Would you like to inspect the original subtitles? These are the user uploaded subtitles that are being translated:
1
00:00:20,180 --> 00:00:23,684
Bana deseniz ki, bak sihirli
bir değnek sallayıp...
2
00:00:23,708 --> 00:00:26,228
her şeyi görebilmeni
sağlayabilirim...
3
00:00:26,252 --> 00:00:28,283
ama bu sonsuza kadar sürecek...
4
00:00:28,307 --> 00:00:31,000
belki de reddederdim.
5
00:00:31,675 --> 00:00:33,969
Ama bana deseniz ki,
tamam, değneği sallayıp...
6
00:00:33,993 --> 00:00:37,040
sadece bir gün görebilmeni
sağlayabilirim, belki kabul ederdim.
7
00:00:37,120 --> 00:00:44,017
Çünkü belki bir kez görmek
istediğim birkaç şey var.
8
00:00:44,041 --> 00:00:49,040
Sırf gerçekten görmediğim şeylerin
aslında neler olduğunu anlayabilmek için.
9
00:00:49,347 --> 00:00:56,228
Çünkü dediğim gibi, yıldızları, ayı ve
güneşi gördüm ve annemi hatırlıyorum.
10
00:00:56,500 --> 00:01:01,058
Sanırım aslında bir
kere görmeyi isterdim...
11
00:01:01,082 --> 00:01:05,640
çünkü onları zaten hep
bir şekilde görüyorum.
12
00:01:05,920 --> 00:01:07,420
Mesela çocuklarım gibi.
13
00:01:08,760 --> 00:01:10,477
Sadece onları fiziksel
olarak görmek için.
14
00:01:10,501 --> 00:01:13,662
Ama aslında bir şeyleri görmeye
o kadar da takılmıyorum...
15
00:01:13,686 --> 00:01:15,900
çünkü yapmak istediğim
her şeyi yapıyorum.
16
00:01:16,140 --> 00:01:17,620
Gitmek istediğim
her yere gidiyorum.
17
00:01:18,360 --> 00:01:21,716
Ve bugün duyduğum
bazı haberlerde...
18
00:01:21,900 --> 00:01:24,200
kesinlikle görmek
istemediğim bazı şeyler var.
19
00:01:25,120 --> 00:01:28,440
Bunlara katlanmak zorunda
kalan sizler için üzülüyorum.
20
00:01:36,140 --> 00:01:39,180
Bunu yıllar önce YouTube'da
gördüğümü hatırlıyorum, bu klibi.
21
00:01:40,356 --> 00:01:43,380
Çok hoşuma gitmişti ve bir
şekilde beni zorlamıştı.
22
00:01:44,010 --> 00:01:46,410
Beni etkileyen ilk şey o
zamanki televizyonun rengiydi.
23
00:01:46,480 --> 00:01:50,180
Hani şu harika mavi, parlak
kahve, vizon rengi falan var ya.
24
00:01:50,240 --> 00:01:53,780
Ve Ray Charles'ı yavaşça
izleyen yavaş kamera hareketi.
25
00:01:54,340 --> 00:01:55,755
Ama tabii ki söyledikleri.
26
00:01:55,780 --> 00:02:01,040
Benim gibi bakmayı her zaman
sevmiş biri için içerik inanılmaz.
27
00:02:01,435 --> 00:02:07,280
“Yıldızları, ayı ve
güneşi gördüm” diyor.
28
00:02:09,706 --> 00:02:14,120
Ve şimdi gözlerimi kapattığımda,
oradaki bir parça ışık dışında...
29
00:02:14,380 --> 00:02:16,920
Neredeyse gözlerimin
arkasını görebiliyorum.
30
00:02:17,060 --> 00:02:20,120
Biraz kozmosa benzediğini
görebiliyorum.
31
00:02:20,160 --> 00:02:22,600
Yıldızlar, ay ve
bunun gibi şeyler.
32
00:02:22,853 --> 00:02:26,340
Aslında öyle gibi, ama onları
gözümün önünde görmüyorum.
33
00:02:26,365 --> 00:02:30,660
Sanki onları bir şekilde kafamın
arkasından sürüklüyormuşum gibi geliyor.
34
00:02:31,250 --> 00:02:33,836
Sanki bir tür
yansıtma yapıyorum.
35
00:02:33,860 --> 00:02:36,256
Ama bunda kesinlikle
bir zevk var.
36
00:02:36,280 --> 00:02:38,020
Bunu görebiliyorum.
37
00:02:39,400 --> 00:02:42,220
Ve hani, çocuklarını görmek
istediğini söylediğinde...
38
00:02:42,600 --> 00:02:46,720
benim çocuğum yok ama
bunu çok iyi anlıyorum.
39
00:02:46,980 --> 00:02:50,320
Ve sonra diyor ki,
annemi gördüm...
40
00:02:51,239 --> 00:02:54,250
Sanki bir şeyi bir kez
görmek yeterliymiş gibi.
41
00:02:54,333 --> 00:02:55,616
Belki de öyledir.
42
00:02:55,660 --> 00:02:59,497
Şimdi gözlerimi kapatsam,
annemi görebilir miyim?
43
00:02:59,521 --> 00:03:00,397
Hala hayatta mı?
44
00:03:00,421 --> 00:03:01,535
Evet, görebilirim.
45
00:03:01,560 --> 00:03:03,075
Onu düzenli olarak görüyorum.
46
00:03:03,100 --> 00:03:06,340
Ama bu onun bir çeşit fikri.
47
00:03:07,075 --> 00:03:11,020
Bir çeşit bulanık karakalem
çizimi gibi bir şey...
48
00:03:12,610 --> 00:03:13,988
Ve aslında...
49
00:03:14,307 --> 00:03:16,275
bu bana bir şey düşündürdü.
50
00:03:16,300 --> 00:03:17,835
Bekleyin size bir
şey göstereyim.
51
00:03:17,860 --> 00:03:19,180
Geri döneceğim.
52
00:03:24,800 --> 00:03:27,909
BAKMANIN HİKAYESİ
53
00:03:28,640 --> 00:03:32,450
Görsel Yaşamlarımızda
Bir Yolculuk
54
00:03:35,240 --> 00:03:37,360
Bana bunu düşündürüyor.
55
00:03:37,385 --> 00:03:39,095
Şimdi bu garip geliyor.
56
00:03:39,120 --> 00:03:41,450
Şu eski telefonlardan ve onun
gibi şeylerden biliyorum.
57
00:03:41,556 --> 00:03:44,788
Ama büyükannem
öldüğünde, bilirsiniz...
58
00:03:44,812 --> 00:03:47,383
Kuzey İrlanda'da
tabutu açık bırakırız.
59
00:03:47,540 --> 00:03:53,860
Ve böylece kendimi, tabutunda
ölü yatan onunla baş başa buldum.
60
00:03:54,216 --> 00:03:56,811
Ve bunun doğru bir şey olup
olmadığını bilmiyordum.
61
00:03:56,836 --> 00:03:58,770
Muhtemelen kötü bir protokoldü.
62
00:03:58,954 --> 00:04:01,348
Ama yaptığım şey...
63
00:04:01,918 --> 00:04:04,060
bu telefonu kullanarak
onun fotoğrafını çekmekti.
64
00:04:04,940 --> 00:04:08,780
Ve ölü büyükannem
yıllardır bu telefondaydı.
65
00:04:09,030 --> 00:04:10,228
Ama sonra...
66
00:04:11,131 --> 00:04:12,540
telefon öldü.
67
00:04:12,565 --> 00:04:14,436
Bu yüzden, o...
68
00:04:14,696 --> 00:04:16,315
iki kat uzaklaşmış gibiydi.
69
00:04:16,340 --> 00:04:18,340
Sanırım dijital olarak
burada bir yerde.
70
00:04:18,380 --> 00:04:20,120
Tam olarak anlamıyorum.
71
00:04:20,422 --> 00:04:21,828
Ama...
72
00:04:22,940 --> 00:04:27,040
bu telefonu elime aldığımda,
büyükannemin orada olduğunu düşünüyorum.
73
00:04:27,106 --> 00:04:31,846
Bu, Ray Charles'ın bir şeyi anlık
görmesine benzer bir şey mi?
74
00:04:31,871 --> 00:04:35,025
Ben de büyükannemin ölü bedenini
bir anlığına görüşümü düşünüyorum.
75
00:04:35,050 --> 00:04:36,680
Ve sonra o artık yok.
76
00:04:36,930 --> 00:04:38,775
Bu da bir anlık
bakışa benziyor mu?
77
00:04:38,800 --> 00:04:41,860
Hafızanıza kazırsınız ve
sonsuza dek orada mı kalır?
78
00:04:43,526 --> 00:04:44,826
Bilmiyorum.
79
00:04:44,972 --> 00:04:49,303
Bugünkü planım, Ray Charles'ın
şeyini izlemeden önceki planım...
80
00:04:49,328 --> 00:04:52,226
kalkmaya çalışmak,
duş almak, giyinmek...
81
00:04:52,250 --> 00:04:56,980
ve dışarı çıkıp bakmak hakkında,
görsel dünya hakkında konuşmaktı.
82
00:04:57,323 --> 00:04:58,136
Çünkü...
83
00:04:58,161 --> 00:04:59,241
A. Bunu seviyorum.
84
00:04:59,266 --> 00:05:03,275
B. Sabahları panjurlarımı açtığımda,
bunun bana iyi geldiğini hissediyorum.
85
00:05:03,300 --> 00:05:04,537
Hiç yatakta uzanmam.
86
00:05:04,561 --> 00:05:05,935
Hiç yatakta uzanmam.
87
00:05:05,960 --> 00:05:08,560
Saat 6.20'de uyanır
uyanmaz kalkarım.
88
00:05:09,139 --> 00:05:13,801
Sanırım planım bugün kalkıp yaşadığım
dünyaya, Edinburgh şehrine gitmek...
89
00:05:13,825 --> 00:05:18,100
ve bakmak hakkında konuşmak,
görsel kültür hakkında konuşmaktı.
90
00:05:18,327 --> 00:05:22,340
Çünkü yarın başıma
bir şey gelecek.
91
00:05:24,200 --> 00:05:25,677
Sana şimdi mi söylemeliyim?
92
00:05:25,701 --> 00:05:29,444
Hayır, ne olacağını size
söyleyeceğimi sanmıyorum.
93
00:05:29,469 --> 00:05:32,700
Ama yarın gözlerimle ilgili
çok önemli bir şey olacak.
94
00:05:33,540 --> 00:05:36,108
Ama burada yatarken
merak ediyorum...
95
00:05:36,660 --> 00:05:40,460
bugün dışarı
çıkmasaydım ne olurdu?
96
00:05:40,800 --> 00:05:44,660
Ya bu karanlık odada
öylece yatarsam?
97
00:05:46,030 --> 00:05:48,305
Buna kamera obskura diyorlar.
98
00:05:48,330 --> 00:05:50,908
Ya bu karanlık odada uzansam...
99
00:05:50,932 --> 00:05:53,800
ve bugün gördüklerimi
hayal etsem?
100
00:05:53,920 --> 00:05:55,455
Kimlerle karşılaşabileceğimi?
101
00:05:55,480 --> 00:05:56,960
Ne hakkında düşünebilirim?
102
00:05:57,200 --> 00:05:59,868
Ya sadece gözlerimi kapatıp...
103
00:06:00,245 --> 00:06:02,435
görsel kültür
hakkında düşünseydim?
104
00:06:02,460 --> 00:06:05,883
Gördüğüm her şeyi,
gördüğüm gün batımlarını...
105
00:06:05,907 --> 00:06:09,940
gördüğüm ölü bedenleri, keşke
görmeseydim dediğim şeyleri.
106
00:06:10,320 --> 00:06:12,856
Ray Charles 1972'de
orada konuşuyordu.
107
00:06:12,980 --> 00:06:15,540
Kuzey İrlanda'daki sorunların
en yoğun olduğu dönemdi.
108
00:06:15,720 --> 00:06:18,518
Ve televizyonda bir ceset
gördüğümü hatırlıyorum...
109
00:06:18,542 --> 00:06:21,900
neredeyse eminim
72'de, televizyonda.
110
00:06:22,380 --> 00:06:23,980
Ve bu beni yıllarca
rahatsız etti.
111
00:06:24,360 --> 00:06:28,095
Yani görmek istemediği
şeylerden bahsediyor.
112
00:06:28,120 --> 00:06:29,820
Belki de bunu görmemeliydim.
113
00:06:30,340 --> 00:06:32,980
Her neyse, bugünkü
seçeneklerim bunlar.
114
00:06:33,240 --> 00:06:38,880
Dışarı çıkıp, etrafta dolaşıp, şehri
görüp, görsel şeyler hakkında mı düşüneyim?
115
00:06:39,073 --> 00:06:42,720
Bakmaktan zevk alıyor muyuz,
bakmanın tehlikeleri vesaire?
116
00:06:42,880 --> 00:06:47,500
Yoksa burada uzanıp gözlerimi
kapatıp her şeyi hayal mi edeyim?
117
00:06:49,006 --> 00:06:53,183
Çeviri: nutuzar
118
00:06:55,530 --> 00:06:57,228
Bir sonbahar günü...
119
00:06:58,420 --> 00:06:59,748
uyanıyorum...
120
00:06:59,772 --> 00:07:01,388
gözlerim açılıyor...
121
00:07:01,620 --> 00:07:03,460
ve dünyam başlıyor.
122
00:07:03,910 --> 00:07:05,540
Görsel dünyam.
123
00:07:09,416 --> 00:07:11,083
Gözlerim dışarı bakıyor.
124
00:07:11,210 --> 00:07:12,543
Bu turuncu ışık da ne?
125
00:07:18,410 --> 00:07:21,783
Onu görmek bana birkaç yıl önceki
turuncu şafağı hatırlatıyor.
126
00:07:22,450 --> 00:07:24,489
Asla unutmayacağım bir şafak.
127
00:07:25,250 --> 00:07:27,349
Kaç tane şafak gördüm?
128
00:07:32,480 --> 00:07:35,716
Yatak odama döndüğümde,
gözlerim bir ağaç görüyor.
129
00:07:36,820 --> 00:07:38,665
Onu 20 yıldır görüyorum.
130
00:07:38,690 --> 00:07:42,063
Yıllardır bu şehirde,
bu dairede yaşıyorum.
131
00:07:42,625 --> 00:07:44,348
Ağacı gördüğümde...
132
00:07:44,917 --> 00:07:46,585
yaşadığımı hissediyorum.
133
00:07:46,610 --> 00:07:49,741
O ağaç hala devam
ediyor, büyüyor...
