All language subtitles for The.Story.Of.Looking.2021.1080p.WEB-DL.AAC2.0.x264-DODEN-tur

af Afrikaans
ak Akan
sq Albanian
am Amharic
ar Arabic
hy Armenian
az Azerbaijani
eu Basque
be Belarusian
bem Bemba
bn Bengali
bh Bihari
bs Bosnian
br Breton
bg Bulgarian
km Cambodian
ca Catalan
ceb Cebuano
chr Cherokee
ny Chichewa
zh-CN Chinese (Simplified)
zh-TW Chinese (Traditional)
co Corsican
hr Croatian
cs Czech
da Danish
nl Dutch
en English Download
eo Esperanto
et Estonian
ee Ewe
fo Faroese
tl Filipino
fi Finnish
fr French
fy Frisian
gaa Ga
gl Galician
ka Georgian
de German
el Greek
gn Guarani
gu Gujarati
ht Haitian Creole
ha Hausa
haw Hawaiian
iw Hebrew
hi Hindi
hmn Hmong
hu Hungarian
is Icelandic
ig Igbo
id Indonesian
ia Interlingua
ga Irish
it Italian
ja Japanese
jw Javanese
kn Kannada
kk Kazakh
rw Kinyarwanda
rn Kirundi
kg Kongo
ko Korean
kri Krio (Sierra Leone)
ku Kurdish
ckb Kurdish (Soranî)
ky Kyrgyz
lo Laothian
la Latin
lv Latvian
ln Lingala
lt Lithuanian
loz Lozi
lg Luganda
ach Luo
lb Luxembourgish
mk Macedonian
mg Malagasy
ms Malay
ml Malayalam
mt Maltese
mi Maori
mr Marathi
mfe Mauritian Creole
mo Moldavian
mn Mongolian
my Myanmar (Burmese)
sr-ME Montenegrin
ne Nepali
pcm Nigerian Pidgin
nso Northern Sotho
no Norwegian
nn Norwegian (Nynorsk)
oc Occitan
or Oriya
om Oromo
ps Pashto
fa Persian
pl Polish
pt-BR Portuguese (Brazil)
pt Portuguese (Portugal)
pa Punjabi
qu Quechua
ro Romanian
rm Romansh
nyn Runyakitara
ru Russian
sm Samoan
gd Scots Gaelic
sr Serbian
sh Serbo-Croatian
st Sesotho
tn Setswana
crs Seychellois Creole
sn Shona
sd Sindhi
si Sinhalese
sk Slovak
sl Slovenian
so Somali
es Spanish
es-419 Spanish (Latin American)
su Sundanese
sw Swahili
sv Swedish
tg Tajik
ta Tamil
tt Tatar
te Telugu
th Thai
ti Tigrinya
to Tonga
lua Tshiluba
tum Tumbuka
tr Turkish
tk Turkmen
tw Twi
ug Uighur
uk Ukrainian
ur Urdu
uz Uzbek
vi Vietnamese
cy Welsh
wo Wolof
xh Xhosa
yi Yiddish
yo Yoruba
zu Zulu
Would you like to inspect the original subtitles? These are the user uploaded subtitles that are being translated: 1 00:00:20,180 --> 00:00:23,684 Bana deseniz ki, bak sihirli bir değnek sallayıp... 2 00:00:23,708 --> 00:00:26,228 her şeyi görebilmeni sağlayabilirim... 3 00:00:26,252 --> 00:00:28,283 ama bu sonsuza kadar sürecek... 4 00:00:28,307 --> 00:00:31,000 belki de reddederdim. 5 00:00:31,675 --> 00:00:33,969 Ama bana deseniz ki, tamam, değneği sallayıp... 6 00:00:33,993 --> 00:00:37,040 sadece bir gün görebilmeni sağlayabilirim, belki kabul ederdim. 7 00:00:37,120 --> 00:00:44,017 Çünkü belki bir kez görmek istediğim birkaç şey var. 8 00:00:44,041 --> 00:00:49,040 Sırf gerçekten görmediğim şeylerin aslında neler olduğunu anlayabilmek için. 9 00:00:49,347 --> 00:00:56,228 Çünkü dediğim gibi, yıldızları, ayı ve güneşi gördüm ve annemi hatırlıyorum. 10 00:00:56,500 --> 00:01:01,058 Sanırım aslında bir kere görmeyi isterdim... 11 00:01:01,082 --> 00:01:05,640 çünkü onları zaten hep bir şekilde görüyorum. 12 00:01:05,920 --> 00:01:07,420 Mesela çocuklarım gibi. 13 00:01:08,760 --> 00:01:10,477 Sadece onları fiziksel olarak görmek için. 14 00:01:10,501 --> 00:01:13,662 Ama aslında bir şeyleri görmeye o kadar da takılmıyorum... 15 00:01:13,686 --> 00:01:15,900 çünkü yapmak istediğim her şeyi yapıyorum. 16 00:01:16,140 --> 00:01:17,620 Gitmek istediğim her yere gidiyorum. 17 00:01:18,360 --> 00:01:21,716 Ve bugün duyduğum bazı haberlerde... 18 00:01:21,900 --> 00:01:24,200 kesinlikle görmek istemediğim bazı şeyler var. 19 00:01:25,120 --> 00:01:28,440 Bunlara katlanmak zorunda kalan sizler için üzülüyorum. 20 00:01:36,140 --> 00:01:39,180 Bunu yıllar önce YouTube'da gördüğümü hatırlıyorum, bu klibi. 21 00:01:40,356 --> 00:01:43,380 Çok hoşuma gitmişti ve bir şekilde beni zorlamıştı. 22 00:01:44,010 --> 00:01:46,410 Beni etkileyen ilk şey o zamanki televizyonun rengiydi. 23 00:01:46,480 --> 00:01:50,180 Hani şu harika mavi, parlak kahve, vizon rengi falan var ya. 24 00:01:50,240 --> 00:01:53,780 Ve Ray Charles'ı yavaşça izleyen yavaş kamera hareketi. 25 00:01:54,340 --> 00:01:55,755 Ama tabii ki söyledikleri. 26 00:01:55,780 --> 00:02:01,040 Benim gibi bakmayı her zaman sevmiş biri için içerik inanılmaz. 27 00:02:01,435 --> 00:02:07,280 “Yıldızları, ayı ve güneşi gördüm” diyor. 28 00:02:09,706 --> 00:02:14,120 Ve şimdi gözlerimi kapattığımda, oradaki bir parça ışık dışında... 29 00:02:14,380 --> 00:02:16,920 Neredeyse gözlerimin arkasını görebiliyorum. 30 00:02:17,060 --> 00:02:20,120 Biraz kozmosa benzediğini görebiliyorum. 31 00:02:20,160 --> 00:02:22,600 Yıldızlar, ay ve bunun gibi şeyler. 32 00:02:22,853 --> 00:02:26,340 Aslında öyle gibi, ama onları gözümün önünde görmüyorum. 33 00:02:26,365 --> 00:02:30,660 Sanki onları bir şekilde kafamın arkasından sürüklüyormuşum gibi geliyor. 34 00:02:31,250 --> 00:02:33,836 Sanki bir tür yansıtma yapıyorum. 35 00:02:33,860 --> 00:02:36,256 Ama bunda kesinlikle bir zevk var. 36 00:02:36,280 --> 00:02:38,020 Bunu görebiliyorum. 37 00:02:39,400 --> 00:02:42,220 Ve hani, çocuklarını görmek istediğini söylediğinde... 38 00:02:42,600 --> 00:02:46,720 benim çocuğum yok ama bunu çok iyi anlıyorum. 39 00:02:46,980 --> 00:02:50,320 Ve sonra diyor ki, annemi gördüm... 40 00:02:51,239 --> 00:02:54,250 Sanki bir şeyi bir kez görmek yeterliymiş gibi. 41 00:02:54,333 --> 00:02:55,616 Belki de öyledir. 42 00:02:55,660 --> 00:02:59,497 Şimdi gözlerimi kapatsam, annemi görebilir miyim? 43 00:02:59,521 --> 00:03:00,397 Hala hayatta mı? 44 00:03:00,421 --> 00:03:01,535 Evet, görebilirim. 45 00:03:01,560 --> 00:03:03,075 Onu düzenli olarak görüyorum. 46 00:03:03,100 --> 00:03:06,340 Ama bu onun bir çeşit fikri. 47 00:03:07,075 --> 00:03:11,020 Bir çeşit bulanık karakalem çizimi gibi bir şey... 48 00:03:12,610 --> 00:03:13,988 Ve aslında... 49 00:03:14,307 --> 00:03:16,275 bu bana bir şey düşündürdü. 50 00:03:16,300 --> 00:03:17,835 Bekleyin size bir şey göstereyim. 51 00:03:17,860 --> 00:03:19,180 Geri döneceğim. 52 00:03:24,800 --> 00:03:27,909 BAKMANIN HİKAYESİ 53 00:03:28,640 --> 00:03:32,450 Görsel Yaşamlarımızda Bir Yolculuk 54 00:03:35,240 --> 00:03:37,360 Bana bunu düşündürüyor. 55 00:03:37,385 --> 00:03:39,095 Şimdi bu garip geliyor. 56 00:03:39,120 --> 00:03:41,450 Şu eski telefonlardan ve onun gibi şeylerden biliyorum. 57 00:03:41,556 --> 00:03:44,788 Ama büyükannem öldüğünde, bilirsiniz... 58 00:03:44,812 --> 00:03:47,383 Kuzey İrlanda'da tabutu açık bırakırız. 59 00:03:47,540 --> 00:03:53,860 Ve böylece kendimi, tabutunda ölü yatan onunla baş başa buldum. 60 00:03:54,216 --> 00:03:56,811 Ve bunun doğru bir şey olup olmadığını bilmiyordum. 61 00:03:56,836 --> 00:03:58,770 Muhtemelen kötü bir protokoldü. 62 00:03:58,954 --> 00:04:01,348 Ama yaptığım şey... 63 00:04:01,918 --> 00:04:04,060 bu telefonu kullanarak onun fotoğrafını çekmekti. 64 00:04:04,940 --> 00:04:08,780 Ve ölü büyükannem yıllardır bu telefondaydı. 65 00:04:09,030 --> 00:04:10,228 Ama sonra... 66 00:04:11,131 --> 00:04:12,540 telefon öldü. 67 00:04:12,565 --> 00:04:14,436 Bu yüzden, o... 68 00:04:14,696 --> 00:04:16,315 iki kat uzaklaşmış gibiydi. 69 00:04:16,340 --> 00:04:18,340 Sanırım dijital olarak burada bir yerde. 70 00:04:18,380 --> 00:04:20,120 Tam olarak anlamıyorum. 71 00:04:20,422 --> 00:04:21,828 Ama... 72 00:04:22,940 --> 00:04:27,040 bu telefonu elime aldığımda, büyükannemin orada olduğunu düşünüyorum. 73 00:04:27,106 --> 00:04:31,846 Bu, Ray Charles'ın bir şeyi anlık görmesine benzer bir şey mi? 74 00:04:31,871 --> 00:04:35,025 Ben de büyükannemin ölü bedenini bir anlığına görüşümü düşünüyorum. 75 00:04:35,050 --> 00:04:36,680 Ve sonra o artık yok. 76 00:04:36,930 --> 00:04:38,775 Bu da bir anlık bakışa benziyor mu? 77 00:04:38,800 --> 00:04:41,860 Hafızanıza kazırsınız ve sonsuza dek orada mı kalır? 78 00:04:43,526 --> 00:04:44,826 Bilmiyorum. 79 00:04:44,972 --> 00:04:49,303 Bugünkü planım, Ray Charles'ın şeyini izlemeden önceki planım... 80 00:04:49,328 --> 00:04:52,226 kalkmaya çalışmak, duş almak, giyinmek... 81 00:04:52,250 --> 00:04:56,980 ve dışarı çıkıp bakmak hakkında, görsel dünya hakkında konuşmaktı. 82 00:04:57,323 --> 00:04:58,136 Çünkü... 83 00:04:58,161 --> 00:04:59,241 A. Bunu seviyorum. 84 00:04:59,266 --> 00:05:03,275 B. Sabahları panjurlarımı açtığımda, bunun bana iyi geldiğini hissediyorum. 85 00:05:03,300 --> 00:05:04,537 Hiç yatakta uzanmam. 86 00:05:04,561 --> 00:05:05,935 Hiç yatakta uzanmam. 87 00:05:05,960 --> 00:05:08,560 Saat 6.20'de uyanır uyanmaz kalkarım. 88 00:05:09,139 --> 00:05:13,801 Sanırım planım bugün kalkıp yaşadığım dünyaya, Edinburgh şehrine gitmek... 89 00:05:13,825 --> 00:05:18,100 ve bakmak hakkında konuşmak, görsel kültür hakkında konuşmaktı. 90 00:05:18,327 --> 00:05:22,340 Çünkü yarın başıma bir şey gelecek. 91 00:05:24,200 --> 00:05:25,677 Sana şimdi mi söylemeliyim? 92 00:05:25,701 --> 00:05:29,444 Hayır, ne olacağını size söyleyeceğimi sanmıyorum. 93 00:05:29,469 --> 00:05:32,700 Ama yarın gözlerimle ilgili çok önemli bir şey olacak. 94 00:05:33,540 --> 00:05:36,108 Ama burada yatarken merak ediyorum... 95 00:05:36,660 --> 00:05:40,460 bugün dışarı çıkmasaydım ne olurdu? 96 00:05:40,800 --> 00:05:44,660 Ya bu karanlık odada öylece yatarsam? 97 00:05:46,030 --> 00:05:48,305 Buna kamera obskura diyorlar. 98 00:05:48,330 --> 00:05:50,908 Ya bu karanlık odada uzansam... 99 00:05:50,932 --> 00:05:53,800 ve bugün gördüklerimi hayal etsem? 100 00:05:53,920 --> 00:05:55,455 Kimlerle karşılaşabileceğimi? 101 00:05:55,480 --> 00:05:56,960 Ne hakkında düşünebilirim? 102 00:05:57,200 --> 00:05:59,868 Ya sadece gözlerimi kapatıp... 103 00:06:00,245 --> 00:06:02,435 görsel kültür hakkında düşünseydim? 104 00:06:02,460 --> 00:06:05,883 Gördüğüm her şeyi, gördüğüm gün batımlarını... 105 00:06:05,907 --> 00:06:09,940 gördüğüm ölü bedenleri, keşke görmeseydim dediğim şeyleri. 106 00:06:10,320 --> 00:06:12,856 Ray Charles 1972'de orada konuşuyordu. 107 00:06:12,980 --> 00:06:15,540 Kuzey İrlanda'daki sorunların en yoğun olduğu dönemdi. 108 00:06:15,720 --> 00:06:18,518 Ve televizyonda bir ceset gördüğümü hatırlıyorum... 109 00:06:18,542 --> 00:06:21,900 neredeyse eminim 72'de, televizyonda. 110 00:06:22,380 --> 00:06:23,980 Ve bu beni yıllarca rahatsız etti. 111 00:06:24,360 --> 00:06:28,095 Yani görmek istemediği şeylerden bahsediyor. 