yakınlarında olma.

Madem ki sen onlara baktığın
zaman vicdanın sızlıyor,

o zaman yakınlarında dolaşma.

Anlaştık mı?

Anlaştık.

Güzel.

Keki de söyledik, yemeyi unuttuk ya.

Bayağı iyi.

Bayağı iyi.

Dur sakin ol.

Merhaba.

Nerede o kadın ha?

O ahlaksız nerede?

Ha, burada gelinlik bakıyordu.

Evet, tam burada işte.

Ha, işte tamam.

Bu gelinlik.

Yapma!

Ben sana bu gelinliği
böyle giydirir miyim ha?

-Benim daha boşanma imzam kurumamış.
-Hanımefendi ne yapıyorsunuz?

Sen benim imzamın üstüne
imza atacaksın ha.

Ben şu gelinliğe bir imzamı atayım da,
sen bir gör bakalım.

-Hanımefendi bırakın lütfen.
-Dur dur.

Ben modacıyım, ben modacıyım,
özel olarak getirtildim buraya.

Buna bir model vereyim
şöyle styling yapıyım,ha.

Güzel oluyor değil mi?

Hanımefendi bırakın
lütfen, satıldı o gelinlik.

Hanımefendi ne yapıyorsunuz,
lütfen yapmayın.

Bak, sakın yaklaşma bana.

Aynı stylingi senin üstünde
uygularım, vitrine koyarım seni.

Tutmayın beni.

Ben sana bunu böyle giydireceğim ha.

Sen görürsün gününü.

Aylacığım ama sen orada duracağına,
şöyle bir işin ucundan tut.

Bak biz aynı takımız,
saldır karşı takıma.

Senin kocanı da ayarttı bu kadın.

Neden unutuyorsun hayatım, gel.

Doğru söylüyorsun kardeşim.

Canım, bir müsaade eder misin?

Mersi.

Çatapat patlatır gibi vallahi,
insanın stresi gidiyor.

Doğru söylüyorsun.

Çok zevkliymiş.

Yırt, yırt!

Nebahat!

Ne yapıyorsunuz siz?

Gelinliğine güzel bir model veriyoruz?

Bak, çok havalı oldu.

Neboş'um o bizim gelinlik değil ki.

Biz aldık.

Daha havalısını, daha iyisini.

Gideceğiz.

Sizden nefret ediyorum, nefret.

Bak yuva üstüne yuva kuruyorsun,
Allah gün yüzü göstermesin sana.

Valla Nebahat, sana samimi
bir şey söyleyeyim mi?

Gerçekten şu gelinliği
giymeye hiç hevesim yoktu.

Yani bu kız ısrar etmeseydi,
gerçekten giymiyordum.

Ama sizi böyle hırs içinde gördükten
sonra, ben de bir yükselim bu işe.

Yani kesin giyeceğim ve
ortalıkta böyle salınacağım.

Göreceksiniz.

Hadi kızım, gel gidelim.

Hadi bay bay, çav.

Ha bu arada parçalanan gelinliği
Nebahat Hanım ödeyecektir.

Parçaları da toplar kendisine
verirsiniz, belki evde birleştirip,

kendine başka bir gelinlik
yapar ha, belki özlemiştir yazık.

Allah kahretsin seni.

Ben modacıyım, çok iyi bir modacıyım.

Biz buna böyle bir model verdik,
bence sizin için de çok iyi oldu.

Patron hoş geldin ya.

Kolay gelsin Orhan Efendi.

Sağ olasın.

Kaynanan seviyormuş ha.

Sinan çay demlemişti,
getireyim mi bir bardak?

Hiç koyma.

Eve geçerken uğradıydım,
sana bir şey diyecektim.

He söyle

Ya sen epeydir burada kalıyorsun ama,
görüp de sağdan soldan laf edenler olmuş.

Hijyenik değil falan diyorlarmış.

Sen artık kendine kalacak yer baksan da,

burada kalmasan daha iyi olur.

Tamam anladım, anladım abiciğim.

Ya ben bu gece de kalayım burada da,
yarın gece başımın çaresine bakarım.

-Olur mu öyle?
-Olur, olur.

Hadi selametle.

Eyvallah.

Yalnız bu da süpermiş ha.

Senin bayağı bir
elinin lezzeti var galiba.

Sen anlıyorsun bu işten.

Ve senle yaptığımız
makarna da çok güzeldi.

Yani biliyorsun artık,
seviyorum yemek yapmayı.

İleride belki bir restoran
açarız sana ha.

Ne dersin, hatta ben de
müzik falan yaparım orada, ha.

Ne diyorsun güzel olur ha.

Değil mi?

Anne.

İyi misin sen?

İyiyim, biraz sinirim bozuldu da.

Kaan.

Kaan artık bizde kalacak anne.

Bizde mi kalacak?

Evet.

Babamla kavga etmişler,
o da evden kovmuş.

Ben de artık Kaan'ın saçma sapan
yerlerde kalmasını istemiyorum.

O yüzden de onu buraya getirdim.

Seni de evden kovdu ha.

Halbuki sen onu sevmekten
başka ne yaptın ki?

Onun oğlu olmaya çalışmaktan başka.

Yani.

Sen de benim gibisin.

Seni sevsin diye elinden geleni
yapıyorsun, ama o görmüyor.

Ama onun canını sıkacak
ufacık bir şey yap,

onu görüyor, seni üstünü hemen çiziyor.

Evden kovuyor, hayatından
kovuyor, boşuyor.

Anneciğim sen iyi misin gerçekten?

İyiyim.

Kaancığım, sen rahat ol oğlum.

Sen istediğin kadar burada kalabilirsin.

Tamam mı?

Sen artık, benim kader ortağımsın.

Ben çok teşekkür ederim.

Rica ederim oğlum, rica ederim.

Hadi siz bakın keyfinize.

Ben biraz uzanacağım, size afiyet olsun.

-Tamam anneciğim.
-Sağ olun.

Teşekkür ederiz.

Güzel.

Güzel.

Nebahat'tan bahsediyoruz Suzan.

O gelinlikçiyi havaya
uçurmadığına dua et.

Ya sen, Neboş'un,

gelinliğin annemin olmadığını
anladığı zaman görecektin böyle.

Kadın kaldı, şokta.

Bir de o parçaladığı gelinliği ona
ödettilerse tümden delirmiştir ya.

Valla ben çıkarken,

gelinliğin parasını
Nebahat verecek dedim.

Öyle çıktım.

Bu arada, aklıma bir şey takılıyor.

Sen bana demiştin ki, benim sana
evlilik teklif edeceğimi Nebahat duymuş.

Madem bunu biliyordu bu kadın,
neden bu kadar delirdi bugün?

Anlamadım ben.

O bu kadar erken olacağını
tahmin edememiştir.

Ondandır siniri.

Aynen, aynen aynen bence de.

Ya Allah aşkına yeter ya.

Valla hâlâ Nebahat, hâlâ
Nebahat ya, bir bitmedi ya.

Evlilik bitti, konusu bitmedi Nebahat'ın.

Ya asıl ben ne soracağım
sana, senin yarın işin var mı?

Yok.

Ya benim çok sevdiğim bir iste var ya.

Acaba diyorum yarın oraya
gidip, bir villa mı baksak.

Yani, Harika'nın işi yoksa o da gelse.

Neticede hep beraber oturacağız,
herkesin fikri önemli yani.

Ay Allah'ım ya, ay duydun sesimi.

Bu evden kurtuluyoruz yani.

Ay Harika, o ne biçim bir laf öyle?

Ne kadar ayıp.

Hiç de ayıp falan değil.

Çocuk en azından dürüst.

Buradan kurtulunur, buradan
ne yapılır ki başka?

He ay evet, yaşasın ya.

Şurada bir tabak daha yemek olsa
içeri giremeyeceğiz, o kadar dar.

Annemin bu kadar kolay kabul
edeceğini beklemiyordum doğrusu.

Yani bayağı bir şaşırdım.

Ya valla ben de çok şaşırdım.

Ama iyi olmuş yani,
Kaan da rahatlamıştır biraz.

Evet.

Ya, bende de garip bir şey oldu.

Ya nasıl desem.

Böyle Tolga'nın Kaan'ı
tartakladığını görmek falan.

Abisi olduğunu hatırladım sanki bir an.

Abisisin çünkü Doruk.

Valla anlaşmanıza çok sevindim,
ben de sizi merak ediyordum.

Neyse yarın görüşürüz o zaman.

Belki daha önce görüşürüz.

Nasıl yani?

Rüyalarda.

Belki rüyanda gelip kaçırırım seni.

Sıcak bir yerlere götürürüm.

Gezeriz, yüzeriz.

Ormanları falan dolaşırız.

Birlikte vakit geçiririz.

Ne dersin?

Olur tamam bekliyorum o zaman,
artık nasıl buluşacaksak rüyalarda?

Eğer uyumadan önce beni düşünürsen,
ki ben genelde öyle yapıyorum.

Mutlaka görüşürüz.

Öpüyorum.

Ben de seni öpüyorum.

Ben daha çok öpüyorum.

Hayır ben.

Neyse kapatıyorum şimdi.

Görüşürüz.

Girebilir miyim?

Gel.

Asiye ile konuşuyordun galiba.

Öyle duydum.

Annemin tepkisini merak etmiş.

Ya duyunca şaşırmıştır biraz.

