All language subtitles for Elimi Birakma 1. Bölüm

Bu dizinin betimlemesi
ÜS Yapım tarafından...

...Sesli Betimleme Derneğine
yaptırılmıştır.

www.sebeder.org

(Müzik - Dram)

(Kadın dış ses) Aile, insanın
en değerli hazinesidir.

(Kadın dış ses) Aynı çatı altında
acısıyla tatlısıyla yaşanan bir ömrün…

…tatlı telaşıdır aile ocağı.

(Kadın dış ses) Acılara göğüs
gerdiğin, sevgisiyle huzura erdiğin…

…sıcak bir yuvadır.

(Müzik - Dram)

(Kadın dış ses) Emektir, şefkattir,
aynı sofrada kök salmaktır…

…vakti geldiğindeyse teslim edilmeyi
bekleyen en kıymetli mirastır.

(Kadın dış ses) Evlatlarına bırakacağın
böyle bir maneviyatın yoksa…

…zenginliğin, paran pulun bir mendil
bile etmez gözyaşını silmeye.

(Müzik - Jenerik)

(Müzik - Jenerik)

(Müzik devam ediyor)

(Müzik devam ediyor)

(Müzik - Dram)

(Müzik - Dram)

(Vapur düdüğü sesi)

(Ağlama sesi)

(Trafik gürültüsü)

(Müzik - Hüzünlü)

Mert…

…bir oyun oynayalım mı seninle?

Süpermen gibi uçmak ister misin?

(Burun çekme sesi)

(Müzik - Hüzünlü)

Mert, Süpermen olacak.

Evet.

Mert ile Azra, Süpermen olacak.

(Ağlama sesi)

Hadi aç kollarını.

(Müzik - Hüzünlü)

(Nefes sesi)

(Nefes sesi)

Bulutlara mı uçacağız?

(Rüzgâr sesi)

Evet, bulutlara uçacağız.

Babamızın yanına uçacağız Mert.

(Müzik - Gerilim)

(Kulaklıktan bateri sesi)

(Kulaklıktan bateri sesi)

Pardon.

Pardon. Biraz kısar mısınız?

Kulaklık diyorum, kulaklık.
Kısar mısınız biraz sesini?

Efendim?

Müziğin sesini diyorum,
biraz kısabilir misiniz acaba?

Amerika’dan Türkiye’ye kadar,
davul çaldınız kafamda da.

Ne yapayım, caz çalayım mı?

Dalga mı geçiyorsunuz benimle?

Hayır, ben müzik zevkinizi
anlamaya çalışıyorum.

Ben de müziğin sesini birazcık
kısmanızı istiyorum, o kadar.

Peki. Madem sohbet etmek istiyorsun,
sen başla ben sana katılırım. Hadi.

Ukala. Sohbet falan etmek istemiyorum.

Sadece müziği biraz
kısmanızı istiyorum, o kadar.

Hmm…

Pardon. Bakar mısınız?

-Tabii. Buyurun.
-Hanımefendi sesten rahatsız oluyormuş.

Kulaklıktaki sesten rahatsız oluyorum.

Kulaklığı çıkardım,
hâlâ rahatsız oluyor.

Mümkünse onu başka bir yere
alabilir misiniz acaba?

Aa! Beni niye alıyorlarmış?
Seni alsınlar.

Efendim, üzgünüm ama
uçakta hiç boş yerimiz yok şu anda.

Zaten inişe geçmek üzereyiz.

Peki. Teşekkürler.

En azından denedim.

(Anons) Sevgili yolcularımız, Atatürk
Havalimanı’na iniş için...

...alçalmaya başlıyoruz.

(Anons) Şimdi lütfen yerlerinize
oturunuz ve kemerlerinizi bağlayınız.

(Anons) Koltuklarınızı dik, masalarınızı
kapalı konuma getiriniz. Teşekkür ederiz.

Allah’ım çok şükür evime kavuşuyorum.

(Kulaklıktan bateri sesi)

Teşekkürler.

Ne demek!

(Uçak sesi)

(Müzik)

(Müzik)

(Müzik devam ediyor)

“Gönül bu sevdadan vaz mı geçecek”

“Bana ettikleri az mı gelecek”

“Yandım Allah…”

Yandı!

Yandı Allah, yandı!

(Üfleme sesi)

(İnleme sesi)

Kurtardım çok şükür.

Çıtır çıtır.

-Gönül.
-Söyle yakışıklım.

-Piyano.
-Piyano?

Ay piyano saati geldi.

Günaydın.

Piyano, piyano.

Sumru Hanım, elim ayağıma dolandı
yemin olsun.

Azra’ya mantıyla baklava yaptım.
Pişecek daha.

E Mert’in de ders saati geldi.
Ne yapalım?

Tamam. Sorun değil.
Ben arabayla atarım.

Hadi çantanı al. Ama dur bir dakika.

Arabada yaramazlık yapmak yok ama.
Tamam mı?

Hadi al.

Alsana.

Hadi çıkalım. Biz gidiyoruz canım.

-Günaydın.
-Günaydın Cansucuğum.

Ay abla ya, baklava mı yaptın?
İnanmıyorum.

E Azra geliyor ya bugün.

Ha sabah neşeni ona borçluyuz yani.

Ben hep keyifliyim gülüm.

Güneşe küsmüş baykuş gibi
somurtarak uyanan sizsiniz.

Âlemsin abla.

(Telefon zili sesi)

Alo.

Cenk.

İstanbul’dayım.

Nasıl yani? Geldin mi?

Ya tamam. Heyecan yapma Cansu.

(Cenk ses) Buluşalım mı?

Ben gittiğim yerden konum atacağım sana.

-Tamam. Görüşürüz.
-Görüşürüz.

(Müzik)

(Telefon zili sesi)

Kuzum!

Alo. Gönül abla.

Azra’m. Akşama bekliyorduk biz seni.

Ama ben geldim. Taksideyim.

E babana haber etseydin ya,
o gelip alırdı seni kızım.

Ay yok, yok.
Ben babama sürpriz yapacağım.

Dükkâna geçti değil mi?

(Gönül ses) Geçti, geçti.

Tamam. Ben şimdi oraya gidiyorum.
Akşama görüşürüz o zaman.

Hadi öptüm seni. Bay bay.

Görüşürüz kuzum.

(Müzik)

Ya mümkünse ben sizden birkaç gün daha
süre isteyecektim.

Anlıyorum. Siz de haklısınız.

Tebligat zarfını aldım. Evet.

Size de.

Size de.

Hişt. Hallettin mi para meselesini?

Yok, abi. Bekleyeceğiz.

Ya bekleyecek hâl mi kaldı Mesut?

Al gör marifetini.
Mahvettin beni. Bitirdin.

Evime, işime el koydular.
İki güne kadar, haciz kapıya dayanacak.

Ben nasıl çıkacağım
bu batağın içinden ha?

Cevap ver bana. Nasıl çıkacağım?

Ne yapayım abi, para gelmedi ki.
Gelse vereceğim hemen sana.

Okudun değil mi?
Karar çıkarmışlar bak.

Ağzının içinde aynı şeyleri
geveleyip durma.

Bu işin şakası yok anladın mı?
Bu işin sonuna geldik, bitti Mesut.

Tamam da abi…

(Nefes verme sesi)

İnsan kardeşine bunu yapar mı ya?

Benim sana verdiğim değerin
karşılığı bu mu?

Kemal, mevzuyu başka yere
çekiyorsun, gücüme gidiyor ama.

Ya ben böyle bir şey
olmasını ister miydim?

Ya biz seninle yetimhanede
lokmamızı paylaştık Kemal.

Doğru. Hiç sırtımızdan bıçaklamadık ama.

(Müzik - Gerilim)

Kemal, ben seni sırtından
bıçaklayacak olsam…

…bugün hayatta olmazdın.

(Müzik - Gerilim)

(Islık sesi)

(Gülme sesi)

Bakalım bu ellerin sahibi kimmiş?

Acaba acemi bir aşçı yamağının
elleri olabilir mi ha?

Yok, yok, yok. Hayır.
Bunlar yaşlı bir cadının elleri.

Bakayım burnuna cadının.

Ooo! Evet, evet. Bu cadı burnu ha?

Ya baba!

(Gülme sesleri)

Hoş geldin canım kızım benim.
Hoş geldin.

Hoş bulduk babacığım. Nasılsın?

İyiyim. Hani akşama gelecektin?
Bak görün mü, yalan söyledin.

Cadısın işte. Burnun uzamış.

Yalan sayılmaz o bir kere.
Sürpriz yaptım sana ben.

İyi. Peki. Öyle olsun bakalım.

Mesut amca sen nasılsın?

İyiyim canım. Hoş geldin güzel kızım.

Hoş bulduk.

E o zaman ben sizi, baba kız
yalnız bırakayım da hasret giderin ha.

Tamam. Zeynep’e selam söyle.
Uğrayacağım ben yanına mutlaka.

Tamam. Söylerim güzel kızım.

Ee baba, çok özlemişim sizi.
Mert nasıl, ne yapıyor?

İyi. Hadi gel beraber gidelim.
Ona da sürpriz olur ha?

-Hadi gidelim.
-Hadi.

Hadi.

(Müzik)

Bak ya. Böyle mi haber verilir?

Bir telefon, ben geldim İstanbul’dayım.

Ne yapsaydım,
heyet mi gönderseydim sana?

-Hoş geldin.
-Hoş bulduk.

Ee, Amerika macerası da
bitti sonunda Cenk Bey ha?

Hmm. Tabii, tabii.

Hem de ne macera.

Mis gibi mezun oldun işte, ne güzel.

Ne bu suratının hâli senin?

Bir şey yok.

Yok, yok. Var bir şey belli. Ne oldu?

Sorgulamayı bırak Cansu ya.

Bak yoldan geldin yorgunsun de…

…ilk beni görmek istemişsin
ne güzel de, ha?

Ne bileyim işte iyi arkadaşlar
böyle şeyler söyler.

Terapist gibi eline kazma küreği alıp,
deşme benim içimi.

İyi arkadaşlar… Tabii haklısın.

Jetlag oldum, jetlag. Hepsi bu.

E keşke eve gitseydin önce,
dinlenseydin biraz.

Melis’i falan görüyor musun sen?

Bir hafta önce sporda gördüm. O kadar.

Babaannem dönmüş mü?

Bilmiyorum. Bir şey söylemedi.
Niye sordun ki?

Cenk, bir şey söylesene.

Köfte.

Köfte söyleyeceğim ben.

Hadi sen de bir şey söyle.
Çünkü ben çok açım.

Anlaşılan evdekilerle pek görüşmüyorsun.

Neyse. Artık ailecek
eve dönüş partisiyle beraber…

…mezuniyetini de kutlarsınız nasılsa.

Ben okuldan atıldım.

Ne?

(Cansu dış ses) Evdekilerin haberi
yok tabii, değil mi?

(Cenk dış ses) Babaannemle yüzleşmeye
henüz hazır değilim.

(Müzik - Dram)

(Fıskiye sesi)

200 lira borç istiyorum.
Sonradan vereceğim sana.

Alt tarafı 200 lira vereceksin. Hadi.

Öf Arda!

Bitirmeseydin paranı. Kusura bakma.

Öyle olsun Melis Hanım.

Ama gece kaçmalarını
ben organize ederken göreceğim seni.

Senin organizene ihtiyacım yok canım.

-Öyle mi canım?
-Öyle canım.

İyi canım. Babaannem gelince,
ondan sonra görüşürüz.

Dolaşırsın yine peşimde ne olur Arda,
lütfen Arda diye.

Ay çocuklar ne oluyor?

Bir ablalık bekledik ama
onu da yapmadı, anne.

Anne, ikide bir para isteyip duruyor.
Eksideyim onun yüzünden.

Ardacığım, harçlığına ne oldu çocuğum?

E bitti.

Ya anne alt tarafı 200 lira istedim ya.
200 lira ya!

200 lira ver işte, bu iş bitsin.
Tamam, daha fazla uzatmayacağım yani.

Bık bık yapma benim tepemde.

Hadi ben gidiyorum derse. Görüşürüz.

(Müzik)

-Sultanım!
-(Kadın) Arda.

-Aa!
-Babaannem?

Ne diye erken döndü ki?

(Gülme sesleri)

Dur oğlum, dur. Belini inciteceksin.

-Babaannem hoş geldin.
-Hoş buldum.

Bu kadar sevineceğini bilseydim,
daha erken gelirdim yavrum.

Ya ponçiğim benim, sen hiç gitme zaten.

Hiç büyümeyeceksin sen değil mi ha?

Haylazım benim.

Benim böyle dünya tatlısı bir babaannem
varken, neden büyüyeyim ki ben ha?

-Nereye gidiyorsun sen?
-Etüde.

Ya babaanne, bak sen gittin
ben üç kilo verdim süzüldüm kaldım.

Bir etüt arasında sadece, sütle kek
yiyorum, tek tip besleniyorum.

Al bakayım şunu.
Güzel bir beslenme yap hadi.

Ya sen bir tanesin, bir tane.

Hadi gidiyorum ben derse. Görüşürüz.

(Müzik)

Anne!

-Hoş geldin.
-Hoş buldum gelinim.

Ay!

-Babaannem.
-Ay yavrum.

-Erken döndün.
-Sıkıldım evladım.

Anneciğim vallahi şaşırdık.
Beklemiyorduk hiç seni böyle. Gel.

E sen peki kalacağım diyordun.

Biraz kalayım, memleket havası alayım,
gezeyim falan diyordun.

Dört aydır geziyorum yavrum.

Doğduğum büyüdüğüm şehrin
kokusunu havasını aldım geldim.

İyi yaptın anneciğim.