112 00:06:28,120 --> 00:06:29,820 Belki de bunu görmemeliydim. 113 00:06:30,340 --> 00:06:32,980 Her neyse, bugünkü seçeneklerim bunlar. 114 00:06:33,240 --> 00:06:38,880 Dışarı çıkıp, etrafta dolaşıp, şehri görüp, görsel şeyler hakkında mı düşüneyim? 115 00:06:39,073 --> 00:06:42,720 Bakmaktan zevk alıyor muyuz, bakmanın tehlikeleri vesaire? 116 00:06:42,880 --> 00:06:47,500 Yoksa burada uzanıp gözlerimi kapatıp her şeyi hayal mi edeyim? 117 00:06:49,006 --> 00:06:53,183 Çeviri: nutuzar 118 00:06:55,530 --> 00:06:57,228 Bir sonbahar günü... 119 00:06:58,420 --> 00:06:59,748 uyanıyorum... 120 00:06:59,772 --> 00:07:01,388 gözlerim açılıyor... 121 00:07:01,620 --> 00:07:03,460 ve dünyam başlıyor. 122 00:07:03,910 --> 00:07:05,540 Görsel dünyam. 123 00:07:09,416 --> 00:07:11,083 Gözlerim dışarı bakıyor. 124 00:07:11,210 --> 00:07:12,543 Bu turuncu ışık da ne? 125 00:07:18,410 --> 00:07:21,783 Onu görmek bana birkaç yıl önceki turuncu şafağı hatırlatıyor. 126 00:07:22,450 --> 00:07:24,489 Asla unutmayacağım bir şafak. 127 00:07:25,250 --> 00:07:27,349 Kaç tane şafak gördüm? 128 00:07:32,480 --> 00:07:35,716 Yatak odama döndüğümde, gözlerim bir ağaç görüyor. 129 00:07:36,820 --> 00:07:38,665 Onu 20 yıldır görüyorum. 130 00:07:38,690 --> 00:07:42,063 Yıllardır bu şehirde, bu dairede yaşıyorum. 131 00:07:42,625 --> 00:07:44,348 Ağacı gördüğümde... 132 00:07:44,917 --> 00:07:46,585 yaşadığımı hissediyorum. 133 00:07:46,610 --> 00:07:49,741 O ağaç hala devam ediyor, büyüyor... 134 00:07:49,765 --> 00:07:52,460 dünya hala devam ediyor, büyüyor. 135 00:07:58,770 --> 00:08:01,663 Beynim tam olarak uyanık değil ama gözlerim uyanık. 136 00:08:01,769 --> 00:08:04,516 Birlikte kafamın içinde resimler yanıp sönüyor. 137 00:08:04,570 --> 00:08:06,830 Bir ömür boyu baktım. 138 00:08:10,776 --> 00:08:13,096 Trende gördüğüm o tüy. 139 00:08:13,510 --> 00:08:15,230 Şu termaller. 140 00:08:24,452 --> 00:08:27,580 Gözlerim tepedeki çizgide bir motosiklet gördü. 141 00:08:34,076 --> 00:08:35,980 Kendimi bir balonun içinde. 142 00:08:46,353 --> 00:08:49,623 Gözlerim, buraya yakın bir elektrik santraline... 143 00:08:49,820 --> 00:08:52,233 patlatılacağı gün boyunca baktı, baktı. 144 00:08:55,040 --> 00:08:58,300 On yılların soğuk tozu, bir hayalet yaratıyormuş gibi görünüyordu. 145 00:09:11,426 --> 00:09:14,340 Duştan sonra gözlerim bunu gördü. 146 00:09:19,580 --> 00:09:21,915 Bu manzara bana elektrik santralini hatırlatıyor. 147 00:09:21,940 --> 00:09:23,340 Birçok şeyi. 148 00:09:38,360 --> 00:09:40,100 Oradaki adam iyi mi? 149 00:09:40,740 --> 00:09:42,060 Ne görebiliyor? 150 00:09:42,580 --> 00:09:44,820 Gözlerimi o adamdan alamıyorum. 151 00:09:46,350 --> 00:09:48,300 Bu çekim bende bakma isteği uyandırıyor. 152 00:09:48,560 --> 00:09:51,100 Bir günlüğüne onun şehrini dolaşmak için. 153 00:09:51,380 --> 00:09:52,680 Gözlerim açık olarak. 154 00:09:53,500 --> 00:09:55,900 Bakmanın termallerinde süzülmek. 155 00:09:57,310 --> 00:09:58,840 Bu fikri seviyorum. 156 00:09:58,980 --> 00:10:02,020 Ama bugün bakmak istememin tek nedeni bu değil. 157 00:10:02,853 --> 00:10:04,795 Bakmak benim neşem oldu. 158 00:10:04,820 --> 00:10:06,100 Benim dünyam. 159 00:10:07,910 --> 00:10:10,420 Ama bu dünya biraz kapanıyor olabilir. 160 00:10:11,132 --> 00:10:13,600 Birkaç ay önce bir DNA testi yaptım. 161 00:10:13,710 --> 00:10:18,260 Ve maküler dejenerasyon genlerinden birine sahip olduğumu öğrendim. 162 00:10:18,719 --> 00:10:20,940 Gözlerimin merkezi kararabilir. 163 00:10:21,846 --> 00:10:23,800 Sonra birkaç hafta önce. 164 00:10:23,887 --> 00:10:25,760 Başka bir şey öğrendim. 165 00:10:25,846 --> 00:10:29,740 Yıllardır gözlüğümün sol camını temizlemeye çalışıyordum. 166 00:10:34,290 --> 00:10:35,700 Her zaman kirliydi. 167 00:10:35,973 --> 00:10:38,380 Sonra kirli olmadığını keşfettim. 168 00:10:38,746 --> 00:10:41,100 Gözüm bulanıklaşmıştı. 169 00:10:51,396 --> 00:10:52,965 Bir teşhis kondu. 170 00:10:52,990 --> 00:10:54,403 Katarakt. 171 00:10:54,510 --> 00:10:55,730 Kötü bir katarakt. 172 00:10:59,650 --> 00:11:01,620 Birden kendimi yaşlı hissettim. 173 00:11:03,337 --> 00:11:06,220 O turuncu şafakları görmeyi bırakacak mıydım? 174 00:11:08,350 --> 00:11:09,940 O ağacı? 175 00:11:11,459 --> 00:11:14,940 Çatıdaki adamın üzgün göründüğü gibi üzgün hissettim. 176 00:11:18,080 --> 00:11:20,240 Ya da ben neşeli miydim? 177 00:11:24,069 --> 00:11:25,440 İkisi de. 178 00:11:25,476 --> 00:11:28,863 Bugün bu duygular daha da yoğunlaştı... 179 00:11:28,888 --> 00:11:33,180 çünkü yarın sabah birisi sol gözümü kesecek. 180 00:11:33,762 --> 00:11:36,440 Doğuştan sahip olduğum lensi çekip alacak. 181 00:11:36,649 --> 00:11:39,260 Ve plastik bir tane ekleyecek. 182 00:11:40,430 --> 00:11:43,260 Sabit bir genişliğe sahip olacak, yeni lens. 183 00:11:43,590 --> 00:11:47,660 Böylece beynim, yakın ile uzak arasındaki odağı kaydırmayı başaramayacak. 184 00:11:48,639 --> 00:11:52,900 Ve dünyanın sağ gözümden daha mavi görünmesine neden olabilir. 185 00:11:54,770 --> 00:11:56,400 Görüşüm azalıyor. 186 00:11:56,670 --> 00:12:01,550 Ve gözümün kesilip açılması fikri bana gördüklerimi düşündürüyor. 187 00:12:03,857 --> 00:12:05,564 Ameliyatımdan bir gün önce... 188 00:12:05,588 --> 00:12:09,020 görerek yaşadıklarımızın hikayesini anlatmak istiyorum. 189 00:12:11,236 --> 00:12:14,304 Büyük Fransız ressam Paul Cézanne... 190 00:12:14,328 --> 00:12:19,536 içinde gelişmekte olan optik deneyim hakkında bir mektup yazdı. 191 00:12:20,317 --> 00:12:24,376 O, gelişmeyi karanlık odada bir fotoğrafın ortaya çıkması gibi mi kastetti? 192 00:12:25,050 --> 00:12:30,820 O parlak ve açıklayıcı TV klibinde, Ray Charles görmeyi bırakmaktan bahsetti. 193 00:12:31,336 --> 00:12:33,340 Ama ben görmeyi bırakmadım. 194 00:12:34,289 --> 00:12:36,260 Peki bende ne gelişti? 195 00:12:37,730 --> 00:12:40,740 Görsel dünya içimde nasıl büyüdü? 196 00:12:41,510 --> 00:12:43,500 Ve sizde nasıl gelişti? 197 00:12:52,180 --> 00:12:55,020 Günün parlaklığı, kalabalık, uğultu. 198 00:12:55,392 --> 00:12:56,589 Bunlar tarafından... 199 00:12:56,613 --> 00:13:00,225 şehrimdeki, Edinburgh'daki her gün gördüğüm sokak tarafından... 200 00:13:00,249 --> 00:13:01,852 vurulmuş gibi hissediyorum. 201 00:13:03,160 --> 00:13:04,720 Ve manzaraları tarafından. 202 00:13:05,920 --> 00:13:07,689 Burada görülecek çok şey var. 203 00:13:07,714 --> 00:13:11,220 Bakışımın hikayesini anlatmaya nereden başlayabilirim? 204 00:13:15,363 --> 00:13:18,890 Gördüğünüz gibi, gerçekten dışarı çıkmadım. 205 00:13:18,954 --> 00:13:21,027 Gördüğünüz şey... 206 00:13:21,051 --> 00:13:24,249 dışarıda geçirdiğim diğer günleri ve düşündüklerimi... 207 00:13:24,691 --> 00:13:27,740 hayal etmem ya da hatırlamamdı. 208 00:13:29,580 --> 00:13:31,460 Ede kalıp tost yemeye karar verdim. 209 00:13:32,540 --> 00:13:37,315 Ama bıçak altına yatıp katarakt aldırmakla ilgili söylediğim şey aslında doğru. 210 00:13:37,340 --> 00:13:42,560 Ve yarın gerçekleşmesi konusunda biraz endişeli ya da kaygılıyım diyebilirim. 211 00:13:42,850 --> 00:13:46,020 Bu yüzden bugün benim için önemli bir gün. 212 00:13:47,180 --> 00:13:49,576 Ve sanırım tekrar dünyaya dönmeli... 213 00:13:49,600 --> 00:13:53,400 ve bakmanın nerede başladığı sorusunu sormaya başlamalıyız? 214 00:13:53,647 --> 00:13:54,715 Bakmak nasıl başladı? 215 00:13:54,740 --> 00:13:57,611 Dünyayı dans ederek var eden Shiva'nın... 216 00:13:58,620 --> 00:14:02,420 Lord Shiva'nın hikayesini çok severim. 217 00:14:02,520 --> 00:14:05,360 Bu onun dansı ve bu da ateş içindeki dünya. 218 00:14:05,540 --> 00:14:08,241 Dünyanın bir dansla başladığı... 219 00:14:08,996 --> 00:14:11,640 ve bir dansla şekillendiği fikrine bayılıyorum. 220 00:14:11,665 --> 00:14:12,925 Ne kadar görsel bir şey. 221 00:14:12,950 --> 00:14:15,708 Kendi ilk görsel anılarım açısından... 222 00:14:15,738 --> 00:14:17,351 başladığım yer... 223 00:14:17,375 --> 00:14:19,988 hatırlayabildiğim ilk şey... 224 00:14:20,012 --> 00:14:25,486 İrlanda'da bir plaj, kocaman, boş bir plaj. 225 00:14:25,620 --> 00:14:27,657 Sanırım yanımızda bir köpek vardı... 226 00:14:27,681 --> 00:14:30,620 ve koştuğumu, boşluğa doğru koştuğumu hatırlıyorum. 227 00:14:31,373 --> 00:14:33,164 Şimdi tostumu bitireceğim... 228 00:14:33,188 --> 00:14:37,460 ve sonra dışarı çıkıp bakmanın kökenlerini düşünmeye başlayacağız. 229 00:14:42,260 --> 00:14:44,100 Hikayemiz nerede başlıyor? 230 00:14:45,290 --> 00:14:47,740 Hayata bir bebek olarak başladım tabii ki. 231 00:14:50,150 --> 00:14:53,460 Gerçek hayatta bir bebek önce bulanık görür. 232 00:14:55,660 --> 00:15:00,043 Daha sonra Ingmar Bergman'ın Persona filmini izlediğimde... 233 00:15:00,067 --> 00:15:04,660 annemin yüzüne hiç böyle uzanıp uzanmadığımı merak ettim. 234 00:15:06,520 --> 00:15:10,660 Bulanıklığa, odak dışı dünyaya dokunmak istemiş miydim? 235 00:15:12,889 --> 00:15:15,140 Ama bulanıklık başarısızlıktır, değil mi? 236 00:15:16,657 --> 00:15:19,740 Bebekler bulanık görür çünkü gözleri gelişmemiştir. 237 00:15:20,110 --> 00:15:22,421 Örneğin bunu Venedik'te çektiğimde... 238 00:15:22,445 --> 00:15:25,950 keşke binayı daha net görebilseydim dediğimi hatırlıyorum. 239 00:15:30,730 --> 00:15:34,770 Bulanık bir fotoğraf kötü bir fotoğraftır, yoksa öyle değil mi? 240 00:15:37,300 --> 00:15:42,910 Aklıma Hasagawa Tuhaku'nun 1595 tarihli bu Japon tablosu geliyor. 241 00:15:43,349 --> 00:15:45,700 Çam ağaçlarının yedisi bulanık. 242 00:15:46,123 --> 00:15:48,780 Görüntü, en kusursuz haline bulanıklıklarında ulaşıyor. 243 00:15:49,121 --> 00:15:53,020 Sanki odak dışı kalan ağaçlar diğerlerinin hayaleti... 244 00:15:53,257 --> 00:15:55,422 etraflarında yüzen bir dünya. 245 00:15:56,380 --> 00:15:59,890 İtalyan ressamlar benzer bulanıklıklara sfumato adını vermişler. 246 00:16:00,223 --> 00:16:01,820 Fumo duman demektir. 247 00:16:02,256 --> 00:16:03,660 Bir sis perdesi. 248 00:16:03,856 --> 00:16:05,340 Katarakt sanatı. 249 00:16:20,903 --> 00:16:23,748 Bu ünlü filmi çocukken izlediğimde... 250 00:16:23,776 --> 00:16:27,940 sonunun bir sis perdesine benzediğini düşündüğümü hatırlıyorum. 251 00:16:28,790 --> 00:16:30,420 Ama bu bir hata değildi. 