Yani.

Şaşılmayacak gibi değil.

Doğru.

Ya Doruk ben, hazır Asiye demişken,
sana bir şey itiraf etmek istiyorum.

Ben ilk geldiğimde Asiye'den hoşlanmıştım.

Yalan yok.

Yani onu, beraber olabileceğim,

kafa dengi bir kız olarak görmüştüm.

Ama sonra,

senin ona nasıl baktığını, onun
sana nasıl baktığını gördüm.

Ve benim için konu orada kapandı.

Ya bundan artık,
yüzde yüz emin olabilirsin.

İnsanın kalbi o kadar
kolay laf dinler mi ki?

Yani bitti deyince,

gerçekten bitiyor mu?

Başkası olsa öyle olmazdı.

Ama sen benim kardeşimsin Doruk.

Ya bugün beni Tolga'dan korudun ya,

ben o zaman daha iyi anladım ya.

Benim bütün derdim babam.

Hatta sensin.

Ya beni sevmeniz, beni
aileden biri olarak görmeniz.

Beni kabul etmeniz.

Bunlar çok önemli şeyler benim için.

Çok değerli şeyler.

Ben de biraz hatalıydım.

Kabul ediyorum.

Yani sana, pek iyi davranmadım.

Sonra sem de pislik olsun
diye Asiye'ye yürüdün filan.

İkimiz de saçmaladık yani.

Unutalım, boş ver.

Ama sen de o Tolga denilen dangalaktan
uzak duracaksın artık, anlaşıldı mı?

Olur, sıkıntı yok.

Güzel.

Bu arada,

abi diyebilirsin bana.

Doruk aramızda bir yaş var,
biraz abartmıyor musun?

Bir yaş, bir yaştır.

Senden önce doğmuş muyum?

Doğmuşum, abiyim oğlum ben.

Saksı değilim.

Berk mesaj atmış.

Ne diyor?

Sahilde ve canı sıkkın.

Gidelim.

Gidelim, abi.

Abi ha.

Abi.

İyiymiş bak bu.

Sevdim bunu.

Ya motherım biz niye işkence çekiyoruz?

Niye başlamıyoruz yemeğe,
ben anlamıyorum ki.

Oğulcan, azıcık sabırlı ol,
anlayacaksın birazdan.

Hi geliyor, geliyor geliyor!

Geliyor valla geliyor,
valla geliyor, valla geliyor!

Kim geliyor?

Kim gelecek, babanız geliyor.

Fırın sahibi burada kalamazsın
deyince tıpış tıpış eve geri dönüyor.

Ha.

Hadi.

Daha da uzatma lafı ye, ye, ye.

Ya ben niye lafı uzatayım?

Fatherım!

Valla bak gözümüz
yollarda kaldı, inanır mısın?

Ya çok özlettin ya.

Geri döndün değil mi eve?

İyi ki döndün baba ya.

Yok babacığım dönmedim,
banyo yapacağım ya.

Ne, banyo mu yapacaksın?

Ya, bugün fırında son gecem.

Çok koktum artık ya, iki üç gündür.

Bari bir banyo yapayım, iki dakika.

Ha.

Dönmeyeceksin yani, öyle mi?

Yok babacığım dönmedim.

Ben size yarın yeni yerimi bildiririm.

Oraya gelirsiniz, orada
görüşürüz olur mu?

Olur.

Biz de döndün diye sevinmiştik ya.

Yok, dönmedim.

Beni bu evden kaçıranlar
utansın oğlum, ne yapıyım.

Hadi hadi oturun yiyin, hadi
soğutmayın yemeği hadi yavrum hadi.

Ben iki dakika banyoya girip çıkacağım.

Un çuvalından yatağım beni bekler.

Çatlarsın değil mi inadından geri
dönsen Orhan Efendi, çatlarsın.

İnat.

Hadi çocuklar yiyin siz
soğutmayın yemeğinizi.

Ne tarafta?

Şurada.

Berko'm.

Selam.

Hoş geldin.

Hoş bulduk.

Ben geldim ama,
sakıncası varsa gidebilirim.

Yok ya saçmalama.

Zaten yalnız kalmak istemediğim
için aradım Doruk'u.

Normal.

Kolay bir şey atlatmıyorsun sonuçta.

Babamı kaybettim de ben.

Biliyorsundur zaten.

Başın sağ olsun.

Sağ ol.

Aramız çok iyi değildi de.

Onun sıkıntısı var hâlâ üzerimde.

Kavgalı mıydınız?

Yok, değildik.

Ama çok mesafeliydik.

Hâl böyle olunca da, ona
anlatamadıklarım benim içimde patladı.

Babanın telefon işi ne oldu bu arada?

Bakabildin mi içindekilere?

Yok ya, onun PUK kodu mu ne varmış.

Onu kırdırmam lazım.

Ben öyle şeylerden anlarım,
istersen halledebilirim yani.

Ha sağ ol.

Veririm bir ara, bakarsın o zaman.

Olur.

Siz ne ara barıştınız?

Ben kendi derdime düşmüşüm.

Kaan Tolga'yı ispiyonlayınca,

Tolgacık böyle birazcık haddini aştı.

Ama bana da abi olduğumu hatırlattı.

Hiç de fena olmadı ha.

Valla iyi oldu, güzel oldu.

iyi bari, sevindim.

Babanla durumlar nasıl?

Benim, eh.

Ama bu kavgalı.

Aman kavgalı kalmayın kardeşim.

Neyse derdiniz yüzleşin,
ama sakın kavgalı kalmayın.

Bu aralar şükrettiğim tek şey bu.

En azından küs değildik diyorum.

Tabi doğru söylüyorsun.

Yarın ne olacağı belli olmuyor.

Aynen öyle.

Ya motherım ama yapma şu suratı ha.

Okula mı gitmeyelim ne yapalım biz?

Ne istiyorsun, aklımız
sende mi kalsın istiyorsun?

Evet anne ya, o kadar da takılma yani.

Sıkılınca dönecek zaten, ne yapsın başka?

Valla ne yapacak, ne edecek,
ben artık kestiremiyorum ha.

Bir de o Gönül denen kadın çıktı başıma.

Kim?

Lokantanın sahibi, şu
babanıza gömlek alan.

Ha, ya aferin yalnız kadına ha.

Ben valla takdir ettim.

Ne kadar iyi, nazik nazik almış.

Nazik ve ince dikilmiş, değil mi?

Zevkli kadın.

Aybike sen de bir şey söylesene.

Oğulcan sen beni delirtmek
için mi böyle konuşuyorsun ha?

Gideyim kadının lokantasını başına
yıkayım diye mi böyle konuşuyorsun?

Geliyor bak terlik ha.

Ya motherım, niye öyle diyorsun ya?

Kadın düşünmüş, teşekkür
amaçlı bir gömlek almış alt tarafı.

Biz şimdi durduk yere
niye kadına kuruluyoruz?

Kadınlar hisseder oğlum.

Ben biliyorum.

Dulmuş da.

Malı mülkü de varmış.

Oh, Orhan'ı da bir güzel kandırdı mı?

Siz de zaten dünden
razısınız zevkli mevkli diye.

Mutlu mesut yaşar geçersiniz.

Ben de bir başıma burada çürürüm.

Ya.

Ya motherım aşk olsun ya,
dediği lafa bak.

Sen hiç merak etme, tamam mı?

Biz senin bol bol
ziyaretine geliriz tamam mı?

Hem kadının yaptığı
yemeklerden de getiririz böyle.

Çok getiririz yani.

Oğulcan.

Oğulcan git gözüm görmesin seni.

Hadi görüşürüz anneciğim.

Kolay gelsin.

Akif Atakul'u görecektim ben.

Kim diyelim?

Kaan.

Oğluyum.

Tamam.

Maalesef Akif Bey henüz burada değil.

Şu tarafta oturup bekleyin
isterseniz, olur mu?

Tamam, teşekkürler.

Baba.

Günaydın.

Bir şey konuşabilir miyiz?

Niye aldınız bu çocuğu içeri?

Siz her önünüze geleni
alıyor musunuz böyle?

Baba ne olur lütfen.

Baba falan deme bana.

Benim senin gibi bir evladım yok.

Baba öyle deme bak, ben
sana her şeyi açıklayacağım.

Ya ben de senin oğlunum ya.

Neyi açıklayacaksın lan?

Hım.

Neyi açıklayacaksın?

Benim arkamdan iş
çeviren bir evladım yok.

Bundan sonra sen yoluna, ben yoluma.

Hadi, hayra karşı.

Baba, baba ne olur lütfen.

Hâlâ baba diyor ya.

Oğlum anlamıyor musun sen?

Kıt mısın?

Benim senin gibi bir oğlum yok artık.

Bundan sonra bu çocuk
bu şirketten içeri alınmayacak.

Alan olursa bununla beraber
kapının önüne koyarım.

Anlaşıldı mı?

-Tamam efendim anlaşıldı.
-Anlaşıldı efendim.

İyi.

Baba falan deme bana.

Benim senin gibi bir evladım yok.

Valla ben kendimi çok
kötü hissediyorum ya.

Sonuçta amcamla yengemin arası
en son benim yüzümden açıldı.

En son diyorsun ama.

Seninkisi sadece bardağı
taşıran son damla oldu.

Harika da iyi yanladı bunlara.

Ne mutludur şimdi
zenginlerle takılıyorum diye.