Hoş geldiniz hanımım.

Ah Belkıs!

İşim vardı, duymamışım geldiğinizi.

Olsun be yavrum, olsun.

E babaannem kalsaydın biraz daha.
Hani güzelce dinlenirdin.

E yavrum daha kalırdım da e bugün
fabrikamızın sene-i devriyesi ya.

Aa!

Benim tamamen aklımdan çıkmış o.

(Telefon zili sesi)

Babaannem, benim telefonum
çalışıyor da arkadaş arıyor.

-Öpeyim seni.
-Tamam, yavrum. Tamam.

Alo. Melisciğim ne haber?

İyiyim ben de.

Ne yapayım formasyonu aldım dün,
öğretmenlik bekleyeceğim şimdi.

(Cansu) Göremedim
seni bir haftadır sporda.

Ya ne bileyim canım istemedi.

Ha!

Sesin biraz bozuk gibi.
Hayırdır ne oldu?

Babaannemin sürpriz dönüşüyle
biraz demoralize oldum da.

(Cansu ses) Memleket hasretini
yarıda kesip gelmiş.

Ha!

Demek döndü babaannen.

Fabrikamızın sene-i devriyesiymiş bugün.

Bitmeyen kemik çorbası geleneği.

Anladım canım, anladım.

E peki görüşürüz o zaman sonra.
Hadi öptüm. Bay bay.

Ee, ne yapacaksın şimdi?

Bilmiyorum.
Emirlerin otele dönerim belki.

Hadi kalkalım.

Akşam takılalım biraz derdim de…

…Kemal abinin kızı da
yurt dışından döndü bugün.

Üniversiteden atıldım Cansu,
ilkokuldan değil.

Yalnız kalabilirim yani.

Ha bu arada İstanbul’a
geldiğim aramızda kalsın, olur mu?

(Piyano sesi)

(Alkış sesi)

-Azra!
-Mert!

Canım!

Ne güzel çalıyorsun sen öyle.
Ne kadar ilerletmişsin.

-Üç tane daha var öğrenecek.
-Onları da öğrenirsin.

Gurur duyuyorum seninle Mert.

Hadi bakalım, toparlan gidiyoruz.

-Anne gelecek.
-E biz buradayız ya oğlum.

Arar anneye haber veririz.

Hadi gel.

Baba acaba annemin
mezarına da mı uğrasak?

Geç oldu kızım.

Yarın duruma bakarız, ona göre
Mert’i de alır gideriz. Tamam mı?

-Tamam. Anlaştık.
-Hadi bakalım.

-Hazır mısın? Hadi gel.
-Hadi.

(Cırcır böceği sesleri)

Evet!

Gönül Hanım’ın mutfağından
güzel güzel mantılarımız da geldi.

Hepinizi sofraya davet ediyorum.

Ya Gönül abla çok fenasın.
Bana diyeti bozduracaksın.

Diyet mi?
Aman mantılar duymasın ha, bozulur.

Hadi oturun, soğutmayın.

E babamlar nerede?
Onları da bekleseydik.

Anne hadi sofraya gelin.

Mantı, mantı!

Ya Azra dayanamayacağım
ben başlayacağım galiba.

Çok güzel kokuyor.

Ne oldu? Diyet, diyet deyip duruyordun.

Sus. Hiç oraları karıştırma.

İş bu noktaya gelmiş,
sen hâlâ bana Mesut’u savunuyorsun.

Ben de bunu anlamıyorum işte.

Yahu ağzıma geleni söyledim Sumru.
Daha ne yapayım?

Adamın gırtlağına mı çökeyim?

Çökecektin canım. Geçti o, geçti.
Çökecektin vaktinde.

Oh sevgili karısı Hülya
yeni arabasıyla sefa sürsün…

…biz de burada sürünelim değil mi?

Hülya’nın bir şeyden haberi yok.

Hah. Tabii niye olsun ki?
Niye olsun? Niye üzsün karısını?

Nasılsa arkadaşı Kemal arkasını
topluyor değil mi?

Tamam, Sumru. Uzatma artık.

Kızlar bekliyor. Hadi içeriye geçelim.

Ne uzatması ya?

Ne uzatması?

Senin sahtekâr yetimhane arkadaşın
yüzünden, her şeyimizi kaybedeceğiz.

Ne yapalım, öyle boynu bükük
bekleyelim mi?

Sumru, Allah aşkına yeter.
Bari bugün yapma.

Bak Azra duyacak.
Kız geldiği gün üzülsün mü?

Aman! Aman Azra duymasın,
o duymasın, bu duymasın.

Herkesten saklayalım.
Bir benim canım sıkılsın.

Bir ben kendi kendime
üzüleyim değil mi?

Mert’in okul taksitleri,
vergiler, krediler, kartlar…

…Azra’nın Amerika’daki okul masrafı,
ki bir senesi daha var…

…Gönül’ün maaşı. Biz ne yapacağız?

Biz ne yapacağız Kemal, ben
onu bilmek istiyorum.

Yarın bir gün, evi de elimizden alırlar.

Dükkân zaten ipotekli.
Ben ne olacağımızı merak ediyorum.

Ben bu şekilde yaşayamam.

Ben bu şartlar için seninle evlenmedim.

Sumru, şartlarımız bu.

Beğenmiyorsan kapı orada.

(Müzik - Gerilim)

Oh! Gönül yine döktürmüş.

Hem de ne döktürmüş baba.
Ama biz dayanamadık başladık.

İyi yaptınız kızım. Afiyet olsun.

(Müzik - Gerilim)

Afiyet olsun.

Oh be! Özlemişim
birlikte yemek yemeyi.

Ee Azracığım, nasıl gidiyor?

Nasıl olsun Sumru abla, işte
çok şükür üç de bitti.

Hakkını vermişsindir.

Kızım bak son sınıf daha rahat olur,
güzel güzel gezersin Amerika’yı.

Hiç sanmıyorum gezebileceğimi.

Ah baba, ne diyeceğim sana.

(Azra) Hatırlıyor musun?
Sana bir hocamdan bahsetmiştim.

Bana çok iyi bir şefin yanında
staj ayarladı.

Döner dönmez oraya başlıyorum.

Fazla hayal kurma istersen.

Niye ki Sumru abla.
Okulda çok başarılıyım…

…stajda da
başarılı olacağıma inanıyorum.

Ona şüphem yok benim.

Yani tabii biraz daha zor olur ama
olsun üstesinden geleceğiz.

Amerika’ya gidebilirsen tabii.

-Sumru!
-Ne?

Sırası değil. Yemek yiyoruz.

-Baba?
-Yok bir şey kızım.

Baba, ne olduğunu anlatır mısın lütfen?

Baban söyleyemiyor, ben söyleyeyim.
İflasın eşiğindeyiz.

-İşin aslı bu.
-Sumru!

Anne ne diyorsun sen?

Kızım yok bir şey. Bu aralar biraz
sıkışığız da ondan bahsediyor.

Biraz mı?

Biraz mı sıkışık ha?

Azra artık çocuk değil.
Her şeyi bilmesi gerekiyor.

Boş yere hayaller kuruyor kızcağız.

Ben evladımın hayalleriyle
oynayacak baba değilim.

Anladın mı?
(Masaya yumruk sesi)

(Müzik - Gerilim)

Ablacığım. Mert, Mert. Tamam, Mert.

Tamam. Ben ilgilenirim. Gel.

Gel, çıkalım biz seninle.

(Cırcır böceği sesleri)

Gel kızım.

Baba…

Biliyor musun…

…18 yaşımıza gireli bir hafta olmuştu.

Mesut amcanla yetimhaneden
çıktıktan sonra…

…ne yaparız, ne ederiz diye düşünürken
o zaman karar vermiştim…

…ezilmeden, gece gündüz çalışıp
hedefime ulaşacaktım.

Başardım da. Ama tek hatam Mesut oldu.

İyi de baba siz Mesut amcayla
çok iyiydiniz.

Ne yaptı sana bu kadar?

Alacak verecek meselesi.
Sen takılma böyle şeylere.

Bütün hata benim.

Baba deme öyle.

Geçecek hepsi, düzelecek. Ben eminim.

Hem unutma, bana bu hayatta vazgeçmemeyi,
pes etmemeyi sen öğrettin.

Yani öyle hemen yıkılmak yok,
biliyorsun değil mi?

(Müzik - Duygusal)

İyi ki varsınız kızım.

Siz yanımda olduğunuz sürece,
hiç kimse beni yıkamaz…

…bileğimi bükemez.

İnşallah bunlar da geçecek.

Geçecek tabii baba.

Geçecek. Biz yeter ki hep
bir arada olalım…

…birbirimize destek olalım.

Ha bana bak, o okul meseleni de
bir şekilde halledeceğim, tamam mı?

Baba, okula dönmesem de olur.

Ben burada bir iş bulacağım,
çalışacağım ve yanında kalacağım.

Olmaz.

Arabamı satar,
seni yine de o okula gönderirim.

Sen bu hâldeyken, ben dünyanın öbür
ucuna gitmem baba. Biliyorsun bunu.

(Fıskiye sesi)

(Erkek dış ses) Lenf kanseri çok sinsidir.
İlk evresinde farkına varmış olmamız…

…bu anlamda çok önemli, Feride Hanım.
Hastalığınızı çok yakından takip edeceğiz.

(Erkek dış ses) Sizden ricam,
bundan sonraki süreçte…

…kendinizi üzüntüden ve stresten
uzak tutmanız olacak.

(Kapı tıklama sesi)

Hanımın, sofra hazır.
Konuklar da gelmeye başladılar.

Gelinim Serap.

Torunlarım Melis, Arda.

Evimin emektarları Belkıs, Hasan.

Fabrikamıza fikriyle inancıyla
eşlik eden Azmi Bey.

Ve fabrikamızın kıymetli şefleri
hanımlar, beyler.

Bugün fabrikamızın kuruluşunun
sene-i devriyesi.

Bilirsiniz böyle kutlamaları pek sevmem.

(Feride) Davetimin asıl maksadı...

...bunca yıllık emeklerinize karşılık...

...minnet borcumu ödemekti.

Takdir edilmek bir işe saygıyı,
sevgiyi artırır.

Sizler sayesinde bugünlere geldim.

Benim mükâfatım da sizler oldunuz,
ailem oldu.

(Feride) Yarın da...

...istikballerini ellerine alan
torunlarım olacak.

(Müzik)

(Feride dış ses) Büyük torunum Cenk,
bu yıl mezun oldu çok şükür.

(Feride dış ses) Yakında Amerika'dan
gelecek.

(Kapı açılma sesi)

(Kapı kapanma sesi)

(Feride dış ses) Ne mutlu ki bana bunca
yıllık emeği, alın teriyle kurulmuş...

...ekmek teknesini, vakti geldiğinde
gözüm kapalı teslim edeceğim...

...bir torun yetiştirdim.

(Feride dış ses) Tek dileğim o da merhum
babası Arif gibi azimle işine sarılıp...

...bu fabrikayı daha nice
yıllara taşısın.

(Cırcır böceği sesi)

(Kapı açılma sesi)

(Kapı gıcırdama sesi)

(Ayak sesi)

(Müzik)

Uyurken tutabiliyorum elini.

Ama biliyorum...

...bir gün izin vereceksin
ellerini tutmama.

Çok korktun değil mi bugün?

Kıyamam ben sana.

(Müzik)

Küçük talihim benim.

Görüyorsun değil mi, yere göğe
koyamadığın Kemal abini?

Hem suçlu hem güçlü.

Bir de böyle masaları yumruklamakla
ne oluyor? Cık!

Ya anne, vallahi ben durumun bu kadar
vahim olduğunu bilmiyordum.

Öğrendin işte.

Bu ne böyle köpüksüz?

Üf!

Neyse.

Bak vallahi Cansu...

...bir çaresini bulacağım.

Gençliğim zaten yokluk içinde
geçmiş benim.

Bu yaşımdan sonra hiç çekemem.
Ne yapacaksa yapsın, bir yolunu bulsun.

Ya anne, sen bu kadar üzmesene kendini.

Bak, Kemal abi çok güçlü bir adam, illa
bir çaresini bulacak, ben inanıyorum.

İnşallah.

Sana ne oluyor böyle bir hâller ha?

Bugün bu kargaşada söyleyemedim de.

Cenk, Amerika'dan döndü.

Aa!

Bak işte bana böyle haberlerle gel.

Diplomayı da aldı, işi de zaten hazır.

(Sumru) Oh, daha ne?

Yok anneciğim, sen o kadar heveslenme,
çünkü ortada diploma falan yok.

Niye?

(Cansu) Okulu bırakmış. Yani...

...daha doğrusu atılmış.

Aa ah! Niye? Manyak mı bu çocuk?

Ay aman anne ben ne bileyim ya?

Yani İstanbul'a geldi, ilk beni
aradı diye sevindim.

Meğerse babaannesini sordurmak
için aramış.

Ya hâlâ lise arkadaşı gibi görüyor beni.

Cansu, kusura bakma ama bu durumu
sen değiştireceksin.

(Sumru) Hazır çocuk da buraya gelmiş.
Daha ne istiyorsun?

Cık!

Evdekiler ne demiş?

-Haberleri yok ki.
-Ha.

Yani işte şeymiş babaannesiyle
yüzleşemezmiş.

"Emirlerin otelinde kalacağım" dedi.

Ee, daha ne?

Bundan daha iyi fırsat mı olur?
Ara annesine söyle.

Ay anne saçmalama, ne diyeceğim
Allah aşkına ya?

Bana ne söylüyorsan ona da onu
söyleyeceksin. Ara kadını.

Cık, yok anneciğim ben yapamam.

