All language subtitles for Atesböcegi 016. Bölüm

.

Benim sana bir şey itiraf etmem lazım.

Bak canım, Barış'ın büyük sorumlulukları, hesap edemeyeceğin kadar karmaşık ilişkileri ve hayatı var...

...fakat o seninle birlikte olabilmek için bunların hepsini görmezden geliyor.

Yani senin basit hayatına uyum sağlamaya çalışıyor. Hayatını, ailesini, mesleğini hatta...

....özgürlüğünü bile ikinci plana itmiş durumda.

İyi de ben ondan bunu istemedim ki. Yani anlatsa yardım da ederim ben.

Sen olmasaydın hayatını gözden geçirip kendisi, ailesi ve mesleği için doğru olanın ne olduğunu görebilirdi...

...ama sen onun hayatında olduğun sürece o bunu göremeyecek.

Sen onun hayatını yaşamasına engelsin Aslı.

Ne yapmam gerek? Yani ne yapmalıyım ben?

Barış'ın hapse girmesini istemiyorsan onun hayatından çıkacaksın Aslı. Hem de hemen!

Aslı da sen de Çiçek'e çarpan arabayı aradığımızı zannediyorsunuz...

...ama...ama biz zaten biliyoruz.

Çiçek'e çarpan araba benimdi.

Ne dedin sen? Kızıma sen mi çarptın?

Hayır, ben değil. Kuzenim çarpmış. Hakan. İyi kalpli, temiz, saf bir çocuktur.

O gece kendinde değilmiş. Hırsızlar parasını çalmak için ilaç vermişler, bütün gece şuursuzca...

...arabayla dolaşmış. Kaza yaptığını falan hatırlamıyor.

Hatırlamıyor mu?

Hatırlamıyor, evet. Biz Aslı'yla tanıştıktan çok sonra hatırladı.

O an öğrendiğimde sizin yanınıza gelmem gerekiyordu, haklısınız. Özür dilerim.

Sen benimle dalga mı geçiyorsun lan? Benim kızıma çarpmışsınız, davayı örtbas etmişsiniz...

...kız kardeşimi kandırmışsınız. Dalga mı geçiyorsun lan benimle!

Barış! Metin Bey ne oluyor, niye bağırıyorsunuz?

Kızıma çarpan her kimse, yeğenin, kuzenin her kimse buraya gelecek!

Bakın, yani Hakan'ın da bir suçu yok. Hırsızlar ilaç koymuşlar onun içkisine.

O yüzden Hakan da burada bir kurban!

Eminim öyledir Cahide Hanım. Hepiniz bunun cezasını çekeceksiniz, hepiniz.

Metin Bey, bakın! Tazminatınız neyse hepsini ödemeye razıyım. Bedeli ne olursa olsun!

Teyze!

Kaç para edecek? Kaç para değer biçtin, ha? Kızımın aylarca hastane yataklarında sürünmesine...

...kaç para değer biçtin? Kız kardeşimin üzüntüsü kaç para sence?

İnsanlığınıza tüküreyim sizin!

Ay, ay ben çok kötüyüm! Şirin!

Ay Cahide Hanım, ne oluyor, iyi misiniz?

İlacım... İlacım, çantamda. İlacım...

Her şey bunun içindi, değil mi? Beni Barış'tan ayrılmaya ikna etmek için.

Benim seni ikna etmeye ihtiyacım yok. Ben insanlık edip sana durumu anlattım ama eğer ben kafama göre...

...davranırım diyorsan, ben de çirkinleşirim.

Şimdi kendin gibi konuşmaya başladın işte ama sen söyledin diye ben Barış'tan ayrılacak değilim.

Bak hayatım, ben şu anda Barış'a yardım ediyorsam, bunun tek sebebi onunla birlikte olmak ama sen eğer...

...önümüzden çekilmezsen ben de Barış'ı korumaktan vazgeçerim.

Ve kız, Barış'ı hapse sokar, öyle mi?

Aynen öyle.

Barış hapse girse, ben onu sonsuza kadar beklerim ama sen sonsuza kadar kaybedersin.

Barış benim olmadıktan sonra ona ne olduğu umrumda olur mu sence?

Sırf seninle sevgili olmadı diye onu hapse mi sokacaksın?

Hayır, hayır. Ben sokmayacağım. Mavi Melek sokacak. Ben sadece kızı zapt etmeyi bırakacağım.

Benimle olmayacak bir adam için niye çırpınayım ki? Değil mi?

Metin ağabey!

Ne ağabeyi lan! Salakmışız biz! Geldik bir de sana teşekkür ediyoruz.

Salağın önde gideniymişiz de haberimiz yokmuş.

Sana içtenlikle ağabey dedim! Yaranmak için falan değil ama böyle düşünmekte haklısın tabii.

Lütfen dinle beni, Aslı'ya...

Aslı'nın adını ağzına alma! Kız kardeşimden uzak duracaksın!

Benim Aslı'ya sevgim gerçek! Kazayla, suçla saklamakla alakası yok.

Sevgime inandığını söylemiştin bana.

O ne haltlar karıştırdığını öğrenmeden önceydi.

Metin ağabey, sana kendim anlattım. İstesem saklamaya devam ederdim, söylemezdim.

Şüphelendiğin falan da yoktu zaten. Lütfen dinle beni. İzin ver hikayenin kalanını da anlatayım sana.

Lütfen.

Ben Barış'a yardım ederim. Birlikte kurtuluruz bu beladan.

Bak canım, sen beni anlamadın galiba. Barış bu beladan kurtulmaya çalışmıyor...

...üstünü örtmeye çalışıyor. Neden diye düşünmedin mi hiç?

Nedenmiş?

Çünkü suçlu ailesinden biri. Hem de çok yakını. Yani Mavi Melek ne derse onu yapar...

...hatta hapse girmeyi bile göze alır. Barış'ın suçsuz yere hapse girmesine göz yumabilecek misin?

Sen çok kötü bir kadınsın İlayda. Çok kötü bir kadınsın.

Ben Barış'tan ayrılsam bile senin gibi kötü kalpli bir kadınla birlikte olur mu o ya?

İşte tam burada iş sana düşüyor tatlım.

Onu kendinden nefret ettireceksin ki o da kendi isteğiyle bana gelecek.

Kafayı yemişsin sen. Delirmişsin!

Ben buna kazanmak diyorum canım ama sen istediğin ismi takabilirsin.

Sen ciddisin.

Anlamana sevindim. Şimdi ya Barış'tan ayrılacaksın ya da onu hapse göndereceksin. Karar senin.

Metin ağabey, bu olayda talihsizlik var, yanlış kararlar var, korku var ama kötü niyet yok.

Hakan'ı tanısan çok iyi bir çocuktur. Eğer kaza sırasında şuuru yerinde olsaydı asla bırakıp kaçmazdı.

Zaten hatırladığında da kazanın üstünden aylar geçmişti. Ben çoktan Aslı'yla tanışmıştım.

Aslı'ya aşık olmuştum.

Sen de ailenin suçunu örttün. Aşk için.

Beni büyüten kadın için. Teyzem bu olayı kaldıramazdı.

Teyzen... Az önce bana para teklif edip kendi suçundan utanmadan kız kardeşimi yurt dışına postalamaya...

...çalışan asil Cahide Hanım.

Teyzemin... Teyzemin kazayla, Aslı arasındaki bağlantıdan haberi yoktu.

Biraz önce sen söyleyince öğrendi.

Metin ağabey, gel Aslı'yı da alalım, bana gidelim. Benim size anlatmam gereken çok detay var.

İstemez. Sen diyeceğini dedin. Şimdi ben yapacağımı söyleyeceğim.

Kız kardeşimden, benden, Kadırga'dan uzak duracaksın. Teo da biliyordu, değil mi bütün her şeyi?

Gül o yüzden ayrıldı ondan. O da uzak duracak. Külliyen uzak duracaksınız bizden.

Vay be! Barbo söylemişti, bu adamlarda bir bit yeniği var demişti ama biz inanmadık çocuğa.

Metin ağabey, bu olayda en büyük söz hakkı senin. Sen Çiçek'in babasısın. Sevdiğim kadının ağabeyisin...

...ama senden tek bir şey istiyorum. Ne yapmış olursam olayım ben Aslı'yı tüm kalbimle seviyorum, bunu bil.

İstersen benden şikayetçi ol, istersen beni hapse attır umrumda değil ama Aslı'yı benden uzaklaştırma.

Bak, belki doğru söylüyorsun, belki iyi adamsın ama ben aylardır, kızıma çarpıp kaçan sonra da bu olayı...

...örtbas etmeye çalışan adamlara lanet ediyorum.

Şimdi karşıma geçmiş diyorsun ki o kötü adamlar biziz. Dua et sadece uzak dur diyorum.