Oğlum, yani takılma, altı üstü
birlikte gelmişler sadece bir şey yok.

Lan robot muyum ben, öyle
takılma deyince oluyor mu öyle?

Tamam da sonuçta ayrıldınız,
bırak kimle gezerse gezsin ya.

Tamam da oğlum benim
kalbimin şalteri yok ki,

böyle aç deyince açıyım, kapa
deyince kapa olmuyor yani.

Neyse benim yayınım başlıyor ben
geç kalmayayım gidiyorum görüşürüz.

Kütüphaneye gideceğim ben de.

İyi ben de geliyorum bekleyin.

Harika.

Geliyorum.

Ne oluyor sabah sabah?

Söyle abiciğim.

Sen bununla ne iş?

Ne iş derken?

Ne var aranızda?

Sevgili mi oldun bu değişikle?

Henüz değil.

Ha, olma ihtimalimiz var ama diyorsun.

Ömer ne diyorsun, söyle hadi.

Emir'i sevmiyorum,
sana zarar verir o çocuk.

Uzak dur bence.

Şimdi ben sana fikrini sordum mu?

Sormadım.

Ben, sana fikrini
sorarsam, sen söylersin.

Sormadığıma göre, söyleme.

Valla hoşuna gitsin gitmesin
Harika, ben senin abinim.

Seni uyarmak zorundayım.

Bu bir.

Oğulcan benim için çok değerli ve
bu yaptıkların onu çok üzüyor.

Bu da iki.

Üç, gelmediyse ben söyleyeyim.

Şimdi birincisi, sen benim abimsin, okey.

Senin benim abim olman
hiçbir şey değiştirmez.

Bir.

İki.

Ben istediğimle olurum,
istediğimle olmam.

Tamam.

Üç.

Oğulcan ile olmak istemiyorum.

Emir ile olmak istiyorum.

Bu da sadece beni ilgilendirir.

Niye istiyorsun?

Çünkü parayı çok seviyorsun Harika.

Günaydın.

Ah, erken çıkmışsın bugün.

Sabah bir işim vardı da.

O yüzden erken çıktım.

Sabahın o saatinde.

Abine söylemeyecek ne işin olabilir ki?

Ya dün, Berk'in söyledikleri
biraz kafama takıldı da.

Babamı ziyarete gittim şirkete.

Anlaşıldı şimdi.

Ama surat ifadenden anladığım
kadarıyla pek güzel geçmemiş gibi.

Ya da pek istediğin
gibi olmamış sanki ha.

Güzel geçmeyi bırak,

beni kovdu şirketten.

Neden kavga ettiğinizi
anlatamayacak mısın hâlâ bana?

Benim bilgisayarımda
şirketin gizli dosyaları vardı.

İşte çalınınca bana patladı olay.

Oğlum sen bu işi bilerek yapmamışsın ki.

Çok saçma.

Ben isteyerek bir şey yapmadım da
Doruk işte, babamı biliyorsun,

sonuca bakıyor direk.

Biliyorum.

Günaydın Ataman Koleji.

Yeni bir güne hazır mıyız?

Sadece yeni bir güne değil,

benim de çok sevdiğim Nisan
ayına merhaba diyoruz bu hafta.

Ne demiş Orhan Veli?

Ben ki her Nisan bir yaş daha genç,

her bahar biraz daha aşığım.

Siz öyle değil misinizi yoksa?

Herkesin ailesiyle birlikte
olacağı, sevgilileriyle sarılacağı,

uçurtmaların gökyüzünde salınacağı,

çok ama çok mutlu bir
Nisan ayı olsun, bu Nisan.

Sevgilim ya.

Ne güzel konuştu, bana
Nisan ayını sevdirdi valla.

Valla Nisan ayı benim
için de çok güzel geçiyor.

Yıllar sonra abimi verdi bana.

Ne güzel işte, ha.

Sevdiklerinle de sarılmış oldun.

O zaman şimdi dilek listemizden
geriye sadece uçurtma kalıyor, öyle mi?

Doruk uçurtmalık hiçbir şey
yok, ben sana söyleyeyim.

Ben bilmiyorum nasıl uçuracağımı çünkü.

-Şaka yapıyorsun.
-Valla.

Oğlum uçurtmadan anlamayacak ne var ya?

Valla ben bilmiyorum ki, hiç uçurmadım.

Annemin hiç vakti yoktu,
babamı da biliyorsun zaten.

Hiç denemedim yani.

Tamam işte, artık abin olaya el atıyor.

Sen de ilk uçurtmanı bizim
sayemizde, uçuruyorsun.

Doruk ben büyüdüm bu arada haberin olsun.

Konu kapanmıştır.

Abiyim oğlum ben.

Saksı değilim, yürü.

Evet, gençler.

Okul çıkışı işiniz var mı?

Yok, neden?

Güzel, artık var.

Ne yapıyoruz?

Uçurtma uçurmaya gidiyoruz.

Uçurtma mı?

Çok iyi fikir ya.

Da nereden çıktı bu?

Şimdi şöyle ki,

Kardeşim hayatında hiç uçurtma uçurmamış.

Ben de abisi olarak ona bu
zevki tattırmak istiyorum.

Var mı bize eşlik etmek isteyen?

Var.

Varız.

Varız.

Eşsiz gelinebiliyorsa ben de varım.

Güzel.

Nereye gidiyoruz?

İlk abi kardeş aktivitemize.

Uçurtma uçurmaya.

Vay, süper.

Nereden bulacağız ki uçurtmayı hemen?

Sen daha abini tanımıyorsun tabi.

Bak şimdi güzel kardeşim.

Şu elimde gördüğüm telefonla,

benim çözemeyecek
hiçbir şey yok kardeşim.

Çıkışta arıyorum, uçurtmalar
kapımıza geliyor.

Rahat ol, relaks.

İyi bakalım.

Hadi herkes yerine çocuklar.

Oturabilirsiniz.

Bugün çok değişik bir
çalışma yapacağız çocuklar.

Hepimiz yüklerimizden arınıp
ruhumuzu hafifleteceğiz.

Hocam aslında hiç kendimizi kasmasak da,
Allah ne verdiyse dalsak birbirimize.

Valla çok güzel rahatlarız bak.

Çok iyi.

Hocam biz şimdi kesin
yoga yapacağız değil mi?

Hayır Harikacığım ama çok benziyor.

Sadece bunda rahatlamak
için vücudumuzu değil,

kelimelerin gücünü kullanacağız.

Filiz Hoca'nın ders içerikleri
bu ülkede tek yani.

Eşi benzeri yok yani buna eminim.

Ne yapıyoruz Hocam?

Hepimiz bir itirafta
bulunuyoruz Ömerciğim.

Tabi daha önce kimsenin duymadığı,
duymasını istemediğimiz itiraflarımızı.

Tabi altına isim yazmadan.

İtiraf mı?

Evet.

Herkesin içinde ona ağırlık yapan,

söylerse birilerini kaybetmekten
korkacağı bir cümlesi vardır değil mi?

İşte, o cümleyi söyleyeceğiz çocuklar.

Sonra ne olacak o itiraflar?

Sonra açıp hep beraber okuyacağız.

İsmini bilmeden itirafını okuduğumuz
arkadaşımıza yol gösterip,

onun yükünü hafifletmiş olacağız.

İnanın bu hepinize çok iyi gelecek.

Hocam benim aklıma yazacak
hiçbir şey gelmiyor ki.

Mesela, artık kümeste yaşamaktan
nefret ettiğini falan yazabilirsin.

Hocam birini böyle boğasım var
falan da diyebiliyor muyuz?

Böyle şeyler yazabiliyoruz değil mi?

İçinizde tutmaktan yorulduğunuz,

söylemeye korktuğunuz ne varsa
yazabiliyorsunuz çocuklar.

Yarınki derse kadar yazmış olun.

Görün bakın, yazmak sizi
ne kadar rahatlatacak.

Ben senden hiçbir şey saklamadım.

Hep sana karşı dürüstüm.

Hep de dürüst olacağım.

Senden de aynısını bekliyorum ama.

Bak bir sorun olduğu zaman
böyle konuşup çözmemiz gerekiyor.

Yani aramızda gizli saklı
bir şey olmasın.

Bir ilişkimiz olacaksa,
böyle olmalı bence.

Ya şu Bodrum'da bir detoks kampı varmış.

Herkes ondan bahsediyor.

Gitsek mi acaba ne yapsak be Neboş,
hem bana da çok iyi gelir ha?

Ne dersin?

Ne bileyim hayatım.

Valla inan, siz geliyoruz demeseniz
ben yataktan bile çıkmazdım şu an.

Şimdi Bodrum modrum zor bana, zor.

Ay Neboş salma kendini
şöyle Allah aşkına ya.

Yani hiç alışkın değilim böyle hallerine.

Enerjini bir topla, biz seni böyle
görmek istemiyoruz hayatım.

Canım benim sağ ol, inşallah
hayatım inşallah İnciciğim.

Ama sen kendini toparla, benim
bir tane mindfulness hocam var.

Hemen oradan randevu alalım
bak, inanılmaz gelecek sana.

Çok, çok beğeneceksin.

Ayol ben Akif ile uğraşmaktan
bu trendlerin gerisinde kalmışım.

Ne yeni yeni şeyler çıkmış, ne hocası?