134
00:07:49,765 --> 00:07:52,460
dünya hala devam
ediyor, büyüyor.
135
00:07:58,770 --> 00:08:01,663
Beynim tam olarak uyanık
değil ama gözlerim uyanık.
136
00:08:01,769 --> 00:08:04,516
Birlikte kafamın içinde
resimler yanıp sönüyor.
137
00:08:04,570 --> 00:08:06,830
Bir ömür boyu baktım.
138
00:08:10,776 --> 00:08:13,096
Trende gördüğüm o tüy.
139
00:08:13,510 --> 00:08:15,230
Şu termaller.
140
00:08:24,452 --> 00:08:27,580
Gözlerim tepedeki çizgide
bir motosiklet gördü.
141
00:08:34,076 --> 00:08:35,980
Kendimi bir balonun içinde.
142
00:08:46,353 --> 00:08:49,623
Gözlerim, buraya yakın
bir elektrik santraline...
143
00:08:49,820 --> 00:08:52,233
patlatılacağı gün
boyunca baktı, baktı.
144
00:08:55,040 --> 00:08:58,300
On yılların soğuk tozu, bir hayalet
yaratıyormuş gibi görünüyordu.
145
00:09:11,426 --> 00:09:14,340
Duştan sonra
gözlerim bunu gördü.
146
00:09:19,580 --> 00:09:21,915
Bu manzara bana elektrik
santralini hatırlatıyor.
147
00:09:21,940 --> 00:09:23,340
Birçok şeyi.
148
00:09:38,360 --> 00:09:40,100
Oradaki adam iyi mi?
149
00:09:40,740 --> 00:09:42,060
Ne görebiliyor?
150
00:09:42,580 --> 00:09:44,820
Gözlerimi o adamdan alamıyorum.
151
00:09:46,350 --> 00:09:48,300
Bu çekim bende bakma
isteği uyandırıyor.
152
00:09:48,560 --> 00:09:51,100
Bir günlüğüne onun
şehrini dolaşmak için.
153
00:09:51,380 --> 00:09:52,680
Gözlerim açık olarak.
154
00:09:53,500 --> 00:09:55,900
Bakmanın termallerinde süzülmek.
155
00:09:57,310 --> 00:09:58,840
Bu fikri seviyorum.
156
00:09:58,980 --> 00:10:02,020
Ama bugün bakmak istememin
tek nedeni bu değil.
157
00:10:02,853 --> 00:10:04,795
Bakmak benim neşem oldu.
158
00:10:04,820 --> 00:10:06,100
Benim dünyam.
159
00:10:07,910 --> 00:10:10,420
Ama bu dünya biraz
kapanıyor olabilir.
160
00:10:11,132 --> 00:10:13,600
Birkaç ay önce bir
DNA testi yaptım.
161
00:10:13,710 --> 00:10:18,260
Ve maküler dejenerasyon genlerinden
birine sahip olduğumu öğrendim.
162
00:10:18,719 --> 00:10:20,940
Gözlerimin merkezi kararabilir.
163
00:10:21,846 --> 00:10:23,800
Sonra birkaç hafta önce.
164
00:10:23,887 --> 00:10:25,760
Başka bir şey öğrendim.
165
00:10:25,846 --> 00:10:29,740
Yıllardır gözlüğümün sol camını
temizlemeye çalışıyordum.
166
00:10:34,290 --> 00:10:35,700
Her zaman kirliydi.
167
00:10:35,973 --> 00:10:38,380
Sonra kirli
olmadığını keşfettim.
168
00:10:38,746 --> 00:10:41,100
Gözüm bulanıklaşmıştı.
169
00:10:51,396 --> 00:10:52,965
Bir teşhis kondu.
170
00:10:52,990 --> 00:10:54,403
Katarakt.
171
00:10:54,510 --> 00:10:55,730
Kötü bir katarakt.
172
00:10:59,650 --> 00:11:01,620
Birden kendimi yaşlı hissettim.
173
00:11:03,337 --> 00:11:06,220
O turuncu şafakları
görmeyi bırakacak mıydım?
174
00:11:08,350 --> 00:11:09,940
O ağacı?
175
00:11:11,459 --> 00:11:14,940
Çatıdaki adamın üzgün
göründüğü gibi üzgün hissettim.
176
00:11:18,080 --> 00:11:20,240
Ya da ben neşeli miydim?
177
00:11:24,069 --> 00:11:25,440
İkisi de.
178
00:11:25,476 --> 00:11:28,863
Bugün bu duygular
daha da yoğunlaştı...
179
00:11:28,888 --> 00:11:33,180
çünkü yarın sabah birisi
sol gözümü kesecek.
180
00:11:33,762 --> 00:11:36,440
Doğuştan sahip olduğum
lensi çekip alacak.
181
00:11:36,649 --> 00:11:39,260
Ve plastik bir tane ekleyecek.
182
00:11:40,430 --> 00:11:43,260
Sabit bir genişliğe
sahip olacak, yeni lens.
183
00:11:43,590 --> 00:11:47,660
Böylece beynim, yakın ile uzak arasındaki
odağı kaydırmayı başaramayacak.
184
00:11:48,639 --> 00:11:52,900
Ve dünyanın sağ gözümden daha
mavi görünmesine neden olabilir.
185
00:11:54,770 --> 00:11:56,400
Görüşüm azalıyor.
186
00:11:56,670 --> 00:12:01,550
Ve gözümün kesilip açılması fikri
bana gördüklerimi düşündürüyor.
187
00:12:03,857 --> 00:12:05,564
Ameliyatımdan bir gün önce...
188
00:12:05,588 --> 00:12:09,020
görerek yaşadıklarımızın
hikayesini anlatmak istiyorum.
189
00:12:11,236 --> 00:12:14,304
Büyük Fransız ressam
Paul Cézanne...
190
00:12:14,328 --> 00:12:19,536
içinde gelişmekte olan optik
deneyim hakkında bir mektup yazdı.
191
00:12:20,317 --> 00:12:24,376
O, gelişmeyi karanlık odada bir fotoğrafın
ortaya çıkması gibi mi kastetti?
192
00:12:25,050 --> 00:12:30,820
O parlak ve açıklayıcı TV klibinde, Ray
Charles görmeyi bırakmaktan bahsetti.
193
00:12:31,336 --> 00:12:33,340
Ama ben görmeyi bırakmadım.
194
00:12:34,289 --> 00:12:36,260
Peki bende ne gelişti?
195
00:12:37,730 --> 00:12:40,740
Görsel dünya içimde
nasıl büyüdü?
196
00:12:41,510 --> 00:12:43,500
Ve sizde nasıl gelişti?
197
00:12:52,180 --> 00:12:55,020
Günün parlaklığı,
kalabalık, uğultu.
198
00:12:55,392 --> 00:12:56,589
Bunlar tarafından...
199
00:12:56,613 --> 00:13:00,225
şehrimdeki, Edinburgh'daki her
gün gördüğüm sokak tarafından...
200
00:13:00,249 --> 00:13:01,852
vurulmuş gibi hissediyorum.
201
00:13:03,160 --> 00:13:04,720
Ve manzaraları tarafından.
202
00:13:05,920 --> 00:13:07,689
Burada görülecek çok şey var.
203
00:13:07,714 --> 00:13:11,220
Bakışımın hikayesini anlatmaya
nereden başlayabilirim?
204
00:13:15,363 --> 00:13:18,890
Gördüğünüz gibi,
gerçekten dışarı çıkmadım.
205
00:13:18,954 --> 00:13:21,027
Gördüğünüz şey...
206
00:13:21,051 --> 00:13:24,249
dışarıda geçirdiğim diğer
günleri ve düşündüklerimi...
207
00:13:24,691 --> 00:13:27,740
hayal etmem ya da hatırlamamdı.
208
00:13:29,580 --> 00:13:31,460
Ede kalıp tost
yemeye karar verdim.
209
00:13:32,540 --> 00:13:37,315
Ama bıçak altına yatıp katarakt aldırmakla
ilgili söylediğim şey aslında doğru.
210
00:13:37,340 --> 00:13:42,560
Ve yarın gerçekleşmesi konusunda biraz
endişeli ya da kaygılıyım diyebilirim.
211
00:13:42,850 --> 00:13:46,020
Bu yüzden bugün benim
için önemli bir gün.
212
00:13:47,180 --> 00:13:49,576
Ve sanırım tekrar
dünyaya dönmeli...
213
00:13:49,600 --> 00:13:53,400
ve bakmanın nerede başladığı
sorusunu sormaya başlamalıyız?
214
00:13:53,647 --> 00:13:54,715
Bakmak nasıl başladı?
215
00:13:54,740 --> 00:13:57,611
Dünyayı dans ederek
var eden Shiva'nın...
216
00:13:58,620 --> 00:14:02,420
Lord Shiva'nın
hikayesini çok severim.
217
00:14:02,520 --> 00:14:05,360
Bu onun dansı ve bu da
ateş içindeki dünya.
218
00:14:05,540 --> 00:14:08,241
Dünyanın bir dansla başladığı...
219
00:14:08,996 --> 00:14:11,640
ve bir dansla şekillendiği
fikrine bayılıyorum.
220
00:14:11,665 --> 00:14:12,925
Ne kadar görsel bir şey.
221
00:14:12,950 --> 00:14:15,708
Kendi ilk görsel
anılarım açısından...
222
00:14:15,738 --> 00:14:17,351
başladığım yer...
223
00:14:17,375 --> 00:14:19,988
hatırlayabildiğim ilk şey...
224
00:14:20,012 --> 00:14:25,486
İrlanda'da bir plaj,
kocaman, boş bir plaj.
225
00:14:25,620 --> 00:14:27,657
Sanırım yanımızda
bir köpek vardı...
226
00:14:27,681 --> 00:14:30,620
ve koştuğumu, boşluğa doğru
koştuğumu hatırlıyorum.
227
00:14:31,373 --> 00:14:33,164
Şimdi tostumu bitireceğim...
228
00:14:33,188 --> 00:14:37,460
ve sonra dışarı çıkıp bakmanın
kökenlerini düşünmeye başlayacağız.
229
00:14:42,260 --> 00:14:44,100
Hikayemiz nerede başlıyor?
230
00:14:45,290 --> 00:14:47,740
Hayata bir bebek olarak
başladım tabii ki.
231
00:14:50,150 --> 00:14:53,460
Gerçek hayatta bir bebek
önce bulanık görür.
232
00:14:55,660 --> 00:15:00,043
Daha sonra Ingmar Bergman'ın
Persona filmini izlediğimde...
233
00:15:00,067 --> 00:15:04,660
annemin yüzüne hiç böyle uzanıp
uzanmadığımı merak ettim.
234
00:15:06,520 --> 00:15:10,660
Bulanıklığa, odak dışı dünyaya
dokunmak istemiş miydim?
235
00:15:12,889 --> 00:15:15,140
Ama bulanıklık
başarısızlıktır, değil mi?
236
00:15:16,657 --> 00:15:19,740
Bebekler bulanık görür
çünkü gözleri gelişmemiştir.
237
00:15:20,110 --> 00:15:22,421
Örneğin bunu Venedik'te
çektiğimde...
238
00:15:22,445 --> 00:15:25,950
keşke binayı daha net görebilseydim
dediğimi hatırlıyorum.
239
00:15:30,730 --> 00:15:34,770
Bulanık bir fotoğraf kötü bir
fotoğraftır, yoksa öyle değil mi?
240
00:15:37,300 --> 00:15:42,910
Aklıma Hasagawa Tuhaku'nun 1595
tarihli bu Japon tablosu geliyor.
241
00:15:43,349 --> 00:15:45,700
Çam ağaçlarının yedisi bulanık.
242
00:15:46,123 --> 00:15:48,780
Görüntü, en kusursuz haline
bulanıklıklarında ulaşıyor.
243
00:15:49,121 --> 00:15:53,020
Sanki odak dışı kalan ağaçlar
diğerlerinin hayaleti...
244
00:15:53,257 --> 00:15:55,422
etraflarında yüzen bir dünya.
245
00:15:56,380 --> 00:15:59,890
İtalyan ressamlar benzer
bulanıklıklara sfumato adını vermişler.
246
00:16:00,223 --> 00:16:01,820
Fumo duman demektir.
247
00:16:02,256 --> 00:16:03,660
Bir sis perdesi.
248
00:16:03,856 --> 00:16:05,340
Katarakt sanatı.
249
00:16:20,903 --> 00:16:23,748
Bu ünlü filmi çocukken
izlediğimde...
250
00:16:23,776 --> 00:16:27,940
sonunun bir sis perdesine
benzediğini düşündüğümü hatırlıyorum.
251
00:16:28,790 --> 00:16:30,420
Ama bu bir hata değildi.
252
00:16:30,870 --> 00:16:32,371
Etkileyiciydi...
253
00:16:32,420 --> 00:16:33,980
bir geliştirmeydi.
254
00:16:41,500 --> 00:16:47,220
Ve sonra Paul Cézanne'ın optik
deneyimleri gibi bulanıklıklar gelişti.
255
00:16:48,329 --> 00:16:49,683
Bir bakış attım.
256
00:16:49,790 --> 00:16:51,960
Hareketli bir dünya gördüm.
257
00:16:57,670 --> 00:17:00,240
Bir ömür sürecek
hareket başladı.
258
00:17:22,250 --> 00:17:24,389
Bunu gerçekten gördünüz mü?
259
00:17:31,717 --> 00:17:32,937
Pırıltı.
260
00:17:35,203 --> 00:17:36,300
Titreme.
261
00:17:44,443 --> 00:17:47,340
Hareket ve duygu
arasındaki ilişki.
262
00:17:51,810 --> 00:17:53,840
Sanat bu duyguyu göstermek
için yapılmıştır.
263
00:17:53,943 --> 00:17:56,823
Bir adamın neşesi ve onu
kaydeden bir çerçeve...
264
00:17:56,943 --> 00:18:01,017
neşesine eşlik edecek şekilde hareket
ediyor, onun termallerinde süzülüyor.
265
00:18:08,260 --> 00:18:11,433
Gördüğüm hareket çoğu
zaman soyut görünüyordu...
266
00:18:12,055 --> 00:18:13,856
sanki bir böcek gibi.
267
00:18:19,180 --> 00:18:20,403
Rüya gibi.
268
00:18:22,760 --> 00:18:25,460
Tüm hayatım bir hareket gibiydi.
269
00:18:30,513 --> 00:18:35,180
Bugün, göz ameliyatımdan bir gün önce,
hareketin o kadar farkındayım ki.
270
00:18:35,606 --> 00:18:38,496
Yolda karşıdan karşıya geçerken
göz hareketlerimin sayısı...