Her yere sızdınız, bir rahat bırakın. Sana yapacağım şey bütün aileni etkileyecek.

O yüzden bir rahat bırakın da düşüneyim.

Tamam Metin ağabey.

Yalan söylüyorsun, inanmıyorum sana. Seviyorum dediğin bir adama bu kadar kötü bir şeyi...

...sen bile yapamazsın İlayda.

Eğer Barış'ı getirmezsen onun başını yakan sen olacaksın canım. Ben değil.

Ben Mavi Melek'i arıyorum, sen de düşün. Telefon açılana kadar vaktin var.

[Alo, evet ne yapıyoruz?]

Ne yapıyoruz?

Serbestsin Mavi Melek, seninle anlaşmamız bitti. Elindekileri savcıya vermekte özgürsün.

Dur, kapatma!

Alo, bekle bir saniye.

Ne belli bu kızın Mavi Melek olduğu? Buluşsun benimle.

Bakalım o muymuş?

Sensin.

[Nereden tanıyorsun beni?]

Barış Adapazarı'nda seni bulduğunda ben de yanındaydım. Ne anlattın ona o gün?

Ne suçu yıkmaya çalışıyorsun sen Barış'a?

Evet, gördüğün gibi numara falan yok. Konudan da haberin varmış zaten...

...durumun ciddiyetini anlamışsındır. Fikrini değiştireceksen eğer konuş yoksa kız savcıya gidiyor.

Tamam, söyle gitmesin. Ayrılacağım Barış'tan.

İyi, gün bittiğinde Barış'ın hayatından çıkmış olursun.

Bugün mü?

Bugün.

Ama bugün olmaz, bana biraz zaman ver.

Gerçekten çok tatlısın ama zamanım yok. Ya hemen yaparsın ya da anlaşma yatar.

İlayda! Sevdiğim adamdan ayrılmamı istiyorsun. Ben senin gibi oyuncu değilim rol kesemem ben.

Eğer bunu yapacaksam kendimi toplamam lazım. Sayende berbat durumdayım.

Ben ne diyeceğim Barış'a? Nasıl yapacağım? Beceremem ki hemen.

Tamam. O zaman bir günün var ama eğer arkadan dolanmaya, Barış'la konuşmaya falan kalkışırsan...

...anında Mavi Melek'i üstüne salarım.

Barış!

Nasılsın?

İyiyim, ben iyiyim de sen pek iyi görünmüyorsun.

Sen de bana iyi görünmedin. Bir şey mi var?

Barış ben galiba...

Yok bir şey. Sen ne yapıyorsun? Neredeydin? Ne yaptın?

Aslı, doğruyu söyle! Bir şey olmuş gibi.

Yok. Gerçekten yok bir şey. Neredeydin?

Eee, Aslı'cığım, nasıl oldun?

Aslı, söylesene neyin var?

Barış, utandırmasana kızı. Karnı ağrıyor da. Neyse ben ona ilaç veririm, geçer.

Ha bu arada, Cahide Hanım'ın tansiyonu yükselmiş. Sen git bir bak istersen.

Sen yorma kendini. Odana geç, geleceğim ben.

Eğer bugün ayrılmayacaksan burada durmana da gerek yok. Git sen eve.

Mesaim bitmedi.

Ama Barış'la olan ilişkin bitti. Beni kandırmak gibi şahane fikirlerin yoksa...

...bir an önce buna göre davranmaya başlasan iyi olur. Anladın mı beni?

Anladım.

Şimdi çık git evine toparlan, Barış'tan izin aldığını söyleyeceğim.

Cahide Hanım'la da ben ilgilenirim. Bilirsin, beni çok sever. Haydi, çıksana!

Korkunç bir insansın İlayda.

Korkunç olmadan hiçbir şey kazanılmaz canım. Haydi.

Gökhan! Şeyi gördün mü, Hakan'ı gördün mü? Nerede?

Şimdi terasa çıktı.

Ha, teras.

Evet.

Sağ ol.

Teyze, Aslı Çiçek'in halası.

Barış'cığım, böyle bir durumda kızı ailemizin içine almak sence doğru bir şey mi çocuğum, yani olur mu bu?

Tam da bu yüzden söylememiştim işte sana.

Ah, Cahide Hanım! Çok geçmiş olsun, ne oldu?

Ah İlayda'cığım, çok teşekkür ederim. Şimdi dil altı aldım, biraz daha iyiyim.

Ne oldu peki?

Başımızdan dert eksik olmuyor ki İlayda!

Mavi Melek denen bir kız var. O konuyu biliyorsun, değil mi Hakan? Lütfen Hakan, bana da söyle.

O kızın elinde Barış'ı yakacak ne var?

Sen kimden duydun bunları?

Bak, bu kız savcıya konuşursa Barış ağabeyin hapse girermiş ve suçsuz olduğu halde.

Sırf ailesinden birini korumak için. Doğru mu bu?

Evet. Beni korumak için.

Sen mi suç işledin yani, ne yaptın?

Söyleyemem. Eğer bilmeni isteseydi, Barış ağabeyim söylerdi sana.

Hakan, ben seni yargılamayacağım. Sevdiğim adama, bize yardım etmeye çalışıyorum ve...

...bunları bilmek zorundayım.

Söyleyemem Aslı. Barış ağabeyim çok kızar. Bence sen de daha fazla kurcalayıp onu üzme.

Anlatabilseydi sana anlatırdı.

Yani çok klasik ama hakikatten şu dünyada hiçbir şeyi dert etmeye değmez.

Yani en önemli şey sağlık. Bir de sizin yanınızda Barış var, Hakan var, öyle değil mi?

Tabii haklısın İlayda'cığım. Çok haklısın.

Siz vakfı da dert etmeyin. Ben sizin adınıza her işle ilgilenirim.

İlayda, çok teşekkür ederim. Sen olmasan...

Siz de iyi ki varsınız Cahide Hanım.

Barış, bu arada Aslı çıktı şirketten, eve gitti.

Çok mu kötü oldu? İlaç verecektin sen.

Verdim de eve gidip yatıp dinlenmesi lazım. Zaten biz de Cahide Hanım'la ilgilenelim...

...senin eve falan mı götürsek acaba?

Ben teyzemle ilgilenirim İlayda. Sen de şu ortaklığın iptaliyle ilgilenirsen sevinirim.

Gökhan hala senden evrak bekliyor.

Tamam canım.

İlayda! Çocuğun babasına her şeyi anlatmış!

Ne diyorsunuz? Eee, ne olacak şimdi?

Yani adam affetsin, savcıya gitmesin diye uğraşacağız artık.

Ben de sözleşme için uğraşayım da bir an önce imzalatayım Barış'a.

Onu imzalarsa her halükarda kurtarırız Barış'ı.

(Telefon çalıyor.)

İyi misin, eve gidiyormuşsun.

İyiyim ya, dinleneceğim sadece.

İyi, tamam.

Teyzen nasıl?

İyi işte, evine götüreceğim şimdi. Hem Şenay daha iyi ilgilenir onunla.

Tamam, geçmiş olsun.

Tamam.

Meğer Barış, Hakan'ın işlediği bir suçu saklıyormuş bunca zamandır. O yüzden bana...

...anlatmıyormuş. Hayır, o şeker gibi çocuk nasıl bir suç işlemiş olabilir, hiç aklım almıyor.

Sen demedin mi kendisi kabul etmiş diye? İşlemiş işte, öyle görünüşe aldanmamak lazım.

Niye öyle diyorsun Gül'üm? Hayır, anlamıyorum ki sen niye sevdiğimiz adamlara karşı bu kadar kaskatı oldun?

Sen bırak şimdi beni. İlayda meselesini ne yapacaksın? Onu söyle.

Yapacak mısın İlayda'nın dediğini? Ayrılacak mısın Barış'tan?

Hayır! Çözeceğim ben bu işi. Önce şu Mavi Melek'i bulayım. O zamana kadar İlayda'yı oyalamam lazım.

Aslı, delirdin mi ya? Nasıl başa çıkacaksın acaba o kadınla?

Hem ailesi suçluymuş işte. Barış da suçu örttüğü için bence en az onlar kadar suçlu.

Hem kim bilir kimin canını yaktılar?

Barış öyle bir şey yapmaz.

Kendin söyledin, yapmış işte.

Barış kimsenin canını bilerek yakmaz. Başka bir şeydir o.

Ya düşündüğün gibi değilse, ya sandığın kadar iyi insanlar değillerse...

ya öğrendiğinde Barış'tan nefret edersen.

Gül'üm kızma bana ama sen Mümin amcadan sonra çok saçmalamaya başladın.

Bir anda dünyaya güvenini kaybediverdin. Eskiden bana şüpheci derdin şimdi sen tam paranoyak oldun.

Teo'ya da haksızlık ediyorsun.

Aslı...