Hayatım var ya şu anda kalma şeyi, hani.

Ama sen bana güven bak.

Gerçekten çok iyi gelecek sana.

Hemen toparlayacak seni.

Ha ben anda kalacağım,
hep böyle kalacağım yani.

Ay ben zaten andan çıkmaya
çalışıyorum, şu günler bitsin diye.

Ne yapıyım ben bu anda kalıp?

İstemem ben o mindfulness
mindfulness hocasını, kalsın.

İyi sen bilirsin, sana da
yaranılmıyor yani.

Bahar, başladı geçmiş olsun telefonları.

Zaten kötü bir şey duysun,
ilk bu arar keyfinden.

Efendim canım.

Ne, ne yapmış?

Nasıl yani?

Yok, benimle bir ilgisi
yok, biz boşandık.

Evet, önemli değil canım.

Sağ ol, sağ ol, hadi konuşuruz sonra.

Ne oluyor, ne diyor?

Bir site vardı.

Ben üç yıldır Akif'e oradan
ev alalım, oradan ev alalım,

oraya taşınalım, orayı
istiyorum dedim, almadı.

Gitmiş kendine oradan ev almış.

Yeni karısıyla orada yaşayacaklarmış.

Ne diyorsun ya, nasıl yani,
Suzan ile mi oturacaklarmış?

Evet.

Ay sanki ben yokum, beni
sildiği yetmiyormuş gibi,

gitmiş benim istediğim
evi o kadına almış.

Benim hayallerim, ona yaşatacakmış.

Ya Allah kahretsin seni.

Ağlama.

Aman be Neboş'um be yapma be gözünü
seveyim ya, ölümlü dünya be hayatım.

Yapma, üzme kendini.

Üzülme hayatım, üzülme.

Selam.

Selam.

Şu itiraf ödevi için, Kadir
olayını yazmayacaksın değil mi?

Sence?

Benim söylemek isteyip de söyleyemediğim,

düşündükçe altında ezildiğim
başka bir şey var mı Kaan?

Süsen.

Bak ben seni anlıyorum.

Ama sen bunu söylersen,

kaç kişinin hayatı alt üst
olacak senin haberin var mı?

Olabilir.

Ben Ömer'e yüzde yüz
dürüst olmak istiyorum Kaan.

Süsen sen dürüst olacağım derken,

benim, senin, babamın hayatını,

Melisa'nın hayatını,
hepimizi yakacaksın.

Sen bunun farkında değil misin Süsen?

Farkındasın.

Bence bu doğru bir karar değil.

Lütfen bir daha düşün bunu.

Süsen.

Lütfen.

Kafeye gidelim mi?

Olur.

Doruklar da orada, sen de gel istiyorsan.

Geleyim.

Ne tarafa gidiyoruz peki?

Yolumuz belli mi?

Ben her şeyi ayarladım Berko.

Yiyecekler, içecekler, uçurtmalar,
transfer hizmetleri ,her şey okey.

Sen bayağı iyi organize olmuşsun ama.

Yani, sevgilim, erkek kardeşim ve
arkadaşlarımla eğlenmeye gidiyorum.

Her şey mükemmel olmalı.

Abi, bunları senin arabaya
yüklüyoruz değil mi?

Aynen Zeynel.

Şimdi uçurtmaları getirecekler, senin
numaranı verdim, seni arayacaklar.

Kafede tadilat bitti mi bu arada?

Valla bir, bir buçuk saat falan var
dediler ama, ben haber veririm size.

Tamam.

Eyvallah abi.

-Yakışıklı.
-Hım.

Senin neyin var?

İyiyim ben, yok bir şeyim.

Ya Türkçe karşılığı Harika ile
Emir'in takılmasına uyuz oluyorum.

Ne yapıyım, olmayayım mı, garip mi?

Yok bence hiç garip değil.

Yani Aybike de benden ayrılıp,
üç gün sonra başkasıyla böyle olsa,

ben de bozulurdum açıkçası.

Bu geri zekalılar ne
organize ediyor yine?

Zeynel bir paketler getirip
götürüyor falan, bir şeyler yapıyor.

Yanlarından geçerken duydum.

Uçurtma mı ne uçuracaklarmış öyle.

Aman ne tatlı?

Ay gerçekten, bak şimdi
böyle bir düşününce,

tam onlara göre bir
aktivite, biliyor musunuz?

Masrafsız, para harcatmaz.

Ya bir şey soracağım.

Sen de iyice ayırdın bunlarla yollarını.

Hiç takılmıyorsun artık.

Hayırdır?

Tolgacığım ben keyfimden
takılmıyordum zaten.

Okulda insan yoktu, canım
sıkılıyordu onun için yani.

Ama şimdi siz varsınız,
gayet mutluyum valla.

Ama ben sana şunu söyleyeyim.

Bu Ogi'nin hâlâ sana
bakarken içi gidiyor.

Haberin olsun.

Bana ne.

Bakarsa baksın yani, Allah Allah.

Neyse bizim okul çıkışı,

böyle bunlar gibi salakça olmayan,
daha iyi bir aktivitemiz var mı acaba?

Ben sana park yapmayı
öğreteceğim ya, unuttun galiba.

Ay doğru ya, iyi süper.

Harika kız biz şöyle bir
hava almaya mı çıksak ya.

Buranın havası kaçtı, hadi gel.

Olur.

Biz kaçtık, haberleşiriz.

Bir şey söyleyeceğim, sen bana kendi
arabanla mı öğreteceksin park etmeyi?

Evet.

Ne, bu gecelik fiyat mı?

Ya kardeş ben bana haftalık
fiyat veriyorsun zannediyorum ya.

Tamam da ben ne yapacağım balkonu?

Bana bir yatak olsun, bir de
işte banyosu olsun yeter.

Yok yok, tamam tamam bulamazsan
başka yere bakarım ya tamam.

Sağ olasın hadi.

Tövbe estağfurullah.

Orhan Beyciğim.

Siz telefonla konuşurken
kulak misafiri oldum ama.

Otel falan mı bakıyorsunuz?

Buraya bir sürü turizmci müşteri geliyor.

Birine sorar, öğrenir hallederiz.

Valla Gönül Hanım, otel,
motel, oda ne varsa artık.

Makul ne varsa ona bakıyorum.

Hayırdır, kim için?

Kendim için.

Kalacak yer bakıyorum da.

He, şey neden?

Ya, uzun hikaye ya.

Nedenini boş verin.

Ben böyle fırına rahat
gidip gelebileceğim,

yakınlarda böyle tek oda
bir yer bakıyorum ama,

her yer ateş pahası.

Ha şu demin konuştuğum var ya, bana
diyor ki, balkonu var mangal yaparsın.

Tövbe estağfurullah, ben
ne diyorum, o ne diyor ya.

Teklifimi mazur görün.

Ama yemin ederim işiniz görülsün diye.

Burada kalabilirsiniz.

Nasıl yani, burada mı?

Yani şöyle, benim üst
katta bir yerim var.

Ufak bir yer, ama bir
yatağı falan da var.

Ne bileyim, hem gece
kimse olmuyor burada.

Göz kulak olursunuz dükkana, gözüm
arkada kalmaz, içim rahat eder.

Ne dersiniz?

Duyamadım.

Duyamıyorum.

Tamam, anlaştık.

Bugün çok güzel bir gündü.

Sevgilime teşekkür ediyorum.

Valla ben de teşekkür ederim.

Hayatımın en güzel
günlerinden biri oldu benim.

Valla çok sağ ol Doruk.

Abi.

Sende de bir abi olma merakı var sanki.

Başka kimde var ki?

Abinim ben.

Ya bak hâlâ aynı şeyi
söylüyor oradan doğru.

Valla biz de öyleyiz de,
pek takan yok gibi.

Sen benim canım abimsin.

Oldu mu?

Gel ben de öpeceğim.

Evet.

Bu güzel günün şerefine, ben de
bir konuşma yapmak istiyorum.

Bugüne kadar, kalbini kırdığım,

üzdüğüm, herkesten özür dilerim.

Ne özrü oğlum ya?

Burada özür dilemesi
gereken birisi varsa,

o da abi olmakta bu kadar
geciktiğim için, benim.

Asıl ben senden özür dilerim.

Öyle şey olur mu ya?

Geç oldu ama, çok güzel oldu.

En kralından abi kardeş olduk seninle.

Hadi o zaman, bu anı ölümsüzleştirelim.

Hadi.

Bak kötü çıkarsam bir daha çek tamam mı?

Ya senin kötü çıkma şansın
var mı be güzelim ya?

Evet.

Ya Berko valla sen bu kıza
hiç yaranamazsın, bırak.

Oğulcan deyin.

İyi demeyin.

Yazıklar olsun sana.

Sana yazıklar olsun.

Alacağın olsun senin.

Her şeyi böyle silip atmak kolaydı
değil mi, çok kolaydı senin için.

Alacağın olsun senin.

Neboş.

İyi misin?

Hoş geldin Kaancığım.

Cici oğlum.

Ben hoş buldum da sana ne oldu?

İyi misin?

İyiyim iyiyim, sinirlerim bozuldu biraz.

Doruk nerede?

Ömerlerle arabadaydı en
son, evlerine bırakacaktı.

Da, ben sana bir kahve
falan hazırlayayım mı?

İyi gelir ha.

-Kahve mi?
-Ha.

Kahve mi iyi gelecek bana?