Çünkü söz verdim. Çok fena bozuşuruz.
Olmaz. Cık.

Sen aramazsan ben ararım.

Anne saçmalama, lütfen verir misin?

Ararım. Arayacak mısın?

Anne tamam, dur, ver!

(Cansu) Tamam, tamam.
Bir sakin, bir dur aa!

Sen hiç anlamıyorsun değil mi?

Kaleyi içeriden fethedeceksin.

(Sumru) Sen şöyle tavrını koy
ailesine karşı...

...ondan sonra gerisi zaten gelir.

Anne çocuk beni affetmeyecek ya,
neyin gerisi gelecek Allah aşkına?

Aman! Öf!

İyi niyetini ortaya koyduktan sonra
herkes herkesi affediyor bu dünyada.

Ara hadi.

Anne tamam dedim ama.

(Müzik)

(Müzik - Hareketli)

Hayır ya!

Hayır!

(Deklanşör sesi)

(Deklanşör sesi)

(Deklanşör sesleri)
Hih!

Babaanne ya, aşkolsun.

Ee, ne var canım?

Bir de babaannenle fotoğraf paylaşsan
olmaz mı?

Olur.

Olur da şuna bakar mısın? Şaşkın
ördek gibi çıkmışım.

(Melis) Ay komedi resmen.

Ne güzel işte bakıp bakıp gülersin.

Gülerim ama paylaşamam.

Her hâlini de paylaşmayıver be yavrum.

Bir mahremiyetin olsun.

Hiçbir şey olmaz babaanne, zaten
hepsi benim arkadaşım.

Şimdi benden bir gece selfiesi
beklerler.

Sen bir çık aradan da ben çekeyim.

Bana bak, güzel çek, biraz geriden çek.

Ne öyle cama yapışmış sinek gibi?

(Gülme sesi)

Ya babaanne ya, güldürme bak
çekemiyorum.

İyi iyi tamam, karışmıyorum.

Nasıl çekersen çek.

(Gülme sesi)

Nazar boncuğum kaç cinayet çözdü acaba?

Babaannem bak, çok kilit noktadayım,
ver hadi.

Dedektiflik yapacaksan önce matematikten
soru çöz soru!

Babaannem ben zaten etütte
sürekli bunları çözüyorum.

Matematik, Türkçe, edebiyat.

Bari evde bir nefes alayım,
bir kendime geleyim ya.

Tembel tavuk seni.

Okul başlayınca dedektifliği
ben yapacağım sana.

Hişt, yakışır ha. Bak sana gözlük
falan da takarız.

(Arda) Ha?

Seni sıpa seni!

Aa ah! Emin misin Cansucuğum?

Ama Cenk gelmiş olsa arardı bizi,
haber verirdi.

Emirlerin oteli mi?

Yok, tamam canım. Söylemem
senden duyduğumu tamam.

Tamam, sağ ol.

-Ne olmuş Cenk'e?
-(Serap) Cansu'ydu arayan.

Ee, Cenk gelmiş, buradaymış.

Bismillah.

Niye bizim haberimiz yok,
neden eve gelmiyor?

Allah kahretsin!

İnsan bir telefon numarası,
bir isim falan yazar ya!

(Telefon titreşim sesi)

(Telefon titreşim sesi)

Alo?

İyi akşamlar.

Ee, Cenk Çelen'le mi görüşüyorum?

Evet.

Azra, ben.

(Azra ses) Havaalanında valizlerimiz
karışmış da.

Bu saate kadar beni delirtmek için
bekledin herhâlde değil mi?

Ya tamam sakin olun, aradım işte.

Aman ne iyi.

Ben de senin gizemli valizinin kilidini
kırmak zorunda kaldım.

Pardon, yeni görmüşüm.

Ama içinde ne bir isim, ne bir
telefon numarası.

Tamam, olan oldu. Biz bir an önce
değiştirebilir miyiz acaba valizleri?

Süper fikir ya, gerçekten.

Nasıl olacak peki bu saatte?

Tabii şu an biraz geç oldu.
İsterseniz yarın halledelim.

-Ee, lütfen.
-(Azra ses) Tamam.

Ben yarın sizi aynı numaradan
arayayım mı?

İyi tamam.

Aa, şey kaçta--

Yüzüme kapattı ya, ruh hastası!

(Kapı kapanma sesi)

(Müzik)

(Gülme sesleri)
(Araba sesi)

Feride Hanım, isterseniz siz
zahmet etmeyin.

Ben Cenk'i alıp geleyim.

-Ben hallederim.
-Peki.

(Kapı açılma sesi)

(Kapı kapanma sesi)

(Kapı açılma sesi)

(Müzik)

(Kapı vurma sesi)

(Kapı vurma sesi)

Bir uyutmadınız ha.

(Kapı vurma sesi)

Müsait değilim.

Oda servisi falan da istemiyorum.

(Kapı vurma sesi)

Öf arkadaş!

(Kapı açılma sesi)

Babaanne!

(Kapı açılma sesi)

Kızdın değil mi bana?

(Sumru) Ama ben çok korkuyorum Kemal.

İnan kendim için değil, çocuklar için
endişeleniyorum.

(Sumru) Ne olacak böyle?

Bir çaresine bakacağım.

Ben de bir şeyler düşünüyorum.

Ne bileyim bazı kısıtlamalar
yapabiliriz.

Ya şey gibi...

...Gönül'le yarın konuşayım
bir daha gelmesin.

Yani...

...kadıncağızı acımadan...

...kov diyorsun bana.

Ee, durum böyle, ne yapalım?

Ben ona usulünce anlatırım.

Zaten bir şey yapmıyor ki,
sadece yemek yapıyor.

Mert'i bile ben okula götürüyorum.

Ya yapma.

Kadının çok emeği var bizde.

Var tamam, biliyorum.

İşler düzeldikten sonra tekrar
çağırırız.

İyi.

Tamam.

Madem karar verdin.

Şurada yarın başka bir ödeme için
ayırdığım para vardı.

Buradan Gönül'ün birikmiş
maaşını karşılarsın.

Alacağı kalmasın bari kadının.

Tabii.

Ben bunu hallederim.

(Müzik - Gerilim)

(Kapı vurma sesi)

(Kapı açılma sesi)

Ne yapıyorsun, geleyim mi?

Gel, gel.

(Kapı kapanma sesi)

Ya Azra...

...konuşamadık hiç.

Gelir gelmez aksiyonun ortasına
düştün sen de.

Açıkçası ben de durumun bu kadar
kötü olduğunu bilmiyordum.

Ne yapalım? El ele verip çalışacağız,
atlatacağım bir şekilde.

Umut kuşu cıvıldamaya başladı
yine diyorsun yani.

(Müzik)

Ne yapıyorsun?

Saçını taramayı özledim.

Ya Azra kuş çocukluğuna döndü desene.

Tamam hadi gel, gel.

-Acıtmadan tara tamam mı?
-Tamam, tamam.

Cık!

Kızım yavaş ya!

Ay sen de ne nazlı kızsın ha?
Rahat dur biraz.

Yolacağım şimdi hepsini.

Hatırlarsan senin saçının
ben yoluyordum canım.

Ay evet ya. Ne ağlatıyordun kızım beni?

Cansu abla ne olur saçımı çekme,
ne olur.

Bir de abla dedirttiriyordun.
Cadısın sen ha!

Yalan mı? İki yaş büyüyüm senden.

Ay liseye geçince de abla deme diye
kıyameti koparıyordun ama.

Cık, o zamanlar kendimi yaşlı
hissediyordum, çünkü ondan.

-Azra?
-Ha?

Bak, şöyle güzel bir model yap.

Yarın randevum var, bozulmasın tamam mı?

Vay! Randevu falan, anlatsana kızım?

(Nefes sesi)

Kırık bir aşk hikâyesi bebeğim.

Yani bir varmış bir yokmuş.

Anlayacağın belli değil ne olduğu.

Karşılıksız aşk ha?

Yanık kalp kokusu alıyorum ben burada.

Yandı yandı, dibi tuttu hem de.
Dibi çok fena.

Bana bak, güzel yap tamam mı modeli?

-Tamam.
-Sıkı bir şey olsun.

(Müzik)

(Ayak sesleri)

(Arda) Ben yatıyorum anne.

(Serap) Ablan yattı mı?

En son telefonda böyle kelebeğim
falan diye...

...şiir okuyordu galiba
o sevgilisine ya.

Sen kapı mı dinliyorsun, ayıp değil mi?

Anne ne alakası var?

O yaşadığı romantizmden unutmuş
kapısının açık olduğunu.

Hem ayrıca anne...

...ne oluyor, artık yürürken falan
izin mi alacağız evde?

Arda bak, sinirim tepemde zaten
hadi git.

Anne, ben çıkartmadım sinirini tepene,
babaannem geldi diye bu afran tafran.

Arda!

(Ayak sesleri)

Cenk!

Oğlum!

Canım hoş geldin.

Hoş bulduk.

Ee, aşkolsun ama sana.

Sen buralara geliyorsun bize haber
vermiyorsun değil mi?

Haberin olmuş ya işte anne.

(Müzik)

Arkadaşların söyledi.

Şeyde otelden aradılar Emir'in oradan.

Niye yalan söylüyorsun anne?

Babaannem söyledi Cansu'nun aradığını.

Ee...

Sen açsındır şimdi, ben Belkıs'a
söyleyeyim bir şeyler hazırlasın ha?

Aç değilim.

Alacağın olsun senin.

Biz burada senin yolunu gözleyelim.

Sen koştura koştura otele
arkadaşlarına git.

Bir yere koştuğum falan yok anne.

Otele gidip yerleşmek yerine şu kapıdan
girip de babaannene sarılsaydın ya.

Ne güzel olurdu ha torunum?

Neyse, buna da şükür.

(Feride) Mezun oldun artık,
vuslata erdik.

Hoş geldin evine.

Hadi gel şöyle bir sarılıver bakalım
babaannene.

Arif kokulum benim.

Ben okuldan atıldım.

Ne?

Ne dedin sen?

Okuldan atıldım babaanne.

Mezun olmamı bekliyordunuz ya,
olmadı işte.

Ee, ne demek atıldım ya,
olur mu öyle şey?

Alttan dersin falan mı kaldı,
dönemin mi uzadı?

Vardır herhâlde bir telafisi
bunun değil mi?

(Cenk) Yok, telafisi yok.

Nasıl yok ya, Allah Allah, sen kaç
senelik öğrenci değil misin?

-Kolay mı öyle adamı atmak?
-Kolay.

Öğretim görevlisini dövdüm.

Ne yaptın?

(Serap) Oğlum neden böyle
bir şey yaptın?

Canım öyle istedi.

Büyük bir hata yaptım diyeceğin yerde
hoca dövdüm diyorsun.

Yazıklar olsun sana!

(Feride) Yaptığınla övünüyorsun bir de!

Olanı söylüyorum babaanne.

Ne yapayım, yalan mı söyleyeyim?

Arif kokulum dedim, ilk göz ağrım,
ilk torunum, aslanlar gibi...

...karşıma dikilip istikbaliyle beni
gururlandıracak dedim.

Ama sen ne yaptın?

Bütün emeklerimizi, itibarımızı
yerlere serdin.

(Feride) Babanın kemiklerini sızlattın.

Babaanne artık yeter!

Adıma hayal kırıklığı dersin tamam mı?

Oğlun Arif de...

...Arif kokulu Cenk'in de öldü.

(Tokat sesi)

(Müzik - Gerilim)

(Kapı açılma sesi)

(Müzik - Hüzünlü)

(Müzik - Hüzünlü)

(Müzik devam ediyor)

(Müzik devam ediyor)

(Kuş cıvıltısı sesleri)

Neye gülüyorsun?

Ee, sen neye gülüyorsun?

Okul bitmedi değil mi hâlâ?

Vallahi çabalıyorum ama...

...bir türlü peşimi bırakmıyor.

Matematik.

Matematik, matematik.

Ya biliyorsun zaten küçüklüğümden beri
sayılarla aram öyle o kadar iyi olmadı.

Arda, okul bitecek.

Ee, abi acelem yok.

Ben yavaş ama emin adımlarla
ilerliyorum.

Bu ailenin bir hayal kırıklığına
daha ihtiyacı yok.

Babaannemin tek umudu sensin.

Ee abi sen?

Sen ayrılacak mısın evden?

-O nereden çıktı?
-Yapma abi.

Ya dün gece odama gelen seslerden
anladığım bu işte.

Bilmiyorum Arda.

Abi daha yeni geldin.

(Arda) Ha?

Sen beni özlemiş gibisin ya.

Özlemişim. Ya ne alakası var?
Hem zaten lise bitsin ben de gidiyorum.

Sen nereye gidiyorsun ya serseri?

Ee artık abimin yanına giderim ha?

(Müzik)
(Kuş cıvıltısı sesleri)

Hoş geldin abi.

Ah!

(Kapak açma sesi)

Gene kurtardın Gönül, maşallah sana.

Ay!

Of!

-Günaydın.
-Aa, Sumru Hanım.

Günaydın.

(Gönül) Börek hazır, sofra da hazır.

Çayı da götürüyorum şimdi.

(Gönül) Hadi siz de buyurun kahvaltıya.

Gönül.

Götürmeyeyim mi çayı?

Götürürsün. Onu bir koy.

(Sumru) Benim seninle bir şey
konuşmam lazım.

Dün akşam olanları duydun.

Ee, istemeden şahit oldum.

Aile arasında olur böyle şeyler,
ne olacak canım?

Ee, unuttum gitti ben.

Mesele duyman değil zaten.

Ay nasıl anlatacağım ben bunu?

Maddi olarak çok kötü günler
geçiriyoruz Gönül.