Tamam konuşmayalım ya. Benim derdim beni aşmış zaten.

(Telefon çalıyor.)

Efendim Teo.

[Gül patron burada. Seninle konuşması gerekiyormuş. Gelebilir misin biraz?]

Tamam geliyorum.

Ben... Ben bir Zeliş'e gidiyorum. Beş dakika uğrayacağım.

İyi, güle güle.

Ben ne haldeyim, o Zeliş'e gidiyor ya! Ben nasıl oyalayacağım şimdi bu İlayda'yı? Ne yapacağım ben?

(Telefon çalıyor.)

Alo.

Alo ağabey.

Efendim Arzu.

Ağabey ne oldu, merak ettik seni. Neredesin?

İşlerim vardı biraz, uzadı ağabeyciğim. Siz ne yaptınız? Çiçek'i aldınız mı okuldan?

Aaa, evet. Çiçek diye bir yeğenimiz vardı, değil mi? Ay, bak onu okulda bıraktık, unuttuk.

Ağabey olur mu öyle şey? Tabii ki aldık.

İyi, tamam ağabeyciğim. Siz yemeğinizi yiyin o zaman, beni beklemeyin.

Ağabey niye, ne oldu? Neredesin ki?

Kafa dağıtıyorum biraz ağabeyciğim, olmaz mı?

İyi haydi madem. Tamam. İyi geceler sana. Görüşürüz.

Geç mi gelecekmiş babam?

Evet Çiçom. Biraz böyle keyif yapacakmış, sonra gelecek.

Yapsın bakalım.

Aslı'ya kazayı anlatmamı istemiştin.

Evet. Sen de yapacağım diye söz vermiştin.

Evet, anlatacağım ama... Gül şöyle bir şey oldu. Metin ağabey Aslı'yla görüşmemi yasakladı.

Bunun ne kadar süreceği de belli değil.

Anlamadım.

O yüzden benim senden ricam Metin ağabeyle bir konuşabilir misin?

Bir dakika, ben anlamadım gerçekten.

Patron Metin ağabeye her şeyi anlatmış Gül.

Ne? Sen Metin ağabeye kazayı anlattın, öyle mi? Çiçek'in babasına?

Anlattım, evet.

Neden?

Durum öyle gelişti.

Çiçek'in hastane masraflarının bir kısmını ben karşılıyordum. Metin ağabey de hastaneden...

...onu öğrenmiş. Bana da teşekkür etmeye gelmiş. Benim de içim daha fazla kaldırmadı. Anlattım işte.

Tabii o ne kadar anladı bilmiyorum. Şoktaydı.

Yani, normal değil mi?

Tamam onu diyorum ben de. Sen Metin ağabeyle bir konuşur musun?

Çok yanlış adamdan istiyorsun patron, ben sana diyorum ama. Sen bilirsin.

Ne demek o ya? Ne demek?

Ben bile birden başkası oldum gözünde Gül. Yabancı oldum. Tek bir tel bağın bile kalmadı benimle.

Her zerresine kadar koptu mu yani?

Gül, bak burada Teo'nun bir suçu yok. Suç tamamen benim. Bu konunun sizinle hiçbir alakası yok.

Öyle mi? Alakası yok mu? Ya benim gözümün içine baka baka bu kadar büyük bir yalanı saklayabildi.

Bunu yaptı. Ben bir daha ona nasıl güveneyim? Söylesene, nasıl güveneyim?

Ben başkasına nasıl güveneyim? Yok, bitti. Ben artık daha da kimseye güvenmem.

Artık bundan sonra öyle kurbanlık koyun gibi... Öyle boynumu uzatmam kurtların önüne.

Ya ne kurtu Gül'üm, Allah aşkına ya? Gül, ben bu mahallede ev tuttum ya. Beni didikleyen ağabeyinle...

...beraber yaşıyorum, neden? Seni sevdiğim için Gül. Bizim her şeyimiz gerçekti, her anımız, her saniyemiz...

her cümlemiz, her bakışımız, her şeyimiz gerçekti Gül! Anla artık şunu ya!

Gül, bak böyle şimdi durduk yere uzaklaşman Aslı için daha kötü olur. Zaten ben Aslı'ya anlatacağım.

Herkes her şeyi bilsin. Bundan sonra da ne olacaksa olsun.

Evet ama ben Metin ağabeyin kararı karşısında bir şey yapamam ki. O madem sana Aslı'dan uzak dur dedi...

Gül, bak. Teo'nun sana kendini affettirmek için ufak da olsa bir şansı var. Aşkını anlatabilmek için.

Benim de istediğim sadece bu. Yapar mısın?

Tamam. Konuşurum ben Metin ağabeyle ama söylediğim gibi bak son söz onun.

Ben o zaman Metin ağabeyi arayayım şimdi evde falan konuşamayız. Parka marka çağırayım. Öyle şey olmaz.

İyi, ben de geçireyim seni. Bu saatte tek başına gitme.

Gerek yok. Burası bizim mahalle. Bir şey olmaz bize burada.

Bir yumuşadı be patron. Ne dersin, olur mu sence?

Olacak Teo. Olmazsa da olduracağız.

Alo Metin ağabeyciğim nasılsın, iyi misin?

Seninle konuşmamız lazım Gül.

Ben de onun için aramıştım seni zaten. Neredesin tam olarak şu an?

Parktayım. Bir banka çakıldım, oturuyorum. İstersen gel beraber çakılalım.

Tamam ağabeyciğim, geliyorum ben hemen.

Vay be! Metin ağabey de öğrendi sonunda.

Ne olursa olsun hafifledim Teo. Artık ağabeyi biliyor, en yakın arkadaşı biliyor. Düşünecek bir şey kalmadı.

Sonumuzun ne olacağından başka tabii.

Ne olursa olacak Teo.

Peki hiç mi korkmuyorsun patron, Metin ağabey savcılığa gider diye? Bence gitmez de ya giderse.

Onu bekleyip göreceğiz. Benim şu an tek bir isteğim var o da Aslı'ya her şeyi anlatayım...

...ama benden uzaklaşmasın. İyi, haydi gidiyorum ben.

Patron. Barbaros, Gül'ün ağabeyi. Gerçi sen nişana geldin ama tanışamadınız o gün.

Selamun aleyküm birader.

Merhaba, hayırlı olsun tekrar.

Eyvallah, sağ olun.

Yalnız arkadaş böyle yukarıdan yukarıdan Barbaros falan diyor ama ayıktırıyım benim adım Barbaros değil...

...benim adım Barbo.

Sen neyi düzelttin şimdi ben anlamadım ki. Oğlum, senin adın Barbaros. Lakabın Barbo.

Niye anlaşamıyoruz ya? Ben mi öğreteceğim sana adını bu saatten sonra?

Ben de onu diyorum işte. Sen mi düzelteceksin benim adımı? Öyle saçma sapan şey mi olur?

Ben kendi adımı bilmiyor muyum arkadaşım ya? Allah Allah! Benim adım Barbo kardeşim.

Bundan sonra sen de bana Barbo diyeceksin.

Bunun savaşını daha ne kadar vereceğiz ya? Barbaros senin adın işte.

Bak adamı da kaçırdın işte patronunu. Ne oldu? Allah'ım ya!

Ben gidiyorum, yüzümü falan yıkayacağım, haydi.

Teo'dan geliyorum ben. Barış anlatmış sana her şeyi.

Anlattı. Biz mi enayiyiz, elalem mi şeytan anlamadım ki. Neyin içine düştük biz Gül?

Ağabey ben ilk duyduğumda böyle beynimden kaynar sular döküldü sanki. Aklımı kaçırıyordum ya.

Bu adamlar psikopat mı? Aramıza girdiler, kendilerini sevdirdiler.

Bütün bunlar suçlarını örtbas etmek için miydi?

Bilmiyorum ki Metin ağabey. Bilmiyorum, kafam çok karışık. Yani, Teo bana aşık gibiydi.

Hala da öyle olduğunu söylüyor. Barış desen...Ya adamın hapse girmek falan hiçbir şey umrunda değil.

Aslı diyor başka bir şey demiyor.

Aslı'ya ne diyeceğiz peki?

Yavrum ya, kıyamam. Onun başında da ayrı dert.

Bu Barış'ın ortağı var ya, suç olaylarını bilmem neleri öğrenmiş. Gitmiş Aslı'yı tehdit ediyormuş.

Barış'tan ayrılmazsan hapse attırırım Barış'ı diye.

Eee'si, Aslı da geldi, benden destek istedi. Ne diyeceğimi, ne yapacağımı bilemedim ki ben.

Ayrıl Barış'tan dedim. Bozuldu tabii.

O kadın Aslı'yı Barış'tan koparmaya mı çalışıyormuş?

Evet.

Hiç ilişmesek mi acaba?

Kaza olayını Aslı'ya anlatmayalım mı diyorsun yani?