252 00:16:30,870 --> 00:16:32,371 Etkileyiciydi... 253 00:16:32,420 --> 00:16:33,980 bir geliştirmeydi. 254 00:16:41,500 --> 00:16:47,220 Ve sonra Paul Cézanne'ın optik deneyimleri gibi bulanıklıklar gelişti. 255 00:16:48,329 --> 00:16:49,683 Bir bakış attım. 256 00:16:49,790 --> 00:16:51,960 Hareketli bir dünya gördüm. 257 00:16:57,670 --> 00:17:00,240 Bir ömür sürecek hareket başladı. 258 00:17:22,250 --> 00:17:24,389 Bunu gerçekten gördünüz mü? 259 00:17:31,717 --> 00:17:32,937 Pırıltı. 260 00:17:35,203 --> 00:17:36,300 Titreme. 261 00:17:44,443 --> 00:17:47,340 Hareket ve duygu arasındaki ilişki. 262 00:17:51,810 --> 00:17:53,840 Sanat bu duyguyu göstermek için yapılmıştır. 263 00:17:53,943 --> 00:17:56,823 Bir adamın neşesi ve onu kaydeden bir çerçeve... 264 00:17:56,943 --> 00:18:01,017 neşesine eşlik edecek şekilde hareket ediyor, onun termallerinde süzülüyor. 265 00:18:08,260 --> 00:18:11,433 Gördüğüm hareket çoğu zaman soyut görünüyordu... 266 00:18:12,055 --> 00:18:13,856 sanki bir böcek gibi. 267 00:18:19,180 --> 00:18:20,403 Rüya gibi. 268 00:18:22,760 --> 00:18:25,460 Tüm hayatım bir hareket gibiydi. 269 00:18:30,513 --> 00:18:35,180 Bugün, göz ameliyatımdan bir gün önce, hareketin o kadar farkındayım ki. 270 00:18:35,606 --> 00:18:38,496 Yolda karşıdan karşıya geçerken göz hareketlerimin sayısı... 271 00:18:38,826 --> 00:18:41,426 Başım bir eksen üzerinde, güvenliği tarıyor. 272 00:18:42,240 --> 00:18:45,740 Sol gözümle iyi göremediğim için şimdi biraz daha zor. 273 00:18:53,480 --> 00:18:55,530 Önce bulanıklık, sonra hareket. 274 00:18:55,693 --> 00:18:59,060 Bebekliğimdeki bir sonraki görsel adım neydi? 275 00:19:00,006 --> 00:19:03,980 Başkalarının gözlerine karşı manyetik bir çekim. 276 00:19:06,026 --> 00:19:09,294 Yüz binlerce yıl önce, savan çayırlarında... 277 00:19:09,565 --> 00:19:12,833 kilometrekare başına yaklaşık iki insan düşüyordu. 278 00:19:13,120 --> 00:19:14,846 Ama hayvan sayısı çok daha fazlaydı... 279 00:19:14,870 --> 00:19:17,660 bu yüzden insanlar hayvanların gözlerine daha çok bakıyordu. 280 00:19:18,860 --> 00:19:22,520 Sovyet yönetmen Andrei Tarkovsky bize bunun bir örneğini veriyor. 281 00:19:22,560 --> 00:19:26,260 Yalnız bir çocuk, bir keçinin gözlerini görür. 282 00:19:28,633 --> 00:19:30,389 Bu bakış bizi korkutuyor mu? 283 00:19:30,414 --> 00:19:32,388 Yoksa kendimizi hayvan gibi... 284 00:19:32,412 --> 00:19:35,140 onun görsel dünyasına dahil mi hissediyoruz? 285 00:19:39,020 --> 00:19:42,620 Bugün içinde seyahat ettiğimiz Edinburgh kentinde... 286 00:19:42,644 --> 00:19:45,960 kilometrekare başına yaklaşık 5.000 kişi düşüyor. 287 00:19:46,460 --> 00:19:49,500 Bir bakışın yarattığı elektrik şokundan kaçınmak zor. 288 00:19:51,160 --> 00:19:56,220 New York savanasında, mil kare başına 26.000 insan düşüyor. 289 00:19:56,933 --> 00:20:00,013 Göz doygunluğu her yere bakışlar savuruyor. 290 00:20:00,680 --> 00:20:03,220 Onlardan kaçınmak için metroya bir kitap getirin. 291 00:20:04,823 --> 00:20:08,277 Ve böylece sanatçı Marina Abramovich... 292 00:20:08,301 --> 00:20:11,798 New York'taki Modern Sanat Müzesi'nde... 293 00:20:11,822 --> 00:20:15,933 736 saat boyunca göz temasından kaçınmadan oturdu. 294 00:20:16,760 --> 00:20:21,700 Tarkovsky'nin keçisi gibi sonsuza kadar insanlara baktı. 295 00:20:23,930 --> 00:20:27,340 Kaçınmayı, bakmaktan kaçmayı iptal etti. 296 00:20:28,020 --> 00:20:29,540 Çok yorucuydu. 297 00:20:29,853 --> 00:20:31,300 Gözyaşları geldi. 298 00:20:43,105 --> 00:20:47,340 Bulanıklık, hareket ve göz temasından sonra ne fark ettim? 299 00:20:47,670 --> 00:20:49,860 Görsel dünyam nasıl gelişti? 300 00:20:50,730 --> 00:20:52,100 Renkler aracılığıyla. 301 00:20:52,876 --> 00:20:55,668 Hayatımda gördüğüm ilk renklerden biri... 302 00:20:55,692 --> 00:20:59,660 hayatımda gördüğüm en büyük renklerden biri, mavi. 303 00:21:01,450 --> 00:21:03,740 Hayatım boyunca mavi gördüm tabii ki. 304 00:21:04,010 --> 00:21:05,820 Arabam bile maviydi. 305 00:21:06,740 --> 00:21:09,500 Geçenlerde gözlerimi bu evden alamadım. 306 00:21:10,349 --> 00:21:13,060 Niagara Şelalesi'ne gittiğimde tüm o mavilikler. 307 00:21:15,003 --> 00:21:16,813 Ama mavi her yerde mi? 308 00:21:17,316 --> 00:21:20,344 Homeros'un yazılarında ya da İncil'de... 309 00:21:20,368 --> 00:21:23,860 gökyüzüne ya da denize bir kez bile mavi denmez. 310 00:21:24,823 --> 00:21:28,580 Homeros denizin şarap renginde ya da parlak olduğunu söyler. 311 00:21:29,400 --> 00:21:34,754 Belki de gökyüzü ve deniz o kadar büyük, o kadar parlak, o kadar uzaktaydı ki... 312 00:21:34,778 --> 00:21:38,230 mavilikleri eski yazarlar için pek fark edilmiyordu. 313 00:21:40,070 --> 00:21:44,334 Bu, kesinlikle Fransız sanatçı Yves Klein'in zihninde yer etti... 314 00:21:44,358 --> 00:21:49,290 gençlik yıllarında sırtüstü uzanıp Akdeniz gökyüzünü parmağıyla imzalamıştı. 315 00:21:51,076 --> 00:21:55,800 Sırt üstü uzanıp bir yaz gökyüzüne sayısız defalar baktım. 316 00:21:56,710 --> 00:21:58,603 Yukarısı kapkaraydı elbette. 317 00:21:58,850 --> 00:22:04,850 Odaklanması zor ve fark etmeksizin, kırılan maviyi gördüm hep. 318 00:22:06,470 --> 00:22:08,823 İnsanlar maviye anlam yükledi. 319 00:22:08,930 --> 00:22:10,303 Onunla oynadılar. 320 00:22:11,570 --> 00:22:16,380 Sinemanın en büyük renkçilerinden Çinli yönetmen Zhang Yimou'yu düşünüyorum. 321 00:22:17,530 --> 00:22:20,740 Uzak mavi bir göl kavgası sahneledi. 322 00:22:22,190 --> 00:22:25,050 Sonra su altında, yansıyan mavi. 323 00:22:29,750 --> 00:22:36,060 Kostümlerinde mavinin tonları çoğaldı ve su akuamarin renginde. 324 00:22:42,760 --> 00:22:45,760 Onun için savaş, onun yanağında bir gözyaşı. 325 00:22:53,506 --> 00:22:56,788 Ve mavi, Vincent van Gogh'un zihninde de yer etti... 326 00:22:56,812 --> 00:23:00,140 gölgelerin çoğunun gri değil, mavi olduğunu biliyordu. 327 00:23:05,675 --> 00:23:08,140 Ve Leonardo da Vinci için de mavi önemliydi. 328 00:23:08,333 --> 00:23:13,020 Bakire'nin elbisesi, kayaların ve gökyüzünün mavisi, çok güçlü. 329 00:23:14,146 --> 00:23:16,180 Birbirlerine ne kadar da yakınlar. 330 00:23:16,880 --> 00:23:19,980 Buna mavi ve altın rengi üzerine bir çalışma denebilir. 331 00:23:22,553 --> 00:23:24,610 Birbirlerine olan yakınlıklarından bahsedin. 332 00:23:24,760 --> 00:23:27,300 Her yerdeler, mavi ve altın. 333 00:23:28,220 --> 00:23:32,108 Onları İran'da Esfahan'daki Cuma Camii'nde gördüm... 334 00:23:32,132 --> 00:23:35,060 hayatımda gördüğüm en güzel binaydı. 335 00:23:35,626 --> 00:23:39,820 Etrafında dolaşırken çocukluğumun plajlarını düşündüm. 336 00:23:41,920 --> 00:23:46,260 Belki de Paul Cézanne'ın optik gelişimden kastettiği buydu. 337 00:23:46,826 --> 00:23:49,820 Olası olmayan görsel bağlantılar kuruluyor. 338 00:23:50,279 --> 00:23:53,260 Renkler anılarla kaplanıyor. 339 00:23:54,820 --> 00:23:58,300 Mavi ve altın rengi doğada çokça görülür. 340 00:23:59,026 --> 00:24:02,660 Büyük yazar Goethe renklerin bu tür yakınlıklarını anlamıştı. 341 00:24:03,419 --> 00:24:08,219 Renk çemberinin zıt tarafındaki renkler birbirine özlem duyar. 342 00:24:10,219 --> 00:24:12,228 Burada ortada yeşil ışık... 343 00:24:12,252 --> 00:24:14,460 sağda ve solda mor gölgeler. 344 00:24:16,920 --> 00:24:19,340 Ve onun gölgesi pembe-mor. 345 00:24:21,285 --> 00:24:25,900 Alfred Hitchcock ve ekibi renklerin birbirini nasıl arzuladığını anlamıştı. 346 00:24:30,366 --> 00:24:34,540 Yürüyüşümde, seyahatlerimde gördüğüm renkleri düşünüyorum. 347 00:24:35,199 --> 00:24:39,859 Edinburgh'daki bir kiraz çiçeği ağacı Amerika'daki bir dükkanla aynıdır. 348 00:24:41,467 --> 00:24:43,420 Arnavutluk'ta solgun. 349 00:24:49,050 --> 00:24:51,100 Los Angeles'ta gri ve kırmızı. 350 00:24:55,216 --> 00:24:59,354 Ve birkaç yıl önce burada, İskoçya'da bir tatilde... 351 00:24:59,378 --> 00:25:03,660 aynı yerin iki renge dönüştüğünü gördüm. 352 00:25:14,933 --> 00:25:18,044 Düşünüyordum da dışarı çıkıp bakamadığınızda... 353 00:25:18,068 --> 00:25:20,680 bakmanın hikayesini nasıl anlatırsınız? 354 00:25:21,070 --> 00:25:24,360 Düşündüğüm şeylerden biri de neden sosyal medyayı kullanmadığımdı. 355 00:25:24,420 --> 00:25:25,948 Şimdi yapacağım şey... 356 00:25:25,972 --> 00:25:30,760 şu anda yaptığım şey hakkında tweet atmak ve insanlara bir şey sormak. 357 00:25:30,837 --> 00:25:32,597 Henüz ne söyleyeceğimi bilmiyorum... 358 00:25:32,622 --> 00:25:35,216 ama insanlara görsel hayatları hakkında bir şeyler soracağım. 359 00:25:40,782 --> 00:25:42,031 Biraz garip biliyorum... 360 00:25:42,056 --> 00:25:44,845 ama dışarı çıkmadan dış dünya hakkında bir şeyler yapmaya çalışıyorum. 361 00:25:44,870 --> 00:25:47,056 Bakmak yetişkin hayatınızda nasıl bir rol oynadı? 362 00:25:47,081 --> 00:25:48,880 Bakmak sizi mutlu etti mi? 363 00:25:48,905 --> 00:25:50,618 Size hayat hakkında bir şeyler öğretti mi? 364 00:25:50,643 --> 00:25:52,140 Bana resimler, düşünceler gönderin. 365 00:26:07,146 --> 00:26:13,420 Sanırım artık Twitter'a bakma, sosyal medyaya göz atma zamanı... 366 00:26:13,684 --> 00:26:19,660 bakalım hayatlarında "bakma" üzerine sorduğum şeye yanıt veren olmuş mu. 367 00:26:20,323 --> 00:26:26,220 Michael Younes dedi ki, film yapmak istiyorsan ayağa kalkmalısın. 368 00:26:27,136 --> 00:26:30,845 Ve bu görüntü, kim olduğunu biliyorum, Chantal Ackerman. 369 00:26:30,870 --> 00:26:34,460 Bana Chantal Ackerman'ın bir resmini gönderdi ve tembel yatağından kalk dedi. 370 00:26:35,010 --> 00:26:36,860 Tamam, bunun için teşekkür ederim Michael. 371 00:26:37,163 --> 00:26:43,823 Laura Cumming, kendisi bir sanat tarihçisi ve The Observer'ın sanat eleştirmeni. 372 00:26:43,883 --> 00:26:45,813 Ve çok iyi kitaplar yazdı. 373 00:26:46,396 --> 00:26:47,616 Ne demiş? 374 00:26:47,650 --> 00:26:49,705 Bakmak benim için kesinlikle her şeydir. 375 00:26:49,730 --> 00:26:51,505 Saf neşe, tam bir minnettarlık. 376 00:26:51,530 --> 00:26:55,634 Artık konuşmasam, yazmasam, müzik yapmasam ya da hareket etmesem de... 377 00:26:55,658 --> 00:26:58,580 bakmanın, görmenin aktif yaşamına sahip olurdum. 378 00:26:58,866 --> 00:27:03,688 Ve geceleri rüyalarda tekrar tekrar canlanan, doyumsuz bir arzuya... 379 00:27:03,713 --> 00:27:06,006 durmaksızın tatmine ulaşan. 