Sen bana kahve değil de bir
helva yapar mısın Kaancığım?

Bir helva kavuz bize ha, ölmüşlerimize.

Çünkü Akif öldü artık benim için.

Ben de onun için öldüm.

O da bana kavursun.

Neboş!

Yani, yapma hemen böyle,
bak siz kaç yıllık evlisiniz.

Ya bundan bu kadar kolay mı
vazgeçmek, yapma gözünü seveyim.

Kolay mı, değil mi?

Kolaymış ama, çok kolaymış onun için.

Boşanma imzasını atar atmaz,

gitti yeni karısına şimdi hazırlıklar,
sürprizler yapmaya başladı.

Ev almış, ona yeni bir ev, biliyor musun?

Hem de benim istediğim evi almış.

Benim hayallerimi gidiyor ona yaşatıyor.

İnanabiliyor musun?

Oysa ben onun için her şeyi yaptım.

Hep arkasını kolladım.

Hatasını örtbas etmek
için her şeyi yaptım.

Günahına ortak oldum
ben onun için, günahına.

Ben anlıyorum seni, senin neye
kızgın olduğunu da biliyorum.

Biliyorsun, biliyorsun evet söyledi bana.

O görüntülerin senin bilgisayarından
çıktığını biliyorum ben.

Peki söyler misin, ben bunları
hak edece kadın mıydım Kaan?

Ya değilsin, tabi ki değilsin.

Ama bilmiyorum yani.

Acaba oturup konuşsanız mı tekrardan?

Aklıma başka bir şey gelmiyor ki.

Konuşacağım, evet.

Evet konuşacağım, ama onunla değil.

Nasıl?

Çocuklarla konuşacağım.

Kümese gideceğim, her
şeyi anlatacağım onlara.

Babalarının katilinin Akif
olduğunu söyleyeceğim.

Neboş, Neboş yok yok yok,
ben öyle bir şey söylemedim!

Sen yanlış anladın beni, valla.

Bak sen çok sinirlisin şu an
çok yanlış bir karar verebilirsin.

Yapma gözünü seveyim.

Yok yok yok, hayır hayır,
hiç sinirli değilim Kaan.

Aksine çok doğru bir karar veriyorum.

Yakacağım ben o Akif'i, çekil önümden.

Neboş!

Neboş!

Baba!

Baba aç bunu.

Baba!

Allah'ım Ya Rabbim ya,
bu neyin ısrarı ya?

Bu neyin inadı çocuk ya?

Bu nedir ya?

Ulan bunun anası da
böyle değildi ki yani.

Ne var?

Ne var söyle, kapıdan kovuyorum
bacadan geliyorsun, ne var söyle?

Ne derdin var?

Baba Neboş kümese gitti.

Ömerlere babalarının katilinin
senin olduğunu söyleyecekmiş.

Ne, ney?

Ne diyorsun sen ya?

Ben de eve geldiğimde gördüm.

Sonra seni yakmaktan
bahsedip bir anda fırlayıp gitti.

Ben engel olmaya çalıştım
ama olamadım baba.

Tamam, tamam.

Sağ ol.

Ulan Neboş, ulan Neboş!

Tamam böyle dur.

Aynen.

Tamam, şimdi şu arkadaki
duvarın yanına yanaşacağız.

Vitesi geri alacaksın.

Gideceğin yönde direksiyonu ters çevirip,

aynalarını kontrol ederek
yavaş yavaş geri geleceksin.

Sonrasında da vitesi ileri
atıp, arkanı toparlayacaksın.

Yalnız bu arada bir şey diyeceğim.

Bu üçüncü denememiz falan herhalde
ve sen bayağı beceriyorsun bu işi.

Acaba sen bu park işini de bilip,

ya ben çok bilmiyorum ya diye
bana uyduruyor olma sakın.

Hayır ya, yalan falan söylemiyorum.

Bu sefer doğru söylüyorum yani.

Tamam şimdi vitesi geri alalım.

Hadi.

Hi!

Ay!

Hi!

Tamam tamam, bir şey yok ya, sakin.

Bir şey olmamış.

Ya Emir çok özür dilerim ya,
mahvettim arabayı.

Çok, valla çok üzgünüm yani.

Ne yapabilirim, özür dilerim.

Ne yapacağız şimdi borçlandın bana.

Tamam tamam, bakma öyle.

Belki ödemenin bir yolu vardır.

Benimle akşam yemeğine çıkıyorsun.

Ne?

Eğer benimle yemeğe çıkarsan,
borcunu ödemiş sayıyorum.

Uyar mı?

Uyar.

Tamam, mesele kapanmıştır o zaman.

-Gerçekten mi?
-Evet.

Bu araba senden değerli değil herhalde.

Hadi hadi.

En yükseğe çıkabilen
uçurtma buymuş ablacığım.

Doruk abin sana özel olarak gönderdi.

Ya teşekkür ederim.

Abimle de bir kere yapmıştık
abla, hatırlıyor musun?

Evet ablacığım hatırlıyorum.

Ya yarın sahile gidip
uçurabilir, miyiz ne olur?

Ya lütfen.

Siz sürekli okula gidiyorsunuz,
işe gidiyorsunuz.

Ben evde hep yalnız
kalıyorum, ne olur gidelim.

Niye yarın?

Niye bugün gitmiyoruz fıstığım?

Gerçekten mi?

Gerçekten, ama bir ablaya
soralım, yorgun mu, değil mi?

Yok değilim, gidelim.

Yaşasın.

Ama üstünü kalın giyeceksin bak,
sahil soğuk olur, üşütme sonra.

Tamam.

Anlaştık.

Bu defa bittin Akif.

Seninle ben uğraşmayacağım.

Ailesini parçaladığın çocuklar
haddini bildirsin sana.

Aybikelerdir belki, birlikte gideriz.

Nebahat Hanım.

Merhaba.

Müsait misiniz, içeri girebilir miyim?

Çok vaktinizi almayacağım.

Tabi müsaidiz, buyurun, buyurun.

Buyurun oturun böyle.

Yok oturmayayım, çok kalmayacağım zaten.

Çocuklar ben sizi rahatsız ettim ama,
size söylemem gereken mühim bir konu var.

Konu neydi acaba?

Çünkü eğer bizim Doruk
ile arkadaşlığımızsa,

bence bunu onunla
konuşmanız daha doğru olur.

Hayır kızım hayır, konu bu değil.

Konu sizin--

Nebahat!

Akif!

Merhaba çocuklar.

Merhaba.

Nasılsın bızdık?

İyiyim.

Senin ne işin var burada?

Ya Nebahat ben her yerde
seni arıyorum, bulamadım.

Dedim belki çocukların yanındadır.

Allah'tan buradaymışsın,
çok önemli gelişmeler oldu.

İki dakika bir konuşmamız lazım, hadi.

Ne?

Ne gelişmesi oldu?

Şimdi bu çocukların yanında
şey yapmayalım onu.

İki dakika gel kapıda
konuşalım, hadi canım.

Hayır Akif hayır.

Benim çocuklara açıklamam
gereken bir şey var.

Müsaade edersen ben işimi
bitireyim, ondan sonra gelirim, lütfen.

Anlatırsın yine anlatırsın ya,
çocuklar kaçmıyor ki.

Çocuklar burada.

Benim toplantım var bugün, bir saat
içinde şirkette olmam gerekiyor.

Onlar anlayışla karşılar beni.

Hadi iki dakika bir konuşalım
gelelim hadi canım.

Akifciğim lütfen!

Nebahat tehlikeli sularda yüzüyorsun.

Aklını başına topla.

Hadi, hadi canım.

Hadi gel biz bir iki dakika konuş--

Lütfen bırakır mısın şu kolumu?

Ya biz daha yeni boşandık da
biliyor musun, artçıları hâlâ sürüyor.

Hadi canım gel, tekrar
gelirsin burada çocuklar ya.

Hadi.

Bu neydi şimdi?

Ne oluyor lan?

Ya uçurtma uçurmaya gidemeyecek miyiz?

Bilmiyorum ki ne yapsak ki yani?

Tövbe estağfurullah ya.

Ne ypıyorsun?

Nebahat bir sakin ol, sakin ol ya.

Bu saatten sonra beni durduramazsın.

O çocuklar ana babalarının senin
yüzünden öldüğünü öğrenecekler.

O kadar emin olma Neboşcuğum.

O kadar emin olma.

Eminim canım, eminim.

O yılanınla, yeni karınla evliliğini,

böyle uzaktan sessizce
izleyeceğimi mi zannetmiştin?

Hayır canım hayır, bütün
pislikleri ortaya dökülecek.

Kork benden.

Bir dakika ya, bir dakika.

Bir dakika bir sakin ol, pisliklerimiz
ortaya dökülecek yani, iyi.

İyi tamam, hodri meydan
diyorum o zaman Neboşcuğum.

Bak bakıyım burada ne varmış?

Neymiş bu?

Resul, Resul dur!

Ne bu?

Hatırladın değil mi bunun ne olduğunu?

Resul'ün kafasına vurup,
ölmesine sebep olduğun suç aleti.

Yani aslında tabi Resul'ün
ölmesine bu sebep olmadı ama,

o süreci başlatan alet.

Yani teorik olarak domino
taşı etkisi gibi düşünelim.

Anlatabiliyor muyum?

O yüzden de polisin epey işine
yarayacaktır, diye düşünüyorum..