Her şeyi bilmesine gerek yok ki. Aslı daha fazla üzülsün istemiyorum artık.

Yani, şantaj yüzünden ayrıldım diyebilse daha iyi, değil mi?

Bilmiyorum ki, Metin ağabey.

Öte yandan kızım geliyor aklıma. Kızıma çarptılar, suçu örtbas ettiler.

Şeytan diyor ki git anlat polise hepsini. Çeksinler cezalarını.

Haklısın. Haklısın Metin ağabey, çok haklısın. Sen bak, ne yaparsan, ne dersen...

...ne karar verirsen ben onu yapacağım. Ver kararını.

Ver kararını demesi kolay. Yapmakla olup bitseydi bu iş, hemen yapardım. Olup biterdi.

Dur bakalım Aslı ne yapacak? Bekleyelim, ona göre hareket ederiz.

Vallahi Metin ağabey, gerçekten düşünmekten artık böyle kafayı yiyecektim.

Şu an hani seninle konuştum ya, biraz olsun içim rahatladı ya, içim ferahladı.

En azından artık yalnız değilim.

Haydi, kalk. Gidelim artık. Merak etmesinler bizi.

Gidelim.

Hey Allah'ım ya! Ullen işten geliyoruz, boğazımızdan geçecek ne sıcak bir çorba var, ne bir şey var.

Bu ne biçim misafirperverlik ya?

Tamam, söyleriz dışarıdan.

Yok ya! Dışarıdan söyleyecekmişiz. Allah Allah! Ben sevmem efendim öyle bekar adetlerini, öyle ezik ezik.

Bacası şey yapmayan, tütmeyen evin şeyi kalmazmış. Ne o?

Bereketi.

He bereketi kalmaz, derler yani. Beni de kendine benzetme.

Ah ulan, şimdi Gül olacaktı burada da, böyle sulusundan, salatasına...

...salatasından şeyine kadar, ara sıcağına bilmem nesine. Şak, diye böyle önümüze sunacaktı da...

Ne güzel olurdu ya!

Hep o baktı size, değil mi? Sen ve babana yani.

Hıı, evet. O baktı. Niye sordun?

Öyle merak ettim.

Bana bak, düzelmedi mi hala sizin aranız?

İyi, madem kardeşim seni artık istemiyor, sen de buralarda çok durmazsın o zaman, ha?

Kaça tuttum dedin sen bu evi ya? Bak sana bir teklifim var. Bir şey söyleyeceğim şimdi.

Şimdi, birden aklıma geldi. Diyorum ki kardeşim, biz diyorum bu evi senden kiralayalım.

Hiç böyle ev bakmakla, depozitoyla falan uğraşmayalım biz. Arzu'yla biz gelelim buraya yerleşelim işte.

Sen de zaten, yok yere ev tuttum bilmem ne falan diyorsan, şey yapma.

Öyle gidersin sen de, gidersin ne olacak? Ne güzel anlaşma, ha?

Hiçbir yere gitmiyorum ben Barbaros. Ben kardeşini seviyorum. Gül beni affedene kadar da...

...hiçbir yere gitmeye niyetim yok, tamam mı?

Kız istemiyor oğlum işte seni ya! Ne yapışık adammışsın sen de, Allah Allah!

Bana bak, peşin peşin söylüyorum, beni kullanarak kardeşime yanaşmaya falan çalışıyorsan...

Çalışmıyorum Barbaros, rahat ol. Ben de sana peşin peşin söyleyeyim, sen istemiyorsun diye...

...Gül'den vazgeçecek değilim, tamam mı?

O kadar seviyorum, diyorsun yani.

O kadar seviyorum.

Gerekirse kapısında yatarım, diyorsun yani.

Kapısında da yatarım, peşinde de koşarım ağabeyciğim. Hepiniz toplaşıp üstüme de gelseniz...

...ben Gül'den yine vazgeçmem.

O kadar seviyorum, diyorsun. Kapısında paspas olurum, diyorsun yani.

Evet, o kadar seviyorum ağabeyciğim.

Beni karşına alıp Gül de seni istemese de yani, öyle mi yani?

Gül beni seviyor. Sadece bana olan inancı, güveni sarsıldı ama ben neden yaptığımı anlatacağım.

Kendime, aşkıma inandıracağım onu.

İyi, aferin. Aferin lan sana. Eee, işte öyle. Erkek adam dediğin sevdiğine sahip çıkacak efendim. Böyledir yani.

Tamam, haydi sen şimdi bize bir çorba kaynat. Şöyle karşılıklı höpürdete höpürdete içelim biz onu.

Sonra da düşünelim bakalım, Gül'ü sana karşı nasıl yumuşatırız, ha?

Hala.

Efendim kuzum.

Sana bir şey soracağım ama doğruyu söyleyeceksin.

Sen Barış ağabeye aşık mısın?

O nereden çıktı şimdi?

Kitaptaki kız da oğlana aşık oldu. Oradan geldi aklıma.

Evet bal böceğim. Barış ile biz birbirimize aşığız.

Siz de büyük halam gibi nişanlanacak mısınız?

Belki ama şimdi başımızda bazı dertler var. Onları çözmemiz lazım önce.

Nasıl yani?

Şirkette manyak bir kadın var ve Barış ile bizi ayırmaya çalışıyor ama merak etme ben halledeceğim.

Ona pabuç bırakmam ben.

Ne kaynatıyorsunuz bakayım orada?

Sen keyif yapmaya gitmemiş miydin baba?

Keyif yapmaya geldim işte canlarımın yanına.

Sen nasılsın ağabeyciğim?

İyiyim ağabeyciğim, neden?

Yani, her işte bir hayır vardır. Belki de o kadın seni Barış'tan ayırarak bilmeden sana iyilik yapıyordur.

Ağabeyime mi söyledin?

Ben belki bir yardımı dokunur diye...

Sağ ol.

Ağabey, sen Barış'ın ne kadar iyi biri olduğunu biliyorsun. Kumpas kurdular ona.

Sen yine de o kadar emin olma ağabeyciğim. İnsanoğlu çiğ süt emmiştir. Koru kendini ama biz...

...sonuna kadar yanındayız, bunu da bil. Yalnız değilsin.

Tamam ama sen yine de Barış'ı kötü bilme, tamam mı?

Tamam, bilmem.

Ağabey sen git gide ermiş mi oluyorsun ya?

Bilmem, belki de ermişimdir.

Ben odamdayım.

Oh be! Ziyade olsun ya. Sen nerede öğrendin böyle yemek yapmayı, ha?

Bize bakan bir Gül olmayınca, öğrendik mecbur.

Laf mı sokuyorsun oğlum sen bana?

Laf falan sokmuyorum Barbaros. Sen şimdi Gül'ü yumuşatmak için bana yardım edecek misin, onu söyle.

Yoksa karnın doysun, diye mi?

Oğlum edeceğiz dedik ya. Ben senin gibi sinsi miyim ya? Allah Allah!

Edeceğiz işte, tamam. Sen şimdi bize bir çay koy. Onları böyle içerken karşılıklı, oturalım konuşalım.

Şimdi çay may yok ağabeyciğim. Sen Gül'ü nasıl yumuşatabilirim, önce bir onu söyle bana.

Çay kolay onu hallederiz.

Haybeden iş yapmam, diyorsun yani. Öyle boşa beleşe iş yapmıyorum, diyorsun yani.

Fırsatçılık da var yani sende birazcık.

Ne fırsatçılığı Barbaros, Allah aşkına ya! Senin de bir dediğin bir dediğini tutmuyor ağabeyciğim ya.

Ben kendi başıma da hallederim de sen dedin diye ben sana soruyorum.

Agresifsin! Agresifsin bak. Ben kız kardeşimi öyle agresif adama veremem vallahi, hiç kusura bakma.

Duyuyor musun beni? Lütfen ya. Biz de burada ağabey olarak seni deniyoruz yani.

Bakalım günlük hayatında nasılsın, ne yapıyorsun? Ne yapıyorsun yani, nedir senin olayın?

Sana bakıyorum yani ben de. Öyle şey mi olur ya? Allah Allah! Bu da benim huyum, yemek üstüne.

Ben yapamıyorum yani, anlatabildim mi? Yemek üstüne. İşte diyorum ki, çay içelim karşılıklı böyle, birlikte.

Anladın mı, bak incelemiyorum artık daha. Artık çöz sen de. Eee, huy, huy.

Çayımızı koyalım, sonra oturalım karşılıklı konuşalım, tamam mı?

Bana bak, bu şey yap, çayın yanına da azıcık iki tane kurabiye koy.

Öyle kuru kuru çay içilmez. Duyuyor musun?

(Müzik.)

Aaa! Eee, burada uyumuş. Barış Bey! Barış Bey! Ay, boynunuz tutulacak, sırtınız şey olacak...