380 00:27:06,351 --> 00:27:07,500 Vay canına. 381 00:27:11,739 --> 00:27:15,935 Madem sordunuz, karantina boyunca zamanı tek bir kartpostala bakarak geçirdim... 382 00:27:15,959 --> 00:27:18,811 resmin neden bu kadar alçakgönüllü, görkemli, sınırlı... 383 00:27:18,835 --> 00:27:22,020 ama yine de tükenmez olduğunu çözmeye çalışarak. 384 00:27:22,660 --> 00:27:24,340 Ve bakın ne. 385 00:27:29,506 --> 00:27:31,460 Çok ünlü bir tablo. 386 00:27:37,420 --> 00:27:39,383 Stephen Clarke diyor ki... 387 00:27:39,407 --> 00:27:42,579 “Bir bardak Guinness'in çökmesi ya da yüzümün yaşlanması gibi... 388 00:27:42,603 --> 00:27:45,540 gerçekleşmesi zaman alan şeylere bakmaktan hoşlanıyorum. 389 00:27:46,210 --> 00:27:47,860 Çok güzel Stephen, teşekkür ederim. 390 00:27:48,393 --> 00:27:51,680 Ne zaman şiddete maruz kalsam, gözlerimi açık tutarım. 391 00:27:51,760 --> 00:27:54,860 Ne zaman öpülsem, gözlerimi kapalı tutarım. 392 00:27:55,493 --> 00:28:00,260 Belki de şiddetle öpülseydim, bir gözümü açık tutardım. 393 00:28:05,739 --> 00:28:07,331 Maki Monon diyor ki... 394 00:28:07,355 --> 00:28:10,400 günlük olaylara tuhaf açılardan bakmayı seviyorum. 395 00:28:10,620 --> 00:28:13,880 Karantina sırasında odamın etrafında bir tur attım. 396 00:28:14,090 --> 00:28:19,181 Beyaz duvara baktım çünkü aklıma gelen en ilginç şey buydu. 397 00:28:19,520 --> 00:28:23,300 Doygunluğu artırdığımda yeni bir evren ortaya çıktı. 398 00:28:35,899 --> 00:28:37,508 Connor Murphy diyor ki... 399 00:28:37,532 --> 00:28:42,084 sınıf penceremden spor sahasına bakıyorum, öğrencilerime bakıyorum... 400 00:28:42,108 --> 00:28:45,586 pencereden dışarı bakıp onları görmezden geliyorum... 401 00:28:45,610 --> 00:28:48,791 dışarıda spor olmayınca anın tadını çıkarıyorlar. 402 00:28:48,815 --> 00:28:53,059 Kuş sürüsünü izliyorum, sahada dolaşıp yiyecek böcek arıyorlar. 403 00:28:55,140 --> 00:28:57,400 Sahaya bakmanın farklı yolları var. 404 00:28:57,425 --> 00:29:00,247 Bazen organize spor yapan öğrencilerle dolu oluyor... 405 00:29:00,271 --> 00:29:03,740 bazen beden eğitimi dersi, bazen de teneffüs saçmalıkları. 406 00:29:04,106 --> 00:29:07,900 Bazen doğa ele geçiriyor; kuşlar, rüzgar ve yeşeren otlar her yeri kaplıyor. 407 00:29:08,120 --> 00:29:13,500 Bazen robot çim biçme makinesi yavaşça bir uçtan bir uca dönüyor. 408 00:29:14,792 --> 00:29:16,072 Vay canına, Connor. 409 00:29:19,040 --> 00:29:20,500 Bu bir film. 410 00:29:22,510 --> 00:29:26,250 Mia Bayes, bir başkasına bakabilmenin, gerçekten bakabilmenin... 411 00:29:26,274 --> 00:29:29,620 yetişkinliğe geçişin bir parçası olduğunu söylüyor. 412 00:29:35,180 --> 00:29:39,360 Bazı insanlar görülmeye susamıştır, bazıları ise bundan çekinir. 413 00:29:41,550 --> 00:29:44,986 Baktığımda, gerçekten görülmediğin ama sürekli bakıldığın... 414 00:29:45,010 --> 00:29:49,780 o kızlık halinin yükünden intikam almayı, bakışlarımla karşı koymayı öğrendim. 415 00:29:58,623 --> 00:30:00,700 Lynne McFaddenway-Jones... 416 00:30:01,389 --> 00:30:06,140 Lynne ile kuşatma sırasında Saraybosna'da tanıştım. 417 00:30:06,926 --> 00:30:09,940 Kendisi büyük bir aktivist ve psikiyatrist. 418 00:30:11,053 --> 00:30:14,405 Net bir şekilde görebilmek çok büyük bir keyif veriyor. 419 00:30:14,430 --> 00:30:17,338 Şu anda bir balıkçı teknesinin geçmesini... 420 00:30:17,362 --> 00:30:21,017 bir esintinin tomurcuklanan yaprakları karıştırmasını... 421 00:30:21,041 --> 00:30:24,780 ve bir karganın daldaki dengesini kaybetmesini istiyorum. 422 00:30:27,910 --> 00:30:30,300 Yaşadığımı ve iyi olduğumu biliyorum. 423 00:30:31,090 --> 00:30:33,500 Farkındalığı unut, sadece bak. 424 00:30:33,870 --> 00:30:35,740 İşte bu haftanın kelebeği. 425 00:30:36,190 --> 00:30:37,820 Lynne Jones. 426 00:30:38,750 --> 00:30:40,100 Bu çok güzel. 427 00:30:43,583 --> 00:30:48,163 Sonra Kevin Williamson, arkadaşım Kevin Williamson bir resim gönderdi. 428 00:30:50,020 --> 00:30:55,591 Çok mutlu, renkler, gökyüzü, dünyadaki yerimiz, dün Leith Rıhtımı'nda. 429 00:30:56,850 --> 00:31:00,660 Emma Fletcher, güzellik her yerde, güvende kalın. 430 00:31:01,436 --> 00:31:06,420 Vay canına, omzumun fotoğrafını çekmiş ve üzerine bir şey eklemiş. 431 00:31:11,020 --> 00:31:15,059 Chris diyor ki, oldukça işlevsiz bir ailede yetişen bir genç olarak... 432 00:31:15,083 --> 00:31:17,743 sık sık yatak odamdaki masama sığınırdım. 433 00:31:17,920 --> 00:31:19,881 Pencerenin yanında oturuyordum... 434 00:31:19,905 --> 00:31:23,541 ve demiryolu hattı ile mütevazı bir sanayi bölgesine bakıyordum. 435 00:31:23,810 --> 00:31:27,987 Bu ortamın dinamiklerini izleyerek saatler geçirirdim... 436 00:31:28,011 --> 00:31:30,741 ve bu bana büyük bir teselli sağlardı. 437 00:31:44,440 --> 00:31:49,080 Tüm bunları sadece okuduğumu biliyorum ama burada çok fazla duygu var. 438 00:31:50,800 --> 00:31:55,751 Pek çok insan bakmaktan bir tür cankurtaran halatı... 439 00:31:56,660 --> 00:32:02,920 ya da bir şeye, hayata ya da güvenliğe atılan bir tür çapa olarak bahsediyor. 440 00:32:12,280 --> 00:32:14,580 Tüm bunlardan oldukça etkilendim. 441 00:32:15,240 --> 00:32:17,519 İnsanlar sorumu ciddiye aldılar... 442 00:32:17,543 --> 00:32:22,249 bu beni bazen biraz şaşırtıyor çünkü insanlar beni biraz salak sanıyor... 443 00:32:23,374 --> 00:32:28,188 ama aynı zamanda insanlar bakmayı yaşamla... 444 00:32:29,060 --> 00:32:32,290 canlılıkla ve teselliyle ilişkilendiriyor. 445 00:32:32,315 --> 00:32:33,768 Teselli kelimesine bayılıyorum. 446 00:32:33,793 --> 00:32:38,170 Çok fazla kullanmadığımız eski bir Viktorya dönemi sözcüğü gibi. 447 00:32:38,230 --> 00:32:41,250 Kendinizi ya da bir başkasını nasıl teselli edersiniz? 448 00:32:41,610 --> 00:32:43,876 Ve genellikle teselli dokunmak... 449 00:32:45,420 --> 00:32:47,060 ya da sarılmakla ilgilidir. 450 00:32:48,180 --> 00:32:49,780 Ve biz sarılamayız. 451 00:32:51,537 --> 00:32:54,348 Beş aydır kaç kişiye sarıldım... 452 00:32:55,820 --> 00:32:57,540 bir? 453 00:33:00,176 --> 00:33:02,758 Ve belki de bu garip durumda... 454 00:33:02,782 --> 00:33:07,456 açıkça bu odadan çıkabilirim, ama bu oda bir tür karanlık. 455 00:33:08,020 --> 00:33:10,980 Oda, evde kalma sürecinin bir sembolü. 456 00:33:13,020 --> 00:33:14,654 Belki de bakmak... 457 00:33:14,678 --> 00:33:19,700 insanlara fiziksel olarak dokunamadığınızda bir şeylerle başa çıkmanın bir yoludur. 458 00:33:21,390 --> 00:33:23,300 Ya da biraz teselli. 459 00:33:48,283 --> 00:33:50,780 Bunu Dave Hollingsworth gönderdi. 460 00:33:54,860 --> 00:33:57,629 Diyor ki, bu sayılır mı bilmiyorum ama... 461 00:33:57,654 --> 00:34:01,580 aynaya baktığımda ya da bakmak zorunda kaldığımda... 462 00:34:03,500 --> 00:34:06,220 kendime bakmanın zorluğundan başka bir şey olmadı. 463 00:34:06,990 --> 00:34:08,780 Bir kabus görüyorum. 464 00:34:09,630 --> 00:34:11,940 Görünüşümden nefret ediyorum. 465 00:34:15,720 --> 00:34:18,980 Sanırım bakmak benim için zor, gerçekten zor. 466 00:34:21,200 --> 00:34:22,980 Bu, hafif bir tabir olur. 467 00:34:54,180 --> 00:34:57,029 Tıpkı Ray Charles'ın konuştuğu o klibin... 468 00:34:57,053 --> 00:35:02,081 bakmak ve bakmaya dair düşündüklerim hakkında beni gerçekten zorladığı gibi. 469 00:35:02,460 --> 00:35:05,927 Birkaç yıl önce tanıştığım bir kadın da renk konusunda... 470 00:35:05,951 --> 00:35:07,740 bana gerçekten meydan okumuştu. 471 00:35:08,380 --> 00:35:09,436 Newcastle'daydım. 472 00:35:09,460 --> 00:35:10,916 Adı Claire Murphy idi. 473 00:35:10,980 --> 00:35:13,800 Filmlerimden biri için soru-cevap yapıyordum. 474 00:35:13,980 --> 00:35:18,621 Elini kaldırdı ve “Affedersiniz, burada renklerden çok bahsediyorsunuz.” dedi. 475 00:35:18,960 --> 00:35:20,160 Ben renk körüyüm. 476 00:35:20,185 --> 00:35:21,580 Renkleri göremiyorum. 477 00:35:21,960 --> 00:35:26,436 Ve tabii ki renk körlüğünü biliyordum ama bu konuda biriyle hiç konuşmamıştım. 478 00:35:26,460 --> 00:35:31,140 Bu yüzden onun e-posta adresini aldım ve bir e-posta alışverişi yaptık. 479 00:35:31,165 --> 00:35:32,780 Bir kısmı burada. 480 00:35:42,270 --> 00:35:48,720 Tamam, Paul Impressburger filmi hakkında konuşmaya başladık, A Matter of Life and 481 00:35:48,830 --> 00:35:51,080 Renkli ve siyah beyaz olan ölüm. 482 00:35:51,420 --> 00:35:56,629 Sevgili Mark, Paul Impressburger'ın "A Matter of Life and Death" filminde... 483 00:35:56,653 --> 00:36:00,660 renkleri soluklaştırma tercihinde bulunduğunu bilmiyordum. 484 00:36:01,100 --> 00:36:05,540 Filmin hayranıyım, ancak kendi tarzımda keyif aldığım da açık. 485 00:36:06,630 --> 00:36:11,813 Eğer bir bahçe tasvirinde kırmızılar, morlar ve yeşillerden bahsediliyorsa... 486 00:36:11,837 --> 00:36:16,200 o bahçenin benim hayalimde canlı ve hareketli olduğunu düşünürüm. 487 00:36:17,640 --> 00:36:24,798 Yeşili tanımlamak için yosun, elma, nane, zeytin vb. gibi tanımlamalar duymak... 488 00:36:24,822 --> 00:36:27,200 benim için şaşırtıcı. 489 00:36:27,860 --> 00:36:30,900 Nasıl oluyor da bunların hepsi aynı renk ama farklı olabiliyor? 490 00:36:31,220 --> 00:36:33,660 Eminim sizin için her şey gayet açıktır. 491 00:36:34,595 --> 00:36:38,900 Oz Büyücüsü'nü siyah beyaz izlemek hakkındaki düşüncelerinizi merak ediyorum. 492 00:36:39,500 --> 00:36:42,300 Gri tuğlalı yolu nasıl bulacaksınız bakalım? 493 00:36:44,170 --> 00:36:48,380 Ben de Oz Büyücüsü'nü siyah beyaz izledim, çünkü o benden bunu istedi. 494 00:36:50,087 --> 00:36:54,900 Sevgili Claire, Oz Büyücüsü'nü siyah beyaz izledim ve şok oldum. 495 00:36:55,620 --> 00:37:00,014 Dorothy Oz'un kapısını açtığında müzik değişiyor elbette... 496 00:37:00,038 --> 00:37:05,800 ama siyah beyaz olunca kapıyı açtıktan sonra görsel kontrast sanki azalıyor. 497 00:37:06,733 --> 00:37:11,300 Sanırım bu, Oz sahnesindeki renklerin yoğunluğu sağlamasından kaynaklanıyor. 498 00:37:11,533 --> 00:37:14,180 Işıklandırmanın görevi nispeten daha az. 499 00:37:15,210 --> 00:37:19,540 Ama beni asıl şaşırtan duygusal yükselişin azalması oldu. 500 00:37:20,860 --> 00:37:24,160 Renklerdeki değişim bende ani bir mutluluk yaratıyor. 501 00:37:24,546 --> 00:37:27,422 Dorothy'nin dudaklarındaki domates kırmızısı... 502 00:37:27,446 --> 00:37:31,100 saçlarındaki bakır rengi ve elbisesindeki mavi pötikare. 