271
00:18:38,826 --> 00:18:41,426
Başım bir eksen üzerinde,
güvenliği tarıyor.
272
00:18:42,240 --> 00:18:45,740
Sol gözümle iyi göremediğim
için şimdi biraz daha zor.
273
00:18:53,480 --> 00:18:55,530
Önce bulanıklık, sonra hareket.
274
00:18:55,693 --> 00:18:59,060
Bebekliğimdeki bir
sonraki görsel adım neydi?
275
00:19:00,006 --> 00:19:03,980
Başkalarının gözlerine
karşı manyetik bir çekim.
276
00:19:06,026 --> 00:19:09,294
Yüz binlerce yıl önce,
savan çayırlarında...
277
00:19:09,565 --> 00:19:12,833
kilometrekare başına
yaklaşık iki insan düşüyordu.
278
00:19:13,120 --> 00:19:14,846
Ama hayvan sayısı
çok daha fazlaydı...
279
00:19:14,870 --> 00:19:17,660
bu yüzden insanlar hayvanların
gözlerine daha çok bakıyordu.
280
00:19:18,860 --> 00:19:22,520
Sovyet yönetmen Andrei Tarkovsky
bize bunun bir örneğini veriyor.
281
00:19:22,560 --> 00:19:26,260
Yalnız bir çocuk, bir
keçinin gözlerini görür.
282
00:19:28,633 --> 00:19:30,389
Bu bakış bizi korkutuyor mu?
283
00:19:30,414 --> 00:19:32,388
Yoksa kendimizi hayvan gibi...
284
00:19:32,412 --> 00:19:35,140
onun görsel dünyasına
dahil mi hissediyoruz?
285
00:19:39,020 --> 00:19:42,620
Bugün içinde seyahat ettiğimiz
Edinburgh kentinde...
286
00:19:42,644 --> 00:19:45,960
kilometrekare başına
yaklaşık 5.000 kişi düşüyor.
287
00:19:46,460 --> 00:19:49,500
Bir bakışın yarattığı elektrik
şokundan kaçınmak zor.
288
00:19:51,160 --> 00:19:56,220
New York savanasında, mil kare
başına 26.000 insan düşüyor.
289
00:19:56,933 --> 00:20:00,013
Göz doygunluğu her yere
bakışlar savuruyor.
290
00:20:00,680 --> 00:20:03,220
Onlardan kaçınmak için
metroya bir kitap getirin.
291
00:20:04,823 --> 00:20:08,277
Ve böylece sanatçı
Marina Abramovich...
292
00:20:08,301 --> 00:20:11,798
New York'taki Modern
Sanat Müzesi'nde...
293
00:20:11,822 --> 00:20:15,933
736 saat boyunca göz
temasından kaçınmadan oturdu.
294
00:20:16,760 --> 00:20:21,700
Tarkovsky'nin keçisi gibi
sonsuza kadar insanlara baktı.
295
00:20:23,930 --> 00:20:27,340
Kaçınmayı, bakmaktan
kaçmayı iptal etti.
296
00:20:28,020 --> 00:20:29,540
Çok yorucuydu.
297
00:20:29,853 --> 00:20:31,300
Gözyaşları geldi.
298
00:20:43,105 --> 00:20:47,340
Bulanıklık, hareket ve göz
temasından sonra ne fark ettim?
299
00:20:47,670 --> 00:20:49,860
Görsel dünyam nasıl gelişti?
300
00:20:50,730 --> 00:20:52,100
Renkler aracılığıyla.
301
00:20:52,876 --> 00:20:55,668
Hayatımda gördüğüm
ilk renklerden biri...
302
00:20:55,692 --> 00:20:59,660
hayatımda gördüğüm en büyük
renklerden biri, mavi.
303
00:21:01,450 --> 00:21:03,740
Hayatım boyunca mavi
gördüm tabii ki.
304
00:21:04,010 --> 00:21:05,820
Arabam bile maviydi.
305
00:21:06,740 --> 00:21:09,500
Geçenlerde gözlerimi
bu evden alamadım.
306
00:21:10,349 --> 00:21:13,060
Niagara Şelalesi'ne
gittiğimde tüm o mavilikler.
307
00:21:15,003 --> 00:21:16,813
Ama mavi her yerde mi?
308
00:21:17,316 --> 00:21:20,344
Homeros'un yazılarında
ya da İncil'de...
309
00:21:20,368 --> 00:21:23,860
gökyüzüne ya da denize
bir kez bile mavi denmez.
310
00:21:24,823 --> 00:21:28,580
Homeros denizin şarap renginde
ya da parlak olduğunu söyler.
311
00:21:29,400 --> 00:21:34,754
Belki de gökyüzü ve deniz o kadar büyük,
o kadar parlak, o kadar uzaktaydı ki...
312
00:21:34,778 --> 00:21:38,230
mavilikleri eski yazarlar
için pek fark edilmiyordu.
313
00:21:40,070 --> 00:21:44,334
Bu, kesinlikle Fransız sanatçı
Yves Klein'in zihninde yer etti...
314
00:21:44,358 --> 00:21:49,290
gençlik yıllarında sırtüstü uzanıp
Akdeniz gökyüzünü parmağıyla imzalamıştı.
315
00:21:51,076 --> 00:21:55,800
Sırt üstü uzanıp bir yaz
gökyüzüne sayısız defalar baktım.
316
00:21:56,710 --> 00:21:58,603
Yukarısı kapkaraydı elbette.
317
00:21:58,850 --> 00:22:04,850
Odaklanması zor ve fark etmeksizin,
kırılan maviyi gördüm hep.
318
00:22:06,470 --> 00:22:08,823
İnsanlar maviye anlam yükledi.
319
00:22:08,930 --> 00:22:10,303
Onunla oynadılar.
320
00:22:11,570 --> 00:22:16,380
Sinemanın en büyük renkçilerinden Çinli
yönetmen Zhang Yimou'yu düşünüyorum.
321
00:22:17,530 --> 00:22:20,740
Uzak mavi bir göl
kavgası sahneledi.
322
00:22:22,190 --> 00:22:25,050
Sonra su altında, yansıyan mavi.
323
00:22:29,750 --> 00:22:36,060
Kostümlerinde mavinin tonları
çoğaldı ve su akuamarin renginde.
324
00:22:42,760 --> 00:22:45,760
Onun için savaş, onun
yanağında bir gözyaşı.
325
00:22:53,506 --> 00:22:56,788
Ve mavi, Vincent van Gogh'un
zihninde de yer etti...
326
00:22:56,812 --> 00:23:00,140
gölgelerin çoğunun gri değil,
mavi olduğunu biliyordu.
327
00:23:05,675 --> 00:23:08,140
Ve Leonardo da Vinci
için de mavi önemliydi.
328
00:23:08,333 --> 00:23:13,020
Bakire'nin elbisesi, kayaların
ve gökyüzünün mavisi, çok güçlü.
329
00:23:14,146 --> 00:23:16,180
Birbirlerine ne
kadar da yakınlar.
330
00:23:16,880 --> 00:23:19,980
Buna mavi ve altın rengi
üzerine bir çalışma denebilir.
331
00:23:22,553 --> 00:23:24,610
Birbirlerine olan
yakınlıklarından bahsedin.
332
00:23:24,760 --> 00:23:27,300
Her yerdeler, mavi ve altın.
333
00:23:28,220 --> 00:23:32,108
Onları İran'da Esfahan'daki
Cuma Camii'nde gördüm...
334
00:23:32,132 --> 00:23:35,060
hayatımda gördüğüm
en güzel binaydı.
335
00:23:35,626 --> 00:23:39,820
Etrafında dolaşırken
çocukluğumun plajlarını düşündüm.
336
00:23:41,920 --> 00:23:46,260
Belki de Paul Cézanne'ın optik
gelişimden kastettiği buydu.
337
00:23:46,826 --> 00:23:49,820
Olası olmayan görsel
bağlantılar kuruluyor.
338
00:23:50,279 --> 00:23:53,260
Renkler anılarla kaplanıyor.
339
00:23:54,820 --> 00:23:58,300
Mavi ve altın rengi
doğada çokça görülür.
340
00:23:59,026 --> 00:24:02,660
Büyük yazar Goethe renklerin bu
tür yakınlıklarını anlamıştı.
341
00:24:03,419 --> 00:24:08,219
Renk çemberinin zıt tarafındaki
renkler birbirine özlem duyar.
342
00:24:10,219 --> 00:24:12,228
Burada ortada yeşil ışık...
343
00:24:12,252 --> 00:24:14,460
sağda ve solda mor gölgeler.
344
00:24:16,920 --> 00:24:19,340
Ve onun gölgesi pembe-mor.
345
00:24:21,285 --> 00:24:25,900
Alfred Hitchcock ve ekibi renklerin
birbirini nasıl arzuladığını anlamıştı.
346
00:24:30,366 --> 00:24:34,540
Yürüyüşümde, seyahatlerimde
gördüğüm renkleri düşünüyorum.
347
00:24:35,199 --> 00:24:39,859
Edinburgh'daki bir kiraz çiçeği ağacı
Amerika'daki bir dükkanla aynıdır.
348
00:24:41,467 --> 00:24:43,420
Arnavutluk'ta solgun.
349
00:24:49,050 --> 00:24:51,100
Los Angeles'ta gri ve kırmızı.
350
00:24:55,216 --> 00:24:59,354
Ve birkaç yıl önce burada,
İskoçya'da bir tatilde...
351
00:24:59,378 --> 00:25:03,660
aynı yerin iki renge
dönüştüğünü gördüm.
352
00:25:14,933 --> 00:25:18,044
Düşünüyordum da dışarı
çıkıp bakamadığınızda...
353
00:25:18,068 --> 00:25:20,680
bakmanın hikayesini
nasıl anlatırsınız?
354
00:25:21,070 --> 00:25:24,360
Düşündüğüm şeylerden biri de neden
sosyal medyayı kullanmadığımdı.
355
00:25:24,420 --> 00:25:25,948
Şimdi yapacağım şey...
356
00:25:25,972 --> 00:25:30,760
şu anda yaptığım şey hakkında tweet
atmak ve insanlara bir şey sormak.
357
00:25:30,837 --> 00:25:32,597
Henüz ne söyleyeceğimi
bilmiyorum...
358
00:25:32,622 --> 00:25:35,216
ama insanlara görsel hayatları
hakkında bir şeyler soracağım.
359
00:25:40,782 --> 00:25:42,031
Biraz garip biliyorum...
360
00:25:42,056 --> 00:25:44,845
ama dışarı çıkmadan dış dünya hakkında
bir şeyler yapmaya çalışıyorum.
361
00:25:44,870 --> 00:25:47,056
Bakmak yetişkin hayatınızda
nasıl bir rol oynadı?
362
00:25:47,081 --> 00:25:48,880
Bakmak sizi mutlu etti mi?
363
00:25:48,905 --> 00:25:50,618
Size hayat hakkında
bir şeyler öğretti mi?
364
00:25:50,643 --> 00:25:52,140
Bana resimler,
düşünceler gönderin.
365
00:26:07,146 --> 00:26:13,420
Sanırım artık Twitter'a bakma,
sosyal medyaya göz atma zamanı...
366
00:26:13,684 --> 00:26:19,660
bakalım hayatlarında "bakma" üzerine
sorduğum şeye yanıt veren olmuş mu.
367
00:26:20,323 --> 00:26:26,220
Michael Younes dedi ki, film yapmak
istiyorsan ayağa kalkmalısın.
368
00:26:27,136 --> 00:26:30,845
Ve bu görüntü, kim olduğunu
biliyorum, Chantal Ackerman.
369
00:26:30,870 --> 00:26:34,460
Bana Chantal Ackerman'ın bir resmini
gönderdi ve tembel yatağından kalk dedi.
370
00:26:35,010 --> 00:26:36,860
Tamam, bunun için
teşekkür ederim Michael.
371
00:26:37,163 --> 00:26:43,823
Laura Cumming, kendisi bir sanat tarihçisi
ve The Observer'ın sanat eleştirmeni.
372
00:26:43,883 --> 00:26:45,813
Ve çok iyi kitaplar yazdı.
373
00:26:46,396 --> 00:26:47,616
Ne demiş?
374
00:26:47,650 --> 00:26:49,705
Bakmak benim için
kesinlikle her şeydir.
375
00:26:49,730 --> 00:26:51,505
Saf neşe, tam bir minnettarlık.
376
00:26:51,530 --> 00:26:55,634
Artık konuşmasam, yazmasam, müzik
yapmasam ya da hareket etmesem de...
377
00:26:55,658 --> 00:26:58,580
bakmanın, görmenin aktif
yaşamına sahip olurdum.
378
00:26:58,866 --> 00:27:03,688
Ve geceleri rüyalarda tekrar tekrar
canlanan, doyumsuz bir arzuya...
379
00:27:03,713 --> 00:27:06,006
durmaksızın tatmine ulaşan.
380
00:27:06,351 --> 00:27:07,500
Vay canına.
381
00:27:11,739 --> 00:27:15,935
Madem sordunuz, karantina boyunca zamanı
tek bir kartpostala bakarak geçirdim...
382
00:27:15,959 --> 00:27:18,811
resmin neden bu kadar
alçakgönüllü, görkemli, sınırlı...
383
00:27:18,835 --> 00:27:22,020
ama yine de tükenmez
olduğunu çözmeye çalışarak.
384
00:27:22,660 --> 00:27:24,340
Ve bakın ne.
385
00:27:29,506 --> 00:27:31,460
Çok ünlü bir tablo.
386
00:27:37,420 --> 00:27:39,383
Stephen Clarke diyor ki...
387
00:27:39,407 --> 00:27:42,579
“Bir bardak Guinness'in çökmesi
ya da yüzümün yaşlanması gibi...
388
00:27:42,603 --> 00:27:45,540
gerçekleşmesi zaman alan
şeylere bakmaktan hoşlanıyorum.
389
00:27:46,210 --> 00:27:47,860
Çok güzel Stephen,
teşekkür ederim.
390
00:27:48,393 --> 00:27:51,680
Ne zaman şiddete maruz kalsam,
gözlerimi açık tutarım.
391
00:27:51,760 --> 00:27:54,860
Ne zaman öpülsem,
gözlerimi kapalı tutarım.
392
00:27:55,493 --> 00:28:00,260
Belki de şiddetle öpülseydim,
bir gözümü açık tutardım.
393
00:28:05,739 --> 00:28:07,331
Maki Monon diyor ki...
394
00:28:07,355 --> 00:28:10,400
günlük olaylara tuhaf
açılardan bakmayı seviyorum.