...burada uyuyakalmışsınız.

Ben bir toparlanayım, üstümü değiştireyim. Sen de Aslı'ya haber ver, eve gitmesin boşuna.

Tamam.

Şirkette mi uyumuş, neden?

[Çok çalışmaktan Aslı'cığım, neden olsun? Neyse, sen de ofise gel diye seni aradım.]

Boşuna eve gitme.

Tamam, şey Şirin, şey soracağım. Barış Bey nasıl görünüyor? Yani morali bozuk mu, kötü mü görünüyor?

Yoo, her zamanki gibi, bildiğimiz Barış Bey.

Tamam, tamam sağ ol.

Hakan!

Ne işin var senin burada, ha? Ne istiyorsun benden?

Beni özledin mi diye merak ettim de bir hatrını sorayım, dedim.

Ne istiyorsun, dedim!

Ama çok kabasın. İnsan birlikte iş yaptığı bir kadına böyle kaba davranır mı?

Ne istiyorsun benden ha? Ne istiyorsun, dedim sana!

Hakan! Merve! Ne işin var kızım senin burada? Ne istiyorsun bizden?

Aslı, dur! Gitme, boş ver.

Hakan, bu kız seni yine tehdit mi etti? Allah aşkına anlat bana! Ne oluyor? Ne istiyor bu kız senden?

Ya dayanamıyorum ya! Bıktım artık. Kurtulamıyorum bu kızdan.

Aslı'ya gösterdin mi kendini?

[Aynen. Peşimden bile koştu.]

Güzel, sen şimdi kaybol ortalıktan.

[Hesabın kabarıyor, haberin olsun.]

Eh be! Tamam, haydi uzatma. Paranı da alıyorsun. İki tiyatro çevirdin alt tarafı.

Mavi Melek senin kontrolünde değil miydi? Hakan'ı sıkıştırdı biraz önce.

O zaman küçük şovumu beğendin.

Nasıl? Sen mi saldın onu o çocuğun üstüne?

Çocuk darmadağın oldu ya. Sen nasıl pis bir oyun çeviriyorsun?

Ciddiyetimi hatırlatayım, dedim. Haydi, sen git Barış'tan ayrıl şimdi.

Ya sen deli misin? Ben Barış'a gidip öylece ayrılacağım, desem inanır mı bana sanıyorsun?

Of! Beni ayrıntılarla uğraştırma canım! Kadınsın sen!

O senin uzmanlık alanın.

Onu da mı ben söyleyeyim? İyi, git koluna birini tak. Bak adam dolu burada.

Al birini tak koluna işte. Başkasıyla birlikte ol, Barış'ı aldat mesela.

Ne?

İşten falan da ayrılayım, deme sakın ha. Gözümün önünde olacaksın.

Arkamdan iş çevirirsen de fena bozuşuruz. Anladın mı?

Elimde kalacaksın İlayda.

Tek bir telefon. İkisini birden bitiririm Aslı. Beni sınama.

Barış geldi. Haydi, git işini hallet. Bekliyorum burada.

(Müzik.)

Günaydın. Geçmedi mi ağrın senin? Yüzün sararmış. Gelmeseydin bugün.

Barış.

Söyle sevgilim.

Ben ayrılmak istiyorum.

Ayrılmak, işten mi?

Senden. Ben bu ilişkiyi daha fazla sürdüremeyeceğim.

Aslı, ne diyorsun sen?

Ben yapamayacağım. Yürütemeyeceğim. Bizim ailelerimiz birbirine uygun değil.

Sen de uzatmazsan sevinirim.

Aslı!

Aslı, ne diyorsun sen? Ne demek bitti?

Barış, git.

Aslı, ne oldu anlat. Biri bir şey mi dedi sana? Nereden çıktı bu şimdi durup dururken?

Kimse bir şey demedi. Ailelerimiz uygun değil, dedim ya.

Aslı, teyzem mi bir şey dedi?

Hayır.

Ağabeyin mi?

Hayır, dedim ya. Kimseyle ilgisi yok. Bu benim kendi kararım. Daha fazla üstüme gelme, lütfen.

Nasıl gelmeyeyim Aslı? Sen ne dediğinin farkında mısın?

İyi o zaman, ben giderim.

Gitme, nereye gidiyorsun? Bir konuş benimle ya.

Aslı!

Ağabeyin mi istedi bunu yapmanı? Gidip birlikte konuşacağız Aslı. Ayrılmak diye bir şey yok.

Ben artık sevmiyorum seni.

Ne?

Duydun işte.

Sen iyi değilsin Aslı. Biri söyletiyor sana bunları.

Kimse söyletmiyor, bırak işte.

Aslı, yürü.

Heh, ne yaptın? Hallettin mi?

Barbaros sen emin misin Gül'ün bundan hoşlanacağına?

Oğlum bu ne lan? Babaannemin yüz yaşındaki suratına dönmüş.

Barbaros bak, benimle dalga geçiyorsan çok pis bozuşuruz bak haberin olsun.

Allah'ım Ya Rabbim ya! Senin gibi sinsi miyim lan ben?

Yok, ben gidiyorum ya. Kolye, küpe falan başka bir şey alacağım.

Oğlum, dur bir dakika ya. Allah Allah! Sen ne laf anlamaz adammışsın be!

Bana bak! Sen iyi alışmışsın he hazıra. Bana bak, benim kardeşimin öyle hazırla falan işi olmaz.

Anladın mı? Eğer onun kalbini kazanmak istiyorsan, el emeği, emeğinle bir şey yapacaksın. Anladın mı?

Öyle mi diyorsun ya?

Evet. Benim kardeşim o. Biliyorum yani.

Bak bunun altından bir şey çıkarsa vallahi bozuşuruz, bir daha söylüyorum.

Ya, amma artist çıktın sen de! Yürü hadi, geç içeri ya. Yürü, geç çabuk, haydi!

Hoş geldin oğlum.

Merhaba, hoş bulduk.

Hoş geldin Teo.

Hoş buldum.

Bu ne?

Açmayacak mısın?

İstemez.

Gül, ne olursun kapını birazcık olsun arala ya.

Teo, git artık. İnsanların ayarlarıyla daha fazla oynama. Yavaş yavaş da mahalleden ayağını kes.

Ya Metin ağabey, ne oldu? Sen niye ayar oldun şimdi bu sinsiye?

Olmadım ben bir şey.

Allah Allah! Olmuşsun ağabey işte. Yani, ne oluyor? Hiç kimse bana bir şey söylemiyor.

Tam ılınacağım şu herife, bir ters döndünüz, bir şey yaptınız. Anlamadım gitti ağabey ya.

Ne oluyor Metin ağabey ya?

Aaa, ne getirmiş?

Ay kız bu ne? Teo mu yapmış bunu?

He, kendi yaptı.

Eee, ne güzel işte. Çocukcağız uğraşmış. Bakayım, ay vallahi çok güzel olmuş. Aferin çocuğa.

Tamam canım, sen de artık o kadar da şey yapma. Sana şey yapmadı onu. Gül'e yapmıştı o.

Ay, Barbo bunu da mı kıskandın? Sen de yap, biz de yiyelim o zaman.

Ya erkek adamın ne işi olur kızım, kekle kurabiyeyle? Allah Allah!

Allah Allah! Teo'ya akıl veriyorsun ama, değil mi?

Ne döndüğünü anlatana kadar, burada böyle bekleyeceksin Aslı.

Ayrılmak istiyorum, bir şey döndüğü yok.

Ayrılmak mı istiyorsun? Bunu bir bana bakarak söyler misin Aslı?

Barış Bey! Müzakere için geldiler, toplantı odasına aldım. Yani herkes hazır, sizi bekliyorlar.

Hiçbir yere kaybolma.

(Telefon çalıyor.)

Ben de tam size geliyordum. Biz hazırız. Müvekkiller de hazır, sizi bekliyorlar.

Metin ağabey ben Teo'yu çok sevdim. Çok seviyorum onu ama benim içim acıyor, gerçekten.

Haklısın kızım. Benim bile içim acıyor. İçimize aldık biz bu insanları.

Gözümüzün içine baka baka yalan söylediler.

Ben bir türlü emin olamıyorum. Acaba biz polise gitmeyelim diye böyle oyun mu çeviriyorlar yoksa...

...gerçekten hataları ayaklarına mı dolandı? Ya gerçekten seviyorlarsa?

Fark etmez.

Fark etmez mi?

Fark etmez. Düşündükçe kötü oluyorum.

Barış, Aslı'ya her şeyi anlatıp ondan af dileyecekti. Ne olacak peki?

Ben özrünü kabul etmiş miyim ki, ondan af dileyecekmiş?

En iyisi bu olayı da bu insanları da sessiz sessiz hayatımızdan çıkartmak. Polise başvursak...