503 00:37:31,939 --> 00:37:34,220 Göremediğiniz kelimeleri kullandığım için özür dilerim. 504 00:37:34,530 --> 00:37:40,041 Bunlar beni daha taze, daha canlı gösteriyor, sanki kan nakli yapılmış gibi. 505 00:37:41,960 --> 00:37:43,605 Yani ben sadece... 506 00:37:45,020 --> 00:37:47,369 Sanırım bundan sonra renkleri düşünmeye... 507 00:37:47,393 --> 00:37:49,741 renkleri daha çok takdir etmeye başladım. 508 00:37:50,980 --> 00:37:56,517 Ama bu filmde, renkten ışığa bakan bu hikayede... 509 00:37:56,541 --> 00:38:01,740 neden ışık hakkında düşünmeye başlamıyoruz? 510 00:38:07,340 --> 00:38:11,228 Görsel gelişimimde, bakma hayatımda... 511 00:38:11,620 --> 00:38:13,700 ışığı ilk ne zaman fark ettim? 512 00:38:14,169 --> 00:38:16,660 Belki bir Noel ağacının sıcacık ışıltısı? 513 00:38:17,509 --> 00:38:22,020 Belki on yaşımdayken televizyondaki eski bir Hollywood melodramında? 514 00:38:23,283 --> 00:38:25,188 İnsanlar ortaya çıktı... 515 00:38:25,504 --> 00:38:26,820 ortaya çıktı. 516 00:38:27,642 --> 00:38:30,760 Işık hayatı muhteşem ve şok edici yaptı. 517 00:38:33,636 --> 00:38:36,840 Işığın tek bir hikaye olmadığını fark etmeye başladım. 518 00:38:36,977 --> 00:38:38,407 Bir sürü hikayeydi. 519 00:38:41,830 --> 00:38:45,820 Kışın karanlık olan böyle bir şehirde ışık ararsınız. 520 00:38:48,135 --> 00:38:52,280 Modunuz düştüğünüzde sizi kaldırır, yeni bir başlangıç gibi. 521 00:38:54,229 --> 00:38:58,249 İlkokuldayken şafak ışığının kaldırışını hatırlıyorum. 522 00:39:01,515 --> 00:39:03,165 Sanki kenetleniyorsunuz... 523 00:39:03,654 --> 00:39:05,815 ya da başka bir şeye dönüşüyorsunuz. 524 00:39:07,805 --> 00:39:09,525 Bu hisleri seviyorum. 525 00:39:09,700 --> 00:39:11,330 Onları yanımda taşıdım. 526 00:39:16,230 --> 00:39:20,347 Bugün otobüsümden, şehrimizdeki bu tür bir Akropolis'i... 527 00:39:20,371 --> 00:39:24,710 Kuzey Atina'mızı görüyorum ve diğer Akropolis'i düşünüyorum. 528 00:39:28,420 --> 00:39:31,663 Onu bir tapınak ya da kale olarak değil... 529 00:39:32,107 --> 00:39:35,740 sadece ışıkla dönüşen bir şey olarak mı düşünüyoruz? 530 00:39:37,700 --> 00:39:39,210 Kaldıran ışık mı? 531 00:39:45,470 --> 00:39:46,680 Kutlayan ışık mı? 532 00:39:51,060 --> 00:39:55,090 Orta Çağ'da iki farklı ışık türünden bahsedilirdi. 533 00:39:55,850 --> 00:39:59,590 İlki, lux, gözlerinizle gördüğünüz günlük ışıktı. 534 00:40:02,170 --> 00:40:05,730 İkincisi, lumen, ruhani ışıktı. 535 00:40:05,890 --> 00:40:11,370 Sizi coşkuya ya da acıya götüren türden bir ışık. 536 00:40:14,140 --> 00:40:18,390 Şimdi kendinden geçme ve acı hakkında on yaşımda bildiğimden daha çok şey biliyorum. 537 00:40:21,836 --> 00:40:26,556 Soldaki Mısır firavunu ışık hakkında dini bir dönüşüm geçirdi. 538 00:40:27,550 --> 00:40:32,711 Güneşe, Aten'e tapmaya başladı ve bu yüzden adını Akhenaten olarak değiştirdi. 539 00:40:33,690 --> 00:40:37,420 Güneş ışığı okları ona ve karısı Nefertiti'ye doğru uzanıyor. 540 00:40:43,270 --> 00:40:46,710 Kaldırma, dönüştürme, kutlama, tapınma. 541 00:40:46,956 --> 00:40:49,700 Elektrik ışığı ise tekrar bir yenilik getirdi. 542 00:40:51,017 --> 00:40:53,820 Bu, insanların gece boyunca daha uzun süre çalışabileceği... 543 00:40:54,199 --> 00:40:56,717 ve genellikle daha fazla sömürülebileceği anlamına geliyordu. 544 00:40:56,876 --> 00:41:00,046 Ev hayatı daha aydınlık, daha geniş oldu. 545 00:41:01,583 --> 00:41:02,860 Peki ya şehirler? 546 00:41:03,823 --> 00:41:04,780 Işık manzaraları. 547 00:41:10,540 --> 00:41:13,780 Çocukluğumdan beri kuzey şehirlerini tercih ederim. 548 00:41:14,616 --> 00:41:17,460 Yazın güney göz kamaştırıcıdır. 549 00:41:18,803 --> 00:41:23,500 Finlandiya'da bir çocuk, her zaman sevdiğim türden bir kuzey akşamı. 550 00:41:25,837 --> 00:41:27,540 Arkasındaki ışık manzarası. 551 00:41:28,123 --> 00:41:31,460 Gökyüzü kasvetli, renk yok, sadece ışık. 552 00:41:35,267 --> 00:41:36,700 Sonra trenin ışığı. 553 00:41:48,526 --> 00:41:50,358 Ve su, kıvılcımlar gibi... 554 00:41:50,383 --> 00:41:51,908 düşen ışık gibi... 555 00:41:51,940 --> 00:41:53,468 bilim kurgu ışığı gibi... 556 00:41:53,492 --> 00:41:54,820 rüya ışığı gibi. 557 00:42:02,980 --> 00:42:05,460 Bir de küçük bir kadeh şarabımız var. 558 00:42:08,206 --> 00:42:09,900 Bu sıradan bir bardak değil. 559 00:42:11,340 --> 00:42:13,531 Büyük bir film yıldızı, Jane Russell... 560 00:42:13,555 --> 00:42:15,440 onu Gentlemen Prefer Blondes filminde... 561 00:42:15,464 --> 00:42:17,633 Marilyn Monroe ile birlikte görmüş olabilirsiniz. 562 00:42:17,980 --> 00:42:23,380 Mavi bir fon üzerinde kırmızı elbiseler giyerek çıktıkları ünlü bir sahne vardır. 563 00:42:23,555 --> 00:42:25,960 Ve Hollywood'un o yüksek rengi. 564 00:42:26,180 --> 00:42:28,940 Biliyorsunuz, daha önce maviden bahsetmiştik. 565 00:42:29,660 --> 00:42:33,340 Ve Jane Russell, o kadın, buraya bu daireye geldi. 566 00:42:34,250 --> 00:42:36,375 Ve İskoçya'da birkaç gün kaldı. 567 00:42:36,400 --> 00:42:37,755 Ve çok eğlendik. 568 00:42:37,780 --> 00:42:39,420 Çok hoş bir kadındı. 569 00:42:39,633 --> 00:42:44,113 Ve bu bardaktan buzlu çay içti. 570 00:42:45,560 --> 00:42:47,220 Ve ben onu neredeyse hiç kullanmadım. 571 00:42:47,480 --> 00:42:53,300 Ama burada uzanıp bakmayı düşündüğüm için ona bakıyorum. 572 00:42:53,340 --> 00:42:54,345 Garip değil mi? 573 00:42:54,370 --> 00:42:56,480 Ona baktığımı söylemek mümkün mü? 574 00:42:56,716 --> 00:42:59,180 Bu bardağa bakıyorum ve onu düşünüyorum? 575 00:43:00,020 --> 00:43:01,160 Cevabım evet. 576 00:43:01,250 --> 00:43:03,380 Bardak ona benzediği için değil. 577 00:43:04,050 --> 00:43:06,277 Ama ona dokunduğunu fark ettim. 578 00:43:06,301 --> 00:43:07,860 Ve bu bir derece ayrılık. 579 00:43:08,592 --> 00:43:10,310 Ve bu bir çeşit... 580 00:43:14,280 --> 00:43:15,700 Bu bir hafıza görüntüsü. 581 00:43:17,490 --> 00:43:19,500 Eskiden ondan e-postalar alırdım. 582 00:43:22,710 --> 00:43:23,700 Jane Russell. 583 00:43:34,410 --> 00:43:37,520 Saatlerdir yataktayım. 584 00:43:37,640 --> 00:43:41,160 En son ne zaman bütün gün yatakta yattığımı bilmiyorum. 585 00:43:41,560 --> 00:43:44,580 Ve bir sürü şey hakkında konuştuğumuzu hissediyorum. 586 00:43:45,080 --> 00:43:49,420 Burada, bu karanlık odada yatarken bir projektör gibi olduğumu hissediyorum. 587 00:43:49,767 --> 00:43:52,800 Sunset Bulvarı'ndaki projektör sahnesini biliyor musunuz? 588 00:43:53,020 --> 00:43:55,283 Oturdukları yerde dumanı ve projektörü... 589 00:43:55,307 --> 00:43:57,980 sanki onların düşünceleriymiş gibi görürsünüz. 590 00:43:58,490 --> 00:44:00,860 Sanki bugün yaptığım şey buydu. 591 00:44:02,285 --> 00:44:06,620 Renkler ve ışık hakkında konuştuk. 592 00:44:06,993 --> 00:44:10,993 Işık, yani... çocukluk, bulanıklık ve her şey. 593 00:44:11,920 --> 00:44:15,380 Ama şimdi insanların hayatlarındaki bir sonraki aşamaya geçmeliyiz. 594 00:44:15,420 --> 00:44:18,360 Benim hayatım, sizin hayatınız, yani ergenlik. 595 00:44:20,980 --> 00:44:23,570 Gerçeklik ve hayat tarafından... 596 00:44:23,940 --> 00:44:27,160 bir şekilde ezildiğinizi hissettiğiniz o zaman. 597 00:44:27,260 --> 00:44:28,980 Kendinize bakmaya başlarsınız. 598 00:44:31,210 --> 00:44:32,924 Kendinize baktığınızı ve... 599 00:44:34,683 --> 00:44:36,795 “Merhaba, çirkin” diye düşündüğünüzü biliyorum. 600 00:44:36,820 --> 00:44:40,815 Bu şeye, yüzünüze bakarsınız ve onda bir tür ideal ararsınız. 601 00:44:40,840 --> 00:44:42,395 Ve bulamazsınız. 602 00:44:42,420 --> 00:44:48,320 Ve bence Snapchat ve selfie çağında, daha da fazla. 603 00:44:48,560 --> 00:44:53,580 Kendi yüzünüzdeki kaygı manzarasını görmenin yolları var. 604 00:44:53,740 --> 00:44:58,200 Başarısızlığı kendi yüzünüzde görmenin de bir yolu var. 605 00:44:59,660 --> 00:45:01,740 Bu yüzden bunun hakkında konuşmalıyız. 606 00:45:02,900 --> 00:45:05,429 Ve tabii ki bedenlere de bakmaya başlarsınız... 607 00:45:05,453 --> 00:45:07,981 kendi bedeninize ve diğer insanların bedenlerine. 608 00:45:08,973 --> 00:45:10,926 Ve işte... 609 00:45:11,620 --> 00:45:16,833 potansiyel başarısızlığı orada da görmeye başlarsınız. 610 00:45:25,020 --> 00:45:29,889 Gençliğimde Robert De Niro adında bir taksi şoförü gördüğümü hatırlıyorum. 611 00:45:29,913 --> 00:45:34,380 Gömleğini çıkardığı ve elinde bir silahla durduğu bir sahne vardı. 612 00:45:34,650 --> 00:45:39,500 Göğsünü gördüm ve işte bir göğüs, bir erkek göğsü böyle olmalı diye düşündüm. 613 00:45:39,900 --> 00:45:42,138 Sonra kendi göğsüme baktım... 614 00:45:42,260 --> 00:45:44,900 ve düşündüm ki, öyle değil. 615 00:45:45,886 --> 00:45:47,900 Başarısızlık, başarısızlık. 616 00:45:48,235 --> 00:45:51,901 Bu da bakmanın kötü yanlarından biri, bakmanın korkunç yanlarından biri. 617 00:45:52,100 --> 00:45:55,540 Karşılaştırdığınızda hayal kırıklığına uğradığınız duygusu. 618 00:45:56,293 --> 00:45:59,580 Ama iyi şeyler de var, yaşlandıkça fark ediyorsunuz... 619 00:45:59,604 --> 00:46:01,833 vücudunuzla ilgili iyi şeyler de var. 620 00:46:02,515 --> 00:46:08,300 Gözlerim, zaten söylediğim gibi, bana verdiği keyif… bir de bacaklarım. 621 00:46:09,700 --> 00:46:13,820 Açık ara benimle ilgili en iyi şey bacaklarım. 622 00:46:18,570 --> 00:46:22,463 Dünyanın en büyük şehirlerinden bazılarını yürüyerek geçtim. 623 00:46:24,799 --> 00:46:32,799 New York, Berlin, Moskova, Los Angeles, Paris, Mumbai, Delhi, 624 00:46:36,066 --> 00:46:40,980 Londra, Belfast, Cardiff, tüm bu şehirler, Dublin, Tahran. 625 00:46:44,020 --> 00:46:50,460 Eğer bedenlerden bahsediyorsak, bence benimle ilgili en iyi şeyler... 626 00:46:50,804 --> 00:46:56,220 beni en çok besleyen şeyler gözlerim ve bacaklarım. 627 00:47:00,145 --> 00:47:02,430 Neyse, sanırım hikayemizin bundan sonraki kısmı bu. 628 00:47:02,455 --> 00:47:05,700 Ergenler ve gençler. 629 00:47:06,100 --> 00:47:07,500 Hazır mısınız? 630 00:47:10,160 --> 00:47:11,680 Dans etmek istiyorum. 631 00:47:38,500 --> 00:47:40,640 İskoç delikanlılar ve takımları. 632 00:47:40,743 --> 00:47:42,380 Havai fişek gibiler. 633 00:47:42,610 --> 00:47:44,580 Onlar yatak odaları, onlar dünyalar. 634 00:47:47,690 --> 00:47:50,860 Sahne dekoru ya da kaya havuzu gibi odalar. 635 00:47:52,550 --> 00:47:55,460 Buradan hayatlarını hayal ediyorlar. 636 00:48:00,610 --> 00:48:03,160 Büyüdüm, bir genç oldum. 