395
00:28:10,620 --> 00:28:13,880
Karantina sırasında odamın
etrafında bir tur attım.
396
00:28:14,090 --> 00:28:19,181
Beyaz duvara baktım çünkü aklıma
gelen en ilginç şey buydu.
397
00:28:19,520 --> 00:28:23,300
Doygunluğu artırdığımda
yeni bir evren ortaya çıktı.
398
00:28:35,899 --> 00:28:37,508
Connor Murphy diyor ki...
399
00:28:37,532 --> 00:28:42,084
sınıf penceremden spor sahasına
bakıyorum, öğrencilerime bakıyorum...
400
00:28:42,108 --> 00:28:45,586
pencereden dışarı bakıp
onları görmezden geliyorum...
401
00:28:45,610 --> 00:28:48,791
dışarıda spor olmayınca
anın tadını çıkarıyorlar.
402
00:28:48,815 --> 00:28:53,059
Kuş sürüsünü izliyorum, sahada
dolaşıp yiyecek böcek arıyorlar.
403
00:28:55,140 --> 00:28:57,400
Sahaya bakmanın
farklı yolları var.
404
00:28:57,425 --> 00:29:00,247
Bazen organize spor yapan
öğrencilerle dolu oluyor...
405
00:29:00,271 --> 00:29:03,740
bazen beden eğitimi dersi,
bazen de teneffüs saçmalıkları.
406
00:29:04,106 --> 00:29:07,900
Bazen doğa ele geçiriyor; kuşlar, rüzgar
ve yeşeren otlar her yeri kaplıyor.
407
00:29:08,120 --> 00:29:13,500
Bazen robot çim biçme makinesi
yavaşça bir uçtan bir uca dönüyor.
408
00:29:14,792 --> 00:29:16,072
Vay canına, Connor.
409
00:29:19,040 --> 00:29:20,500
Bu bir film.
410
00:29:22,510 --> 00:29:26,250
Mia Bayes, bir başkasına bakabilmenin,
gerçekten bakabilmenin...
411
00:29:26,274 --> 00:29:29,620
yetişkinliğe geçişin bir
parçası olduğunu söylüyor.
412
00:29:35,180 --> 00:29:39,360
Bazı insanlar görülmeye susamıştır,
bazıları ise bundan çekinir.
413
00:29:41,550 --> 00:29:44,986
Baktığımda, gerçekten görülmediğin
ama sürekli bakıldığın...
414
00:29:45,010 --> 00:29:49,780
o kızlık halinin yükünden intikam almayı,
bakışlarımla karşı koymayı öğrendim.
415
00:29:58,623 --> 00:30:00,700
Lynne McFaddenway-Jones...
416
00:30:01,389 --> 00:30:06,140
Lynne ile kuşatma sırasında
Saraybosna'da tanıştım.
417
00:30:06,926 --> 00:30:09,940
Kendisi büyük bir
aktivist ve psikiyatrist.
418
00:30:11,053 --> 00:30:14,405
Net bir şekilde görebilmek
çok büyük bir keyif veriyor.
419
00:30:14,430 --> 00:30:17,338
Şu anda bir balıkçı
teknesinin geçmesini...
420
00:30:17,362 --> 00:30:21,017
bir esintinin tomurcuklanan
yaprakları karıştırmasını...
421
00:30:21,041 --> 00:30:24,780
ve bir karganın daldaki
dengesini kaybetmesini istiyorum.
422
00:30:27,910 --> 00:30:30,300
Yaşadığımı ve iyi
olduğumu biliyorum.
423
00:30:31,090 --> 00:30:33,500
Farkındalığı unut, sadece bak.
424
00:30:33,870 --> 00:30:35,740
İşte bu haftanın kelebeği.
425
00:30:36,190 --> 00:30:37,820
Lynne Jones.
426
00:30:38,750 --> 00:30:40,100
Bu çok güzel.
427
00:30:43,583 --> 00:30:48,163
Sonra Kevin Williamson, arkadaşım
Kevin Williamson bir resim gönderdi.
428
00:30:50,020 --> 00:30:55,591
Çok mutlu, renkler, gökyüzü, dünyadaki
yerimiz, dün Leith Rıhtımı'nda.
429
00:30:56,850 --> 00:31:00,660
Emma Fletcher, güzellik
her yerde, güvende kalın.
430
00:31:01,436 --> 00:31:06,420
Vay canına, omzumun fotoğrafını
çekmiş ve üzerine bir şey eklemiş.
431
00:31:11,020 --> 00:31:15,059
Chris diyor ki, oldukça işlevsiz bir
ailede yetişen bir genç olarak...
432
00:31:15,083 --> 00:31:17,743
sık sık yatak odamdaki
masama sığınırdım.
433
00:31:17,920 --> 00:31:19,881
Pencerenin yanında
oturuyordum...
434
00:31:19,905 --> 00:31:23,541
ve demiryolu hattı ile mütevazı
bir sanayi bölgesine bakıyordum.
435
00:31:23,810 --> 00:31:27,987
Bu ortamın dinamiklerini
izleyerek saatler geçirirdim...
436
00:31:28,011 --> 00:31:30,741
ve bu bana büyük bir
teselli sağlardı.
437
00:31:44,440 --> 00:31:49,080
Tüm bunları sadece okuduğumu biliyorum
ama burada çok fazla duygu var.
438
00:31:50,800 --> 00:31:55,751
Pek çok insan bakmaktan bir
tür cankurtaran halatı...
439
00:31:56,660 --> 00:32:02,920
ya da bir şeye, hayata ya da güvenliğe
atılan bir tür çapa olarak bahsediyor.
440
00:32:12,280 --> 00:32:14,580
Tüm bunlardan
oldukça etkilendim.
441
00:32:15,240 --> 00:32:17,519
İnsanlar sorumu
ciddiye aldılar...
442
00:32:17,543 --> 00:32:22,249
bu beni bazen biraz şaşırtıyor çünkü
insanlar beni biraz salak sanıyor...
443
00:32:23,374 --> 00:32:28,188
ama aynı zamanda insanlar
bakmayı yaşamla...
444
00:32:29,060 --> 00:32:32,290
canlılıkla ve teselliyle
ilişkilendiriyor.
445
00:32:32,315 --> 00:32:33,768
Teselli kelimesine bayılıyorum.
446
00:32:33,793 --> 00:32:38,170
Çok fazla kullanmadığımız eski
bir Viktorya dönemi sözcüğü gibi.
447
00:32:38,230 --> 00:32:41,250
Kendinizi ya da bir başkasını
nasıl teselli edersiniz?
448
00:32:41,610 --> 00:32:43,876
Ve genellikle
teselli dokunmak...
449
00:32:45,420 --> 00:32:47,060
ya da sarılmakla ilgilidir.
450
00:32:48,180 --> 00:32:49,780
Ve biz sarılamayız.
451
00:32:51,537 --> 00:32:54,348
Beş aydır kaç kişiye sarıldım...
452
00:32:55,820 --> 00:32:57,540
bir?
453
00:33:00,176 --> 00:33:02,758
Ve belki de bu garip durumda...
454
00:33:02,782 --> 00:33:07,456
açıkça bu odadan çıkabilirim,
ama bu oda bir tür karanlık.
455
00:33:08,020 --> 00:33:10,980
Oda, evde kalma
sürecinin bir sembolü.
456
00:33:13,020 --> 00:33:14,654
Belki de bakmak...
457
00:33:14,678 --> 00:33:19,700
insanlara fiziksel olarak dokunamadığınızda
bir şeylerle başa çıkmanın bir yoludur.
458
00:33:21,390 --> 00:33:23,300
Ya da biraz teselli.
459
00:33:48,283 --> 00:33:50,780
Bunu Dave
Hollingsworth gönderdi.
460
00:33:54,860 --> 00:33:57,629
Diyor ki, bu sayılır
mı bilmiyorum ama...
461
00:33:57,654 --> 00:34:01,580
aynaya baktığımda ya da
bakmak zorunda kaldığımda...
462
00:34:03,500 --> 00:34:06,220
kendime bakmanın zorluğundan
başka bir şey olmadı.
463
00:34:06,990 --> 00:34:08,780
Bir kabus görüyorum.
464
00:34:09,630 --> 00:34:11,940
Görünüşümden nefret ediyorum.
465
00:34:15,720 --> 00:34:18,980
Sanırım bakmak benim
için zor, gerçekten zor.
466
00:34:21,200 --> 00:34:22,980
Bu, hafif bir tabir olur.
467
00:34:54,180 --> 00:34:57,029
Tıpkı Ray Charles'ın
konuştuğu o klibin...
468
00:34:57,053 --> 00:35:02,081
bakmak ve bakmaya dair düşündüklerim
hakkında beni gerçekten zorladığı gibi.
469
00:35:02,460 --> 00:35:05,927
Birkaç yıl önce tanıştığım
bir kadın da renk konusunda...
470
00:35:05,951 --> 00:35:07,740
bana gerçekten meydan okumuştu.
471
00:35:08,380 --> 00:35:09,436
Newcastle'daydım.
472
00:35:09,460 --> 00:35:10,916
Adı Claire Murphy idi.
473
00:35:10,980 --> 00:35:13,800
Filmlerimden biri için
soru-cevap yapıyordum.
474
00:35:13,980 --> 00:35:18,621
Elini kaldırdı ve “Affedersiniz, burada
renklerden çok bahsediyorsunuz.” dedi.
475
00:35:18,960 --> 00:35:20,160
Ben renk körüyüm.
476
00:35:20,185 --> 00:35:21,580
Renkleri göremiyorum.
477
00:35:21,960 --> 00:35:26,436
Ve tabii ki renk körlüğünü biliyordum
ama bu konuda biriyle hiç konuşmamıştım.
478
00:35:26,460 --> 00:35:31,140
Bu yüzden onun e-posta adresini aldım
ve bir e-posta alışverişi yaptık.
479
00:35:31,165 --> 00:35:32,780
Bir kısmı burada.
480
00:35:42,270 --> 00:35:48,720
Tamam, Paul Impressburger filmi hakkında
konuşmaya başladık, A Matter of Life and
481
00:35:48,830 --> 00:35:51,080
Renkli ve siyah beyaz olan ölüm.
482
00:35:51,420 --> 00:35:56,629
Sevgili Mark, Paul Impressburger'ın "A
Matter of Life and Death" filminde...
483
00:35:56,653 --> 00:36:00,660
renkleri soluklaştırma tercihinde
bulunduğunu bilmiyordum.
484
00:36:01,100 --> 00:36:05,540
Filmin hayranıyım, ancak kendi
tarzımda keyif aldığım da açık.
485
00:36:06,630 --> 00:36:11,813
Eğer bir bahçe tasvirinde kırmızılar,
morlar ve yeşillerden bahsediliyorsa...
486
00:36:11,837 --> 00:36:16,200
o bahçenin benim hayalimde canlı
ve hareketli olduğunu düşünürüm.
487
00:36:17,640 --> 00:36:24,798
Yeşili tanımlamak için yosun, elma, nane,
zeytin vb. gibi tanımlamalar duymak...
488
00:36:24,822 --> 00:36:27,200
benim için şaşırtıcı.
489
00:36:27,860 --> 00:36:30,900
Nasıl oluyor da bunların hepsi
aynı renk ama farklı olabiliyor?
490
00:36:31,220 --> 00:36:33,660
Eminim sizin için her
şey gayet açıktır.
491
00:36:34,595 --> 00:36:38,900
Oz Büyücüsü'nü siyah beyaz izlemek
hakkındaki düşüncelerinizi merak ediyorum.
492
00:36:39,500 --> 00:36:42,300
Gri tuğlalı yolu nasıl
bulacaksınız bakalım?
493
00:36:44,170 --> 00:36:48,380
Ben de Oz Büyücüsü'nü siyah beyaz
izledim, çünkü o benden bunu istedi.
494
00:36:50,087 --> 00:36:54,900
Sevgili Claire, Oz Büyücüsü'nü
siyah beyaz izledim ve şok oldum.
495
00:36:55,620 --> 00:37:00,014
Dorothy Oz'un kapısını açtığında
müzik değişiyor elbette...
496
00:37:00,038 --> 00:37:05,800
ama siyah beyaz olunca kapıyı açtıktan
sonra görsel kontrast sanki azalıyor.
497
00:37:06,733 --> 00:37:11,300
Sanırım bu, Oz sahnesindeki renklerin
yoğunluğu sağlamasından kaynaklanıyor.
498
00:37:11,533 --> 00:37:14,180
Işıklandırmanın görevi
nispeten daha az.
499
00:37:15,210 --> 00:37:19,540
Ama beni asıl şaşırtan duygusal
yükselişin azalması oldu.
500
00:37:20,860 --> 00:37:24,160
Renklerdeki değişim bende
ani bir mutluluk yaratıyor.
501
00:37:24,546 --> 00:37:27,422
Dorothy'nin dudaklarındaki
domates kırmızısı...
502
00:37:27,446 --> 00:37:31,100
saçlarındaki bakır rengi ve
elbisesindeki mavi pötikare.
503
00:37:31,939 --> 00:37:34,220
Göremediğiniz kelimeleri
kullandığım için özür dilerim.
504
00:37:34,530 --> 00:37:40,041
Bunlar beni daha taze, daha canlı
gösteriyor, sanki kan nakli yapılmış gibi.
505
00:37:41,960 --> 00:37:43,605
Yani ben sadece...
506
00:37:45,020 --> 00:37:47,369
Sanırım bundan sonra
renkleri düşünmeye...
507
00:37:47,393 --> 00:37:49,741
renkleri daha çok
takdir etmeye başladım.
508
00:37:50,980 --> 00:37:56,517
Ama bu filmde, renkten
ışığa bakan bu hikayede...
509
00:37:56,541 --> 00:38:01,740
neden ışık hakkında
düşünmeye başlamıyoruz?
510
00:38:07,340 --> 00:38:11,228
Görsel gelişimimde,
bakma hayatımda...
511
00:38:11,620 --> 00:38:13,700
ışığı ilk ne zaman fark ettim?
512
00:38:14,169 --> 00:38:16,660
Belki bir Noel ağacının
sıcacık ışıltısı?
513
00:38:17,509 --> 00:38:22,020
Belki on yaşımdayken televizyondaki
eski bir Hollywood melodramında?
514
00:38:23,283 --> 00:38:25,188
İnsanlar ortaya çıktı...
515
00:38:25,504 --> 00:38:26,820
ortaya çıktı.
516
00:38:27,642 --> 00:38:30,760
Işık hayatı muhteşem
ve şok edici yaptı.
517
00:38:33,636 --> 00:38:36,840
Işığın tek bir hikaye
olmadığını fark etmeye başladım.