Aman Sumru Hanım, maaş için
söylüyorsanız ne olacak ki beklerim ben.

Üzüldüğünüz şeye bakın. Yabancı mıyız?

Maaş için söylemiyorum ben.

Yani bir kere başladı.

(Sumru) Ardı arkası gelecek bunun.

Yani tabii biz de Kemal'le bazı kararlar
almak zorunda kaldık.

Ne yazık ki seni işten çıkartmak
zorundayız.

(Sumru) Ama sen çalışkan kadınsın.
Her yerde iş bulursun.

Referans mektubu da yazacağız.

Maaşının geri kalanını da elimize
para geçtikten sonra vereceğiz.

Gönül.

Hakkını helal et ama.

Aşkolsun.

Ne yapalım, buraya kadarmış.

Sumru abla ne oluyor?

Hayır, ben ister miyim böyle bir şey
söylemek?

Babanla aldığımız kararları söylüyorum.

Cık!

Sabah sabah herkes yüzünü kararttı.

Börek soğuyacak.

Gönül, çayı getirsene.

(Müzik)

Abla.

Ablacığım yapma böyle.

Ben konuşurum babamla hiçbir şey olmaz,
merak etme.

Yok kızım, yok.

Kimseyi darlamanın, sıkmanın anlamı yok.

(Gönül) Durumlar ortada.

Dün akşam olanlardan sonra, ben böyle
bir şey bekliyordum zaten.

(Gönül) Sen sıkma canını hadi.

Abla olur mu öyle şey?

Kuzum yok bir şey.

Hadi kahvaltıya, hadi.

(Müzik - Hüzünlü)

Ben çıkıyorum.

Nereye gidiyorsun? Bir şeyler yeseydin.

Bak, Gönül ne güzel börek yapmış.

Vallahi özleyeceğiz hamur
işlerini ha Gönül.

Gönül.

Kusura bakma.

Ben...

...böyle olsun istemezdim.

Üzülmeyin Kemal Bey.

İnşallah her şeyi yoluna koyarsınız.

(Gönül) Yani iş dediğiniz
nedir ki bulunur.

Bulunur.

(Müzik - Hüzünlü)

İyi, size afiyet olsun.

Ya bir dakika, bir dakika!

(Sumru) Ben bunları bozduracağım.

Mert'in okul taksitini ödeyeceğim.

Sumru.

Daha değil.

Şimdi bekle ha?

Hayatım niye böyle yapıyorsun ha?

(Sumru) Bozdurayım işte.

(Sumru) Mert'in birikmiş taksitini
öderim iyi olur.

Hani üzülmeyecektik?

Üzülmek yok, tamam mı?

(Sumru) Kemal.

(Müzik)
(Kuş cıvıltısı sesleri)

Kolay gelsin.

(Kapı açılma sesi)

(Sumru) Alo?
(Kapı kapanma sesi)

(Sumru) Ben Sumru Güneş.

Evet, Mert'in velisi.

Ya zaten ödeme için aradım.

Tamam. Siz bana bir hesap
numarası yollayın.

(Müzik - Hüzünlü)

Baba!

Söyle canım kızım.

Gönül ablayı hemen göndermesek olmaz mı?

Ya en azından, iş bulana kadar
idare edemez miyiz?

Boşuna mı çalışsın kadıncağız?

Çalıştırıp para verememek daha kötü
değil mi kızım?

Haklısın, haklısın da...

...durumu toparlarsak, tekrar
çağırırız ama değil mi?

Tabii çağırırız.

Akşama erken gel, olur mu?

Tamam kızım, bakarız durumlara.
Gelmeye çalışırım.

Hayır baba bakma durumlara,
erken gel işte.

Hem sana bir sürprizim var.

-Sürpriz mi?
-Hı hı.

Neymiş o?

Bilmem ki sürpriz işte.

Azra!

Hani diyorum, belki bugün
birileri doğmuştur.

O doğan kişi de benim babamdır.

Ha.

-Unutmamışsın.
-Unutur muyum hiç?

Akşama sana kendi ellerimle
pasta yapacağım.

Birazcık da acemi şef pastası ye,
ne dersin?

Yok, ben o zaman kesin geç gelirim.

Çünkü acemi şefin pastasıyla
zehirlenip...

...doğum günümü hastanelerde
geçirmek istemem ha.

(Gülme sesi) Ya baba!

Aşkolsun, sen bana güvenmiyor musun?

Güzel yapacağım, söz.

Canım kızım.

Sen benim önüme zehir koy,
gözüm kapalı yerim.

Tamam, akşama görüşürüz.

Baba?

(Kapı açılma sesi)

Söyle canım kızım.

Seni çok seviyorum.

İyi ki varsın.

İyi ki benim babamsın.

Ben de seni çok seviyorum.

Meleğim.

(Müzik)

(Su sesi)

(Kapı vurma sesi)
(Kapı açılma sesi)

Anne.

(Kapı kapanma sesi)

Çıkıyor muydun?

Evet.

Bir şey mi diyeceksin?

Ya anne, ben gerçekten sabaha kadar
uyumadım.

Ya, biraz fazla haksızlık etmiyor muyuz
Cenk'e?

Tamam, olmuş bir hata ama--

Olmuş bir hata demek.

Koca bir beş sene verilen emek...

...atılıp bitti demekle, böyle kolay
çöpe mi gidecek?

Haklısın tabii.

Yani sen de onca para döktün.

-Sonuçta--
-Serap!

Sen beni, para döktüğüm için mi
yıkıldım sandın?

Anladığın bu mu kızım?

Ya iyi de anne--

Verdiği emekleri nasıl
görmezden gelirsin?

Onca mücadelesini, okuldan atılıp geldim
demek için mi verdi?

Sordun mu bunu ona?

Anne, tamam yerden göğe kadar haklısın.

Ama olmuş bitmiş, bu kadar
üstünde durmasan artık.

Durma öyle mi?

(Feride) Niye gitti buradan?

Memlekette okul kalmamış gibi, Amerika'da
okuyacağım diye niye tutturdu?

(Feride) Neden kaçtı bu evden?

Hiç düşündün mü?

Şimdi çıkmış karşımıza
"Okuldan atıldım" diyor.

Bunun hesabı sorulmayacak mı?

(Kapı açılma sesi)

(Kapı kapanma sesi)

(Telefon zili sesi)

(Telefon zili sesi)

(Telefon zili sesi)

Efendim Cansu?

Şey seni merak ettim de, ne yaptın?

(Cenk ses) Ne mi yaptım?

Dün gece, kaldığım otel babaannem
tarafından basıldı.

(Cenk ses) Sonra onun tarafından alınıp,
eve getirildim.

(Cenk ses) Otelde direnmedim. Çünkü
velisi tarafından uygunsuz bir yerde...

...basılmışım gibi herkesin beni
izlemesini istemedim.

(Cenk ses) Ve bütün bunlar bana çok
anlamsız gelirken...

...arkadaşım dediğim kişinin annemi
aramasına hiç anlam veremedim.

Dolayısıyla bu arkadaşlık bende
anlamını yitirdi.

Başka söylemek istediğin bir şey yoksa
ben kapatıyorum.

-Cenk bak, ben sadece senin iyiliğini--
-(Cenk ses) Kapattım.

(Dökülme sesi)

Uf anne ya, uf ya!

Ne yapacağım ben şimdi?

(Fasulye kırma sesi)

(Sandalye çekme sesi)

(Müzik - Duygusal)

-Abla hep görüşeceğiz değil mi?
-Görüşeceğiz tabii gülüm.

O ne biçim söz, aşk olsun.
Ölüme gitmiyoruz ya.

Nasıl olacak bu ev sensiz?
Hele Mert için? Mert için çok zor olacak.

Hiçbir şey olmaz.

Ben arada gelir yoklarım sizi.
Sen de bana kahve yaparsın.

-Yaparsın değil mi?
-Yaparım tabii, niye yapmayayım?

O zaman bırakıyorsun şimdi fasulyeleri
falan oturup keyfine bakıyorsun, tamam mı?

Olur mu kızım öyle?

Gidiyoruz dediysek, akşama sofrayı
boş bırakacak değiliz ya, ayıp.

-(Gönül) Akşama ne yiyecek millet?
-Pasta.

-Git kız, olur mu öyle şey?
-(Azra) Olur Gönül Hanımcığım, olur.

Bugün babamın doğum günü ya...

...akşama, ona kendi ellerimle
pasta yapacağım söz verdim.

Aa! Ee niye söylemiyorsun kızım,
tamam o zaman.

(Azra) Malzemeler... Un, şeker...

(Kapı vurma sesi)
(Kapı açılma sesi)

İyi misin oğlum?

Sen bir şey de yemedin değil mi bugün?

Hadi bak babaannen yok, inelim aşağı
bir şeyler ye hadi.

İstemiyorum.

-Tamam, buraya getirteyim o zaman.
-Hayır.

Belkıs'a söyleyeyim de valizini
boşaltsın, seni yerleştirsin.

Hayır! Sakın dokunma o valize.

Tamam.

(Müzik - Duygusal)

(Telefon zili sesi)

(Müzik - Duygusal)

-(Gönül) Dikkat et yanarsın.
-Yanmam, yanmam.

Maşallah, pek yakıştı eline.

Aa, krema, krema... Telaştan tabii.

-Ne acelen var kızım?
-Abla, benim valiz teslim etmem lazım ya.

Ne valizi?

Sorma, ben havaalanında başkasının
valizini alıp gelmişim.

Ay şaşkınım benim.

Ee, kimse o kendisi getirseydi valizi.

Aman yok, gıcığın teki zaten
biliyor musun?

Ben gidip geleceğim, bir yerde
buluşacağız ama...

...bizimkilere de bir şey
diyemedim telaşlanmasınlar diye.

Sen git işini hallet,
ben dökeyim kremayı.

-Gerçekten mi?
-Tabii canım.

Ya abla, sen bir tanesin.

Çok sağ ol.
(Öpme sesi)

Ama bak güzel yap ha.
Babama ben yaptım diyeceğim.

Tamam.

Uf!

-Ne oldu, hallettin mi para meselesini?
-Şerefsiz bunlar abi, şerefsiz.

Telefonlarımı açmıyorlar.
Sabahtan beri delireceğim ya!

-Ne yapıyorsun abi?
-Kim delirdi ha, kim delirdi?

Yetti artık, bunu söylemek için mi
geldin buraya?

-Kemal bırak boğacaksın beni.
-Ben boğulmuşum zaten, nefes alamıyorum.

-Bitirdin beni.
-Kemal, Allah aşkına bırak.

Bana bak, defol git, parayı bul, bu işi
bitir yoksa ben seni bitireceğim.

(Müzik - Hareketli)

Hoş bulduk.

-Hoş geldiniz Feride Hanım
-Oo, günaydın Azmi.

-Nasılsın?
-Teşekkür ederim siz nasılsınız?

Buyurun.

Menüyü arzu ettiğiniz gibi
değiştirdik, bakmak ister misiniz?

-Soluklanayım birazdan bakarız.
-Nasıl isterseniz.

Bu arada, aşevi için baktığımız
arsanın sahibiyle anlaştık.

Şükür, Arif'imin ruhuna hediye olsun.

Hemen ne icap ediyorsa yapın.

Yoksulların, kadınların, öğrencilerin,
her kimin derdi varsa derman olsun.

İnşallah, Allah kabul etsin.
Büyük sevaba giriyorsunuz.

(Kapı vurma sesi)
(Kapı açılma sesi)

Efendim, yeni menü tadım için hazır.

Ben aşağı inecektim, niye zahmet ettiniz?

-Yormayalım dedik efendim sizi.
-Ee, getirin o zaman.

Koy bakalım şuraya.
Bakalım neler yaptınız?

Bismillah.

Biraz daha yoğun olabilir,
ona dikkat edin.

(Erkek) Tamamdır efendim.

(Müzik - Duygusal)

Güzel. Çok lezzetli zeytinyağı.
Hissediliyor.

Eh, ellerinize sağlık.

Afiyet olsun. Dediğiniz gibi, özel
sıkım zeytinyağı kullanıyoruz.

Tamam, dediklerime dikkat edin
benim için menü tamamdır.

Kaldırabilirsiniz.

-Otursana ayakta kaldın.
-Sağ ol.

Cenk de döndü İstanbul'a yakında işe
başlar inşallah.

Öyle mi, gözünüz aydın.
Ne diyeyim, hoş gelmiş o zaman.

Sağ ol. Sürprizi pek hoş olmadı.

Allah Allah! Kötü bir şey mi oldu?

Okulu bitirmesini umuyordum ama
maalesef okuldan atılmış.

Ne diyorsunuz, neden?

Meselenin aslını tam öğrenemedim
ama hoca dövdüğünü söyledi.

Sen Tarık'ı bir yokla da belki ona
bir şeyler anlatmışsa.

Tabii, ben konuşurum.

Çok şaşırdım, hiç olacak şey değil.

Cenk biraz dik başlıdır ama öyle
kolay kolay şiddete başvurmaz.

Ben de şaşırdım açıkçası.
Neyse anlayacağız.

Sen şu aş evi proje dosyalarını getir de
son düzenlemeleri yapalım seninle.

Tabii.

(Müzik - Gerilim)

(Telefon zili sesi)

Nihayet, evet Azra Hanım işi gücü
bıraktım valizimden haber bekliyorum.

-Telefona da çıkmadın.
-Duymadım kusura bakma şimdi duydum.

Kaçta, nereye geleyim söyle.

Bak ama geç olmasın
içindekiler lazım bana.

Ne, yok orayı bilmiyorum ben.

İyi tamam, konum atarım
gelirsin o zaman.