637 00:48:04,420 --> 00:48:05,820 Kendimi gördüm. 638 00:48:06,466 --> 00:48:08,940 Görsel dünyam yeniden gelişti. 639 00:48:09,820 --> 00:48:12,540 Daha heyecanlı ve sıkıntılı hale geldi. 640 00:48:16,386 --> 00:48:20,780 Başka ne olursa olsun, kendinize baktığınızda her zaman bir şok yaşarsınız. 641 00:48:21,273 --> 00:48:25,060 Fransız ressam Gustave Courbet burada şok olmuş görünüyor. 642 00:48:25,610 --> 00:48:26,700 Ne görüyor? 643 00:48:27,273 --> 00:48:28,320 Egosunu mu? 644 00:48:28,446 --> 00:48:29,489 Güzellik mi? 645 00:48:29,514 --> 00:48:30,540 Nevroz? 646 00:48:30,873 --> 00:48:32,100 Canlılık? 647 00:48:32,810 --> 00:48:36,380 Saçlarını geriye atıyor ve sanki “Bu gerçekten ben miyim?” diyor. 648 00:48:37,200 --> 00:48:38,620 24 yaşındaydı. 649 00:48:40,993 --> 00:48:47,020 Marie Geneviève Boulia 1700'lerin sonunda kendine baktığında başka bir şey gördü. 650 00:48:49,000 --> 00:48:50,740 Kendini beğenmişlik miydi? 651 00:48:51,720 --> 00:48:57,460 Başını kaldırıp biraz çevirdi, şeklini, ortamını, kendi ortamını görmek için. 652 00:49:01,693 --> 00:49:03,948 Alman sanatçı Albrecht Dürer... 653 00:49:03,972 --> 00:49:07,140 burada benliğin şokunun ya da hazzının ötesini görüyor. 654 00:49:07,760 --> 00:49:12,540 İsa Mesih'i simetrik, yakışıklı durgunluğu içinde görüyor. 655 00:49:13,387 --> 00:49:16,847 Burada hiçbir titreme yok, tuvali aceleyle doldurma yok. 656 00:49:17,600 --> 00:49:20,500 Oto portre bir aşk eylemidir. 657 00:49:21,420 --> 00:49:26,860 Ayna kelimesi Latincede hayret etmek anlamına gelen mirari'den gelir. 658 00:49:30,039 --> 00:49:33,988 Frida Kahlo gördüklerinden pek etkilenmemişti... 659 00:49:34,165 --> 00:49:36,260 ama bakmaya mecburdu. 660 00:49:37,200 --> 00:49:41,611 İşte o, Meksika ile Amerika Birleşik Devletleri arasındaki sınırda... 661 00:49:41,635 --> 00:49:44,140 bir kaide üzerinde, bir oto portrede. 662 00:49:47,940 --> 00:49:50,510 Sağ taraftaki duman fabrikaları ve gökdelenler... 663 00:49:50,534 --> 00:49:52,780 onun nefret ettiği Amerika'yı gösteriyor. 664 00:49:53,620 --> 00:49:57,047 Soldaki çiçekler ve kaktüsler, antik heykel... 665 00:49:57,071 --> 00:50:00,957 ermiş ve güneşle ay arasındaki elektrik kıvılcımı... 666 00:50:00,981 --> 00:50:05,180 onun tercih ettiği elementel Meksika'nın sembolleridir. 667 00:50:06,340 --> 00:50:07,300 Neredeler? 668 00:50:07,520 --> 00:50:08,860 Bu kadar basit mi? 669 00:50:09,619 --> 00:50:11,988 Kahlo modernist ve solcuydu... 670 00:50:12,100 --> 00:50:14,500 bu yüzden bacalara karşı değildi. 671 00:50:15,350 --> 00:50:17,280 Üzerinde Ford yazıyor. 672 00:50:18,120 --> 00:50:21,180 Ve Henry Ford kliniğinde düşük yapmıştı... 673 00:50:21,540 --> 00:50:25,340 bu yüzden görüntü ulus kadar kayıpla da ilgili görünmeye başladı. 674 00:50:26,160 --> 00:50:31,120 Sol üstteki güneşin sağ alttaki turuncu ısıtıcıda yankısı var. 675 00:50:33,080 --> 00:50:36,260 Kahlo bu ulus rüyasında bir denge unsuru gibiydi. 676 00:50:37,940 --> 00:50:40,640 Ben de biraz ülkeler arasında hissettim kendimi. 677 00:50:41,090 --> 00:50:44,120 İrlandalıyım, İskoç’um, İngiliz’im, sanırım. 678 00:50:44,693 --> 00:50:47,020 Bu farklı yerlerin imgeleri. 679 00:50:47,513 --> 00:50:49,420 Her bir yerdeyim. 680 00:50:53,440 --> 00:50:56,060 Her yerde kendimi görüyorum. 681 00:50:57,946 --> 00:51:01,220 Bugünlerde kendini görmemek çok zor. 682 00:51:05,379 --> 00:51:09,180 Her yıl 30 milyar civarında selfie paylaşılıyor. 683 00:51:10,726 --> 00:51:12,286 Çoğunluğu kadınlar tarafından. 684 00:51:13,380 --> 00:51:16,260 Bazı insanlar selfie'lerin narsist olduğunu söylüyor... 685 00:51:16,323 --> 00:51:19,180 ancak bu tür bir suçlamada züppelik yok mu? 686 00:51:20,160 --> 00:51:23,909 Sanatçıların kendi fotoğraflarını çekmesi sorun değil... 687 00:51:23,933 --> 00:51:27,625 ama insanlık tarihinde ilk kez çoğu insan bunu yapabildiğinde... 688 00:51:27,649 --> 00:51:29,460 buna banal deniyor. 689 00:51:30,460 --> 00:51:33,308 Oysa insanların çektikleri selfie'lere bakın... 690 00:51:33,500 --> 00:51:37,460 ya eğlenirken ya da ünlü yerlerde. 691 00:51:40,310 --> 00:51:44,300 Ya da bir duyguyu kutlarken, bir duyguya tutunmaya çalışırken. 692 00:51:49,220 --> 00:51:52,380 Orada olmakta ya da o andan zevk almaktayken. 693 00:51:54,620 --> 00:51:56,040 Bu evrensel değil mi? 694 00:51:56,160 --> 00:51:57,838 Ve hatta sevecen... 695 00:51:58,020 --> 00:51:59,428 anın sevgisi... 696 00:51:59,452 --> 00:52:01,580 geçen zamana bir yanıt. 697 00:52:05,400 --> 00:52:09,040 Kendimin ve gençliğimin ötesinde başka ne gördüm? 698 00:52:09,760 --> 00:52:12,638 Hoşlandığım insanlar, diğer bedenler... 699 00:52:12,662 --> 00:52:15,340 bunun şiddetini hissettim. 700 00:52:19,280 --> 00:52:22,212 Bu iki genç bir akvaryumun içinden bakıyor... 701 00:52:22,980 --> 00:52:26,700 ama aynı zamanda kendi duygularının, beklentilerinin de içinden. 702 00:52:30,420 --> 00:52:32,780 Bunu izlediğimde 13 yaşındaydım. 703 00:52:33,560 --> 00:52:38,020 Birinin peşinden koşma isteği, onun kalçaları, onun dudakları. 704 00:52:38,540 --> 00:52:40,280 Bakarken afallamıştı. 705 00:52:40,580 --> 00:52:42,340 Sevinç, teslimiyet. 706 00:52:50,075 --> 00:52:53,100 O gençlik yıllarının önünde tehlike vardı. 707 00:52:53,640 --> 00:52:55,080 Sarıya karşı siyah. 708 00:52:55,280 --> 00:52:57,500 Neredeyse güç alanını görebiliyordunuz. 709 00:53:00,100 --> 00:53:02,860 İnternette artık bedenler her yerde. 710 00:53:04,060 --> 00:53:08,100 Görülecek, şok edilecek, istismar edilecek, çarpıtılacak çok şey var. 711 00:53:10,670 --> 00:53:13,560 Bedenlere bu kadar bakmak kötü, değil mi? 712 00:53:14,050 --> 00:53:15,440 Bu hep böyleydi. 713 00:53:16,140 --> 00:53:20,500 Ben gençken İrlanda Katolik dünyası böyle derdi. 714 00:53:21,786 --> 00:53:23,189 Antik dünyadan bir hikaye... 715 00:53:23,214 --> 00:53:26,220 bize bedenlere nasıl baktığımız hakkında bir şeyler söylüyor. 716 00:53:26,686 --> 00:53:29,660 Sağdaki Actaeon köpekleriyle avlanıyor. 717 00:53:30,200 --> 00:53:33,840 En solda tanrıça Diana'ya rastlar. 718 00:53:34,240 --> 00:53:36,700 Ve yoldaşları çıplaktır. 719 00:53:37,320 --> 00:53:41,260 Baktığı için onu cezalandırmak ister ve onu bir geyiğe dönüştürür. 720 00:53:41,730 --> 00:53:45,900 Başındaki boynuzlar dönüşümün başladığını gösteriyor. 721 00:53:46,746 --> 00:53:49,980 Dönüşüm tamamlandığında, köpekleri onu parçalara ayırır. 722 00:53:51,000 --> 00:53:52,740 Baktığı için cezalandırıldı. 723 00:53:53,510 --> 00:53:56,500 Baktığımızda böyle mi oluyoruz, geyikler gibi? 724 00:53:59,220 --> 00:54:03,580 Gençken, bu sahneyi bir Avustralya filmi olan Walkabout'ta görmüştüm. 725 00:54:04,380 --> 00:54:07,260 Onunla olmak istedim, ama aynı zamanda o olmak. 726 00:54:07,533 --> 00:54:11,420 Suda, özgür, masum, ağırlıksız. 727 00:54:12,040 --> 00:54:14,020 Bu beni bir geyik mi yapıyordu? 728 00:54:17,060 --> 00:54:21,080 Geçenlerde bu denizanasını gördüm ve onun gibi ağırlıksız yüzmek istedim. 729 00:54:21,240 --> 00:54:22,820 Ben de yanında yüzdüm. 730 00:54:23,280 --> 00:54:24,500 Onu sevdim. 731 00:54:24,950 --> 00:54:26,560 Gördüğünüz gibi çıplaktım. 732 00:54:26,920 --> 00:54:29,860 Resimdeki tanrıça Diana'nın tam tersiyim. 733 00:54:30,890 --> 00:54:32,740 Çıplak görülmek umurumda değil. 734 00:54:33,680 --> 00:54:35,790 Bu beni teşhirci yapar mı? 735 00:54:36,190 --> 00:54:38,580 Ya da sizin gözünüzde bir nesne? 736 00:54:38,653 --> 00:54:41,900 Ve bu sizi bir röntgenci, bir geyik yapar mı? 737 00:54:46,356 --> 00:54:49,484 Nazi dönemi fotoğrafçısı Leni Riefenstahl... 738 00:54:49,508 --> 00:54:52,960 başka birinin objektifinin önünde kıvranıyor. 739 00:54:53,656 --> 00:54:57,100 Şiddetli ırkçı bir rejime sempati duyuyordu. 740 00:54:57,703 --> 00:55:01,588 Sonra bir fotoğrafçı olarak Sudan'a gitti... 741 00:55:01,612 --> 00:55:04,684 ve bu gibi görüntülerle ilgilenmeye başladı. 742 00:55:05,370 --> 00:55:09,540 Giyinikti, beyazdı, kadındı, Avrupalıydı. 743 00:55:09,970 --> 00:55:12,990 70'li yaşlarında ne olmuştu? 744 00:55:13,309 --> 00:55:14,480 19? 745 00:55:14,602 --> 00:55:15,760 Ve çıplak? 746 00:55:16,082 --> 00:55:17,580 Gücü vardı. 747 00:55:17,990 --> 00:55:20,980 Bizanslı bir İsa ikonuna benziyor. 748 00:55:21,980 --> 00:55:24,590 Ve onu bir çocuk gibi yönlendiriyor. 749 00:55:40,950 --> 00:55:42,668 Adam adında bir çocuk... 750 00:55:42,692 --> 00:55:46,460 Yunanistan-Makedonya sınırındaki Edomeni mülteci kampında. 751 00:55:52,850 --> 00:55:55,540 Annesine onu çekmemin sakıncası olup olmadığını sordum. 752 00:55:55,879 --> 00:55:57,580 Evet, diyor. 753 00:55:58,213 --> 00:55:59,900 Suriye'den gelmişler. 754 00:56:08,530 --> 00:56:12,360 Gözleri, bakışları, kameram tarafından çekildi. 755 00:56:18,790 --> 00:56:20,660 Kayıt devam ediyor. 756 00:56:23,070 --> 00:56:24,386 Ne olursa olsun... 757 00:56:24,748 --> 00:56:25,900 ne olursa olsun. 758 00:56:34,580 --> 00:56:38,700 Kameramı ondan almıyorum çünkü o artık bir oyuncak. 759 00:56:51,820 --> 00:56:53,820 Bu, umursamamak mı? 760 00:57:05,695 --> 00:57:07,620 Bu, umursamamak mı? 761 00:57:15,300 --> 00:57:18,380 Bu kötü görünen bir röntgencilik mi? 762 00:57:19,740 --> 00:57:22,060 Artık görmek çok kolay. 763 00:57:23,100 --> 00:57:25,220 Ama bu görmeyle ne yapacağız? 764 00:57:28,390 --> 00:57:31,160 Soldaki kadın gibi miyiz? 765 00:57:32,780 --> 00:57:35,240 Almanya'dan gelen kültürlü bir vatandaş. 766 00:57:35,493 --> 00:57:37,480 İkinci Dünya Savaşı'nın sonu. 767 00:57:37,580 --> 00:57:45,383 Ve kendi rızasıyla öldürülen 56.000 kişiden bazılarını görmek için... 768 00:57:45,408 --> 00:57:50,660 Buchenwald toplama kampına götürüldü. 769 00:57:51,890 --> 00:57:55,828 Ama o başını çevirir ve gözlerini kapatır... 770 00:57:55,852 --> 00:57:58,260 bakmayı iki kez reddeder. 771 00:57:59,540 --> 00:58:01,580 Elbette bakmalıydı. 772 00:58:02,260 --> 00:58:06,900 Ama bir araba kazasının yanından geçerken yavaşladığımızda da bakmalı mıyız? 773 00:58:08,990 --> 00:58:10,940 Yoksa buna mı bakmalıyız? 774 00:58:11,760 --> 00:58:17,420 2019'da Suudi Arabistan'da bir kadının kafasının kesildiği bildirildi. 775 00:58:18,500 --> 00:58:21,580 Bu vahşetle yüzleşmek için kendimizi zorlamalı mıyız? 