518
00:38:36,977 --> 00:38:38,407
Bir sürü hikayeydi.
519
00:38:41,830 --> 00:38:45,820
Kışın karanlık olan böyle
bir şehirde ışık ararsınız.
520
00:38:48,135 --> 00:38:52,280
Modunuz düştüğünüzde sizi
kaldırır, yeni bir başlangıç gibi.
521
00:38:54,229 --> 00:38:58,249
İlkokuldayken şafak ışığının
kaldırışını hatırlıyorum.
522
00:39:01,515 --> 00:39:03,165
Sanki kenetleniyorsunuz...
523
00:39:03,654 --> 00:39:05,815
ya da başka bir
şeye dönüşüyorsunuz.
524
00:39:07,805 --> 00:39:09,525
Bu hisleri seviyorum.
525
00:39:09,700 --> 00:39:11,330
Onları yanımda taşıdım.
526
00:39:16,230 --> 00:39:20,347
Bugün otobüsümden, şehrimizdeki
bu tür bir Akropolis'i...
527
00:39:20,371 --> 00:39:24,710
Kuzey Atina'mızı görüyorum ve
diğer Akropolis'i düşünüyorum.
528
00:39:28,420 --> 00:39:31,663
Onu bir tapınak ya da
kale olarak değil...
529
00:39:32,107 --> 00:39:35,740
sadece ışıkla dönüşen bir
şey olarak mı düşünüyoruz?
530
00:39:37,700 --> 00:39:39,210
Kaldıran ışık mı?
531
00:39:45,470 --> 00:39:46,680
Kutlayan ışık mı?
532
00:39:51,060 --> 00:39:55,090
Orta Çağ'da iki farklı
ışık türünden bahsedilirdi.
533
00:39:55,850 --> 00:39:59,590
İlki, lux, gözlerinizle
gördüğünüz günlük ışıktı.
534
00:40:02,170 --> 00:40:05,730
İkincisi, lumen, ruhani ışıktı.
535
00:40:05,890 --> 00:40:11,370
Sizi coşkuya ya da acıya
götüren türden bir ışık.
536
00:40:14,140 --> 00:40:18,390
Şimdi kendinden geçme ve acı hakkında on
yaşımda bildiğimden daha çok şey biliyorum.
537
00:40:21,836 --> 00:40:26,556
Soldaki Mısır firavunu ışık
hakkında dini bir dönüşüm geçirdi.
538
00:40:27,550 --> 00:40:32,711
Güneşe, Aten'e tapmaya başladı ve bu
yüzden adını Akhenaten olarak değiştirdi.
539
00:40:33,690 --> 00:40:37,420
Güneş ışığı okları ona ve karısı
Nefertiti'ye doğru uzanıyor.
540
00:40:43,270 --> 00:40:46,710
Kaldırma, dönüştürme,
kutlama, tapınma.
541
00:40:46,956 --> 00:40:49,700
Elektrik ışığı ise tekrar
bir yenilik getirdi.
542
00:40:51,017 --> 00:40:53,820
Bu, insanların gece boyunca
daha uzun süre çalışabileceği...
543
00:40:54,199 --> 00:40:56,717
ve genellikle daha fazla
sömürülebileceği anlamına geliyordu.
544
00:40:56,876 --> 00:41:00,046
Ev hayatı daha aydınlık,
daha geniş oldu.
545
00:41:01,583 --> 00:41:02,860
Peki ya şehirler?
546
00:41:03,823 --> 00:41:04,780
Işık manzaraları.
547
00:41:10,540 --> 00:41:13,780
Çocukluğumdan beri kuzey
şehirlerini tercih ederim.
548
00:41:14,616 --> 00:41:17,460
Yazın güney göz kamaştırıcıdır.
549
00:41:18,803 --> 00:41:23,500
Finlandiya'da bir çocuk, her zaman
sevdiğim türden bir kuzey akşamı.
550
00:41:25,837 --> 00:41:27,540
Arkasındaki ışık manzarası.
551
00:41:28,123 --> 00:41:31,460
Gökyüzü kasvetli,
renk yok, sadece ışık.
552
00:41:35,267 --> 00:41:36,700
Sonra trenin ışığı.
553
00:41:48,526 --> 00:41:50,358
Ve su, kıvılcımlar gibi...
554
00:41:50,383 --> 00:41:51,908
düşen ışık gibi...
555
00:41:51,940 --> 00:41:53,468
bilim kurgu ışığı gibi...
556
00:41:53,492 --> 00:41:54,820
rüya ışığı gibi.
557
00:42:02,980 --> 00:42:05,460
Bir de küçük bir
kadeh şarabımız var.
558
00:42:08,206 --> 00:42:09,900
Bu sıradan bir bardak değil.
559
00:42:11,340 --> 00:42:13,531
Büyük bir film yıldızı,
Jane Russell...
560
00:42:13,555 --> 00:42:15,440
onu Gentlemen Prefer
Blondes filminde...
561
00:42:15,464 --> 00:42:17,633
Marilyn Monroe ile birlikte
görmüş olabilirsiniz.
562
00:42:17,980 --> 00:42:23,380
Mavi bir fon üzerinde kırmızı elbiseler
giyerek çıktıkları ünlü bir sahne vardır.
563
00:42:23,555 --> 00:42:25,960
Ve Hollywood'un o yüksek rengi.
564
00:42:26,180 --> 00:42:28,940
Biliyorsunuz, daha önce
maviden bahsetmiştik.
565
00:42:29,660 --> 00:42:33,340
Ve Jane Russell, o kadın,
buraya bu daireye geldi.
566
00:42:34,250 --> 00:42:36,375
Ve İskoçya'da birkaç gün kaldı.
567
00:42:36,400 --> 00:42:37,755
Ve çok eğlendik.
568
00:42:37,780 --> 00:42:39,420
Çok hoş bir kadındı.
569
00:42:39,633 --> 00:42:44,113
Ve bu bardaktan buzlu çay içti.
570
00:42:45,560 --> 00:42:47,220
Ve ben onu neredeyse
hiç kullanmadım.
571
00:42:47,480 --> 00:42:53,300
Ama burada uzanıp bakmayı
düşündüğüm için ona bakıyorum.
572
00:42:53,340 --> 00:42:54,345
Garip değil mi?
573
00:42:54,370 --> 00:42:56,480
Ona baktığımı
söylemek mümkün mü?
574
00:42:56,716 --> 00:42:59,180
Bu bardağa bakıyorum
ve onu düşünüyorum?
575
00:43:00,020 --> 00:43:01,160
Cevabım evet.
576
00:43:01,250 --> 00:43:03,380
Bardak ona benzediği için değil.
577
00:43:04,050 --> 00:43:06,277
Ama ona dokunduğunu fark ettim.
578
00:43:06,301 --> 00:43:07,860
Ve bu bir derece ayrılık.
579
00:43:08,592 --> 00:43:10,310
Ve bu bir çeşit...
580
00:43:14,280 --> 00:43:15,700
Bu bir hafıza görüntüsü.
581
00:43:17,490 --> 00:43:19,500
Eskiden ondan
e-postalar alırdım.
582
00:43:22,710 --> 00:43:23,700
Jane Russell.
583
00:43:34,410 --> 00:43:37,520
Saatlerdir yataktayım.
584
00:43:37,640 --> 00:43:41,160
En son ne zaman bütün gün
yatakta yattığımı bilmiyorum.
585
00:43:41,560 --> 00:43:44,580
Ve bir sürü şey hakkında
konuştuğumuzu hissediyorum.
586
00:43:45,080 --> 00:43:49,420
Burada, bu karanlık odada yatarken bir
projektör gibi olduğumu hissediyorum.
587
00:43:49,767 --> 00:43:52,800
Sunset Bulvarı'ndaki projektör
sahnesini biliyor musunuz?
588
00:43:53,020 --> 00:43:55,283
Oturdukları yerde
dumanı ve projektörü...
589
00:43:55,307 --> 00:43:57,980
sanki onların düşünceleriymiş
gibi görürsünüz.
590
00:43:58,490 --> 00:44:00,860
Sanki bugün yaptığım şey buydu.
591
00:44:02,285 --> 00:44:06,620
Renkler ve ışık
hakkında konuştuk.
592
00:44:06,993 --> 00:44:10,993
Işık, yani... çocukluk,
bulanıklık ve her şey.
593
00:44:11,920 --> 00:44:15,380
Ama şimdi insanların hayatlarındaki
bir sonraki aşamaya geçmeliyiz.
594
00:44:15,420 --> 00:44:18,360
Benim hayatım, sizin
hayatınız, yani ergenlik.
595
00:44:20,980 --> 00:44:23,570
Gerçeklik ve hayat tarafından...
596
00:44:23,940 --> 00:44:27,160
bir şekilde ezildiğinizi
hissettiğiniz o zaman.
597
00:44:27,260 --> 00:44:28,980
Kendinize bakmaya başlarsınız.
598
00:44:31,210 --> 00:44:32,924
Kendinize baktığınızı ve...
599
00:44:34,683 --> 00:44:36,795
“Merhaba, çirkin” diye
düşündüğünüzü biliyorum.
600
00:44:36,820 --> 00:44:40,815
Bu şeye, yüzünüze bakarsınız ve
onda bir tür ideal ararsınız.
601
00:44:40,840 --> 00:44:42,395
Ve bulamazsınız.
602
00:44:42,420 --> 00:44:48,320
Ve bence Snapchat ve selfie
çağında, daha da fazla.
603
00:44:48,560 --> 00:44:53,580
Kendi yüzünüzdeki kaygı
manzarasını görmenin yolları var.
604
00:44:53,740 --> 00:44:58,200
Başarısızlığı kendi yüzünüzde
görmenin de bir yolu var.
605
00:44:59,660 --> 00:45:01,740
Bu yüzden bunun
hakkında konuşmalıyız.
606
00:45:02,900 --> 00:45:05,429
Ve tabii ki bedenlere de
bakmaya başlarsınız...
607
00:45:05,453 --> 00:45:07,981
kendi bedeninize ve diğer
insanların bedenlerine.
608
00:45:08,973 --> 00:45:10,926
Ve işte...
609
00:45:11,620 --> 00:45:16,833
potansiyel başarısızlığı
orada da görmeye başlarsınız.
610
00:45:25,020 --> 00:45:29,889
Gençliğimde Robert De Niro adında bir
taksi şoförü gördüğümü hatırlıyorum.
611
00:45:29,913 --> 00:45:34,380
Gömleğini çıkardığı ve elinde bir
silahla durduğu bir sahne vardı.
612
00:45:34,650 --> 00:45:39,500
Göğsünü gördüm ve işte bir göğüs, bir
erkek göğsü böyle olmalı diye düşündüm.
613
00:45:39,900 --> 00:45:42,138
Sonra kendi göğsüme baktım...
614
00:45:42,260 --> 00:45:44,900
ve düşündüm ki, öyle değil.
615
00:45:45,886 --> 00:45:47,900
Başarısızlık, başarısızlık.
616
00:45:48,235 --> 00:45:51,901
Bu da bakmanın kötü yanlarından biri,
bakmanın korkunç yanlarından biri.
617
00:45:52,100 --> 00:45:55,540
Karşılaştırdığınızda hayal
kırıklığına uğradığınız duygusu.
618
00:45:56,293 --> 00:45:59,580
Ama iyi şeyler de var,
yaşlandıkça fark ediyorsunuz...
619
00:45:59,604 --> 00:46:01,833
vücudunuzla ilgili
iyi şeyler de var.
620
00:46:02,515 --> 00:46:08,300
Gözlerim, zaten söylediğim gibi, bana
verdiği keyif… bir de bacaklarım.
621
00:46:09,700 --> 00:46:13,820
Açık ara benimle ilgili
en iyi şey bacaklarım.
622
00:46:18,570 --> 00:46:22,463
Dünyanın en büyük şehirlerinden
bazılarını yürüyerek geçtim.
623
00:46:24,799 --> 00:46:32,799
New York, Berlin, Moskova, Los
Angeles, Paris, Mumbai, Delhi,
624
00:46:36,066 --> 00:46:40,980
Londra, Belfast, Cardiff, tüm
bu şehirler, Dublin, Tahran.
625
00:46:44,020 --> 00:46:50,460
Eğer bedenlerden bahsediyorsak,
bence benimle ilgili en iyi şeyler...
626
00:46:50,804 --> 00:46:56,220
beni en çok besleyen şeyler
gözlerim ve bacaklarım.
627
00:47:00,145 --> 00:47:02,430
Neyse, sanırım hikayemizin
bundan sonraki kısmı bu.
628
00:47:02,455 --> 00:47:05,700
Ergenler ve gençler.
629
00:47:06,100 --> 00:47:07,500
Hazır mısınız?
630
00:47:10,160 --> 00:47:11,680
Dans etmek istiyorum.
631
00:47:38,500 --> 00:47:40,640
İskoç delikanlılar ve takımları.
632
00:47:40,743 --> 00:47:42,380
Havai fişek gibiler.
633
00:47:42,610 --> 00:47:44,580
Onlar yatak odaları,
onlar dünyalar.
634
00:47:47,690 --> 00:47:50,860
Sahne dekoru ya da kaya
havuzu gibi odalar.
635
00:47:52,550 --> 00:47:55,460
Buradan hayatlarını
hayal ediyorlar.
636
00:48:00,610 --> 00:48:03,160
Büyüdüm, bir genç oldum.
637
00:48:04,420 --> 00:48:05,820
Kendimi gördüm.
638
00:48:06,466 --> 00:48:08,940
Görsel dünyam yeniden gelişti.
639
00:48:09,820 --> 00:48:12,540
Daha heyecanlı ve
sıkıntılı hale geldi.
640
00:48:16,386 --> 00:48:20,780
Başka ne olursa olsun, kendinize
baktığınızda her zaman bir şok yaşarsınız.
641
00:48:21,273 --> 00:48:25,060
Fransız ressam Gustave Courbet
burada şok olmuş görünüyor.
642
00:48:25,610 --> 00:48:26,700
Ne görüyor?
643
00:48:27,273 --> 00:48:28,320
Egosunu mu?
644
00:48:28,446 --> 00:48:29,489
Güzellik mi?
645
00:48:29,514 --> 00:48:30,540
Nevroz?
646
00:48:30,873 --> 00:48:32,100
Canlılık?
647
00:48:32,810 --> 00:48:36,380
Saçlarını geriye atıyor ve sanki
“Bu gerçekten ben miyim?” diyor.
648
00:48:37,200 --> 00:48:38,620
24 yaşındaydı.