...her şey başa dönecek. En doğrusu bu insanları sessiz sessiz hayatımızdan çıkartmak.

Aslı da kendiliğinden ayrılsa keşke. Olmadı bu ilişkiye onay vermiyorum deyip kestirip atacağım.

Ben işten ayrılıyorum. Barış'tan ayrıl dedin, ayrıldım. Daha fazla zorlama.

Barış'ı soğutmadan hiçbir yere gidemezsin.

Ya nasıl soğutayım? İnanmıyor bana, inanmaz. Hayatta inanmaz!

Ben çıkıp gideyim gerekirse kaybolayım ama bitsin şu saçmalık!

Sen kaçtıkça Barış peşinden gelecek! Sen beni salak mı sandın? Sana ne dedim ben?

Git birini bul, aldat. Bunları da ben mi öğreteceğim sana?

Öyle yalandan ayrıldım numaralarını yemem ben. Tak birini koluna, dolaş ortalıkta!

Ya Barış'ın sana bakacağını mı sanıyorsun? Sen bizi istediğin gibi ayır. Kopar. Barış sana...

...dönüp yan gözle bile bakmayacak.

Erkekleri hiç tanımıyorsun.

Ben erkekleri değil, Barış'ı tanıyorum.

Öyle mi? Madem ona bu kadar güveniyorsun, geceyi Barış ile geçirmemden de rahatsız olmazsın o zaman.

Olmam.

Barış'ı koluma taktığımda görüşürüz o zaman.

Kendine geldin mi? Mantıklı bir şeyler söyleyecek misin?

Barış biliyorum, saçmaladım ama böyle olması gerekiyor. Çok düşündüm her şeyi ama...

...ailemi böyle bir şeyin içine sürüklemeye hakkım yok.

Neye Aslı? Neye?

Biliyorum, ağabeyim seninle konuşmuştu ama annem yüzünden fikri değişti.

Ben de ailemi seçmek zorunda kaldım.

Ağabeyin istemiyor yani. Öyle mi? Başka bir şey söyledi mi?

Ne desin? Bir de teyzen meselesi işte. Annem bütün bunları ağabeyimde yaşamıştı zaten.

Bir de benimle yaşamak istemiyor. Özür dilerim. İstersen işten de ayrılırım.

Ayrılma.

(Telefon çalıyor.)

Efendim Teo.

Gül'üm yalvarırım beni bir dinle. Bir saat bile olsa bir konuşalım.

Ya ne dinleyeyim ya? Ne anlatacaksın? Sen daha bana ne söyleyeceksin?

Daha başka sırlarınız falan mı var? Sakladığınız başka şeyler de mi var?

Bak eğer gelmezsen ben gelirim, Aslı'nın ailesinin yanında rezillik çıkarırım.

Konuşacaksın benimle Gül. Beni bir dinleyeceksin, lütfen bak. Hiç şakam yok.

Teo, hiçbir yere gelme! Gelme, tamam mı? Kafeye gel, beş dakika sonra kafede ol. Geliyorum.

Tamam kafede.

Sinsi! Sinsi! Bana bak, şu maçı hangi kanal veriyordu ya?

Bilmiyorum. Barbaros bana şu kafenin anahtarını versene ya, bir saat işim var getireceğim geri.

Ne yapacaksın, korsan kafecilik mi yapacaksın he?

Ya hadi Barbaros. Bir şey rica ettim ağabeyciğim ya. Bak gelirken sana kazandibi alırım.

Hee. Ne iş karıştırıyorsun sen?

Gül ile buluşacağım ağabey. Oldu mu?

Ne? Oğlum sen, sen ne diyorsun ya? Gece gece kafe köşelerinde buluşacağın kız, benim kız kardeşim.

Yani uyandırayım yani Teo Bey. Bakıyorum da artık sinsiliği üzerimizden attık. Ooo, yapıştırıyoruz...

...gidiyor yani. Öyle şey mi olur ya? Günler çuvala mı girdi efendim ne gece gece buluşuyorsunuz...

...gündüz buluşun he.

Sen biliyorsun ama kafe köşelerinde gece gece Arzu'yla buluşmayı.

Höst! Sen nereden biliyorsun benim gece gece kafe köşelerinde Arzu'yla buluştuğumu?

Ben bilirim senin gece gece kafe köşelerinde Arzu'yla buluştuğunu. Dedektifim oğlum ben, niye bilmeyeyim?

Ben de onu diyorum işte. Niye bilme? Bilme! Hayır, bilmeyeceksin ya. Öyle saçma sapan şey mi olur?

Sen kendini benimle bir mi tutuyorsun Teo? Hem de gideceksin benim öz be öz, şahsı, bireysel... Allah Allah!

Yok sana anahtar manahtar! Yok öyle bir şey.

İyi, sen bilirsin. Ben de başka yere götürürüm o zaman.

Ne diyorsun oğlum sen?

Ne diyorum, onu diyorum işte. Ver şu anahtarı, bir beş dakika konuşacağım sonra evine bırakacağım Gül'ü.

Ne yapacağım zaten insan içinde Barbaros?

Ha işte bu! İnsan içinde diyorsun. Yani insan içinde olmasa bir şey yapacaksın yani kız kardeşime.

Allah Allah ya! Ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu senin ya şuursuz sinsi!

Bak Barbaros, çok rica ediyorum senden. Anahtarı bana verir misin acaba? Bir beş dakika...

...konuşacağım sonra evine bırakacağım ya. Çok için rahat etmiyorsa gel kontrol et o zaman ya.

Kontrol ederim. Al. Öyle yok hemen öyle. Bana bak, dua et kardeşimi üzmeye kıyamıyorum.

Belli ki hala gönlü var sende. Ben onu şey yaptım. Artık nereni seviyorsa senin de onu hiç anlamış değilim.

Al bakayım. Haydi bakayım.

Eyvallah.

Eyvallah. Bana bak devriye gezeceğim, tamam mı?

Gez Barbaros. Ne istersen onu gez! Ben Gül ile konuşayım da ne istiyorsan onu gez ağabeyciğim.

Gezeceğim. Ne istiyorsam onu gezeceğim.

Gez ağabey. Eyvallah.

Eyvallah. Sana da eyvallah.

Ya şu maç hangi kanalda ya?

Beş dakikadan fazla kalamam.

Olur. Beş dakika da olur. Ben senin yüzünü rahat rahat göreyim yeter.

Sen ağabeyime ne deyip çıktın evden?

Anlattım her şeyi olduğu gibi. Anahtarı da ondan aldım zaten.

Ağabeyimden. Ağabeyim sen benimle buluş diye sana anahtarı mı verdi?

Vallahi verdi. Arada devriye gezecekmiş, o kadar ama.

Aaa, ay bu çocuk çok garip bir çocuk ya. Hayır bana kan kusturdu şimdi geldi sen benimle...

...konuş diye sana yardım ediyor, öyle mi yani?

Anladı seni ne kadar sevdiğimi.

O küçükken de böyleydi. Vallahi öyle film falan izliyorduk biz mesela, filmi hoop baştan...

...anlatmamız gerekiyordu ona. Anlamıyordu, yanlış anlıyordu her şeyi.

Gül'üm. Gül'üm ne olursun yapma böyle. Ne yapayım ben sana bir şey söyle. Bana bir yol göster ya.

Senin içini soğutmak için ben ne yapayım Gül'üm? Kayboldum ben ya.

Ağabeyinin aklıyla iş yapar oldum Gül, baksana halime.

Aslında sadece yalan söylemeseydin yeterdi. Ben senden başka bir şey istemedim ki.

Ne istedim ben senden? Hanlar, hamamlar mı istedim? Dürüstlük istedim. Saflık istedim.

Samimiyet istedim.

Tamam, haklısın. Belki de patronun dediği en doğrusuydu. Her şeyi en başından anlatmamız...

...lazımdı size. O kızı bulduğumuz gün, olayı çözdüğümüz gün gelip size anlatmamız gerekiyordu.

Geçmiş olsun.

Olmasın Gül'üm. Geçmiş olmasın. Korktum Gül, ne yapayım ya. Seni bir daha görememekten korktum.

Yüzünü görememekten korktum. Seni kaybetmekten korktum, ne yapayım Gül.

Eee, korktuğun başına geldi işte. Ne oldu, iyi mi oldu? Herkes ne halde... Her şey ortaya çıktı.

Ya Metin ağabey, pamuk gibi, şeker gibi adamı ne hale getirdiniz.

Haklı. Ne dese ne yapsa haklı adam ama biz de haklıyız Gül'üm harcama bizi de ne olursun ya.

Tamam. Haydi bakalım. Bir saat doldu. Evli evine, köylü köyüne.

Tamam, ben gidiyorum zaten ağabey.

Haydi Gül, haydi ağabeyisi. Sen de yürü. Haydi ağabeyciğim. Ah canım benim.