Yani aramadan mı duracaksın,
böyle bekleyecek misin?

(Boğaz temizleme sesi)

Sumru abla benim küçük bir işim var
da hemen gidip döneceğim, olur mu?

Tamam canım.

Ha bir de akşam için pasta yaptım.
Babamın doğum günü ya, haberiniz olsun.

Aa ne güzel teşekkür ederiz hadi bay.

Dediklerimi unutma, geçeceksin karşısına
kendine güvenli...

...yaptığının iyi niyetli olduğunu ona
ikna edeceksin.

Ki zaten öyle, değil mi?

Anne, ben Cenk'i tanıyorum.
Ya kızdığı zaman kimseyi dinlemiyor...

...gözü hiçbir şey görmüyor biliyorum.

Kaç senelik arkadasınız siz, ha?
Olur öyle.

Uzun süreli arkadaşlıklarda olur.
Küsersin, barışırsın sonra.

Gönlünü alırsın, biter.

Ha tabii beceremem diyorsan,
o çocuğu hayal bile etme bence.

Bak Cansu, ne olur biliyor musun?
Birisi o çocuğu kolundan tutar...

...sana göstere göstere alır götürür,
sen de böyle bakakalırsın.

(Sumru) Bu musun sen? Aciz misin?

Ha sevdiğin adamı, böyle başkasına
vereceksen, kaybetmeyi göze alıyorsan...

...benim de söyleyecek lafım yok zaten.

Yani o kadar da uzun boylu değil.
Ben Cenk'i kaybetmeyi göze alamam.

Ee iyi o zaman, tamam ver telefonu ver.
Ben arattım diyeceğim ya...

...zorladım diyeceğim, olur mu?

Olmaz değil mi? Olmaz.
Niye olmaz?

Çünkü sevdiğin adamı, sen
kendin elde edeceksin.

Öyle oturmakla da olmaz.

Plan yapacaksın, çaba göstereceksin,
ona göre adımlar atacaksın.

Hiçbir şey öyle oturarak olmuyor hayatta.
Biraz çabalaman lazım.

(Müzik - Hareketli)

Karnımız da doydu, hadi paşam
hazırlan bakalım.

-Piyano.
-Piyano tabii ya, hadi koş!

Koş, koş, koş...

(Müzik - Gerilim)

Ben de çıkayım artık Sumru Hanım.

Akşama kalsaydın, kızları da görmüş
olurdun.

Veda etmeye dayanamam, üzülürüm.
Gerek yok.

Kalma o zaman.
Ay, üzülme diye söyledim canım.

İnsanın başına her şey gelir.
Hayat bu.

Bunca yıl ekmeğini yediğim Kemal Bey'in
hakkını ödeyemem. Çok iyi insandı.

Ama sizin yüzünüz gülse de içiniz
doğrulmaz bana karşı bilirim.

Uf Gönül, gene ne söylüyorsun
Allah aşkına of!

Aa aa! Cenk ne yapıyorsun, nereye?
Sen de büyütme bu kadar şunu.

Bir şey büyüttüğüm yok anne.

Valiz benim değil, havaalanında
karıştırmışım onu teslim edeceğim.

Cenk!

Biraz konuşabilir miyiz oğlum?

(Müzik - Gerilim)

Okuldan atılmanla ilgili bir
açıklaman olacak herhalde.

(Feride) Üniversitede öğretim
görevlisi dövdürecek kadar...

...seni öfkelendiren
neyse, bilmek isterim.

Ne olduğunun bir önemi yok babaanne.
Atıldım geldim işte.

Ama merak etmeyin fazla kalmayacağım,
kendi hayatımı kuracağım.

Burada kurulu bir düzenin
var zaten oğlum.

Neden ona sahip olmak yerine,
boş hayallerin peşinden gidiyorsun?

Babaanne yapma, vazgeç artık şundan.

Sizin geleneğiniz, sizin kurallarınız,
sizin istekleriniz...

...sizin tayin ettiğiniz bu istikbal.

Ben bunları istemiyorum.
Yeter artık bitsin.

Cenk!

Anne, ben anlatamıyorum galiba.
Ben kendi işimi kuracağım.

Bu benim hayatım.

Doğru senin hayatın.

Ve ben senin refahın için neyim varsa
kendi ellerimle sana verecektim.

Hatta daha fazlasını.

Ama bunu hak eden bir oğul olarak
karşımda durabilseydin keşke.

Bana dayattığın o köhne işinden de...

...boynuma doladığın, o geçmiş
yularından da kurtulmak istiyorum.

Anladın mı? Bitsin artık.

(Müzik - Hareketli)

(Soluma sesi)

Anne! Anne iyi misin?

Belkıs, Hasan!
Kolonya, bir şey getirin şuradan!

Anne, anne dur şurayı açıyorum.

Eh Cenk, Allah seni ne yapsın.
Anne iyi misin, anne aç...

(Müzik - Hareketli)

Cenk!

Cenk nereye? Ya bir dinleseydin.

-İyiyim ben, iyiyim.
-Hanımım ayaklanmasaydınız hemen.

İyiyim, iyiyim, telaşa lüzum yok.
İyiyim ben.

(Kapı zili sesi)

(Kapı açılma sesi)

-Cansu?
-Ne oldu siz iyi misiniz?

Yok, pek değilim.

Cenk'le karşılaştım şimdi çok öfkeliydi.

Gel, içeri geç de konuşuruz.

(Müzik - Duygusal)

Uf!

(Sandalye çekme sesi)

(Telefon zili sesi)

-Alo.
-Ben geldim dediğin yere, neredesin?

Ne işin var orada?

-Sen benimle oyun mu oynuyorsun?
-Hiç oyun oynayacak havamda değilim.

Konum atıyorum, istersen
gel buraya sen de.

Taksiciye göster, o getirir seni buraya.

Şuna bak ya.
Dalga geçiyor resmen benimle.

-Yardımcı olabilir miyim?
-Hiç sanmıyorum.

Restoranla ilgili bir problem
varsa eğer ki...

Ha yok, sizinle ilgili bir durum değil.

-Hatta restoranınız çok güzelmiş.
-Teşekkür ederim.

-Galiba kalmıyorsunuz.
-Yok.

Olur da tekrar gelirseniz, mutlaka
çikolatalı sufle yiyin.

Aslında ben kanolacıyım ama belki
denerim, teşekkürler iyi günler.

İtalyan mutfağı ha, güzel.

İyi günler, yine bekleriz.

Usta da yok, sen de çık oğlum artık.

-Yarın da gelme.
-İnşallah yoluna girer abi.

Ha abi bugün sen yokken elektrikten
geldiler, voltaj ölçümüne mi ne baktılar?

Caddenin genelinde alt yapıda sorun
varmış. Ev sahibi uğramıştı.

Hatta o konuştu adamlarla, siz
tartışırken anahtarını unutmuş.

Onu alıp gitti.

Hiçbir şey düşünecek halim var mı
oğlum ya, dükkan mı kaldı ortada?

Peki abi, iyi günler.

(Müzik)

(Müzik - Duygusal)

Güzel bir vedayı hak ettin ha
ekmek teknem?

Vay be Kemal usta.

Hayatın niyesi, nasılı yokmuş demek ki.

Ben böyle koşarım senin peşinden
sen yeter ki konum at...

...ben gelirim senin istediğin yere.

(Azra) Allah'ım ya!

Sonuçta geldin işte. Hem de valizle.

Boş boş konuşma, valizle sana gelmedim
valizini sana getirdim.

Sinirlenmeyip dinlersen, sana bir
açıklama yapmam gerekiyor, biliyorum.

Ben buraya sık sık gelirim.

Özellikle bir şeyler
yolunda gitmediğinde.

(Cenk) Manzarası sakinleştirir.
Aşağı bakarsan uçurum...

...ileri bakarsan hayat.

Tamam, hadi bırak felsefe yapmayı.
Bak benim vaktim yok.

(Azra) Ver valizimi, ben de gideyim.

Ya anlamıyorsun bak, bugün
benim babamın doğum günü.

(Azra) Ve o valizin içinde de
ona aldığım hediye var.

Yani bir an önce gitmem lazım,
anladın mı?

Ne güzel, benimki öldü.

(Müzik - Duygusal)

Üzüldüm baban için.

Ben de valizini veremeyeceğim
için üzüldüm.

O yüzden zaten, bir açıklama
yapmam gerekiyor dedim sana.

-Neden veremiyormuşsun?
-Çünkü yanımda değil.

(Cenk) Evden çok hızlı çıktım.
Ailevi bir kriz anı işte.

Ya sen şaka mısın?

Madem valizimi getirmedin, beni
neden buralara kadar sürükledin?

Çünkü evden öyle çıkınca, seninle
buluşacağımı unuttum.

(Cenk) Ben de doğrudan
buraya geldim işte.

Ha anlaşıldı.

Yani başına kötü bir şey geldi,
manzara, sakinlik falan derken...

...olan benim valize oldu, öyle mi?
Tamam, vermiyorum ben de valizini.

Ne zaman benimkini verirsin,
o zaman alırsın anladın mı?

-Bir dakika dinler misin beni.
-Vermeyeceğim.

(Müzik - Duygusal)

Canımı acıtıyorsun,
bırakır mısın kolumu?

Özür dilerim.

Gerçekten çok özür dilerim.

Canını yaktığım için ve valizin için.

Benim gitmem lazım.

(Müzik - Duygusal)

(Su sesi)

(Operatör ses) Aradığınız kişiye
şu anda ulaşılamıyor.

Ay yok, kapalı telefonu. Ulaşılamıyor.

Anne, bak bunun inadı tuttu yine
eve gelmeyecek.

Gel, şu Emirlerin otelini
bir arasak mı ha?

Otele motele gidemez artık.
Bakacak başının çaresine.

Nasıl yani gidemez, ne demek şimdi bu?

Ben istirahate çekiliyorum.

Sen de yat artık, dinlen biraz.

Bu valiz neden hâlâ ortada?

Belkıs, şu valizi Cenk'in odasına
kaldırır mısın hemen?

(Müzik - Hareketli)

(Araba sesi)

Mesut, yarın dükkân yok.

Bir sonraki gün de artık evim yok.

Ama asıl canımı yakan ne, biliyor musun?

Artık bir kardeşim de yok.

(Elektrik kıvılcımı sesi)

(Müzik - Gerilim)

(Elektrik kıvılcımı sesi)

(Patlama sesi)

(Müzik - Duygusal)

Abi, ne oluyor? Ne yapıyorsun?

Melis, sen benim geldiğimi
görmedin tamam mı?

(Müzik - Duygusal)

(Telefon zili sesi)

Efendim.

Ne? Patlama mı?

Babam?

(Araba sesi)

Ablacığım, ablacığım sen bizi burada
bekle tamam mı?

(Polis) Hanımefendi geçemezsiniz.

Hayır.

(Müzik - Gerilim)
(Üst üste konuşmalar)

Lütfen müdahale devam ediyor
fazla yaklaşmayın.

(Polis) İşimizi yapmamıza engel olmayın.
Lütfen uzaklaşır mısınız?

Lütfen biraz daha hızlı gidebilir miyiz?
Lütfen!

Ne olur babama bir şey olmasın.
Lütfen, lütfen!

Babama bir şey olmasın.

(Müzik - Hareketli)

-Anne, ben bakamayacağım fena oluyorum.
-Git, Mert'in yanına git.

-Babam nerede, babam nerede?
-Azra lütfen.

-Azra sakin ol.
-Babamı istiyorum.

-Azra ne olur, sakin ol kızım.
-Babamı istiyorum!

-Babamı istiyorum, babamı istiyorum.
-Azra!

(Müzik - Gerilim)

(Araba sesi)

Alo.

Kardeşim polisim ben, olay yeri burası.
Bir patlama oldu.

(Polis ses) Biri düşürmüş bu telefonu.

-(Cenk ses) Peki Azra?
-Azra kim, bilmiyorum.

Hadi kardeşim meşgul etme.

Burası Kemal'in yeri diye bir yer.

(Müzik - Hareketli)

Kim o, kim o lütfen? Lütfen!

Lütfen, lütfen bırakın!

(Müzik - Duygusal)

Baba!

(Müzik - Duygusal)

(Çarpma sesi)

(Parçalanma sesi)

(Azra) Baba!
(Müzik - Duygusal)

(Siren sesi)

(Müzik devam ediyor)

(Müzik devam ediyor)

(Müzik - Duygusal)

(Müzik - Duygusal)

(Müzik devam ediyor)

(Cenk iç ses) Dünyanın en iyi babasına
mutluluklar, nice yıllar diliyorum.

(Kuran okunuyor)
(Kürek sesi)

(Dua okunuyor)

(Su sesi)

(Dua okunuyor)

(Dua okunuyor)

(Erkek) El Fatiha.

(Müzik - Duygusal)

(Müzik - Duygusal)

(Ağlama sesi)

(Azra dış ses) "Sizin hiç babanız
öldü mü?"

(Azra dış ses) "Benim bir kere öldü,
kör oldum."

(Azra dış ses) "Yıkadılar, aldılar,
götürdüler."

(Azra dış ses) "Babamdan ummazdım bunu,
kör oldum."

(Müzik - Duygusal)

(Müzik - Duygusal)

(Mesaj zili sesi)

(Serap dış ses) Oğlum, babaannen
kredi kartlarını kapattırmış.

(Serap dış ses) Ne yaptın, ne hâldesin?
Ara beni, merak ediyorum.

(Araba motor sesi)

(Karga sesi)

Sumrucuğum.

Hadi gelin, sizi biz bırakalım eve.

Yok. Araba kullanabilirim ben.

Emin misin?

Eminim. Sağ ol.