776 00:58:23,513 --> 00:58:27,453 Görüntüleri dünya çapında göstermek onun gibi kadınlara yardımcı olur mu? 777 00:58:29,310 --> 00:58:31,588 Bu sabah duşumu alırken... 778 00:58:31,612 --> 00:58:37,020 tanıdığım evsiz bir kadının dışarıdaki çöp kutularımıza baktığını gördüm. 779 00:58:38,280 --> 00:58:39,740 Çok erken bir saatti. 780 00:58:40,050 --> 00:58:41,860 Görülmek istemiyordu. 781 00:58:42,466 --> 00:58:45,886 Onu görerek ihlal mi ettim? 782 00:59:02,139 --> 00:59:03,967 Bugün, akşam olmadan... 783 00:59:03,991 --> 00:59:08,539 gözüm kesilip açılmadan önce bakma hikayemin sonuna gelmek istedim. 784 00:59:09,553 --> 00:59:12,340 Ama Ekim kendi işini yapıyor. 785 00:59:14,206 --> 00:59:20,667 Işığı ısıtıyor, güneşi batırıyor, toprağı yüreklendiriyor, gölgeleri uzatıyor. 786 00:59:22,220 --> 00:59:25,340 Bugün politika ve yetişkinlik hakkında konuşmak istedim. 787 00:59:26,000 --> 00:59:29,020 Ama onun yerine korkmaya başladım. 788 00:59:29,980 --> 00:59:33,820 Yarın birinin sol gözüme bıçak saplamasını istemiyorum. 789 00:59:35,539 --> 00:59:38,960 Doksan yıllık bir filmi düşünmeden edemiyorum. 790 00:59:39,260 --> 00:59:42,540 Göz dilimi, ay dilimi, inek dilimi. 791 00:59:43,620 --> 00:59:46,220 Louis Benwell'in gördüğü bir rüya. 792 00:59:47,713 --> 00:59:49,420 Her tarafa bakıyorum. 793 00:59:49,940 --> 00:59:51,500 Panik içinde bakabilir misiniz? 794 00:59:57,040 --> 01:00:00,540 Bunca yıldan sonra içimde hangi imgeler gelişti? 795 01:00:01,180 --> 01:00:04,520 Telefonumdaki büyükannemin fotoğrafını düşünmeye çalışıyorum. 796 01:00:04,773 --> 01:00:05,940 Ray Charles'ı. 797 01:00:32,740 --> 01:00:35,120 Ertesi Gün 798 01:01:06,920 --> 01:01:08,921 Eğer öksüreceksen, bizi uyar. 799 01:01:13,510 --> 01:01:15,380 Kalbimin atışını hissedebiliyorum. 800 01:01:16,580 --> 01:01:19,020 Bu yüzden sevdiğim yerleri düşünmeye çalışıyorum. 801 01:01:52,060 --> 01:01:53,820 Bana sakinleştirici veriyorlar. 802 01:01:54,186 --> 01:01:58,106 Gözümü kesmeye hazırlanırlarken, gördüklerimi düşünüyorum. 803 01:01:58,919 --> 01:02:01,220 Cézanne'ın optik gelişimi. 804 01:02:07,700 --> 01:02:09,660 Dr. Pankaj Argharwal. 805 01:02:10,079 --> 01:02:12,160 Kalküta'dan Bengal’li. 806 01:02:12,560 --> 01:02:13,940 Sevdiğim bir yer. 807 01:02:17,813 --> 01:02:20,160 Aklıma Bengal filmi "Devi" geliyor. 808 01:02:20,780 --> 01:02:22,980 Asla unutamayacağım bir rüya sahnesi. 809 01:02:23,940 --> 01:02:26,040 Karanlıkta çizilmiş üç göz. 810 01:02:29,490 --> 01:02:31,060 Sonra ikisi kayboluyor. 811 01:02:33,457 --> 01:02:36,500 Sonra Charmilla Tagore, aşağıdan aydınlatılmış. 812 01:02:36,976 --> 01:02:38,140 Bakışları. 813 01:02:44,292 --> 01:02:48,060 Hayatım boyunca, filmler benim fazladan gözlerim oldu. 814 01:02:48,420 --> 01:02:51,100 Başka bir filmi düşünüyorum, Bianca Laser. 815 01:02:51,853 --> 01:02:54,540 Bir ekran dolusu göz, tıpkı kesilmiş figürler gibi. 816 01:02:55,770 --> 01:02:57,540 Film Paris hakkında. 817 01:02:57,859 --> 01:03:02,139 Gözler bize bir şehre bir sürü farklı şekilde baktığımızı söylüyor. 818 01:03:03,280 --> 01:03:05,460 Dün Edinburgh'a baktığım gibi. 819 01:03:08,160 --> 01:03:09,958 Ve operasyon başladığında... 820 01:03:09,982 --> 01:03:14,041 zihnim Charmilla'nın gözleriyle Paris'in gözlerini birleştiriyor. 821 01:03:14,440 --> 01:03:18,260 Ve Alfred Hitchcock'un Spellbound filmindeki rüya sekansı aklıma geliyor. 822 01:03:19,780 --> 01:03:23,640 Yıldız gibi gözler, Salvador Dali tarafından tasarlanmış. 823 01:03:24,580 --> 01:03:27,260 Sakinleştirici görselleştirmemi mi sağlıyor? 824 01:03:29,220 --> 01:03:31,228 Bugün kör olsam bile... 825 01:03:31,540 --> 01:03:35,020 o gözler, o filmler aklımda olacak. 826 01:03:39,603 --> 01:03:42,620 Ray Charles filmin başında bunu mu kastetmişti? 827 01:03:43,650 --> 01:03:47,530 Kafamda o resim oyunlarını oynayabilirdim. 828 01:03:49,170 --> 01:03:50,370 Çok samimi. 829 01:03:57,646 --> 01:04:00,320 Pankaj gözümün önünü kesiyor. 830 01:04:10,683 --> 01:04:12,523 Kataraktımı kırıyor. 831 01:04:25,450 --> 01:04:27,890 Yeni bir katlanmış lens yerleştirdi. 832 01:04:28,650 --> 01:04:30,490 Bir böceğin doğumuna benziyor. 833 01:04:35,150 --> 01:04:37,330 Merceğin kıvrımlı kolları var. 834 01:04:46,033 --> 01:04:47,829 Suyun altındaymışım gibi hissediyorum. 835 01:04:51,069 --> 01:04:53,000 Mağaraya benzeyen bir şey görüyorum. 836 01:04:53,203 --> 01:04:54,503 Sonra onu çiziyorum. 837 01:05:00,113 --> 01:05:02,064 Günler sonra Pankaj bana... 838 01:05:02,088 --> 01:05:06,293 diğer bazı hastalarının gördüklerinin resimlerini gönderiyor. 839 01:05:07,060 --> 01:05:08,960 Kataraktlarını çıkarırken. 840 01:05:11,980 --> 01:05:14,480 Bıçağın altında 21 dakika kaldım. 841 01:05:15,060 --> 01:05:17,500 Zihninizin dolaşması için yeterince uzun. 842 01:05:17,700 --> 01:05:19,500 İç gözünüzün dolaşması için. 843 01:05:20,973 --> 01:05:26,500 Dr. Pankaj ve Shamila Tagore'u düşünmek zihnimi başka bir Bengal filmine götürdü. 844 01:05:27,180 --> 01:05:28,460 The Music Room. 845 01:05:29,660 --> 01:05:30,900 Yaşlı bir adam hakkında. 846 01:05:31,039 --> 01:05:32,500 Hayatı daralıyor. 847 01:05:32,800 --> 01:05:38,540 Müzik odasında oturur ve viski bardağına yansıyan avizeyi görür. 848 01:05:39,480 --> 01:05:40,760 Küçücük bir dünya. 849 01:05:40,920 --> 01:05:42,420 Bir mikro kozmos. 850 01:05:43,930 --> 01:05:48,660 Bu sahne bana 42nd Street filmindeki bir dans numarasını hatırlattı. 851 01:05:49,593 --> 01:05:50,536 Geometrik. 852 01:05:50,640 --> 01:05:51,780 Bir çiçek gibi. 853 01:05:52,113 --> 01:05:53,540 Başka bir mikro kozmos. 854 01:05:53,726 --> 01:05:55,060 Başka bir kaya havuzu. 855 01:05:56,220 --> 01:06:00,980 Ve buradan, zihnimin gözü elektron mikroskobu görüntülerine gidiyor. 856 01:06:01,633 --> 01:06:03,220 Yeni görme türleri. 857 01:06:03,626 --> 01:06:05,500 Görünür dünyanın çok ötesinde. 858 01:06:05,899 --> 01:06:07,220 Bir mikro evren. 859 01:06:07,580 --> 01:06:09,020 Suyun altındaymışız gibi. 860 01:06:09,900 --> 01:06:12,940 Bu pullarla kaplı bir deniz yosunu. 861 01:06:15,600 --> 01:06:18,708 Ve bunun bir tür nokta olduğu düşüncesi... 862 01:06:18,732 --> 01:06:21,340 bana bunun gibi nokta resimlerini düşündürdü. 863 01:06:22,939 --> 01:06:26,940 Georges Sura resimlerini atomlardan yapmak istiyor gibiydi. 864 01:06:28,333 --> 01:06:30,308 Yazar Gertrude Stein... 865 01:06:30,680 --> 01:06:34,853 Sura'nın gözlerinin gördükleri karşısında titremeye başladığını söylemişti. 866 01:06:35,540 --> 01:06:39,700 Bakarken görebildiğinden şüphe etmeye başladı. 867 01:06:40,760 --> 01:06:42,260 Gözlerim titriyor. 868 01:06:42,800 --> 01:06:44,100 Yine korkuyorum. 869 01:06:45,127 --> 01:06:49,340 Orta Doğu ve Kuzey Afrika'nın çoğunda nazar vardır. 870 01:06:50,225 --> 01:06:55,540 Eski Mısır'da Ra'nın Gözü güneş tanrısının yıkıcılığını gösteriyordu. 871 01:06:57,993 --> 01:07:02,660 Kötü niyetler geri teper, nazarlar kendilerine döner. 872 01:07:04,680 --> 01:07:07,780 Ve dünyanın en büyük binalarından birinin içine bakın. 873 01:07:07,999 --> 01:07:09,280 Ayasofya. 874 01:07:09,500 --> 01:07:11,160 Kilise olan bir cami. 875 01:07:11,499 --> 01:07:12,780 Ve ne görüyoruz? 876 01:07:13,033 --> 01:07:14,540 Bir göz, kesinlikle. 877 01:07:17,233 --> 01:07:20,260 İslam Kubbesi bana başka bir şey düşündürüyor. 878 01:07:21,220 --> 01:07:22,340 Irak'ı. 879 01:07:23,460 --> 01:07:27,320 Sekiz yüzlü yıllarda, Hunain ibn Ishaid orada yaşıyordu. 880 01:07:28,440 --> 01:07:31,680 Gözün On Muamelesi kitabını yazdı. 881 01:07:32,980 --> 01:07:35,960 Kitaptaki bir çizimde göz ortadadır. 882 01:07:36,112 --> 01:07:38,300 Dış dünya aşağıdadır. 883 01:07:38,785 --> 01:07:41,200 İç dünya, beyin, yukarıda. 884 01:07:42,740 --> 01:07:47,560 Hunain, beyinden çıkan ve Numa adını verdiği bir tür dolaşımsal havanın... 885 01:07:47,584 --> 01:07:51,404 resimdeki kırmızı kıvrımlı çizgiler boyunca aşağı inerek... 886 01:07:51,428 --> 01:07:53,596 gözün arkasından içeri girdiğini... 887 01:07:53,620 --> 01:07:57,048 oradan dünyaya yayıldığını, bir nesneye çarptığını... 888 01:07:57,072 --> 01:08:00,500 ve o nesne tarafından yeniden şekillendiğini söyledi. 889 01:08:01,660 --> 01:08:04,192 Daha sonra yeniden şekillenen Numa... 890 01:08:04,216 --> 01:08:07,260 tekrar göze ve oradan da beyne geri dönüyordu. 891 01:08:07,953 --> 01:08:10,860 İşte Hunain böyle gördüğümüzü düşünüyordu. 892 01:08:13,053 --> 01:08:16,908 Yüz elli yıl sonra, yine şimdiki Irak'ta... 893 01:08:17,360 --> 01:08:20,373 el-Hasan adında bir adam bunun tam tersini savundu. 894 01:08:21,540 --> 01:08:24,980 Bakarken ışınların bizden değil, bize doğru geldiğini söyledi. 895 01:08:25,580 --> 01:08:29,420 Bakmak bizi sömürgeleştiren bir tür istiladır. 896 01:08:30,120 --> 01:08:32,040 Dünyaya boyun eğmektir. 897 01:08:32,940 --> 01:08:35,660 Hayatlarımızı bu istilayı yöneterek geçiriyoruz. 898 01:08:36,946 --> 01:08:40,308 El-Hasan'ın ayda kendi adını taşıyan bir krateri var... 899 01:08:40,540 --> 01:08:42,980 ve yüzü Irak parasının üzerinde. 900 01:08:44,920 --> 01:08:49,080 Hunain'in gözlerimizden dalgalar çıktığını düşünerek yanıldığını artık biliyoruz. 901 01:08:49,960 --> 01:08:51,148 Yine de... 902 01:08:51,660 --> 01:08:56,080 yeni çalışmalar bir bakıma o kadar da uzak olmadığını gösteriyor. 903 01:08:57,287 --> 01:09:01,545 Sinirbilim, baktığımızda beynimizin arka tarafından ön tarafına... 904 01:09:01,569 --> 01:09:03,852 ön tarafından arka tarafına göre... 905 01:09:03,876 --> 01:09:07,667 iki kat daha fazla elektrik sinyali gittiğini ortaya çıkardı. 906 01:09:09,440 --> 01:09:11,720 Bakarken bir şeyler yansıtıyoruz. 907 01:09:12,000 --> 01:09:16,660 Norma Desmond gibi, bildiklerimizi, geçmişimizde olanları görüyoruz. 908 01:09:17,740 --> 01:09:20,300 Bu dış dünyadan çok bizimle ilgili. 909 01:09:20,833 --> 01:09:24,340 Bu yüzden bıçağın altında çok şey görüyorum. 910 01:09:26,100 --> 01:09:29,268 Birkaç saat sonra gözüm ağrıyor... 911 01:09:29,340 --> 01:09:31,660 sanki cam kırıkları varmış gibi. 912 01:09:31,973 --> 01:09:34,020 Bu göz maskesini yırtıp atmak istiyorum. 913 01:09:35,360 --> 01:09:38,000 Dün ve bugün ne gördüm? 914 01:09:38,480 --> 01:09:40,500 Bakmanın hikayesi nedir? 