Sen de şu mumları falan söndür artık. Yakacaksın ekmek teknemizi o olacak. Hiç. Neredeyse aklın.

Tamam söndürürüz.

Dur, kazandibini unutma gelirken.

Tamam söndürürüm.

Tamam. Dur ben de söndüreyim. İyi ki doğdun Teo. Haydi ağabeyciğim. Haydi canım benim.

Allah'ım ya! Ulan herife bak ya. Bakkal mumuyla kız kardeşimi tavlayacak.

İyice Kadırga şeyi oldu, romantiği oldu bu da.

[Ben ayrılmak istiyorum.

Ayrılmak, işten mi?

Senden. Ben bu ilişkiyi daha fazla sürdüremeyeceğim. Bizim ailelerimiz birbirine uygun değil.

Sen de uzatmazsan sevinirim.]

Hakan! Sen hala burada mısın?

Niye? Saat kaç?

Yani, geç. Ne oldu yine?

Şu kız meselesi. Canımı çok sıkıyor.

Ha, sen kızın tekrardan geldiğini Barış'a söylemedin, değil mi?

Hayır. Söylemedim. Bu onu çıldırtmaktan başka bir işe yaramaz.

Yani Barış'a şu sözleşmeyi imzalatsak rahat edeceğiz de işte inat etti.

Onca yalan yanlış şeyi yaptı. Burada dürüstlüğü tercih etti.

Benim için yaptı ama bunları. Yaptıklarının altında da eziliyor.

Üstüne daha fazla hata yapmak istemiyor.

Bak canım, hata dediğin bir kez yapılır. Sonrası öyle çorap söküğü gibi gelir.

Yapacağını yaptıktan sonra sonuçlarına katlanmak gerekecek.

Gittikçe batağa daha çok saplanacağız yani. Bundan kaçmaya çalışmamız boşuna, öyle mi?

Hiç de öyle değil. Ben sana ne dedim? Seni bu işten kurtaracağım dedim, değil mi?

Ama doğru, sen benim samimiyetime inanmıyordun, değil mi?

Bizi bu işten kurtarmaya çalıştığına eminim ama bunu benim için değil, Barış ağabeyim için yapıyorsun.

Sen Barış'ı mı kıskanıyorsun? Sence ben başkasına aşık biri için uğraşır mıyım?

Bilmem. İlgilenmez misin?

İlgilenmem. Seni bu pislikten kurtarmaya çalışıyorum o kadar.

Sana inanmayı o kadar çok isterdim ki.

İnan o zaman. Sana yardım etmeme izin ver.

Şimdi gidip Barış ağabeyime sözleşmeyi imzalamaya ikna etmemi söyleyeceksin, değil mi?

Bunu ben değil sen söyledin ama bence de öyle yapmalısın.

Peki eğer ikna edersem, döndüğümde burada olacak mısın?

Tam bıraktığın yerde olacağım.

Peki o zaman.

İşte şimdi avcumun içine düştün Barış Buka.

O belgeyi imzala ve sonsuza kadar avcuma düş Barış. Bekliyorum.

Ne düşünüyorsun ağabeyciğim kara kara?

Yaptım ağabey. Yapmak zorunda kaldım.

Ayrıldınız mı?

Ayrılalım, dedim. O da kabul etti.

İsabet olmuş ağabeyciğim. Sen Barış'ın teyzesiyle uğraşamazdın. Yani, bak o kadın da varmış.

Rahat bırakmazlardı seni.

Aşkın için savaş demeyecek misin? Sen yengem için savaşmıştın.

Aynı şey değil ki ağabeyciğim. Benim karım son anına kadar yanımda durmuştu.

Barış daha ilk sorduğunda kabul etti.

İşe de gitmeyeceksin artık, değil mi?

Öyle hemen bırakamam.

Bence çok fazla uzatma ağabeyciğim. Yarın git, ayrıl hemen.

Hakan ne belgesi, ne imzası? Ne anlatıyorsun sen?

Ağabey, en azından şu Mavi Melek denen kızdan kurtuluruz.

Hiçbir şeyden kurtulacağımız yok Hakan. Biz geçtik onları.

Neyin var senin ağabey?

Aslı terk etti beni.

Neden? Kazayı mı öğrendi yoksa?

Yok, kaza yüzünden değil. Ailesi yüzünden yine de bu kadar çabuk kabullenmesini gerçekten anlamıyorum.

Ağabey, bence git Aslı ile konuş. Vazgeçme. Kimsenin Aslı'nın kafasını çelmesine izin verme.

İstersen ben gidip konuşayım.

Yok, Hakan aman sen bir şey karışma.

Yok, ben zaten vazgeçtim. Teslim olmaktan da vazgeçtim, kazayı herkese duyurmaktan da vazgeçtim.

İstemiyorum öyle bir şey artık bu konunun kapanmasını istiyorum.

Niye vazgeçtin?

Biriyle konuştum. Benden bu konuyu kapatmamı istedi. Böyle olmasını istedi.

Ben de onun kararına saygı duyuyorum.

Kimmiş o? İlayda mı? Teyzem mi?

Yok, değil. Sen de orasını boş ver.

He bu arada, şu sözleşme midir nedir, eğer kimseye bir zararı dokunmayacaksa imzayı at, bu konu kapansın.

Bunu ben değil, çok değer verdiğim birisi istedi ağabey.

Hakan, çıldırtma beni. Kim o? İlayda mı? İlayda ise bilmem lazım, söyle.

Yok, değil. Vallahi, yemin ederim değil. Sen beni boş ver, git sevdiğin kadınla barış.

Kimsenin de aklını karıştırmasına izin verme. Ben zaten sana yeterince yük oldum.

Şu belgeyi de imzala, kapansın artık konu.

Barış ile ayrıldık.

Biliyorum, söyledi Metin ağabey. İyi misin?

İlayda'yı çıldırtmamak için yaptım. Şu Mavi Melek olayını bir çözelim, ben her şeyi anlatacağım Barış'a.

O ne yaptı, kabullenebildi mi?

Bilmem, sakin karşıladı. Bir şey demedi.

Sen yine de dikkat et. O kadın tehlikeli. Biliyorsun zaten.

Hesap sormaya mı geldin?

Estağfurullah. Düşüneceğim demiştiniz. Kararınızı vermişsiniz galiba.

Aslı'dan ayrılmamızı istemişsiniz.

Evet. Aslı da bu kararıma saygı gösterdi. Asıl önemli olan sen ne yapacaksın?

Saygısızlık olarak görmeyin ama ben Aslı'yı kazanmak için elimden gelen her şeyi yapacağım.

Bunu haber vermek istedim size.

Aslı seni kötü bilmeden bu hikayeyi bitir. Aslı'yı da işten çıkar, seni bir daha görmesin.

Bakalım, senin hakkında neler bulacağız Mavi Melek? Merve Yıldız'dın sen.

Hakan ile nerede karşılaşmış olabilirsin ki? Bu işi çözmeden İlayda'dan kurtulamam.

İlayda! Ne oluyor?

Ne? Ne oluyor canım? Olan bir şey yok. Sen ne yaptın? İmzalatabildin mi Barış ağabeyine sözleşmeyi?

Yok, imzalatamadım. Aslı, Barış ağabeyimden ayrılmış. Bunu biliyor muydun?

Ha, aaa. Öyle mi? Ben de Barış neden bu kadar sinirli, diyorum.

Yani, senin bu olayla bir ilgin yok, değil mi?

Hakan'cığım biz bu aşamaları çoktan geçmedik mi? Benimle ne ilgisi olabilir bu durumun?

Yani, ortada hiçbir şey yokken iki insanın birbirinden ayrılması tuhaf, değil mi? Sanki biri bir şey yapmış gibi.

Bize ne bunlardan? Biz kendi işimize bakalım. Eee, sen ne zaman imzalatacaksın Barış ağabeyine sözleşmeyi?

Sana bir şey dedi mi?

Burada olmana sevindim.

Öyle mi?

Ne demek öyle mi Aslı? Ayrılmak isteyen sensin.

Mecbur kaldığımı söyledim sana. Ailem söz konusu.

Biliyorum, biliyorum ama senin için de çok zor bir seçim olmadı. Bocalamadın yani.

Senin gibi. Sen de baya hızlı kabullendin.

Bana başka bir şans bıraktın mı Aslı, ha?

Benim de seçme şansım yoktu ki. Neyse ya, sorun yoksa konuşalacak bir şey de yok. Sana iyi günler.

Sen şuna konuşmak istemiyorum, desene.

Evet, birbirimizi daha fazla kırmayalım.

İki gün önce bizim aşkımız her şeyi aşar, diyordun Aslı. Şimdi ailem diyorsun.

Karşına çıkan ilk engelde vazgeçtin. Ne yapayım, kutlayayım mı?