649
00:48:40,993 --> 00:48:47,020
Marie Geneviève Boulia 1700'lerin sonunda
kendine baktığında başka bir şey gördü.
650
00:48:49,000 --> 00:48:50,740
Kendini beğenmişlik miydi?
651
00:48:51,720 --> 00:48:57,460
Başını kaldırıp biraz çevirdi, şeklini,
ortamını, kendi ortamını görmek için.
652
00:49:01,693 --> 00:49:03,948
Alman sanatçı Albrecht Dürer...
653
00:49:03,972 --> 00:49:07,140
burada benliğin şokunun ya
da hazzının ötesini görüyor.
654
00:49:07,760 --> 00:49:12,540
İsa Mesih'i simetrik, yakışıklı
durgunluğu içinde görüyor.
655
00:49:13,387 --> 00:49:16,847
Burada hiçbir titreme yok,
tuvali aceleyle doldurma yok.
656
00:49:17,600 --> 00:49:20,500
Oto portre bir aşk eylemidir.
657
00:49:21,420 --> 00:49:26,860
Ayna kelimesi Latincede hayret etmek
anlamına gelen mirari'den gelir.
658
00:49:30,039 --> 00:49:33,988
Frida Kahlo gördüklerinden
pek etkilenmemişti...
659
00:49:34,165 --> 00:49:36,260
ama bakmaya mecburdu.
660
00:49:37,200 --> 00:49:41,611
İşte o, Meksika ile Amerika Birleşik
Devletleri arasındaki sınırda...
661
00:49:41,635 --> 00:49:44,140
bir kaide üzerinde,
bir oto portrede.
662
00:49:47,940 --> 00:49:50,510
Sağ taraftaki duman
fabrikaları ve gökdelenler...
663
00:49:50,534 --> 00:49:52,780
onun nefret ettiği
Amerika'yı gösteriyor.
664
00:49:53,620 --> 00:49:57,047
Soldaki çiçekler ve
kaktüsler, antik heykel...
665
00:49:57,071 --> 00:50:00,957
ermiş ve güneşle ay arasındaki
elektrik kıvılcımı...
666
00:50:00,981 --> 00:50:05,180
onun tercih ettiği elementel
Meksika'nın sembolleridir.
667
00:50:06,340 --> 00:50:07,300
Neredeler?
668
00:50:07,520 --> 00:50:08,860
Bu kadar basit mi?
669
00:50:09,619 --> 00:50:11,988
Kahlo modernist ve solcuydu...
670
00:50:12,100 --> 00:50:14,500
bu yüzden bacalara
karşı değildi.
671
00:50:15,350 --> 00:50:17,280
Üzerinde Ford yazıyor.
672
00:50:18,120 --> 00:50:21,180
Ve Henry Ford kliniğinde
düşük yapmıştı...
673
00:50:21,540 --> 00:50:25,340
bu yüzden görüntü ulus kadar
kayıpla da ilgili görünmeye başladı.
674
00:50:26,160 --> 00:50:31,120
Sol üstteki güneşin sağ alttaki
turuncu ısıtıcıda yankısı var.
675
00:50:33,080 --> 00:50:36,260
Kahlo bu ulus rüyasında
bir denge unsuru gibiydi.
676
00:50:37,940 --> 00:50:40,640
Ben de biraz ülkeler
arasında hissettim kendimi.
677
00:50:41,090 --> 00:50:44,120
İrlandalıyım, İskoç’um,
İngiliz’im, sanırım.
678
00:50:44,693 --> 00:50:47,020
Bu farklı yerlerin imgeleri.
679
00:50:47,513 --> 00:50:49,420
Her bir yerdeyim.
680
00:50:53,440 --> 00:50:56,060
Her yerde kendimi görüyorum.
681
00:50:57,946 --> 00:51:01,220
Bugünlerde kendini
görmemek çok zor.
682
00:51:05,379 --> 00:51:09,180
Her yıl 30 milyar civarında
selfie paylaşılıyor.
683
00:51:10,726 --> 00:51:12,286
Çoğunluğu kadınlar tarafından.
684
00:51:13,380 --> 00:51:16,260
Bazı insanlar selfie'lerin
narsist olduğunu söylüyor...
685
00:51:16,323 --> 00:51:19,180
ancak bu tür bir
suçlamada züppelik yok mu?
686
00:51:20,160 --> 00:51:23,909
Sanatçıların kendi fotoğraflarını
çekmesi sorun değil...
687
00:51:23,933 --> 00:51:27,625
ama insanlık tarihinde ilk kez
çoğu insan bunu yapabildiğinde...
688
00:51:27,649 --> 00:51:29,460
buna banal deniyor.
689
00:51:30,460 --> 00:51:33,308
Oysa insanların çektikleri
selfie'lere bakın...
690
00:51:33,500 --> 00:51:37,460
ya eğlenirken ya
da ünlü yerlerde.
691
00:51:40,310 --> 00:51:44,300
Ya da bir duyguyu kutlarken, bir
duyguya tutunmaya çalışırken.
692
00:51:49,220 --> 00:51:52,380
Orada olmakta ya da o
andan zevk almaktayken.
693
00:51:54,620 --> 00:51:56,040
Bu evrensel değil mi?
694
00:51:56,160 --> 00:51:57,838
Ve hatta sevecen...
695
00:51:58,020 --> 00:51:59,428
anın sevgisi...
696
00:51:59,452 --> 00:52:01,580
geçen zamana bir yanıt.
697
00:52:05,400 --> 00:52:09,040
Kendimin ve gençliğimin
ötesinde başka ne gördüm?
698
00:52:09,760 --> 00:52:12,638
Hoşlandığım insanlar,
diğer bedenler...
699
00:52:12,662 --> 00:52:15,340
bunun şiddetini hissettim.
700
00:52:19,280 --> 00:52:22,212
Bu iki genç bir akvaryumun
içinden bakıyor...
701
00:52:22,980 --> 00:52:26,700
ama aynı zamanda kendi duygularının,
beklentilerinin de içinden.
702
00:52:30,420 --> 00:52:32,780
Bunu izlediğimde 13 yaşındaydım.
703
00:52:33,560 --> 00:52:38,020
Birinin peşinden koşma isteği,
onun kalçaları, onun dudakları.
704
00:52:38,540 --> 00:52:40,280
Bakarken afallamıştı.
705
00:52:40,580 --> 00:52:42,340
Sevinç, teslimiyet.
706
00:52:50,075 --> 00:52:53,100
O gençlik yıllarının
önünde tehlike vardı.
707
00:52:53,640 --> 00:52:55,080
Sarıya karşı siyah.
708
00:52:55,280 --> 00:52:57,500
Neredeyse güç alanını
görebiliyordunuz.
709
00:53:00,100 --> 00:53:02,860
İnternette artık
bedenler her yerde.
710
00:53:04,060 --> 00:53:08,100
Görülecek, şok edilecek, istismar
edilecek, çarpıtılacak çok şey var.
711
00:53:10,670 --> 00:53:13,560
Bedenlere bu kadar
bakmak kötü, değil mi?
712
00:53:14,050 --> 00:53:15,440
Bu hep böyleydi.
713
00:53:16,140 --> 00:53:20,500
Ben gençken İrlanda Katolik
dünyası böyle derdi.
714
00:53:21,786 --> 00:53:23,189
Antik dünyadan bir hikaye...
715
00:53:23,214 --> 00:53:26,220
bize bedenlere nasıl baktığımız
hakkında bir şeyler söylüyor.
716
00:53:26,686 --> 00:53:29,660
Sağdaki Actaeon
köpekleriyle avlanıyor.
717
00:53:30,200 --> 00:53:33,840
En solda tanrıça
Diana'ya rastlar.
718
00:53:34,240 --> 00:53:36,700
Ve yoldaşları çıplaktır.
719
00:53:37,320 --> 00:53:41,260
Baktığı için onu cezalandırmak
ister ve onu bir geyiğe dönüştürür.
720
00:53:41,730 --> 00:53:45,900
Başındaki boynuzlar dönüşümün
başladığını gösteriyor.
721
00:53:46,746 --> 00:53:49,980
Dönüşüm tamamlandığında,
köpekleri onu parçalara ayırır.
722
00:53:51,000 --> 00:53:52,740
Baktığı için cezalandırıldı.
723
00:53:53,510 --> 00:53:56,500
Baktığımızda böyle mi
oluyoruz, geyikler gibi?
724
00:53:59,220 --> 00:54:03,580
Gençken, bu sahneyi bir Avustralya
filmi olan Walkabout'ta görmüştüm.
725
00:54:04,380 --> 00:54:07,260
Onunla olmak istedim,
ama aynı zamanda o olmak.
726
00:54:07,533 --> 00:54:11,420
Suda, özgür, masum, ağırlıksız.
727
00:54:12,040 --> 00:54:14,020
Bu beni bir geyik mi yapıyordu?
728
00:54:17,060 --> 00:54:21,080
Geçenlerde bu denizanasını gördüm ve
onun gibi ağırlıksız yüzmek istedim.
729
00:54:21,240 --> 00:54:22,820
Ben de yanında yüzdüm.
730
00:54:23,280 --> 00:54:24,500
Onu sevdim.
731
00:54:24,950 --> 00:54:26,560
Gördüğünüz gibi çıplaktım.
732
00:54:26,920 --> 00:54:29,860
Resimdeki tanrıça
Diana'nın tam tersiyim.
733
00:54:30,890 --> 00:54:32,740
Çıplak görülmek umurumda değil.
734
00:54:33,680 --> 00:54:35,790
Bu beni teşhirci yapar mı?
735
00:54:36,190 --> 00:54:38,580
Ya da sizin gözünüzde bir nesne?
736
00:54:38,653 --> 00:54:41,900
Ve bu sizi bir röntgenci,
bir geyik yapar mı?
737
00:54:46,356 --> 00:54:49,484
Nazi dönemi fotoğrafçısı
Leni Riefenstahl...
738
00:54:49,508 --> 00:54:52,960
başka birinin objektifinin
önünde kıvranıyor.
739
00:54:53,656 --> 00:54:57,100
Şiddetli ırkçı bir
rejime sempati duyuyordu.
740
00:54:57,703 --> 00:55:01,588
Sonra bir fotoğrafçı
olarak Sudan'a gitti...
741
00:55:01,612 --> 00:55:04,684
ve bu gibi görüntülerle
ilgilenmeye başladı.
742
00:55:05,370 --> 00:55:09,540
Giyinikti, beyazdı,
kadındı, Avrupalıydı.
743
00:55:09,970 --> 00:55:12,990
70'li yaşlarında ne olmuştu?
744
00:55:13,309 --> 00:55:14,480
19?
745
00:55:14,602 --> 00:55:15,760
Ve çıplak?
746
00:55:16,082 --> 00:55:17,580
Gücü vardı.
747
00:55:17,990 --> 00:55:20,980
Bizanslı bir İsa
ikonuna benziyor.
748
00:55:21,980 --> 00:55:24,590
Ve onu bir çocuk
gibi yönlendiriyor.
749
00:55:40,950 --> 00:55:42,668
Adam adında bir çocuk...
750
00:55:42,692 --> 00:55:46,460
Yunanistan-Makedonya sınırındaki
Edomeni mülteci kampında.
751
00:55:52,850 --> 00:55:55,540
Annesine onu çekmemin sakıncası
olup olmadığını sordum.
752
00:55:55,879 --> 00:55:57,580
Evet, diyor.
753
00:55:58,213 --> 00:55:59,900
Suriye'den gelmişler.
754
00:56:08,530 --> 00:56:12,360
Gözleri, bakışları,
kameram tarafından çekildi.
755
00:56:18,790 --> 00:56:20,660
Kayıt devam ediyor.
756
00:56:23,070 --> 00:56:24,386
Ne olursa olsun...
757
00:56:24,748 --> 00:56:25,900
ne olursa olsun.
758
00:56:34,580 --> 00:56:38,700
Kameramı ondan almıyorum
çünkü o artık bir oyuncak.
759
00:56:51,820 --> 00:56:53,820
Bu, umursamamak mı?
760
00:57:05,695 --> 00:57:07,620
Bu, umursamamak mı?
761
00:57:15,300 --> 00:57:18,380
Bu kötü görünen bir
röntgencilik mi?
762
00:57:19,740 --> 00:57:22,060
Artık görmek çok kolay.
763
00:57:23,100 --> 00:57:25,220
Ama bu görmeyle ne yapacağız?
764
00:57:28,390 --> 00:57:31,160
Soldaki kadın gibi miyiz?
765
00:57:32,780 --> 00:57:35,240
Almanya'dan gelen
kültürlü bir vatandaş.
766
00:57:35,493 --> 00:57:37,480
İkinci Dünya Savaşı'nın sonu.
767
00:57:37,580 --> 00:57:45,383
Ve kendi rızasıyla öldürülen 56.000
kişiden bazılarını görmek için...
768
00:57:45,408 --> 00:57:50,660
Buchenwald toplama
kampına götürüldü.
769
00:57:51,890 --> 00:57:55,828
Ama o başını çevirir
ve gözlerini kapatır...
770
00:57:55,852 --> 00:57:58,260
bakmayı iki kez reddeder.
771
00:57:59,540 --> 00:58:01,580
Elbette bakmalıydı.
772
00:58:02,260 --> 00:58:06,900
Ama bir araba kazasının yanından geçerken
yavaşladığımızda da bakmalı mıyız?
773
00:58:08,990 --> 00:58:10,940
Yoksa buna mı bakmalıyız?
774
00:58:11,760 --> 00:58:17,420
2019'da Suudi Arabistan'da bir kadının
kafasının kesildiği bildirildi.
775
00:58:18,500 --> 00:58:21,580
Bu vahşetle yüzleşmek için
kendimizi zorlamalı mıyız?
776
00:58:23,513 --> 00:58:27,453
Görüntüleri dünya çapında göstermek
onun gibi kadınlara yardımcı olur mu?
777
00:58:29,310 --> 00:58:31,588
Bu sabah duşumu alırken...
778
00:58:31,612 --> 00:58:37,020
tanıdığım evsiz bir kadının dışarıdaki
çöp kutularımıza baktığını gördüm.
779
00:58:38,280 --> 00:58:39,740
Çok erken bir saatti.
780
00:58:40,050 --> 00:58:41,860
Görülmek istemiyordu.
781
00:58:42,466 --> 00:58:45,886
Onu görerek ihlal mi ettim?
782
00:59:02,139 --> 00:59:03,967
Bugün, akşam olmadan...
783
00:59:03,991 --> 00:59:08,539
gözüm kesilip açılmadan önce bakma
hikayemin sonuna gelmek istedim.
784
00:59:09,553 --> 00:59:12,340
Ama Ekim kendi işini yapıyor.