Ee, Hülya ben arabayı çalıştırayım.

Tamam.

Azra, çok üzgünüm canım, akşam yanında
kalayım mı ister misin?

Yok Zeynep, sağ ol.

Başka zaman görüşelim olur mu?

Tamam canım, nasıl istersen.

Hadi çocuklar, biz de gidelim artık.

Mert, hadi.

Abla, siz... Siz gidin biz biraz daha
kalalım, olur mu?

Emin misin yavrum?

Eminim abla, eminim.

Siz gidin, biz daha sonra geliriz.

Aa, polis telefonunu bırakmıştı.

Sen de kalsın da ulaşalım, tamam mı?

(Müzik - Duygusal)

(Sumru) Gönül, insanlar gelir şimdi,
sen de gel.

(Kuş cıvıltısı sesi)

(Müzik - Duygusal)

(Müzik - Duygusal)

Mert.

Babamız artık yanımızda olamayacak Mert.

Babam gelecek akşam.

Baba.

Her şeyi öğrettin bana, her şeyi.

Sensiz yapamayacağım, yapamayacağım
hiçbir şey yoktu benim.

Ama sensiz nasıl yaşayacağımı
öğretmedin ki.

Nasıl ayakta duracağımı öğretmedin.

Ben bile geri gelmeyeceğini kabul
edemiyorken...

...Mert'i nasıl inandıracağım bunu?

(Azra) Nasıl anlatacağım?

Nasıl diyeceğim baban geri
gelmeyecek diye?

(Bebek ağlama sesi)

İkinizin birbirinizden başka kimsesi yok.

Hep yanında kal.

Bana bir söz ver Azra.

Kardeşinin elini hiç bırakmayacaksın.
Söz mü?

Söz babacığım.

(Müzik - Duygusal)

Ben size söz veriyorum.

Size söz veriyorum.

Mert'i asla yalnız bırakmayacağım.

Asla yalnız bırakmayacağım.

(Müzik - Hareketli)

(Çarpma sesi)

(Cam kırılma sesi)

(Müzik - Hareketli)

(Dua okunuyor)

(Dua okunuyor)

(Piyano sesi)

(Ağlama sesi)

Mert.

(Piyano sesi)

Mertciğim.

Bırak, çalsın.

Başka türlüsünü bilmiyor ki masum.

(Piyano sesi)

Ah, çok zor, çok.

Haklısın Sumrucuğum.

Eğer yapabileceğimiz herhangi bir şey
varsa lütfen çekinme söyle Sumru.

Ee, evet Sumru, lütfen söyle.

Var tabii, olmaz mı?

Var.

Mesut, malum Kemal artık yok.

Avukatla bir konuşalım da nasıl adım
alacağız ona göre ilerleyelim.

Yani sakın yanlış anlama.

(Sumru) Ama birinin de bu konuyla
ilgilenmesi gerekiyor. Bir ben varım yani.

Borç mu?

Ne borcu bu?

Mesut dar boğaza düşünce...

...Kemalciğim, altın kalpli rahmetlim
bankadan kredi çekmiş de.

Ona elden bir para vermiş, onu
söylüyorum.

Rahmetli sana ne anlattı bilmiyorum ama.

Benim Kemal abimle hiçbir para işim
olmadı.

Olmadı.

Ne? İnkâr mı ediyorsun sen şimdi?

Olmayan bir şeyin neyini inkâr edeyim
Sumru?

Yani Kemal...

Kemal niye böyle bir şey dedi,
gerçekten bilmiyorum.

Ee, ne oldu o kadar para, nereye gitti?
Uçup gitmedi ya.

Belki başka bir kadın vardı.

Babam yapmaz öyle bir şey.

(Mesut boğaz temizleme sesi)

Tövbe tövbe. Şimdi ölmüş adamın
arkasından böyle konuşuyorum ama.

(Hülya) Yani belli ki bir yanlış
anlaşılma olmuş.

Şimdi müsaadenle Sumru.

(Hülya) Hadi, Zeynep.

Ben bunun arkasını bırakmam yalnız,
haberiniz olsun.

(Müzik - Gerilim)

Yani hâlâ inanamıyorum.

Pes. Yani bir de utanmadan
iftira atıyor. Terbiyesiz.

Ah Mesut ah, sen bunlara o kadar çok yüz
verdin ki.

Şu görgüsüz Sumru, başımıza adam
oluverdi.

Ya Hülya, sen de ikide bir aynı şeyi
söyleyip durma.

Ben ta o zaman...

...kendi şirketimi açıp, yollarımı
ayırdım zaten.

Ama arada dostluk var, öyle bir anda
bırakılamıyor.

Hıı, gördün işte dostluğu. İftirayı
yapıştırıverdi.

Dua etsin cenaze evindeydik.

Yoksa hayatta yutmazdım o lafları.

Azra'yı da kendine benzetmiş. Hemen
oradan babam yapmaz deyip, çıktı.

Azra'nın bir suçu yok. Kızım sen de--

Ha, tabii, Azra hep doğru zaten ben
yanlışım.

(Zeynep) Bir bitmedi bizi yarıştırmanız.

Aa Zeynep, tamam. Sen de taktın Azra'ya.

Yok, bitti gitti, kalmadı artık havası.

Kapatın şu mevzuyu.

Hı? Tamam artık.

(Müzik - Gerilim)

(Martı sesi)

Feride Hanım, imzanız için bekleyen dos...

Feride Hanım.

Dalmışım.

Ne vardı?

İmzanız için bekleyen dosyalar vardı da.

Bu arada Tarık'la konuştum, Cenk akşam
oraya da uğramamış.

Ne yapsak, birilerine mi sordursak acaba?

İmzalar tamam, çıkabilirsin.

Tabii.

Kuyruğu kıstırıp, eve döneceksin Cenk.

O arabanın benzini nasılsa bitecek.

Ansızın Türkiye'ye dönüyorsun. Sonra
böyle garip olaylar, kararlar aldın.

Peki, şimdi nedir son durum, anlamadım.

Anlamayacak bir şey yok abi. Babaanneme
resti çektim işte.

O da beni parasızlıkla sınıyor.

Kartlarımı iptal edince, peşinden
koşacağımı sandı tabii.

Ne olacak peki şimdi?

Babamdan payıma düşen neyse onu
olacağım.

Kendi işimi kuracağım, yoluma
bakacağım yani.

Cenk, bak bu böyle olmaz.

Ara babaanneni, güzel güzel konuş.

Hem bak, annen arada kalıyor, olan
kadına oldu.

Mesaj atmış zaten o da.

Bir zahmet ara istersen sen de merak
ediyor seni.

Bana bak, sen dün neredeydin?

Bana da gelmedin, para yok, kartın yok.

Baba!

Dün gece çok tuhaf şeyler oldu.

İlginç şeyler yaşadım.

Durduk yere, başka birinin hayatına
tosladım.

Belaya falan bulaşmadın değil mi?

Yok, yok.

Büyük bir acıya tanıklık ettim sadece.

Yine başladın, bilmece gibi konuşmaya.

Abi, tamam, boş ver ya. Sen bir kahve
versene bana.

Şu fasulyeleri akşamdan ıslasaydın ya.

İlahi Serap Hanımcığım, duyan da ilk kez
kuru pişiriyorum sanır.

Pişmiyor ama Belkıs, dişime değiyor.
Boşuna mı söylüyorum?

(Telefon zili sesi)

Alo, oğlum, neredesin? Öldüm meraktan.

Kimse meraktan ölmez anne, abartma.

Ben Tarık'ın yanındayım, istersen gel
burada konuşalım.

Ha bak, babaanneme falan haber verme,
onu getirme gerçekten bozuşuruz.

Tamam, tamam. Getirmem. Söz, yalnız
geleceğim. Hadi.

Elektrik kontağı mıymış?

(Sumru) Allah Allah!

Tamam, akşam gelin, konuşalım.

Tamam.

Sumru abla, ne oldu, bir şey mi oldu?

Patlama elektrik kontağındanmış.
Rapor çıktı.

Elektrik kontağı mı?

Ama babam ihmal etmezdi ki böyle şeyleri.

Bana garip geldi.

Ah Azracığım.

O kadar zor zamanlardan geçiyordu ki.

Dalgınlığına şaşırmıyorum doğrusu.

Bak, bir de Mesut meselesi var. Alacak
verecek yok diyorlar.

Yok, bir yanlışlık var orada.

Hayır, o kesin de onca para nereye gitti?

Hülya da abuk sabuk konuşup sinirimi
zıplattı zaten.

Hülya ablaya da cevabını vermeni
beklerdim ama.

Ben onun ağzının payını verirdim ama
dua etsin cenazemiz vardı.

Ama sen daha dur.

O lafların hesabını bir bir verecek.

Yok öyle boş kesenden laf sallamak.

Gel, canım benim, gel.

Yapma Cenk.

Bak, babaannenle bu şekilde baş
edemezsin.

Ben baş etmeye falan çalışmıyorum zaten.

Size ne istediğimi net bir şekilde
söyledim değil mi ben?

Niye bu kadar büyütüyorsunuz, ben bunu
anlamıyorum ki.

Ha büyütüyoruz.

Okuldan atılıyorsun, elini kolunu
sallayarak İstanbul'a geleceksin...

...üstelik bize haber vermeyeceksin.

Neden, niçin hiçbirinin cevabı yok.

Sence normal mi oğlum bunlar?

Siz sordunuz, ben de doğru olanı söyledim.

Bundan sonrası için bir karar aldım
ben de.

Ama duymadığım laf kalmadı tabii.

Ee, sen kılıcını çekip, babaannene
doğrultursan olacağı bu.

Oğlum, işini gücünü kurup, hayatını
düzene sokmanı ben de istiyorum.

Ama yolun yanlış!

Biraz dişini sık. Kadın zaten, her şeyini
sana teslim etmeye hazır.

Ha, sonra da şirketi satar mısın, başka
bir iş mi kurarsın?

Orası senin bileceğin iş.

Ama bu şekilde olmaz. Babaannenin
karşısında değil, yanında olacaksın.

Bitti mi?

Bitti.

İyi.

Serap teyze.

Gidiyor musunuz?

Gidiyorum.

Şu arkadaşına söyle de aklını başına
alsın biraz.

Anneler hep bunu ister, kızma.

Kahve için sağ ol.

Nereye?

Hindistan'a. Aman diyeyim babaanneme
söylemeyin ha.

Bak ya. Cenk.

(Sessizlik)

(Kapı açılma sesi)

Bak, bak, bak.

Şu kadarcık ateş, insanı bu kadar
yatırır mı?

Hadi, kalk bakalım nazlı prenses seni.

(Cansu) Girebilir miyim?

(Müzik - Duygusal)

Nasılsın?

Her yerde babamı görüyorum Cansu.

Sanki ölmemiş gibi.

Sanki her an, kapıdan girecekmiş gibi.

Bak, ben babamı hiç tanımadım.

Ama Kemal abi, çok iyi bir babaydı.

Ne söylesem, acını dindiremeyeceğimi
biliyorum.

Azra kuşum.

Bak, çok perişan oldun, dinlenmen lazım.

Uyu biraz, tamam mı?

(Müzik - Duygusal)

(Kapı zili sesi)

(Müzik - Duygusal)

Ne oldu, Hindistan uçağına bilet
bulamadın mı?

Sen patatesleri yakarsın diye geldim.

Yeni attım, bak senin sevdiğin gibi
iyi pişmiş.

Canını sıkan her neyse, anlatacak mısın?

Daha benim bünyem bile alışmadı ki.

Bak, bu arada tepeme ışık da yakarsın
sen şimdi, sorgulamaya da başlarsın.

O duruma geleceksek, ben çıkıp gideyim.

Anlatma kardeşim, tamam? Anlatma.

Ama sonra bana gelip, yok keşke onu
öyle yapsaydım...

...bunu böyle yapsaydım diye de
hayıflanmayacaksın, tamam?

Ne yaparsan kendine yaparsın diyorsun.

Hayır, öyle demiyorum.

İnatla paylaşmadığın için hıyarın
tekisin diyorum.

Tabak çıkar şuradan.

(Koyma sesi)

(Mutfak ortam sesi)

-Alıyorum bunları.
-Al.

Bahçedeki masaya gidiyorum.

Bak, isteyince çok mantıklı oluyorsun.

(Müzik)

Haciz kararını durdurmanın imkânı yok.

Ee, çünkü karşı tarafın avukatlarını
ikna edemedim.

Biz bunu tahmin ediyorduk zaten.

Kemal Bey, sağlığında bir hayat
sigortası yaptırmış.

Bununla ilgili bilgini var mı?

Yoo, haberim yoktu.

Ee, çünkü sigorta bayağı yüklü bir ödeme
yapacak o yüzden.

Ne kadar mesela?

İki buçuk, üç milyonu bulur herhâlde.
Prime göre hesaplıyorlar çünkü.

Bunu hemen öderler mi yani?

Hemen ödeme yapmaz, çünkü bunun için
bir veraset ilamı çıkarmanız lazım.

İlam çıktıktan sonra ödemeyi yaparlar.

İsterseniz bir Azra Hanım'la konuşun siz.

Azra çok kötü durumda ama.

Yani bunların peşinde koşturamaz şu anda.

Siz şimdi vekâleti alırsanız...

...bunu sizinle daha rahat takip
edebiliriz.

İsterseniz ben bunları buraya bırakayım.

Azra Hanım'ın imzaları lazım olacak
çünkü buna.

Ha tamam, tamam. Ben bunu hallederim.

Peki, ben müsaadenizi rica ediyorum
o zaman.

Müsaade sizin.

-Tekrar başınız sağ olsun?
-Sağ olun.