Şu geldiğin noktaya inanamıyorum Akif.

Sen ciddi olamazsın.

O kadar ciddiyim ki Nebahat,
benim zekamla dalga geçme.

Yarın bir gün bir saçmalık
yaparsın diye almıştım yanıma.

Ama biliyorsun ben
hatıraya saygı duyarım.

O yüzden güzelce paketledim, orijinal.

Üstünde senin parmak
izlerin var, Resul'ün kanı var.

Polisin epey ilgisini çekebilir.

Ne diyorsun?

Sen bunu polise veremezsin.

Valla bakacağız Nebahatcığım.

Eğer sen bu yaptığın
saçmalıklardan vazgeçersen,

efendi efendi evinde oturursan,

böyle işlere karışmazsan,

ben de belki vermem.

Ama bu yaptıklarını
yapmaya devam edersen,

o zaman birlikte gideriz polise.

Buyur bakalım, hodri meydan.

Seninki neticede sadece laf.

Benim elle tutulur bir delilim var.

Ne diyecekti acaba ya?

Yani konu sizin dedi, kesildi.

Sizin burslarınız mı diyecekti acaba?

Diyemez bu dönemde ben burslu değilim.

Valla kesin tatsız bir şey söyleyecekti,
ben yüz ifadesinden anladım.

Yarıda kesilmesi iyi oldu diyorsun yani.

Ha evet yani.

Valla bugün çok güzel bir gün.

Hiç öyle tadımı kaçıracak falan
bir şey duymak istemiyorum.

Doğru diyorsun valla.

Neyse bir bakalım şunlara da,
sonra gideriz uçurtmaya.

İyi.

Yaşasın gittiler, uçurtma uçurabileceğiz.

Evet gittiler valla.

Ne bileyim önemli bir şey olsa
herhalde Nebahat Hanım söylerdi.

Aile meselesi falan ne diyorsa
öyle kaynadı bizim iş galiba ya.

Aman ya, boş ver bırak.

Ya hadi, uçurtma uçurmaya gidelim.

Gidelim abiciğim.

Ben uçurtmayı alıp geliyorum.

Ne oldu?

Sen bir gerginsin gibi.

Yok.

Ya ben aksine çok güzel bir gün
geçirdim sayede, teşekkür ederim.

Hadi.

Katıl o zaman bana.

Ödeve ne yazacağını düşündün mü?

Nasıl?

Filiz Hoca'nın verdiği ödevi diyorum.

Hani sırlarınızı falan yazın dedi ya.

Senin böyle herkesten
sakladığın bir sırrın var mı?

Yok.

Yani düşünmedim daha.

Sen düşündün mü?

Valla ben, eve gelirken düşündüm de.

Ben bayağı düz bir adamım galiba ya.

Ya zamana kadar aklıma gelen
her şeyi ilk fırsatta söylemişim.

Öyle sır mır bırakmamışım.

Ama sen de öyle birine benziyorsun.

Düz biri gibisin yani.

Pek sırrın yok gibi.

Yani öyleyim evet.

Annem geldi galiba.

Nebahat!

Bak seni son kez uyarıyorum,
aklını başına al kadın.

Yoksa bir dahakine peşinden gelmem.

Direk polise giderim, anladın mı?

Cehennemin dibine git Akif.

Cehennemi dibine git.

Tövbe estağfurullah ya.

Baba.

Hayırdır?

Seni bu evde görmek!

Annenle bir işimiz vardı
oğlum, onu eve bıraktım.

Sizi görünce de bir bakıyım dedim.

Kaan artık bu evde kalıyor baba.

Ben çağırdım.

Ha.

Aranızdaki buzları erittiniz yani.

Öyle mi?

Olması gerektiği gibi oldu.

Bak.

Kaan aranızdaki meseleyi anlattı.

Şirket bilgileri mi
ne varmış bilgisayarında.

Sen de çalınınca biraz sinirlenmişsin.

Ama ne olursa olsun,

o senin oğlun baba.

Onu öyle kafana estiği
gibi sokağa atamazsın.

Baba olmak bu demek değil.

Vay be.

Aslan oğlum büyümüş de
bana babalık nasihati veriyor.

Öyle mi?

Abilik mi yapıyorsun lan sen kardeşine?

Ha.

Bak o gün sinirlerim çok bozuktu.

Canım çok sıkkındı.

Fazla tepki verdim farkındayım.

Kusura bakma oğlum.

Özür dilerim.

Ne kusuru baba, olur mu öyle şey?

Hem babayla oğul arasında
olur, böyle şeyler evladım.

Biz abinle az kapışmadık, öyle değil mi?

Yani az demek bence
biraz haksızlık olur ya.

Çünkü biz bayağı bir
iddialıyız kapışma konusunda.

Ha.

Bayağı bir iddialıyız aynen.

Şişt ne diyeceğim, böyle
kapışmak mapışmak derken,

ikiniz bir ben tek, ne diyorsunuz?

Ya baba hadi bırak Allah'ını seversen.

Ben tek başıma bile yenerim
seni, bir de ikiniz diyorsun.

Ben de iyi oynuyorum bu arada baba.

Ben de iyi oynuyorum baba bu arada.

Hadi, hadi ağzınız çalışmasın,
ayaklarınız çalışsın hadi bakıyım.

Tamam madem öyle.

Bekle.

Bekle, şampiyonlara özel bir
topum var onu getiriyorum, bekle.

Hadi bakıyım.

Kaan!

Bugün için teşekkür ederim sana oğlum.

Eğer sen böyle benim arkamı
kollamaya devam edersen,

bana destek olursan,

bırak evimi, başımın üstünde yerin var.

Teşekkür ederim baba.

Ben artık ömrümün sonuna kadar
sana hiç hata yapmayacağım, söz.

Evlat sözü olsun sana.

Aferin, biliyorum.

Eminim.

Ya bu arada,

tüm bu olaylar yaşanmadan önce
ben benim avukata talimat vermiştim.

Nüfus işlemleri için.

Sonra, sana kızınca da iptal edecektim.

Ama unutmuşum.

İyi ki de unutmuşum.

Sabah avukat aradı.

İşlemler bitmiş.

Yarın Nüfus Müdürlüğüne
gidip kimliğini alacağım.

Artık resmi olarak bir Atakul'sun oğlum.

Baba çok teşekkür ederim.

Aslanım benim.

İyi ki varsın baba.

Sen de iyi ki varsın aslanım.

Sen de iyi ki varsın.

Evet beyler.

Bu güzel tablo Akif Atakul
yenildiği zaman değişebilir.

O yüzden ben derim ki,
bu anı ölümsüzleştirelim ha.

Allah Allah.

Gel.

Dur dur, ha.

Aslan evlatlarım benim be.

Evet.

İlk baba ve oğulları selfimiz,
hayırlı olsun o zaman ha.

Hadi, hadi bakıyım.

Durun şu üstümü başımı, tamam oğlum
dur şu üstümü çıkarayım ya Allah Allah.

Buyurun.

Evet.

Tatam!

Yani tamam öyle pek ahım
şahım bir yer değil ama,

idare eder sanki değil mi?

Eder tabi Gönül Hanım.

Hiç idare etmez mi ya?

Yani şu bir haftada bana yaptığınız
iyiliklerin haddi hesabı yok.

Valla ne diyeceğimi bilemiyorum,
Allah razı olsun sizden ya.

Rica ederim, ne demek?

Zaten öyle un çuvallarının o
sandalyelerin üstünde yatmanıza,

hiç gönlüm razı olmayacaktı.

Bakın buraya havlu da bıraktım.

Öyle elinizi falan
yıkamak isterseniz işte.

Tamam, çok teşekkür ederim.

Yani ben başımı sokacak bir yer
bulur bulmaz hemen çıkarım buradan.

Fazla rahatsızlık vermem size.

Orhan Bey, lütfen
böyle şeyler söylemeyin.

Bak boş duruyordu, bir işe yaradı.

Değil mi?

Şey, ben anahtarları
kasanın oraya bırakıyorum.

Dışarı çıkmak isterseniz
ben sonra sizden geri alırım.

-Tamam mı?
-Tamamdır, tekrardan teşekkür ederim.

Tamam yeter, teşekkür etmeyin artık.

Tamam, Allah rahatlık versin.

Sağ olun, size de.

Görüşürüz.

Of be Orhan, of!

Nerede kaldın ya, saat kaç oldu.

Of!

Alo, söyle bacım ne oldu?

Gözün aydın diye aradım
bacım, kavuştun mu kocanla?

Yok, gelmedi ki.

Gelmedi mi?

Az önce fırından çıktım, yoktu.

Nasıl?

Yılmaz abi konuşmuş,
artık orada kalmayacakmış.

Bir saat önce de çantasını
falan almış, gitmiş.

Gitmiş mi?

Ama yok, gelen giden yok valla.

Allah Allah, gecenin bu saatinde bu
adamcağız nereye gitti Allah aşkına?

Ay kafayı yiyeceğim valla Hilmiye.

Allah Allah.

Neyse ben yarın sabah
giderim, fırına bir ekmek alırım.

Sonra durumları öğrenir
sana haber ederim, tamam mı?

Sen sıkma canını.

Sağ olasın bacım.

Yok yok sıkmam, sıkmam canımı merak etme.

İyi, hadi iyi geceler sana.