785
00:59:14,206 --> 00:59:20,667
Işığı ısıtıyor, güneşi batırıyor, toprağı
yüreklendiriyor, gölgeleri uzatıyor.
786
00:59:22,220 --> 00:59:25,340
Bugün politika ve yetişkinlik
hakkında konuşmak istedim.
787
00:59:26,000 --> 00:59:29,020
Ama onun yerine
korkmaya başladım.
788
00:59:29,980 --> 00:59:33,820
Yarın birinin sol gözüme
bıçak saplamasını istemiyorum.
789
00:59:35,539 --> 00:59:38,960
Doksan yıllık bir filmi
düşünmeden edemiyorum.
790
00:59:39,260 --> 00:59:42,540
Göz dilimi, ay
dilimi, inek dilimi.
791
00:59:43,620 --> 00:59:46,220
Louis Benwell'in
gördüğü bir rüya.
792
00:59:47,713 --> 00:59:49,420
Her tarafa bakıyorum.
793
00:59:49,940 --> 00:59:51,500
Panik içinde bakabilir misiniz?
794
00:59:57,040 --> 01:00:00,540
Bunca yıldan sonra içimde
hangi imgeler gelişti?
795
01:00:01,180 --> 01:00:04,520
Telefonumdaki büyükannemin
fotoğrafını düşünmeye çalışıyorum.
796
01:00:04,773 --> 01:00:05,940
Ray Charles'ı.
797
01:00:32,740 --> 01:00:35,120
Ertesi Gün
798
01:01:06,920 --> 01:01:08,921
Eğer öksüreceksen, bizi uyar.
799
01:01:13,510 --> 01:01:15,380
Kalbimin atışını
hissedebiliyorum.
800
01:01:16,580 --> 01:01:19,020
Bu yüzden sevdiğim yerleri
düşünmeye çalışıyorum.
801
01:01:52,060 --> 01:01:53,820
Bana sakinleştirici veriyorlar.
802
01:01:54,186 --> 01:01:58,106
Gözümü kesmeye hazırlanırlarken,
gördüklerimi düşünüyorum.
803
01:01:58,919 --> 01:02:01,220
Cézanne'ın optik gelişimi.
804
01:02:07,700 --> 01:02:09,660
Dr. Pankaj Argharwal.
805
01:02:10,079 --> 01:02:12,160
Kalküta'dan Bengal’li.
806
01:02:12,560 --> 01:02:13,940
Sevdiğim bir yer.
807
01:02:17,813 --> 01:02:20,160
Aklıma Bengal filmi
"Devi" geliyor.
808
01:02:20,780 --> 01:02:22,980
Asla unutamayacağım
bir rüya sahnesi.
809
01:02:23,940 --> 01:02:26,040
Karanlıkta çizilmiş üç göz.
810
01:02:29,490 --> 01:02:31,060
Sonra ikisi kayboluyor.
811
01:02:33,457 --> 01:02:36,500
Sonra Charmilla Tagore,
aşağıdan aydınlatılmış.
812
01:02:36,976 --> 01:02:38,140
Bakışları.
813
01:02:44,292 --> 01:02:48,060
Hayatım boyunca, filmler
benim fazladan gözlerim oldu.
814
01:02:48,420 --> 01:02:51,100
Başka bir filmi
düşünüyorum, Bianca Laser.
815
01:02:51,853 --> 01:02:54,540
Bir ekran dolusu göz, tıpkı
kesilmiş figürler gibi.
816
01:02:55,770 --> 01:02:57,540
Film Paris hakkında.
817
01:02:57,859 --> 01:03:02,139
Gözler bize bir şehre bir sürü
farklı şekilde baktığımızı söylüyor.
818
01:03:03,280 --> 01:03:05,460
Dün Edinburgh'a baktığım gibi.
819
01:03:08,160 --> 01:03:09,958
Ve operasyon başladığında...
820
01:03:09,982 --> 01:03:14,041
zihnim Charmilla'nın gözleriyle
Paris'in gözlerini birleştiriyor.
821
01:03:14,440 --> 01:03:18,260
Ve Alfred Hitchcock'un Spellbound
filmindeki rüya sekansı aklıma geliyor.
822
01:03:19,780 --> 01:03:23,640
Yıldız gibi gözler, Salvador
Dali tarafından tasarlanmış.
823
01:03:24,580 --> 01:03:27,260
Sakinleştirici
görselleştirmemi mi sağlıyor?
824
01:03:29,220 --> 01:03:31,228
Bugün kör olsam bile...
825
01:03:31,540 --> 01:03:35,020
o gözler, o filmler
aklımda olacak.
826
01:03:39,603 --> 01:03:42,620
Ray Charles filmin başında
bunu mu kastetmişti?
827
01:03:43,650 --> 01:03:47,530
Kafamda o resim
oyunlarını oynayabilirdim.
828
01:03:49,170 --> 01:03:50,370
Çok samimi.
829
01:03:57,646 --> 01:04:00,320
Pankaj gözümün önünü kesiyor.
830
01:04:10,683 --> 01:04:12,523
Kataraktımı kırıyor.
831
01:04:25,450 --> 01:04:27,890
Yeni bir katlanmış
lens yerleştirdi.
832
01:04:28,650 --> 01:04:30,490
Bir böceğin doğumuna benziyor.
833
01:04:35,150 --> 01:04:37,330
Merceğin kıvrımlı kolları var.
834
01:04:46,033 --> 01:04:47,829
Suyun altındaymışım
gibi hissediyorum.
835
01:04:51,069 --> 01:04:53,000
Mağaraya benzeyen
bir şey görüyorum.
836
01:04:53,203 --> 01:04:54,503
Sonra onu çiziyorum.
837
01:05:00,113 --> 01:05:02,064
Günler sonra Pankaj bana...
838
01:05:02,088 --> 01:05:06,293
diğer bazı hastalarının
gördüklerinin resimlerini gönderiyor.
839
01:05:07,060 --> 01:05:08,960
Kataraktlarını çıkarırken.
840
01:05:11,980 --> 01:05:14,480
Bıçağın altında
21 dakika kaldım.
841
01:05:15,060 --> 01:05:17,500
Zihninizin dolaşması
için yeterince uzun.
842
01:05:17,700 --> 01:05:19,500
İç gözünüzün dolaşması için.
843
01:05:20,973 --> 01:05:26,500
Dr. Pankaj ve Shamila Tagore'u düşünmek
zihnimi başka bir Bengal filmine götürdü.
844
01:05:27,180 --> 01:05:28,460
The Music Room.
845
01:05:29,660 --> 01:05:30,900
Yaşlı bir adam hakkında.
846
01:05:31,039 --> 01:05:32,500
Hayatı daralıyor.
847
01:05:32,800 --> 01:05:38,540
Müzik odasında oturur ve viski
bardağına yansıyan avizeyi görür.
848
01:05:39,480 --> 01:05:40,760
Küçücük bir dünya.
849
01:05:40,920 --> 01:05:42,420
Bir mikro kozmos.
850
01:05:43,930 --> 01:05:48,660
Bu sahne bana 42nd Street filmindeki
bir dans numarasını hatırlattı.
851
01:05:49,593 --> 01:05:50,536
Geometrik.
852
01:05:50,640 --> 01:05:51,780
Bir çiçek gibi.
853
01:05:52,113 --> 01:05:53,540
Başka bir mikro kozmos.
854
01:05:53,726 --> 01:05:55,060
Başka bir kaya havuzu.
855
01:05:56,220 --> 01:06:00,980
Ve buradan, zihnimin gözü elektron
mikroskobu görüntülerine gidiyor.
856
01:06:01,633 --> 01:06:03,220
Yeni görme türleri.
857
01:06:03,626 --> 01:06:05,500
Görünür dünyanın çok ötesinde.
858
01:06:05,899 --> 01:06:07,220
Bir mikro evren.
859
01:06:07,580 --> 01:06:09,020
Suyun altındaymışız gibi.
860
01:06:09,900 --> 01:06:12,940
Bu pullarla kaplı
bir deniz yosunu.
861
01:06:15,600 --> 01:06:18,708
Ve bunun bir tür nokta
olduğu düşüncesi...
862
01:06:18,732 --> 01:06:21,340
bana bunun gibi nokta
resimlerini düşündürdü.
863
01:06:22,939 --> 01:06:26,940
Georges Sura resimlerini
atomlardan yapmak istiyor gibiydi.
864
01:06:28,333 --> 01:06:30,308
Yazar Gertrude Stein...
865
01:06:30,680 --> 01:06:34,853
Sura'nın gözlerinin gördükleri karşısında
titremeye başladığını söylemişti.
866
01:06:35,540 --> 01:06:39,700
Bakarken görebildiğinden
şüphe etmeye başladı.
867
01:06:40,760 --> 01:06:42,260
Gözlerim titriyor.
868
01:06:42,800 --> 01:06:44,100
Yine korkuyorum.
869
01:06:45,127 --> 01:06:49,340
Orta Doğu ve Kuzey Afrika'nın
çoğunda nazar vardır.
870
01:06:50,225 --> 01:06:55,540
Eski Mısır'da Ra'nın Gözü güneş
tanrısının yıkıcılığını gösteriyordu.
871
01:06:57,993 --> 01:07:02,660
Kötü niyetler geri teper,
nazarlar kendilerine döner.
872
01:07:04,680 --> 01:07:07,780
Ve dünyanın en büyük
binalarından birinin içine bakın.
873
01:07:07,999 --> 01:07:09,280
Ayasofya.
874
01:07:09,500 --> 01:07:11,160
Kilise olan bir cami.
875
01:07:11,499 --> 01:07:12,780
Ve ne görüyoruz?
876
01:07:13,033 --> 01:07:14,540
Bir göz, kesinlikle.
877
01:07:17,233 --> 01:07:20,260
İslam Kubbesi bana başka
bir şey düşündürüyor.
878
01:07:21,220 --> 01:07:22,340
Irak'ı.
879
01:07:23,460 --> 01:07:27,320
Sekiz yüzlü yıllarda, Hunain
ibn Ishaid orada yaşıyordu.
880
01:07:28,440 --> 01:07:31,680
Gözün On Muamelesi
kitabını yazdı.
881
01:07:32,980 --> 01:07:35,960
Kitaptaki bir çizimde
göz ortadadır.
882
01:07:36,112 --> 01:07:38,300
Dış dünya aşağıdadır.
883
01:07:38,785 --> 01:07:41,200
İç dünya, beyin, yukarıda.
884
01:07:42,740 --> 01:07:47,560
Hunain, beyinden çıkan ve Numa adını
verdiği bir tür dolaşımsal havanın...
885
01:07:47,584 --> 01:07:51,404
resimdeki kırmızı kıvrımlı
çizgiler boyunca aşağı inerek...
886
01:07:51,428 --> 01:07:53,596
gözün arkasından
içeri girdiğini...
887
01:07:53,620 --> 01:07:57,048
oradan dünyaya yayıldığını,
bir nesneye çarptığını...
888
01:07:57,072 --> 01:08:00,500
ve o nesne tarafından yeniden
şekillendiğini söyledi.
889
01:08:01,660 --> 01:08:04,192
Daha sonra yeniden
şekillenen Numa...
890
01:08:04,216 --> 01:08:07,260
tekrar göze ve oradan
da beyne geri dönüyordu.
891
01:08:07,953 --> 01:08:10,860
İşte Hunain böyle
gördüğümüzü düşünüyordu.
892
01:08:13,053 --> 01:08:16,908
Yüz elli yıl sonra,
yine şimdiki Irak'ta...
893
01:08:17,360 --> 01:08:20,373
el-Hasan adında bir adam
bunun tam tersini savundu.
894
01:08:21,540 --> 01:08:24,980
Bakarken ışınların bizden değil,
bize doğru geldiğini söyledi.
895
01:08:25,580 --> 01:08:29,420
Bakmak bizi sömürgeleştiren
bir tür istiladır.
896
01:08:30,120 --> 01:08:32,040
Dünyaya boyun eğmektir.
897
01:08:32,940 --> 01:08:35,660
Hayatlarımızı bu istilayı
yöneterek geçiriyoruz.
898
01:08:36,946 --> 01:08:40,308
El-Hasan'ın ayda kendi adını
taşıyan bir krateri var...
899
01:08:40,540 --> 01:08:42,980
ve yüzü Irak parasının üzerinde.
900
01:08:44,920 --> 01:08:49,080
Hunain'in gözlerimizden dalgalar çıktığını
düşünerek yanıldığını artık biliyoruz.
901
01:08:49,960 --> 01:08:51,148
Yine de...
902
01:08:51,660 --> 01:08:56,080
yeni çalışmalar bir bakıma o kadar
da uzak olmadığını gösteriyor.
903
01:08:57,287 --> 01:09:01,545
Sinirbilim, baktığımızda beynimizin
arka tarafından ön tarafına...
904
01:09:01,569 --> 01:09:03,852
ön tarafından arka
tarafına göre...
905
01:09:03,876 --> 01:09:07,667
iki kat daha fazla elektrik
sinyali gittiğini ortaya çıkardı.
906
01:09:09,440 --> 01:09:11,720
Bakarken bir şeyler
yansıtıyoruz.
907
01:09:12,000 --> 01:09:16,660
Norma Desmond gibi, bildiklerimizi,
geçmişimizde olanları görüyoruz.
908
01:09:17,740 --> 01:09:20,300
Bu dış dünyadan
çok bizimle ilgili.
909
01:09:20,833 --> 01:09:24,340
Bu yüzden bıçağın altında
çok şey görüyorum.
910
01:09:26,100 --> 01:09:29,268
Birkaç saat sonra
gözüm ağrıyor...
911
01:09:29,340 --> 01:09:31,660
sanki cam kırıkları varmış gibi.
912
01:09:31,973 --> 01:09:34,020
Bu göz maskesini
yırtıp atmak istiyorum.
913
01:09:35,360 --> 01:09:38,000
Dün ve bugün ne gördüm?
914
01:09:38,480 --> 01:09:40,500
Bakmanın hikayesi nedir?
915
01:09:41,740 --> 01:09:46,256
İş hayatlarımız, aile hayatlarımız,
cinsel hayatlarımız olduğu gibi...
916
01:09:46,345 --> 01:09:49,220
bakış hayatlarımız da var.
917
01:09:50,380 --> 01:09:52,740
Kaç tane gün batımı gördünüz?
918
01:09:53,580 --> 01:09:55,340
Kaç tane ceset?
919
01:09:56,820 --> 01:09:58,668
Onlar içimizde...
920
01:09:59,220 --> 01:10:00,620
o şeyler.