-Buradan.
-Görüşmek üzere.

(Müzik)

Nereye gidiyorsun sen?

Azra'ya sandviç hazırladım. Sabahtan
beri, hiçbir şey yemedi çocuk.

İyi yapmışsın. Ver, onu ben görürüm.

Sen bana bir çay getir, hadi.

Peki, Sumru Hanım.

Azra.

Sen dünden beri hiçbir şey yemedin.

Hadi bakalım, biraz bir şeyler ye.

Yok Sumru abla, çok sağ ol.
Hiç istemiyorum.

Aa, olmaz öyle ama.

En azından meyve suyunu iç,
toparlanman lazım.

Azra.

Az önce avukat geldi.

Yani bu babamın borç takibi için resmi
işlemler falan varmış.

Ben de dedim ki Azra çok kötü durumda.

Kötüsün çünkü.

Ama sen hiç dert etme, eğer bana bir
imza verirsen...

...ben her şeyi halledeceğim, tamam mı?

Tamam abla, çok sağ ol. İyi düşünmüşsün.

Hiç uğraşamam şu an gerçekten.

Asıl Mesut amcanın borcuyla ilgili...

...bir şey yapabiliyor muymuşuz?
Sordun mu avukata

Yok canım, yok.

Yani avukat bakmış ama ortada belge yok,
hiçbir şey ispat edemiyoruz.

Hadi, iç şu meyve suyunu da şunu imzala.

Ver, ver imzalayayım şimdi.

İyi, şimdi imzala.

Nereyi?

(Sumru) Bak, şurayı.

-Başka var mı?
-Yok. Yok canım, tamam.

Sumru Hanım, çayınızı getirdim.

Ay, vallahi çok sağ ol Gönülcüğüm.

Senin de hakkın ödenmez ha.

Yani sabahtan beri koşturuyorsun.

Olur mu öyle şey Sumru Hanım?

Rahmetliye karşı son vazifem bu.

Sen iyi misin kuzum?

Yok abla ya, her şey kâbus gibi şu an.

Ay, ben de gidip dinleneyim bari.

Sabahtan beri sersem oldum, gelen, giden.

(Sumru) Hadi, iyi geceler. Azracığım,
onları ye ama.

Ne imzalattı o sana?

Babamın borç takibi için, avukat
getirmiş.

Sumru abla, benim yerime halledecek.

İyice okudun mu? Nedir, ne değildir?

Yok abla, şu an hiç uğraşamam gerçekten.

Öyle deme. Her şeyi beklerim ben bu
Sumru'dan.

Bak, rahmetlinin toprağı kurumadan
para pul işlerine daldı.

Yok abla, alacak verecek için lazımmış.

İnşallah öyledir.

Ee Azra, polisler bugün eve telefon etti.

Babanın yanan dükkândan teslim
alınması gereken özel eşyaları varmış.

Ben Sumru Hanım'a söyledim ama avukatla
ilgilendiği için oralı olmadı.

Tamam. Tamam ablacığım, sağ ol. Ben
yarın gider alırım.

Olmaz öyle şey. Tek başına
göndermem seni.

Ben de seninle gelirim. Sabah erkenden
gider hallederiz.

Hadi, sen şimdi bir lokma bir şeyler ye.

Güzelce uyumaya çalış, olur mu?

Sağ ol ablam.

İyi ki varsın, iyi ki yanımdasın.

Yanında olacağım tabii canım.

Sen benim canımsın, canımın ta içisin.

(Tarık dış ses) Bence senin karar
vermeden önce bir sağlıklı düşünmen lazım.

(Tarık dış ses) Bir doğrularınla,
yanlışlarınla bir yüzleş.

(Tarık dış ses) Bir onlarla el sıkış.
Bak, senin karşında bir duvar var.

(Tarık dış ses) Sen o duvarı görüyorsun
ama asla frene basmıyorsun.

Cenk.

Oğlum, yatsana. Saat kaç oldu?

(Müzik)

Günaydın.

Aa, nereye gidiyorsunuz siz, hayırdır?

Karakola.

Size demiştim ya, Kemal Bey'in özel
eşyaları teslim alınacak diye.

Ay, o bugündü değil mi?

Ay, kusura bakma Azracığım.

Ya ayağım hiç götürmüyor.

Şimdi oraya gidip, yine kahrolup
üzüleceğim vallahi.

Ben teslim alırım abla, merak etme.

Zaten Gönül abla da yanımda.

Bir kafamı toplayayım da öyle
gideyim dedim.

Ben de şu evrak işleriyle
ilgileneyim bari.

Bakma sen, büyük iş onlar da ha.

Neyse, siz gidin.

(Müzik)

Cansu.

Hadi kalk, kahvaltı edelim beraber.

Canım istemiyor anne.

Toparlan artık.

Gören de senin baban öldü zannedecek.

Anne.

Nasıl böyle olabiliyorsun?

Benim için de hiç kolay değil.

Güçlü olmak zorundayım.

Seni ayakta tutmak için.

Peki, bundan sonra ne yapacaksın?

Çok fazla borç var.

Evi de boşaltacağız dedin.

Sen bunları kafana niye takıyorsun?

Ben düşündüm, her şeyi düşündüm.

(Kapı zili sesi)

Hadi, kalk. Hayırdır inşallah.

Merhaba.

Buyurun.

-Kemal Güneş'in evi değil mi?
-Evet.

Haciz kararı için işlem yapmamız
gerekiyor hanımefendi.

(Müzik - Duygusal)

Bakın, bize biraz daha süre tanısanız,
avukatla tekrar görüşsek.

Dün bu evden cenaze çıktı beyefendi.
Ya biraz insaflı olsanız, lütfen.

Bakın hanımefendi, sizi çok iyi
anlıyorum ama.

Sonuçta biz de emir kuluyuz. Yani
yapabilecek hiçbir şeyimiz yok.

Sizden ricam, sadece bize yardımcı olun.
Lütfen.

Yukarıda piyano var, arkadaşlara
yardım edin.

Beyefendi, bari piyanoyu almasanız.

Ya benim kardeşim otizmli, piyano
onun için çok önemli.

Lütfen onu almayın bari ya.

(Kapı vurma sesi)

Anne, müsait misin? Geleyim mi?

Gel tabii Serap.

Buralardaydım da bir uğrayayım dedim.

Hayırdır, gergin gibisin.

Cenk yok ortalarda.

Merak etme, dönecek eve.

Biraz sıkıntı çekecek, eğriyi doğruyu
anlayacak.

Ya iyi de anne, o hiç parasız kalmadı ki.

Başka bir çözüm mü bulsak?

Cezalandıracağız derken, öfkelenip iyice
uzaklaşmasından korkuyorum.

Gelinim...

...sen bir anne olarak kararlı
duracaksın ki...

...oğlun da seçimlerini yaparken daha
mantıklı düşüne bildin.

Haklısın ama--

Arada kaldığını hissederse kötülük
edersin. Daha çok yalpalar.

Düzelecek, güven bana.

İyi.

Sana kolay gelsin.

Serap.

Sakın arayıp da para vermeye kalkma.

(Müzik)

(Müzik)

(Tarık dış ses) Sabaha karşı yattın.
Uyandırmak istemedim kardeşim.

(Tarık dış ses) Ben işe gidiyorum.

(Müzik)

(Müzik devam ediyor)

(Müzik)

(Mesaj zili sesi)

(Cenk dış ses) Olanlar için üzgünüm.

(Cenk dış ses) Valizini istediğin yere
getirebilirim. Başın sağ olsun.

(Cansu) Mert!

Ne oluyor orada be?

Piyanom, bırak piyanomu.

Mert.

Mert, Mert!

(Mert) Bırak piyanomu, bırak piyanomu,
bırak piyanomu.

Mert. Mert ablam dur, ne olur yapma.
Lütfen dur. Lütfen.

(Mert) Bırak piyanomu. Piyanomu bırak.

Ne olur dur ablacığım, lütfen dur.
Mert dur ablacığım.

Dur ne olur.

Piyanomu ver, piyanomu.

Ablam ne olur dur. Mert, ablacığım gel.

Piyanom, piyanom.

Azra, Azra.

Mert, sakin ol.

(Azra) Ne oluyor Cansu?

Haciz.

(Mert) Piyanomu bırak. Piyanom gitti.

Mert, ablacığım.

Bırak! Bırak piyanomu!

Ablam dur, dur. Bir nefes al. Tamam.

Bırakın, bırakın.

(Azra) Mert, ablacığım sakin ol,
sakin ol.

Piyanom gitti, piyanom gitti.

Alırız ablacığım, alırız. Bir nefes al.
Tamam. Alırız yenisini, söz.

(Azra) Gerçekten söz veriyorum,
alırız, tamam.

Tamam, sakin ol. Sakin ol, beni dinle.

Anne. Anne, dışarı gelsene, Mert'i
sakinleştirmeyi denesene.

Anne, sana diyorum. Bir şey yapsana.

Kendi ayakları üzerinde durmayı
öğrenmeleri lazım.

Ay, başım tuttu zaten gürültünüzden be
üf!

Mert, Mert tamam oğlum!
Mert, Mert tamam!

Mert! Mert!

Mert! Mert!

(Fren sesi)
Mert!

Mert, oğlum!

Mert!

Mert, Mert iyi misin?

Mert bak bana, bak bana iyi misin,
bir şeyin var mı?

Piyanom gitti!

(Mert) Piyanom!

Bir şey olmaz ablacığım,
alırız biz de yenisini.

Piyanom gitti!
(Ağlama sesi)

Alırız sana yenisini.
(Ağlama sesi)

(Müzik - Duygusal)

Nasıl Mert, iyi mi?

İyi abla iyi, sakinleşti uyuyor şimdi.

Perişan oldu çocuk.

Azracığım, buraya bir gelir misin,
seninle konuşmam gereken bir konu var.

Ben de mutfağı toparlayıp çıkayım.

Topla çık sen de.

Gel, gel tatlım.

Birlikte çok acı günler geçiriyoruz.

Evet ama merak etme...

...toparlayacağız kendimizi, birbirimize
destek olarak toparlayacağız kendimizi.

Değil mi?

Toparlayacaksın tabii, sen çok güçlü
bir kızsın.

Çok güçlüsün, ben buna inanıyorum.

Ama ben...

...Cansu için mecburen ayakta kalıp,
kendime bir yol çizeceğim.

Sen de kardeşine sahip çıkacaksın.

Sen de kendi yolunu kendin çizeceksin,
ne yapacaksın.

Anlamadım, nasıl yani?

Anlamayacak bir şey yok Azracığım,
durum ortada.

Elde avuçta hiçbir şey kalmadı,
artık beraber devam edemeyiz.

Herkes kendi yoluna.

Ama ben, evden ayrıldıktan sonra...

...kardeşinle beraber, kendine
harika bir hayat kuracağına eminim.

Benim gözüm arkada değil
senden yana, güçlüsün sen.

Mert, Mert buna hazır değil Sumru abla.

Bu halde, Mert'i yalnız mı bırakmayı
düşünüyorsun?

Ben kimseyi bırakmıyorum ki,
durum ortada işte.

Hem sana bir şey söyleyeyim mi?

Mert için senin sevgin ve ilgin
benimkinden çok daha kıymetli bir kere.

Olmaz Sumru abla, olmaz.

Mert, Mert, sen Mert'i nasıl
yalnız bırakırsın Mert...

...hayatı değişirse mahvolur çocuk.
Hem biz...

...biz nereye gideriz, ne yaparız?

(Azra) Ne demeye çalışıyorsun,
ne yapacağız biz sensiz?

Kendinize yeni bir hayat kurana kadar,
Mesut amcanla beraber yaşarsınız.

Babanın çocukluk arkadaşı,
sahip çıkar size.

Hem şimdi sen bunlara takılıp da
merak etme lütfen.

Hayır, sanki her şeye ben sebep oldum.

Çıkmadın mı sen hâlâ?

Çok kolay sanki bunları konuşmak.

(Ağlama sesi)

Azra, ağlama kuzum.

Niye ağlıyorsun ki Allah biliyor
ben hiç şaşırmadım.

Ya abla, kaç yıl aynı evde yaşadık,
aynı olduk biz, ben...

...ben nasıl görmemişim onun
gerçek yüzünü ya, nasıl görmemişim.

Ben sana söylüyordum ya, içim doğrulmuyor
ona karşı diye, bu yüzden işte.

Alır Mert'i bize gelirsin, bir döşeğe
kıvrılırsınız abla, kardeş.

Ablam benim, çok sağ ol ama
ben sana yük olmak istemiyorum.

Önce bir Mesut amcalara gideyim ben.

Hem belki babamla aralarında
ne olduğunu da anlatır bana.

(Azra ağlama sesi)

İnsanın hakikati acı günde ortaya
çıkarmış.

Ah vicdansız Sumru ah!

(Müzik - Duygusal)

(Müzik - Duygusal)

Burada kal, kal burada.

Mesut gelmek üzere. Hazır mısın?

Hazırım.

Al.

-Ne bu?
-Bir süre için idare edersiniz.

Gerek yok.

Azra çocukluk etme.
Mert için veriyorum, ihtiyaç olur.

Kızma bana lütfen.

Sana kızmıyorum merak etme.

Daha ne biliyor musun?
Acıyorum ben sana.

Ben bir şekilde yoluma bakarım,
geçer gider bu zor günler.

Senin kendinle olan savaşın
hiç bitmeyecek.

Mesut Bey geldi, aşağıda bekliyor.

(Müzik - Duygusal)

Hoşça kal Cansu.

Azra, ben ne diyeceğimi bilemiyorum.

Annen haklı Cansu, biz gidelim.

Hadi Mert.