Sana da iyi geceler bacım.

Ah Orhan ah, alacağın olsun.

Meğer sen ne kadar hevesliymişsin
bu evden kaçıp gitmeye.

Yazıklar olsun.

Bütün hocalar da aynı günü mü
bekledi ben anlamadım ya.

Bu ne yap yap bitmiyor.

Benim bu bittikten
sonra hepsi bitiyor ya.

Filiz Hoca'nın ödevini yaptınız mı?

İtiraf olayını?

Evet yazdım ben.

Ama gizli, söyleyemem.

Ben tahmin ediyorum ki.

Neymiş?

Doruk'u ilk gördüğüm an ona vuruldum.

Ama kimseye söyleyemedim yazdın.

Hayır, öyle bir şey yazmadım.

Yazmış.

Ben anlarım yazmış.

Atma nereden anladın?

Bir şeyi çevirmeye çalıştığın zaman
şöyle yapıyorsun cümlenin sonunda bak.

Anlarım kızım ben abiyim.

Bravo Aybike tekte bildin.

Aybike sen ne yazdın?

Ben de Berk hakkında yazdım.

Ne yazdın?

İşte böyle çok umurumda
değilmiş gibi yapıyorum ama,

yani, o olmazsa bayağı çökerim yazdım.

Önemli bir itiraf ama bu.

Evet.

Neyse altına adını yazmıyoruz ya,
bir içim rahat yani.

Kuzen.

Hım.

Sen ne yazdın itirafa?

Ben kararsızım.

Yengeniz arıyor.

Gece gece görüntülü konuşmalar başlamış.

Yani tam gaz devam sevgililik yolunda.

Olmuşlar bunlar ya, bayağı olmuşlar.

Nazarınız değecek, şişt.

Herkesin sevgilisi var,
bir ben yalnız kaldım.

Ne yapıyordun?

Ödev, zaten bizde herkes ödev yapıyor.

Sen ne yapıyorsun?

Benden de aynı.

Ödev yapmak için oturdum ama,

kaldım işte öyle.

Hangisi, matematik mi?

Yok.

Filiz Hoca'nı ödevi.

İtiraf yazacağım.

Bana olan duyguların
pek itiraf sayılmaz şimdi.

Sonuçta biliyoruz ne olduğunu.

Belki onu sayamayız ama,

duymak isteyeceğin
başka bir şey yazabilirim.

Ne gibi?

Bilmem.

Yani.

Belki sana söylemek istediğim,

ama çekindiğim yani,

nasıl bir tepki verirsin diye
korktuğum, şeyler vardır.

Ya saçmalama Süsen, ben
korkulacak bir adam mıyım?

İyi de daha ne kadar büyük bir
şey söyleyeceğimi bilmiyorsun ki.

Ne olursa olsun bana
söyleyebilirsin Süsen.

Anlayışsız biri değilim.

Güvenebilir miyim dediğine?

Her zaman.

Umarım bu dediğini unutmazsın.

Çünkü ben seni kaybetmek
istemiyorum Ömer.

Ya kızım sen niye durduk yere tribe
girdin ya, bak kıllandırıyorsun beni ha.

Bir şey mi oldu?

Hayır.

Bir şey olmadı, ya öyle sordum işte.

Öylesine.

O zaman şu güzel yüzün bir gülsün be.

Gül bakıyım.

Tamam.

Tamam hadi ben tutmayım seni.

Konuşuruz yarın.

Görüşürüz, çok öptüm seni.

Ben de, iyi geceler.

Ne de güzel gülüyor, vicdansız.

Ne diyorsun?

Ben bir kaç haftaya
çözer miyim bu araba işini?

Yani benim öğrettiğim kızar
genelde hemen çözdüler.

Ama sen de öğrenirsin ya,
bence çok bir şey yok yani.

Ne yesek, ne yesek?

Ha tamam ya.

Niye uğraşıyorsam?

Hangisini seçtin?

Deniz mahsullü risotto.

Ay hadi ya.

Güzel mi buranın risottosu?

Yani burada daha önce bir
yemek falan yemedim ama,

böyle ne yiyeceğime karar veremediğimde,

menüdeki en pahalı şeyi söylüyorum.

Genelde sekmiyor.

İyiymiş.

Ben de aynısını yapıyım bari.

O zaman yemekten sonra da
dondurmalı profiterol söylüyoruz.

En pahalısı o çünkü.

Bak bak bak, hemen çözdün, bravo.

Acaba rica etsem,

yani izin verirsen,

direksiyon hocamla bir selfi mi çekinsek?

Olur.

Yani biraz daha samimi olsak
keşke yani , şöyle bir şey mesela.

Ay efsane olmuş ya.

Ne yazacağım ki ben
şimdi bunun altına ya?

Sevgilimle ilk akşam yemeğim yaz.

Olur.

Paylaştım.

Güzel.

Ama şimdi beni tribe soktunuz yani.

Ben acaba yazmasam mı Berk hakkında?

Ay yok ya ne olacak ya yaz sen boş ver.

Oğulcan.

Ne oldu sana ya?

Kendime yazacak müthiş bir itiraf buldum.

Onun sevinç göz yaşları.

O ne demek?

Aşık olduğum kız
başkasıyla sevgili olmuş.

Ve ben bu duruma deliler gibi üzülüyorum

Ona itiraf edeceğim.

Ya boş ver abi.

Ya o kaybeder.

Ha, söyle bacım nerede kalmış Orhan?

Öğrenebildin mi?

He Şengül he, öğrendim.

Şimdi söyleyeceğim, aman
diyeyim sana sakin ol.

Bir delilik etme gözünü seveyim.

Ay ne olursun çatlatma
adamı, söyle hadi Hilmiye.

Gece o Gönül dene kadının
dükkanında kalmış Orhan abi.

Küçük bir oda mı ne
varmış içerde, orada kalmış.

Ne?

Orada mı kalmış?

Valla öyleymiş bacım, gerçek.

Kapat, kapat Hlmiye, kapat kapat!

Ah orhan ah, sen de bana bunu yaptın ya.

Anne ne oluyor yine, bütün
mahalleyi ayağa kaldırdın.

Harbiden ne oldu, bir sorun mu var?

Var tabi.

O senin baban olacak adam var ya,
nerede kalmış biliyor musun?

O esnaf komşusunun yanında kalmış.

Kakara kikiri yaptığı, göz süzdüğü.

Ona gömlek alan kadının yanında kalmış.

Ya tamam da tane tane anlat,
ben hiçbir şey anlamıyorum.

Ben yıkacağım o lokantayı onların başına.

Ben o kadına yapacağımı biliyorum.

Dünyayı başlarına yıkacağım onların.

Görür onlar.

Yenge.

Ben daha ölmedim.

-Yıkacağım o lokantayı onların kafalarına.
-Aybike ne oluyor?

Babamın başka yerde kaldığını
öğrenmiş, kavga etmeye gidiyor.

Şu an acil durdurmamız lazım.

Gelelim mi biz de?

Yok yok gerek yok siz kaçın kurtarın
kendinizi mahalleyi başımıza yıkacak.

Anne dur bir saniye!

Arkadaş bir bu eksikti be.

Günaydın.

Günaydın.

Nasılsınız Orhan Beyciğim,
nasıl geçti geceniz?

Valahi çok iyi geçti.

Yani kaç zamandır sırtım ilk defa
böyle rahat bir döşek yüzü gördü.

Sağ olun, var olun.

Ay çok sevindim.

Gece benim de eve gidince aklıma düştü.

Ya bu adama hiç sormadım,
battaniye ister mi, üşür mü?

Üşümediniz inşallah.

Yok yok, öyle demeyin,
vallahi çok iyiydi, gerçekten.

Ben çıkarken Eylül'e
bıraktım anahtarınızı.

İyi yapmışsınız.

Neyse tutmayayım sizi.

-Ben 15 tane--
-Ha şey ben 15 tane beyaz ekmek,

beş tanede kara buğday
dilimleyip gönderdim dükkana.

Teşekkür ederim.

Tamam görüşürüz o zaman, kolay gelsin.

Sağ olun, size de.

Motherım, motherım adam, adam
kadının dükkanında yatmış uyumuş.

Kadınla uyumamış ki, sen niye bu
kadar takıldın, ben anlamadım.

Delirtme beni Oğulcan.

Bugün dükkanında kalan, yarın
nerede kalır ben çok iyi biliyorum.

Sence de bira abartmıyor musun?

Çünkü babam eminim ki kalacak yer
bulamadığı için başka, orada kalmıştır.

Biraz sen abartıyormuşsun
gibi geliyor bana.

Aybike abuk sabuk konuşup
benim cinlerimi tepeme çıkarma.

Sinirimi sizden çıkarırım,
kimse elimden alamaz ha.

Şengül!

O kadın da kimmiş, benim nikahlı
kocamı elimden alacakmış?

Allah Allah nereye
gidiyor bu koştur koştur?

Aybike git.

Oğulcan ne oluyor oğlum?

Fatherım yetiş, annem
lokantayı yıkmaya gidiyor.

Ne lokantası lan?

Ya kadının birinin miymiş neymiş?

Sen orada yatmışsın uyumuşsun,
öyle bir şey işte yetiş valla yıkacak!

Ah Şengül ah!

Sinan oğlum dükkana bak, yürü!

Kolay gelsin tatlım.