921
01:10:02,700 --> 01:10:04,628
Bazen onlara ekleriz...
922
01:10:04,940 --> 01:10:07,020
çoğu zaman da yansıtırız.
923
01:11:33,373 --> 01:11:38,690
♪ Söyledikleri, senin için ♪
924
01:11:38,714 --> 01:11:43,460
♪ bir alev gibi olacak. ♪
925
01:11:47,700 --> 01:11:52,220
♪ Hayatıma girdin. ♪
926
01:11:56,366 --> 01:12:01,230
♪ Ve iyi olmam gerekirken... ♪
927
01:12:01,620 --> 01:12:05,340
♪ Yine de umurumda değil. ♪
928
01:12:07,836 --> 01:12:14,432
♪ Beni öyle
heyecanlandırıyorsun ki... ♪
929
01:12:15,363 --> 01:12:19,700
♪ Tek bildiğim şu
Ruby, sensin. ♪
930
01:12:25,785 --> 01:12:30,244
♪ Beni öyle
heyecanlandırıyorsun ki... ♪
931
01:12:30,420 --> 01:12:38,136
♪ Tek bildiğim şu
Ruby, sensin. ♪
932
01:13:07,930 --> 01:13:10,460
Bir ömür önceymiş gibi geliyor.
933
01:13:13,760 --> 01:13:16,980
2031'de İsveç'e taşındım.
934
01:13:19,590 --> 01:13:23,268
Ve hayır, durun, bunu
söylemeden önce...
935
01:13:23,620 --> 01:13:27,700
o zamanki operasyonun başarılı
olduğunu söylemeliyim.
936
01:13:29,030 --> 01:13:33,628
Bana sol gözümün öncesi...
937
01:13:36,060 --> 01:13:38,040
ve sonrası taramalarını
gösterdiler.
938
01:13:38,130 --> 01:13:41,390
Yeni gözümle çok
net görebiliyordum.
939
01:13:42,330 --> 01:13:44,748
Dünya daha taze görünüyordu...
940
01:13:45,060 --> 01:13:48,100
ve o plastik lens hala orada.
941
01:13:48,730 --> 01:13:51,388
Sağ gözüm biraz soldu...
942
01:13:51,620 --> 01:13:56,291
ama makula dejenerasyonu
tedavi edildi ve iyi durumda.
943
01:13:57,709 --> 01:13:59,468
Bu sol göz...
944
01:13:59,492 --> 01:14:02,868
lensi değiştirildikten
30 yıl sonra...
945
01:14:03,740 --> 01:14:06,700
birçok İsveç yazı gördü.
946
01:14:11,703 --> 01:14:17,780
Ve yaklaşık 10 yıl önce,
Vormland'da bunu gördü.
947
01:14:20,140 --> 01:14:23,260
Kafamdaki resim kitabına girdi.
948
01:14:24,146 --> 01:14:27,388
Paul Cézanne İsveç'e
hiç gelmedi...
949
01:14:27,460 --> 01:14:30,820
o yüzden beyaz
bir geyik görmedi.
950
01:14:32,860 --> 01:14:38,048
Bu cümleyi, yani içimizde
gelişen optik deneyimi...
951
01:14:38,072 --> 01:14:42,740
hayatının son yılında
yazdığını yeni keşfettim.
952
01:14:43,440 --> 01:14:45,820
Benim yaşlandığım gibi...
953
01:14:45,844 --> 01:14:51,380
o da bakış hayatının geliştiğini
fark ettiğinde yaşlanmıştı.
954
01:14:52,560 --> 01:14:54,807
Ve sanki ancak yaşlılığında...
955
01:14:54,831 --> 01:14:59,940
yeni, gerçekten keskin bir şekilde
bakmaya başlamış gibi hissetti.
956
01:15:01,620 --> 01:15:06,100
Fransa'daki evine gittim ve
dalından bir parça kopardım.
957
01:15:10,609 --> 01:15:13,949
Yaşlandığınızda, milyonlarca
şey görmüş olursunuz.
958
01:15:18,120 --> 01:15:21,268
Ingrid Bergman, 63 yaşında...
959
01:15:21,292 --> 01:15:22,780
burada İsveç'te.
960
01:15:23,280 --> 01:15:25,548
Kırmızı gözleri ve dudakları...
961
01:15:25,780 --> 01:15:27,860
sıcak, yıllanmış renkler.
962
01:15:28,320 --> 01:15:32,100
Onu gözyaşlarına boğan
şeye soldan bakıyor.
963
01:15:38,310 --> 01:15:40,188
1942...
964
01:15:40,420 --> 01:15:42,270
yine Ingrid.
965
01:15:45,106 --> 01:15:47,308
36 yıl önce...
966
01:15:47,620 --> 01:15:50,140
şimdi bir asırdan
fazla zaman önce.
967
01:15:51,673 --> 01:15:53,468
Aynı kompozisyon...
968
01:15:53,940 --> 01:15:55,940
yine sola bakıyor.
969
01:15:56,500 --> 01:15:58,420
Daha parlak bir ışık.
970
01:15:59,380 --> 01:16:01,340
Neredeyse efsanevi.
971
01:16:01,980 --> 01:16:07,340
Yaşlı Ingrid genç haline
dönüp baktığında ne düşünürdü?
972
01:16:08,390 --> 01:16:12,100
36 yıllık bir bakışı görürdü.
973
01:16:13,690 --> 01:16:16,820
“Bu gözler neler gördü?”
diye düşünebilir.
974
01:16:20,060 --> 01:16:23,420
İsveç'in karanlık
kışlarında büyüdü.
975
01:16:24,213 --> 01:16:28,001
Ama sonra Kaliforniya'nın
sürekli güneş ışığında...
976
01:16:28,025 --> 01:16:31,053
projektör ışığında
bir film yıldızı oldu.
977
01:16:33,730 --> 01:16:37,880
1942'deki kadının bilmediği
şeyleri biliyordu.
978
01:16:38,820 --> 01:16:40,780
Nazilerin yenileceğini.
979
01:16:41,040 --> 01:16:42,840
Dört çocuğu olacağını.
980
01:16:43,000 --> 01:16:46,619
Yeni, görsel olarak daha
gerçekçi filmler yapmak için...
981
01:16:46,643 --> 01:16:49,380
Hollywood'un parlaklığını
reddedeceğini.
982
01:16:50,100 --> 01:16:52,468
Belki de ancak yaşlandığında...
983
01:16:52,620 --> 01:16:54,940
kendini genç görebilecekti.
984
01:16:56,210 --> 01:16:58,600
Kendi şelalesini.
985
01:16:59,406 --> 01:17:01,468
Hep aynı şelale...
986
01:17:01,620 --> 01:17:03,340
asla aynı su değil.
987
01:17:04,273 --> 01:17:06,908
Belki de sükûneti görürdü...
988
01:17:06,932 --> 01:17:08,940
çünkü karmaşayı tanımıştı.
989
01:17:09,640 --> 01:17:14,020
Belki de sevilmiş hissederdi,
çünkü sevilmemişti.
990
01:17:14,920 --> 01:17:18,100
Bakışının hikayesini görecekti.
991
01:17:25,540 --> 01:17:30,380
Geç bakmanın çoğu zaman
kıyaslama olduğunu fark ettim.
992
01:17:31,653 --> 01:17:36,453
Bu iki Bergman'a baktığımızda,
onlarda kendi yaşlılığımızı görüyoruz.
993
01:17:36,980 --> 01:17:39,060
Ya da zamanı görüyoruz.
994
01:17:46,780 --> 01:17:51,020
Bazı köpekbalıklarının 400 yaşından
büyük olabileceğini düşünüyorlar.
995
01:17:52,780 --> 01:17:57,254
Martin Luther görsel dünyanın
putperest olduğunu söylemeden önce...
996
01:17:57,278 --> 01:17:59,620
bakmaya başlamış olabilir mi?
997
01:18:00,399 --> 01:18:05,839
Büyük Katerina St. Petersburg'u bir
saraya dönüştürmeye çalışmadan önce?
998
01:18:07,480 --> 01:18:10,240
Peki bu köpekbalıklarının
yaşını nereden biliyorlar?
999
01:18:11,940 --> 01:18:17,320
Öldüklerinde, bilim adamları
gözlerinin lenslerini kesip çıkardılar.
1000
01:18:17,660 --> 01:18:21,900
Ve içlerindeki karbon-14
miktarını ölçtüler.
1001
01:18:24,340 --> 01:18:28,580
Anılar, keşifler, korkular
ve bakmanın şokları.
1002
01:18:31,560 --> 01:18:32,980
İşte bir şok.
1003
01:18:33,139 --> 01:18:36,780
Kocaman koltuğunda küçük bir
adam için büyük bir ofis.
1004
01:18:36,993 --> 01:18:41,140
Kamera sanki bir hikayeye çekilmiş
gibi yavaşça içeri giriyor.
1005
01:18:41,340 --> 01:18:42,300
Bir anı.
1006
01:18:42,740 --> 01:18:44,020
Görsel bir anı.
1007
01:18:45,033 --> 01:18:46,620
Görsel bir hafıza.
1008
01:18:46,793 --> 01:18:51,100
1896'da feribotla
Jersey'e geçiyordum.
1009
01:18:52,040 --> 01:18:55,000
Biz ayrılırken, başka
bir feribot yanaşıyordu.
1010
01:18:55,420 --> 01:18:57,740
Ve üzerinde binmek için
bekleyen bir kız vardı.
1011
01:18:58,800 --> 01:19:00,440
Üzerinde beyaz bir elbise vardı.
1012
01:19:00,760 --> 01:19:02,640
Beyaz bir şemsiye taşıyordu.
1013
01:19:03,420 --> 01:19:05,180
Ve onu sadece bir saniye gördüm.
1014
01:19:06,150 --> 01:19:07,460
O beni hiç görmedi.
1015
01:19:08,447 --> 01:19:13,627
Ama o kızı düşünmediğim bir
ay geçmediğine bahse girerim.
1016
01:19:18,773 --> 01:19:22,380
Bu adamı düşünmediğim
bir ay geçti mi?
1017
01:19:22,986 --> 01:19:24,009
Belki de.
1018
01:19:24,120 --> 01:19:25,460
Ama bir yıl değil.
1019
01:19:26,540 --> 01:19:28,380
Onun yüzünü hiç görmedim.
1020
01:19:28,860 --> 01:19:31,140
Onun gördüklerini hiç görmedim.
1021
01:19:33,959 --> 01:19:35,899
Ne hikâyemiz varmış.
1022
01:19:37,040 --> 01:19:39,500
Başkalarının nasıl
gördüğünü merak ettik.
1023
01:19:40,040 --> 01:19:41,900
Zamanın ötesine ulaştık.
1024
01:19:50,980 --> 01:19:53,660
Kendimi bir denizanasıyla
hayal ettim.
1025
01:19:55,517 --> 01:19:56,780
Bir geyikle.
1026
01:20:03,163 --> 01:20:05,580
Kendimizi aştık.
1027
01:20:10,260 --> 01:20:12,780
Ve aştığınızda, sınır nedir?
1028
01:20:14,966 --> 01:20:17,856
Bir kuş buna
baktığında, ne görür?
1029
01:20:18,380 --> 01:20:20,040
Bir istiridye kabuğu mu?
1030
01:20:20,330 --> 01:20:21,130
Bir şelale mi?
1031
01:20:32,660 --> 01:20:36,070
Bir yıl önce, İskoçya'da
Stonehaven'daydım.
1032
01:20:36,830 --> 01:20:39,420
Kameramı çıkardım
ve bunu çektim.
1033
01:20:53,380 --> 01:20:55,410
Yaşadığım hayatı düşündüm.
1034
01:20:58,970 --> 01:21:03,180
Ağaç bana Abbas Kiarostami'nin
İran filmlerini hatırlattı.
1035
01:21:09,580 --> 01:21:13,860
İçine dalmak ve yosunlar gibi
çırılçıplak yüzmek istedim.
1036
01:21:19,940 --> 01:21:21,220
Bir denizanası gibi.
1037
01:21:21,420 --> 01:21:23,340
Ama bunun için çok yaşlıyım.
1038
01:21:29,980 --> 01:21:32,820
Virginia Woolf'un yazdığı
bir şey geldi aklıma.
1039
01:21:33,340 --> 01:21:36,375
Göz bir madenci değildir,
bir dalgıç değildir...
1040
01:21:36,980 --> 01:21:39,740
gömülü hazinenin peşinde
koşan biri değildir.
1041
01:21:40,300 --> 01:21:43,280
Bizi akıntıya bırakır.
1042
01:21:52,673 --> 01:21:53,745
Dinlenir...
1043
01:21:53,769 --> 01:21:54,940
duraklar.
1044
01:22:00,780 --> 01:22:03,720
Beyin bakarken uyur.
1045
01:22:10,540 --> 01:22:14,700
Kafamdaki gömülü görsel
hazineyi düşündüm.
1046
01:22:26,180 --> 01:22:29,580
Uyuma vaktimin
geldiğini biliyordum.
1047
01:22:29,960 --> 01:22:32,260
Ama hissettim, neydi o kelime?
1048
01:22:33,020 --> 01:22:34,060
Neşe.
1049
01:22:36,920 --> 01:22:42,320
Deniz yosunlarının slalomunu
görebildiğim için tam bir sevinç.
1050
01:22:51,060 --> 01:22:52,760
Rüzgar çıktı.
1051
01:22:52,960 --> 01:22:56,780
Daha fazla titreme,
dalgalanma, güç.
1052
01:23:04,420 --> 01:23:09,180
Ve Ray Charles'ın
yanıldığını anladım.
1053
01:23:09,970 --> 01:23:12,782
Modern hayattaki bazı şeyleri...
1054
01:23:12,806 --> 01:23:18,090
görmeye katlanmak zorunda kalan
bizler için üzüldüğünü söyledi.
1055
01:23:27,060 --> 01:23:29,920
Ama biz gördüklerimize
katlanmıyoruz.
1056
01:23:30,406 --> 01:23:32,140
Ben katlanmıyorum.
1057
01:23:39,200 --> 01:23:41,020
Bu bir yük değil.
1058
01:23:41,767 --> 01:23:43,860
Yükün tam tersi.
1059
01:23:54,666 --> 01:23:55,940
Doğru kelime nedir?
1060
01:23:56,260 --> 01:23:58,060
Aklıma gelmiyor.
1061
01:24:01,820 --> 01:24:03,980
Ama gözümde canlandırabiliyorum.
1062
01:24:38,050 --> 01:24:42,100
Çeviri: nutuzar
90131
Can't find what you're looking for?
Get subtitles in any language from opensubtitles.com, and translate them here.