(Müzik - Duygusal)

Anne bu yaptığına inanamıyorum.

Sen de aynısını yapacaksın,
ben doğru olanı yaptım.

Düştüğümüz bu durumdan,
kimsenin haberi olmayacak.

Cenk'in de ailesinin de hiç kimsenin.

Ama anne--

Eskiden nasıl yaşıyorsak,
öyle yaşamaya devam etmek zorundayız!

Anlamıyorsun değil mi Cansu?
Bizim başka şansımız yok!

Cansu!

(Müzik - Duygusal)

Aferin oğlum, her şey rayına girmiş
görünüyor.

İşte ufak tefek eksikler var ama
tamamlıyorum.

Olur, onlar da zamanla olacak.

Ee anlat bakalım, ne konuştunuz Cenk'le?

Acaba bunları Feride Hanım mı
sorduruyor, ha baba?

Çok fazla yüz veriyorsun bu çocuğa,
etraflıca konuş evine dönsün.

Baba, Cenk ne zaman isterse
o zaman döner.

Ben ona akıl veremem,
ailesiyle arasına hiç girmem.

Araya girmek değil ki bu evladım.

Sen rest çekeceksin bir arkadaşı olarak,
hatasını yüzüne vuracaksın.

Tavrını koyacaksın ki biraz
yalnız kalsın, anlasın bir şeyleri.

Taktik bu, ben sana arkadaşlığını
boz demiyorum.

Baba ben ikiyüzlülükten de
entrikalardan da anlamam.

Ben bu yüzden, kendi işimin patronu
oldum.

(Martı sesleri)

Bayağı ağlamışsın.

Bu aralar o kadar çok şeye ağlıyorum ki.

Başka kimi hayal kırıklığına
uğrattın acaba?

Çok değer verdiğim birini kaybettim.

Üstüne birini daha kaybettim.

Sonra da seni hayal kırıklığına
uğrattım.

Kimmiş bunlar?

Boş ver, zaten üzgünüm hiç
konuşmayalım bunları.

(Cansu) Geldiğin için çok teşekkür
ederim.

Ben gerçekten, tekrar çok özür dilerim.

Seni zor durumda bırakmak istemedim.

Seni affetmek hiç içimden gelmiyor
Cansu.

(Kapı açılma sesi)

Geçin bakalım çocuklar geçin, geçin,
geçin.

Hadi.

(Kapı kapanma sesi)
Biz geldik, hadi geçin bakalım çocuklar.

-(Mesut) Azra, onu sen bana ver.
-Sağ ol Mesut amca.

Gel ablacığım.

Merhaba, hoş geldin canım.

Hoş bulduk.

Merhaba Mert, aa pardon.

Hülya abla kusura bakma, biraz böyle
başına kalmış gibi olduk ama.

Olur mu öyle şey, saçmalama ne biçim
laf.

Hoş geldin Azra.

Hoş bulduk.

Hah böyle ayakta kaldık ama
biz sizin için bir oda hazırladık.

Şimdi siz güzelce yerleşin, sonra hep
beraber bir yemek yeriz. Değil mi?

Hı hı.

Aşkım sen çocuklara yardımcı ol lütfen,
valizlerini çamaşır odasına indiriyoruz.

Tamam.

Aa yok, valizleri bizim kalacağımız
odaya alabilir miyiz?

Mert'in sık sık ihtiyacı oluyor da
giyeceklerine.

Aa sorun değil, orada kalacaksınız
zaten.

Ee hadi bakalım çocuklar,
beni takip edin.

Hemen böyle merdivenlerden aşağıya.

Gel ablacığım gel, odamıza gidelim.

(Müzik - Duygusal)

Hadi gelin bakalım çocuklar.

Hadi gelin, gelin.

Ee, artık idare edeceğiz ha?

Sorun yok Mesut amca, sağ ol.

Sizi yalnız bırakayım,
siz yerleşin artık.

(Müzik - Duygusal)

Mert ablacığım gelsene.

Eve gidelim.

Mert, ablacığım bak...

...bizim bir süre burada kalmamız lazım.
Tamam mı?

Hem sen, Mesut amcayı çok
seviyordun değil mi?

Hatırlıyor musunuz, bir kere puzzle
yapmıştınız birlikte?

Mesut amca, bana ne dedi biliyor musun?

Akşam seninle birlikte tekrar puzzle
yapacakmış.

Mert, ablacığım lütfen yapma böyle.

Eve gidelim.

-Mert.
-Eve gidelim!

Eve gidelim, eve gidelim, eve gidelim.

Eve gidelim, istemiyorum eve gidelim.

Eve gidelim, eve gidelim!

Mert, Mert!

Mert!

Eve gidelim, eve gidelim!

Eve gidelim, eve gidelim, eve gidelim!

Eve gidelim, eve gidelim!

Eve gidelim!

Sana ne kadar değer verdiğimi
biliyorsun.

(Cansu) Otel köşelerinde kalmana
gönlüm razı olmadı.

Biraz kendimle kalmama ihtiyacım vardı.

Ama boş ver, sen bir şeyleri hızlandırıp
beni kararsızlıktan kurtardın.

Yani, bağışladın mı beni?

İşime öyle geldiği için, evet.

İyi rahatladım biraz.

Sevindim, hadi kalkalım o zaman.

Kahve içiyorduk.

Ben içmiyordum sen içiyordun.
Hadi öde kahveni gidelim.

Bende bozuk yok, sağlamı da yok zaten.

Anlamadım?

Yok bir şey, kahveni öde gidelim.

Peki.

Hay, nihayet sustu Mert.

(Zeynep) Sabah akşam böyle
mızmızlanacak mı bu çocuk?

Ne olup bittiğini anlayamadı ki o da.

Çok zor bir şey şu an onun için
başka bir evde olmak Zeynep.

Zamanla alışacaktır merak etme.

Tabii canım, çocuktur nihayetinde alışır.

Bu arada ben, tekrar çok
teşekkür ederim size yani...

...bu kadar zor günlerimizde
bize evinizi açtınız.

Açıkçası ben, Sumru ablanın bizi
kapıya koyacağını hiç düşünmezdim ama.

Aman, alma şunun adını.

Ya gözümüzün içine baka baka,
iftira attı.

Ben havaalanında valizleri
karıştırmışım da...

...Mert uyurken, bir gidip gelsem
olur mu?

Olur, olur, tabii sen git.

(Müzik - Duygusal)

(Kapı açılma sesi)

(Kapı kapanma sesi)

Erken gelmişsin.

Evet, biraz kendimi dinledim,
önümü görmeye çalıştım.

Unutma, aşağı bakarsan uçurum...

...ileri bakarsan hayat.

İleri bakıyorum.

Birbirinden habersiz bir sürü hayat.

Kime ne getireceği bilinmez.

Bana valizimi getirmiş ama.

Bu arada sana bir valiz borcum var,
kilidini kırdım söylemiştim.

Artık önemi yok.

Nasılsın peki?

Baban öldüğünde, çocuktun değil mi?

Evet.

Özlüyor musun peki?

Onu özlediğimi hissettiğim zaman,
öfkeleniyorum.

Çünkü onun yokluğunu
kabullenmek oluyor aslında.

Bu duyguya katlanamıyorum,
sevmeye de katlanmıyorum mesela.

Sevilmeye, bağlanmaya, ait olmaya.

Bunlar olmayınca, hayat bence
daha basit ve yaşanılır bir yer.

Bence sen kaybetmekten korkuyorsun.

Benim korktuğum tek bir şey var,
o da boşa zaman kaybetmek.

Zaman.

Keşke zamanı geriye alabilsem de...

...son bir defa babama, doya doya
sarılabilsem.

(Azra) Tekrar tekrar, onu ne kadar
çok sevdiğimi söylesem.

Babamı kaybettim ben.

O gün, buradan ayrıldığımda geldi
haberi.

Sen nereden öğrendin peki?

Valizini almak için eve gittim.

(Cenk) Babanın hediyesini
sana yetiştirmek için.

Aradım ama açan polisti maalesef.

Neyse, artık bu valiz meselesini de
hallettiğimize göre ben gideyim.

Kardeşim uyanırsa yanında olmam lazım.

Geç oldu, ben arabayla bırakayım seni.

Hadi.

(Müzik - Duygusal)

(Müzik - Duygusal)

(Kapı kapanma sesi)

Teşekkür ederim.

Rica ederim.

Biliyor musun, insanın her zaman
dönüp gidebileceği bir evinin...

...bir ailesinin olması, dünyanın
en kıymetli hazinesi bence.

-İyi geceler.
-İyi geceler.

-Ablam gelsin, ablam gelsin!
-Bir dur, bir dur sakin ol.

-Azra, Azra, Azra!
-Mert, bak bir dur.

Oyun bitecek, hep beraber
oyun oynayacağız. Tamam mı?

Mert, Mert, Mert bak ne getirdim?

Bundan oynayacağız tamam mı?
Biraz sakin ol lütfen.

Azra, Azra, Azra gelsin!

(Mert) Azra gelsin, babam!

(Mert) Annem gelsin, annem gelsin!

-Mert!
-(Mesut) Mert! Mert lütfen!

(Kapı zili sesi)

Hülya bu ne ya, çocuk değil baş belası!

Çok güzel, sen sardın bunları başımıza!

-(Mert) Annem gelsin, annem gelsin!
-Kapı çalıyor, tut şunu.

-(Mert) Annem gelsin.
-Mert, Mert, Mert lütfen bak hayır!

Hayır Mert, bak bununla oynayacağız,
Tamam mı?

Aa yeter!
(Tokat atma sesi)

(Mesut) Şey Azra.

Mert, Mert, ablacığım!

Ablacığım ben geldim, ben geldim
bak bana.

Bak bana.

Bir türlü durduramadık,
sinirler hepimizin o kadar kötü ki.

Çok özür dilerim, çok özür dilerim
seni yalnız bırakmamalıydım.

Çok özür dilerim.

Hemen gidiyoruz buradan, tamam mı?
Durmayacağız burada.

Hadi kalk, hadi kalk ablacığım.

Azra, şey gece gece gitmeyin ne olur,
bir anlık bir hata oldu.

Babam seni çok severdi Mesut amca.

Babam seni çok severdi.

Kimseniz yokken siz aile olmuşsunuz,
kardeş olmuşsunuz.

Sevdiklerinizi birbirinize emanet
etmişsiniz.

Ama görüyorum ki, emanetin ömrü
bir tokatlıkmış.

Babam çok yanılmış, babam çok yanılmış!

Şu an ağlıyorsam da kendi halime değil,
babam sana inandığı için ağlıyorum ben.

(Azra) Hadi gel ablacığım, gel.

Eşyalarımızı kapıya bırakın,
yarın gelip alacağız.

(Köpek havlama sesi)

(Mert) Sumru anne yok, ev yok.

Tamam Mert, ben varım bir tanem.

(Azra) Üzülme.

Aç mısın, yemek yiyelim mi, ister misin?

Sonra da güzel bir otele yerleşiriz,
belki havuza gireriz seninle. Ha?

Dur bakalım, ne kadar paramız varmış.

Tamam bu yemek paramız, otel için--

Hayır, hayır dur!

Ah, ah!

Hayır, hayır!
(Ağlama sesi)

(Ağlama sesi)
Lütfen, lütfen, lütfen!

(Köpek havlama sesi)

Azra.

(Mert ağlama sesi)

Bir şey yok, bir şey yok, bir şey yok.

Gönül ablayı arayalım mı Mert?

Gönül ablayı arayalım mı,
Gönül ablaya gitmek ister misin?

Gönül ablaya gidelim, börek yapar bize.

(Mert ağlama sesi)

(Telefon zili sesi)

(Telefon zili sesi)

(Telefon zili sesi)

Hah, hem karıyı işten kovun,
hem ölünüze gelsin hem dirinize, yok ya!

Başka kapıya.

(Mert ağlama sesi)
Gönül abla.

Hayır! Hayır, hayır yanlışlıkla,
yanlışlık olmuştur.

(Telefon zili sesi)

(Ağlama sesi)

Ya neden abla?
(Ağlama sesi)

(Ağlama sesleri)

(Ağlama sesleri)

(Köpek havlama sesi)

(Köpek havlama sesi)

(Müzik - Duygusal)

(Müzik - Duygusal)

(Müzik devam ediyor)

(Müzik devam ediyor)

(Müzik - Duygusal)

Mert.

Bir oyun oynayalım mı seninle?

Superman gibi uçmak ister misin?

(Müzik - Duygusal)

Mert, Superman olacak.

Evet.

Mert'le Azra Superman olacak.

Hadi aç kollarını.

(Müzik - Duygusal)

Bulutlara mı uçacağız?

Evet, bulutlara uçacağız.

Babamızın yanına uçacağız Mert.

(Azra ağlama sesi)

(Nefes sesi)

(Müzik - Gerilim)

Azra korkuyorum.

Elimi bırakma.

(Müzik - Jenerik)

Bu dizinin betimlemesi ÜS YAPIM
tarafından...

...Sesli Betimleme Derneğine
yaptırılmıştır.

www.sebeder.org

Sesli Betimleme Metin Yazarı:
Gülşen Argüç

Seslendiren: Çiğdem Banu Yeşilırmak

Alt Yazı: Fatih Kolivar - Bülent Temür -
Özgür Türk - Nuray Ünal - Gülay Yılmaz

İşaret Dili Tercümesi: Oya Tanyeri

Son Kontroller:
Dolunay Ünal - Zerrin Çınar

Teknik Yapım: Dağ Prodüksiyon
ve Yeni Gökdelen Tercüme

(Müzik - Jenerik)

(Müzik - Jenerik)

(Müzik devam ediyor)