Günaydın hoş gel--

Hiç sana günaydın münaydın
yok bacım, hiç öyle bir şey yok.

Pardon anlamadım.

Anlatacağım ben sana, sen rahat ol.

Birazcık daha sakin mi
anlatsan acaba anneciğim?

Bana bak bacım.

O kakara kikiri yapıp göz
süzdüğün adam var ya,

ahan da benim nikahlı kocam.

Bu da onun çocuğu.

Bunu bir kere o kafana sokacaksın.

Bir dakika bir dakika siz
kimden bahsediyorsunuz?

Bir yanlış anlaşılma var galiba.

Ah, iyi koca da lafın üzerine gelirmiş.

Ha siz Orhan Bey'den bahsediyorsunuz.

Ha siz Orhan Bey'den mi bahsediyorsunuz?

Bana bak, bu adam benim nikahlı kocam.

Ben nikahlı kocamı kimseye yar etmem.

Şengül ne diyorsun sen?

Ne diyorsun, ne saçmalıyorsun ya?

Biliyorum Orhan biliyorum
lafı evirip çevirme bana.

Neyi biliyorsun ya, neyi biliyorsun sen?

Geceleri nerede kaldığını,

sabahları kiminle kahvaltı ederek,

kakara kikiri yaptığını
kendi gözlerimle gördüm.

Ben orada yaşlı gözlerle
senin yolunu bekleyeyim,

sen burada kadınla kakara
kikiri yaparak kahvaltı et.

Yakışıyor mu bu sana?

Evli barklı adamsın Orhan.

Ya ben sana beni bekle mi dedim Şengül?

Ayrıyetten ben evden çekip gittiysem
ne yapacağım yemek yemeyecek miyim?

Kahvaltı yapmayacak mıyım,
benim yüzüm gülmeyecek mi hiç ya?

Orhan!

Sen bu kadını ne kadar
zamandır tanıyorsun ha?

Ne kadar zamandır tanıyorsun ki,
yanında kalıyorsun?

Bak valla delireceğim,
şimdi delireceğim Şengül.

Fatherım acaba delirmesek mi ha?

Biraz sakin gitsek.

Kadın bak benim asabımı bozma.

Bu kadıncağızı da bir
iyilik yaptığına pişman etme.

Ben kimsenin yanında falan
kalmıyorum, duydun mu?

Yukarıda bir tane oda var,
orada zıbarıyorum yatıyorum.

Bak benim asabımı
bozup da tepemi attırma.

Attırırım Orhan, senin
tepenin tasını attırırım.

Bana bak bacım.

Bu adam benim nikahlı kocam.

Bir daha ona bir göz süzüp
kakara kikiri yaptığını görürsem!

Şengül!

Burayı senin başına yıkarım.

Şengül!

Çok çok özür dileriz, gerçekten
çok özür dileriz ya, kusura bakmayın.

Ya aynen kusura bakmayın.

Bunları da kurtarmış oldum.

Ay valla kurtardın.

Şöyle takdim edeyim.

Sağ ol, çok teşekkür ederim.

Aman canım boş verin, bir şeye
canı sıkılmış sinirleri bozulmuş.

Buradan çıkardı hıncını, bir şey olmaz.

Gönül Hanım, çok çok özür dilerim.

Gerçekten ne diyeceğimi
bilemiyorum ben yani.

Çok özür dilerim sizden.

Aman canım ne olacak?

Üç beş tane tabak çatal
bir şey, önemli değil.

Ne yapacağım ben bu
kadınla bilmiyorum artık.

Kusura bakmayın ne olur.

Estağfurullah, neyse siz hiç
bırakın, karışmayın ben hallederim.

-Kolay gelsin.
-Sağ olun.

Eşeğin aklına karpuz kabuğu
düşürdün Şengül Hanım.

Ben de bu adamı elinden almazsam,

adım da Gönül değil.

Evet, Eylül bir faraş getir kızım.

Hadi, hay Allah!

Kaan Atakul.

Baba adı, Akif.

Vay arkadaş ya.

Resmen üç çocuk babasıyım ha.

Ulan şunun fotoğraf--

Ya da dur okula gideyim elden
vereyim de yüzünü göreyim.

Hak etti kerata.

Günaydın Süsen.

Ben kafeye gidiyorum,
Asiye'yi bekleyeceğim.

Okey.

iyi misin?

Değilim.

İyi değilim ama,

olacağım.

Filiz Hoca itirafımı okuyup
Ömer her şeyi öğrendiğinde

daha iyi olacağım.

Süsen saçmalama.

Öyle bir şey yok.

Bak ben sana ka defa söyleyeceğim bunu?

Böyle bir şey olamaz.

Böyle bir şey olmaz, mümkün değil.

Kaan, ben Ömer'den bir şey
saklamak istemiyorum.

Abinin nasıl öldüğünü ben
biliyorum demek istiyorum ya.

Anlıyor musun bunu?

Ben artık Ömer'den bir şey saklayamam.

İyi de sen böyle bir şey yaparsan,
bana ne olacak haberin var mı senin?

Bana ne olacak, haberin var mı Süsen?

Benim ailemin dağılması
senin umurunda mı ya?

Değil, değil mi?

Değil, değil mi?

Bak, bunu yapamazsın.

Ben ne pahasına olursa olsun ben bunu
durdurmak zorundayım anlıyor musun beni?

Bunu yapmayacaksın.

Kaan hayır, Kaan lütfen hayır!

Kaan lütfen ya, ya lütfen diyorum ya.

Bir kere daha yaz, bir kere
daha yırtacağım, anlıyor musun?

Bin kere yaz, bin kere yırtacağım.

Milyon kere yazsan,
milyon kere yırtacağım.

Böyle bir şey olmayacak
anlıyor musun, olmayacak!

-Öyle mi?
-Öyle!

İyi, olmayacak ha.

Yırt, yırt hepsini yırt.

Sen beni durdurabileceğin mi
sanıyorsun ya ha?

Gör bakalım şimdi.

Hayır dedim sana Süsen, hayır.

Kafeye gidip Ömer'e her şeyi anlatacağım
ve oradaki herkes de bunu duyacak.

İyi dinle.

Süsen, hiçbir yere gitmeyeceksin.

Anlatmayacaksın, hayır diyorum sana.

Anlatacağım.

Süsen, kimseye bir şey anlatmayacaksın.

Gitmeyeceksin kafeye falan anlıyor musun?

Susup oturacaksın Süsen!

Süsen anlıyor musun beni?

Duydun mu?

Bana bak bana!

Ben geçip susup oturacağım ha.

İyi.

Ben de susup oturayım o zaman.

Süsen, Süsen!

Ya bırak!

-Süsen!
-Ya bıraksana ya!

Ne yapıyorsun ya, ne yapıyorsun?

-Kaan!
-Süsen, Süsen!

-Bırak Kaan yeter Kaan!
-Lütfen, lütfen!

Kaan bırak yeter bırak!

Yapma Süsen yapma!

Ya Kaan beni, beni bırak!

-Süsen valla--
-Kaan!

-Tamam!
-Dur, dur!

Bırakır mısın?

Bırak, yeter!

Sen ne yapıyorsun in aşağıya!

Aşağı in Süsen!

Süsen değil mi o ya?

Aşağı in!

Megafon neden elinde?

Kaan ben, söyleyeceğim.

Tamam, ama bak!

Bunu yaparsan gerçekten her şey
çok daha kötü olacak Süsen.

Ne olacaksa olsun artık ya.

Ben bu yükün ağırlığıyla
daha fazla yaşayamıyorum.

Herkes!

Herkes beni dinlesin!

Tamam bu şekilde olmaz.

-Bu şekilde olmaz, başka bir yol buluruz.
-Kaan!

Kaan bırak hayır başka
bir yol yok, ben biliyorum.

Nasıl yok, buluruz ha buluruz Süsen!

Kaan bırak hayır!

Baba!

-Süsen ne olur!
-Hayır Kaan yeter!

Oğlum ne oluyor yukarıda?

-Kaan bırak lütfen ya!
-Ne olur, ne olur Süsen ne olur!

Süsen ile Kaan tartışıyor
sanırım, anlamadık biz de.

Süsen ile Kaan mı?

Oğulcan ile Aybike açmıyor
bir şey mi oldu acaba ya?

-Size bir şey söylemem gerekiyor.
-Dur dur!

Bak aşağı in aşağıda konuşalım
tamam mı seninle, lütfen.

Süsen!

-Kaan!
-Sen de beni anla lütfen!

Anlamıyorum Kaan ben seni ya!

İlgilenmiyorum da!

Ben Ömer'e yalan söylemek istemiyorum.

Ben hiç kimseye yalan
söylemek istemiyorum.

Sen beni anla!

Kaan yoruldum!

Yoruldum ben!

Kaan!

Ben çok yoruldum!

Ne yapıyor bunlar ya?

Allah kahretsin?

Kaan bırak tamam!

Kaan yeter, Kaan lütfen!

Kaan ya tutma şunu ya!

İzin vermeyeceğim sana!

Kaan hayır lütfen!

Kaan yeter tamam, Kaan bırak Kaan!

Ben buna izin vermeyeceğim!

Ya Kaan bıraksana!

Sen bırak!

-Kaan bıraksana!
-Ben yukarı yanlarına çıkıyorum.

Kaan bıraksana!

-Süsen!
-Kaan!

[Jenerik Müziği]