915 01:09:41,740 --> 01:09:46,256 İş hayatlarımız, aile hayatlarımız, cinsel hayatlarımız olduğu gibi... 916 01:09:46,345 --> 01:09:49,220 bakış hayatlarımız da var. 917 01:09:50,380 --> 01:09:52,740 Kaç tane gün batımı gördünüz? 918 01:09:53,580 --> 01:09:55,340 Kaç tane ceset? 919 01:09:56,820 --> 01:09:58,668 Onlar içimizde... 920 01:09:59,220 --> 01:10:00,620 o şeyler. 921 01:10:02,700 --> 01:10:04,628 Bazen onlara ekleriz... 922 01:10:04,940 --> 01:10:07,020 çoğu zaman da yansıtırız. 923 01:11:33,373 --> 01:11:38,690 ♪ Söyledikleri, senin için ♪ 924 01:11:38,714 --> 01:11:43,460 ♪ bir alev gibi olacak. ♪ 925 01:11:47,700 --> 01:11:52,220 ♪ Hayatıma girdin. ♪ 926 01:11:56,366 --> 01:12:01,230 ♪ Ve iyi olmam gerekirken... ♪ 927 01:12:01,620 --> 01:12:05,340 ♪ Yine de umurumda değil. ♪ 928 01:12:07,836 --> 01:12:14,432 ♪ Beni öyle heyecanlandırıyorsun ki... ♪ 929 01:12:15,363 --> 01:12:19,700 ♪ Tek bildiğim şu Ruby, sensin. ♪ 930 01:12:25,785 --> 01:12:30,244 ♪ Beni öyle heyecanlandırıyorsun ki... ♪ 931 01:12:30,420 --> 01:12:38,136 ♪ Tek bildiğim şu Ruby, sensin. ♪ 932 01:13:07,930 --> 01:13:10,460 Bir ömür önceymiş gibi geliyor. 933 01:13:13,760 --> 01:13:16,980 2031'de İsveç'e taşındım. 934 01:13:19,590 --> 01:13:23,268 Ve hayır, durun, bunu söylemeden önce... 935 01:13:23,620 --> 01:13:27,700 o zamanki operasyonun başarılı olduğunu söylemeliyim. 936 01:13:29,030 --> 01:13:33,628 Bana sol gözümün öncesi... 937 01:13:36,060 --> 01:13:38,040 ve sonrası taramalarını gösterdiler. 938 01:13:38,130 --> 01:13:41,390 Yeni gözümle çok net görebiliyordum. 939 01:13:42,330 --> 01:13:44,748 Dünya daha taze görünüyordu... 940 01:13:45,060 --> 01:13:48,100 ve o plastik lens hala orada. 941 01:13:48,730 --> 01:13:51,388 Sağ gözüm biraz soldu... 942 01:13:51,620 --> 01:13:56,291 ama makula dejenerasyonu tedavi edildi ve iyi durumda. 943 01:13:57,709 --> 01:13:59,468 Bu sol göz... 944 01:13:59,492 --> 01:14:02,868 lensi değiştirildikten 30 yıl sonra... 945 01:14:03,740 --> 01:14:06,700 birçok İsveç yazı gördü. 946 01:14:11,703 --> 01:14:17,780 Ve yaklaşık 10 yıl önce, Vormland'da bunu gördü. 947 01:14:20,140 --> 01:14:23,260 Kafamdaki resim kitabına girdi. 948 01:14:24,146 --> 01:14:27,388 Paul Cézanne İsveç'e hiç gelmedi... 949 01:14:27,460 --> 01:14:30,820 o yüzden beyaz bir geyik görmedi. 950 01:14:32,860 --> 01:14:38,048 Bu cümleyi, yani içimizde gelişen optik deneyimi... 951 01:14:38,072 --> 01:14:42,740 hayatının son yılında yazdığını yeni keşfettim. 952 01:14:43,440 --> 01:14:45,820 Benim yaşlandığım gibi... 953 01:14:45,844 --> 01:14:51,380 o da bakış hayatının geliştiğini fark ettiğinde yaşlanmıştı. 954 01:14:52,560 --> 01:14:54,807 Ve sanki ancak yaşlılığında... 955 01:14:54,831 --> 01:14:59,940 yeni, gerçekten keskin bir şekilde bakmaya başlamış gibi hissetti. 956 01:15:01,620 --> 01:15:06,100 Fransa'daki evine gittim ve dalından bir parça kopardım. 957 01:15:10,609 --> 01:15:13,949 Yaşlandığınızda, milyonlarca şey görmüş olursunuz. 958 01:15:18,120 --> 01:15:21,268 Ingrid Bergman, 63 yaşında... 959 01:15:21,292 --> 01:15:22,780 burada İsveç'te. 960 01:15:23,280 --> 01:15:25,548 Kırmızı gözleri ve dudakları... 961 01:15:25,780 --> 01:15:27,860 sıcak, yıllanmış renkler. 962 01:15:28,320 --> 01:15:32,100 Onu gözyaşlarına boğan şeye soldan bakıyor. 963 01:15:38,310 --> 01:15:40,188 1942... 964 01:15:40,420 --> 01:15:42,270 yine Ingrid. 965 01:15:45,106 --> 01:15:47,308 36 yıl önce... 966 01:15:47,620 --> 01:15:50,140 şimdi bir asırdan fazla zaman önce. 967 01:15:51,673 --> 01:15:53,468 Aynı kompozisyon... 968 01:15:53,940 --> 01:15:55,940 yine sola bakıyor. 969 01:15:56,500 --> 01:15:58,420 Daha parlak bir ışık. 970 01:15:59,380 --> 01:16:01,340 Neredeyse efsanevi. 971 01:16:01,980 --> 01:16:07,340 Yaşlı Ingrid genç haline dönüp baktığında ne düşünürdü? 972 01:16:08,390 --> 01:16:12,100 36 yıllık bir bakışı görürdü. 973 01:16:13,690 --> 01:16:16,820 “Bu gözler neler gördü?” diye düşünebilir. 974 01:16:20,060 --> 01:16:23,420 İsveç'in karanlık kışlarında büyüdü. 975 01:16:24,213 --> 01:16:28,001 Ama sonra Kaliforniya'nın sürekli güneş ışığında... 976 01:16:28,025 --> 01:16:31,053 projektör ışığında bir film yıldızı oldu. 977 01:16:33,730 --> 01:16:37,880 1942'deki kadının bilmediği şeyleri biliyordu. 978 01:16:38,820 --> 01:16:40,780 Nazilerin yenileceğini. 979 01:16:41,040 --> 01:16:42,840 Dört çocuğu olacağını. 980 01:16:43,000 --> 01:16:46,619 Yeni, görsel olarak daha gerçekçi filmler yapmak için... 981 01:16:46,643 --> 01:16:49,380 Hollywood'un parlaklığını reddedeceğini. 982 01:16:50,100 --> 01:16:52,468 Belki de ancak yaşlandığında... 983 01:16:52,620 --> 01:16:54,940 kendini genç görebilecekti. 984 01:16:56,210 --> 01:16:58,600 Kendi şelalesini. 985 01:16:59,406 --> 01:17:01,468 Hep aynı şelale... 986 01:17:01,620 --> 01:17:03,340 asla aynı su değil. 987 01:17:04,273 --> 01:17:06,908 Belki de sükûneti görürdü... 988 01:17:06,932 --> 01:17:08,940 çünkü karmaşayı tanımıştı. 989 01:17:09,640 --> 01:17:14,020 Belki de sevilmiş hissederdi, çünkü sevilmemişti. 990 01:17:14,920 --> 01:17:18,100 Bakışının hikayesini görecekti. 991 01:17:25,540 --> 01:17:30,380 Geç bakmanın çoğu zaman kıyaslama olduğunu fark ettim. 992 01:17:31,653 --> 01:17:36,453 Bu iki Bergman'a baktığımızda, onlarda kendi yaşlılığımızı görüyoruz. 993 01:17:36,980 --> 01:17:39,060 Ya da zamanı görüyoruz. 994 01:17:46,780 --> 01:17:51,020 Bazı köpekbalıklarının 400 yaşından büyük olabileceğini düşünüyorlar. 995 01:17:52,780 --> 01:17:57,254 Martin Luther görsel dünyanın putperest olduğunu söylemeden önce... 996 01:17:57,278 --> 01:17:59,620 bakmaya başlamış olabilir mi? 997 01:18:00,399 --> 01:18:05,839 Büyük Katerina St. Petersburg'u bir saraya dönüştürmeye çalışmadan önce? 998 01:18:07,480 --> 01:18:10,240 Peki bu köpekbalıklarının yaşını nereden biliyorlar? 999 01:18:11,940 --> 01:18:17,320 Öldüklerinde, bilim adamları gözlerinin lenslerini kesip çıkardılar. 1000 01:18:17,660 --> 01:18:21,900 Ve içlerindeki karbon-14 miktarını ölçtüler. 1001 01:18:24,340 --> 01:18:28,580 Anılar, keşifler, korkular ve bakmanın şokları. 1002 01:18:31,560 --> 01:18:32,980 İşte bir şok. 1003 01:18:33,139 --> 01:18:36,780 Kocaman koltuğunda küçük bir adam için büyük bir ofis. 1004 01:18:36,993 --> 01:18:41,140 Kamera sanki bir hikayeye çekilmiş gibi yavaşça içeri giriyor. 1005 01:18:41,340 --> 01:18:42,300 Bir anı. 1006 01:18:42,740 --> 01:18:44,020 Görsel bir anı. 1007 01:18:45,033 --> 01:18:46,620 Görsel bir hafıza. 1008 01:18:46,793 --> 01:18:51,100 1896'da feribotla Jersey'e geçiyordum. 1009 01:18:52,040 --> 01:18:55,000 Biz ayrılırken, başka bir feribot yanaşıyordu. 1010 01:18:55,420 --> 01:18:57,740 Ve üzerinde binmek için bekleyen bir kız vardı. 1011 01:18:58,800 --> 01:19:00,440 Üzerinde beyaz bir elbise vardı. 1012 01:19:00,760 --> 01:19:02,640 Beyaz bir şemsiye taşıyordu. 1013 01:19:03,420 --> 01:19:05,180 Ve onu sadece bir saniye gördüm. 1014 01:19:06,150 --> 01:19:07,460 O beni hiç görmedi. 1015 01:19:08,447 --> 01:19:13,627 Ama o kızı düşünmediğim bir ay geçmediğine bahse girerim. 1016 01:19:18,773 --> 01:19:22,380 Bu adamı düşünmediğim bir ay geçti mi? 1017 01:19:22,986 --> 01:19:24,009 Belki de. 1018 01:19:24,120 --> 01:19:25,460 Ama bir yıl değil. 1019 01:19:26,540 --> 01:19:28,380 Onun yüzünü hiç görmedim. 1020 01:19:28,860 --> 01:19:31,140 Onun gördüklerini hiç görmedim. 1021 01:19:33,959 --> 01:19:35,899 Ne hikâyemiz varmış. 1022 01:19:37,040 --> 01:19:39,500 Başkalarının nasıl gördüğünü merak ettik. 1023 01:19:40,040 --> 01:19:41,900 Zamanın ötesine ulaştık. 1024 01:19:50,980 --> 01:19:53,660 Kendimi bir denizanasıyla hayal ettim. 1025 01:19:55,517 --> 01:19:56,780 Bir geyikle. 1026 01:20:03,163 --> 01:20:05,580 Kendimizi aştık. 1027 01:20:10,260 --> 01:20:12,780 Ve aştığınızda, sınır nedir? 1028 01:20:14,966 --> 01:20:17,856 Bir kuş buna baktığında, ne görür? 1029 01:20:18,380 --> 01:20:20,040 Bir istiridye kabuğu mu? 1030 01:20:20,330 --> 01:20:21,130 Bir şelale mi? 1031 01:20:32,660 --> 01:20:36,070 Bir yıl önce, İskoçya'da Stonehaven'daydım. 1032 01:20:36,830 --> 01:20:39,420 Kameramı çıkardım ve bunu çektim. 1033 01:20:53,380 --> 01:20:55,410 Yaşadığım hayatı düşündüm. 1034 01:20:58,970 --> 01:21:03,180 Ağaç bana Abbas Kiarostami'nin İran filmlerini hatırlattı. 1035 01:21:09,580 --> 01:21:13,860 İçine dalmak ve yosunlar gibi çırılçıplak yüzmek istedim. 1036 01:21:19,940 --> 01:21:21,220 Bir denizanası gibi. 1037 01:21:21,420 --> 01:21:23,340 Ama bunun için çok yaşlıyım. 1038 01:21:29,980 --> 01:21:32,820 Virginia Woolf'un yazdığı bir şey geldi aklıma. 1039 01:21:33,340 --> 01:21:36,375 Göz bir madenci değildir, bir dalgıç değildir... 1040 01:21:36,980 --> 01:21:39,740 gömülü hazinenin peşinde koşan biri değildir. 1041 01:21:40,300 --> 01:21:43,280 Bizi akıntıya bırakır. 1042 01:21:52,673 --> 01:21:53,745 Dinlenir... 1043 01:21:53,769 --> 01:21:54,940 duraklar. 1044 01:22:00,780 --> 01:22:03,720 Beyin bakarken uyur. 1045 01:22:10,540 --> 01:22:14,700 Kafamdaki gömülü görsel hazineyi düşündüm. 1046 01:22:26,180 --> 01:22:29,580 Uyuma vaktimin geldiğini biliyordum. 1047 01:22:29,960 --> 01:22:32,260 Ama hissettim, neydi o kelime? 1048 01:22:33,020 --> 01:22:34,060 Neşe. 1049 01:22:36,920 --> 01:22:42,320 Deniz yosunlarının slalomunu görebildiğim için tam bir sevinç. 1050 01:22:51,060 --> 01:22:52,760 Rüzgar çıktı. 1051 01:22:52,960 --> 01:22:56,780 Daha fazla titreme, dalgalanma, güç. 1052 01:23:04,420 --> 01:23:09,180 Ve Ray Charles'ın yanıldığını anladım. 1053 01:23:09,970 --> 01:23:12,782 Modern hayattaki bazı şeyleri... 1054 01:23:12,806 --> 01:23:18,090 görmeye katlanmak zorunda kalan bizler için üzüldüğünü söyledi. 1055 01:23:27,060 --> 01:23:29,920 Ama biz gördüklerimize katlanmıyoruz. 1056 01:23:30,406 --> 01:23:32,140 Ben katlanmıyorum. 1057 01:23:39,200 --> 01:23:41,020 Bu bir yük değil. 1058 01:23:41,767 --> 01:23:43,860 Yükün tam tersi. 1059 01:23:54,666 --> 01:23:55,940 Doğru kelime nedir? 1060 01:23:56,260 --> 01:23:58,060 Aklıma gelmiyor. 1061 01:24:01,820 --> 01:24:03,980 Ama gözümde canlandırabiliyorum. 1062 01:24:38,050 --> 01:24:42,100 Çeviri: nutuzar 90131

Can't find what you're looking for?
Get subtitles in any language from opensubtitles.com, and translate them here.