Hayır tabii ki. İşleri iyice içinden çıkılmaz hale getirmeni istemiyorum sadece.

İşi bırakmadığına göre sen de benden vazgeçmiş değilsin Aslı. Yoksa bir saniye...

...durmazdın, giderdin sen. Bak, ağabeyinle de konuştum. Senden vazgeçmeyeceğimi söyledim.

Senden de aynı cesareti bekliyorum, lütfen.

İyi bari, çabuk kabullenmemiş. Of.

Sen benimle dalga mı geçiyorsun?

Ne diyorsun sen be?

Gözümün önünde Barış ile fingirdiyorsun. Onunla ipleri koparacak bir kavga edeceksin...

...hem de gözümün önünde.

Eh yeter ama! Kuklan mıyım ben senin ya? Ayrıldım işte! Koluna takamıyorsan o senin problemin.

Sen bilirsin. İstersen Mavi Melek'i çağırayım ofise.

Ya sen neden anlamıyorsun? Barış benden nefret etse bile seninle birlikte olmaz.

Onu sabah Barış'ın evinden bizi almaya geldiğinde anlatırsın. Bu meseleyi çözeceksin hem de bugün.

Sen çözemezsen ben çözeceğim.

Barış, iyi misin sen?

İyiyim, iyiyim.

Aaa, Aslı da gelmiş. Biz de ortaklığımız feshi için çalışıyoruz Aslı.

O ne Aslı?

İstifa mektubum.

İyi, tamam. Konuşuruz sonra.

Sonra konuşulacak bir şey yok. Sana ümit vermemek için istifa ediyorum.

Ne diyorsun Aslı sen?

Aaa, Barış sakin ol canım.

Sen karışma İlayda!

Sen bana ne yapmaya çalışıyorsun ya? Derdin ne?

Bağırma bana.

Tamam, anlat. Derdin ne? Senin benimle derdin ne? Sırf ağabeyin dedi diye mi bırakıyorsun beni?

Aaa, siz ayrıldınız mı?

Evet, ayrıldık. Oldu mu?

İyi Aslı, peki. Ayrıldık. Senin dediğin gibi olsun. Madem böyle istifa falan ediyorsun...

...o zaman on beş gün daha çalışmak zorundasın.

Bak sen! İsteyince nasıl da rol yapıyormuş, aferin sana!

Barış! Bekle.

Nereye gidiyorsun?

Eve.

Ben bırakırım seni. Sen bu halde araba falan kullanamazsın.

Yok, yok. Giderim ben.

Aaa, hayır. Hem sen şimdi arabayı alıp gidersen kızcağız ne yapacak? Bu saatte taksiye mi binecek?

Yolda da biraz laflarız, rahatlarsın.

Nereye rahatlıyorum İlayda?

Çok haklısın canım ama belki vardır bir açıklaması. Siz şimdi sakin kafayla bu geceyi geçirin.

Böyle sinirli sinirli konuşarak bir şeyi halledemezsiniz zaten. Haydi.

Haydi, tamam tamam. Ben gidiyorum, montumu, çantamı alıp geliyorum. Bekle beni.

Al, iç canım. Biraz rahatlarsın.

Yani, ne oldu da böyle oldunuz siz? Hiç anlamadım.

Barış, bu yoksa kazayı mı öğrendi? O yüzden mi soğudu senden?

Aslı öyle sinsi, hesapçı planlar yapmaz İlayda. Merak etme.

Ay, tamam yapmaz da her gün berabersiniz, her anınız birlikte. Ne olmuş olabilir?

Haydi, İlayda. Ben seni geçireyim.

Aaa, hayatta hiçbir yere gitmem. Seni bu halde bırakıp bir yere gitmem.

Git, sen yat.

İyiyim ben İlayda bir şey yok.

Ay Barış! Aynadaki halini görmedin herhalde. Ben burada kalıyorum. Sen çık, yat.

Mazallah, bir şey falan yaparsın kendine.

İyi, peki sen bilirsin.

Aslı, ne yapıyorsun burada tek başına? Üşüyeceksin kuzum.

Göstereceğim ben ona gününü. Göstereceğim.

Bize yaptıklarının hepsinin bedelini teker teker ödeteceğim. Barış'ın halini düşündükçe...

...çıldıracak gibi oluyorum. Onun yüzünden sevdiğim adama neler yaptım ya!

Ne yapıyorsun sen şimdi orada? Neye bakıyorsun?

Şu Mavi Melek'in Hakan ile ilişkisini bir çözsem ne suç işlemiş bir anlasam...

...gidip dikileceğim Barış'ın karşısına, diyeceğim ki, böyle böyle. Ben sizin ne yaptığınızı...

...biliyorum ve size yardım edeceğim. Sana da bu yüzden böyle davrandım. İlayda beni...

...tehdit etti diyeceğim.

Sen böyle bu duruma düştüğüne göre demek ki kadın ciddi. Yoksa sen onun dediğini yapmazdın.

Meselenin ne olduğunu öğrenmeden İlayda'yı kızdıracak bir şey yapmak istemiyorum.

Barış öğrenirse durmaz saldırır. Ne hapse girmek umrunda olur ne başka bir şey.

İlayda da onu hapse attırır. Bir şey yapmadan önce meselenin ne olduğunu anlamam lazım benim Gül.

Gel buraya. Aslı'm benim. Keşke ben senin üzülmemeni sağlayabilsem.

[Onu sabah bizi almaya geldiğinde anlatırsın.]

Barış hayatta yapmaz.

Günaydın. Ben Barış'ı uyandırıp geliyorum.

Boşuna uğraşma, Yeşilçam numaraları çevirdiğini biliyorum.

Aranızda hiçbir şey geçmedi.

Ah canım! Sen çok üzüldün tabii çünkü sevginize çok inanmıştın. Eee, zor.

Bana hiçbir şey olmadı. Sana da inanmıyorum. Yalan söylüyorsun. Barış seninle birlikte olmaz.

Nasıl kandırdın onu?

Senin kırdığın kalbi onardım. Ne de olsa eski sevgiliyiz.

İlayda!

Aslı gelmiş canım. Ben de hemen hazırlanıp geliyorum.

Aslı, gel.

Eski sevgiliymiş. Kesin o da yalandır.

Ya öyle kapı çalınca birden ben de açıverdim. Bir de dün geceden sonra geleceğini tahmin etmedim.

Bu halde mi açtın kapıyı İlayda?

Ya, bak eğer istersen çıkıp konuşabilirim onunla. Yani onun öyle sandığı gibi olmadığını söyleyebilirim.

Şimdi bir de dünkü kavgadan sonra böyle nispet yapar gibi olmasın.

Ne nispeti İlayda? Çocuk muyum ben?

Ben gideyim de beş dakika hazırlanıp geleyim.

Efendim Aslı?

Barış Bey gitmiyor muyuz? Hayır, saat kaç oldu, ağaç oldum burada.

Yine beye bağladıysak ona göre davranayım ben de. Gelsene içeri.

Hem zaten senin ne işin var dışarıda?

Yok, ben arabanın yanında beklerim. Rahatsızlık vermeyeyim size.

İyi, peki Aslı.

Yani, madem kızı sinir edeceksin oyunun hakkını verelim.

Ne oyunu İlayda? Ayrılmak istedi, işi bıraktı. Zorla tuttum. O yüzden kızgın.

Yani artık ben de ne diyeceğimi şaşırdım. Haydi, gel mutfağa doğru geçelim.

Amma naz yaptın sen de! Git konuş şu çocukla bak Mecnun'a döndü gözümüzün önünde.

Ben ne dedim sana?

Ben Gül'den vazgeçmeyeceğim ağabey. Ben kendimi size affettirmenin bir yolunu bulacağım.

Sen hep demez misin, sevmek nedir ben bilirim diye. Anla işte ağabey, ne yapmış olursak olalım...

...ben Gül'ü seviyorum ya. Dövsen de kovsan da sövsen de ben Gül'den vazgeçmeyeceğim ağabey.

Diyeceğim bu.

Kız. Ne oldu başımın etini yiyordun, seviyorum ben bu sinsiyi, diye. Ne yaptı sana bu?

Sevmiyorum artık.

Ben de onu diyorum işte. Ne demek sevmiyorum artık? Şekerli sakız mı kızım bu, cak cak çiğne sonra tükür, at.

Ya seviyorsundur ya sevmiyorsundur yani. Ne yaptı sana bu? Haydi, anlat.

Ne fark eder ne yaptığı? Geçmiş, bitmiş mesele. Kapandı.

Çok şey fark eder. Sen şimdi bu meseleyi bir güzel anlatacaksın. Ben oturup bir düşüneceğim.

Sonra ya ayağını keseceğim bu sinsinin ya da gönlünü alsın diye destek olacağım. Haydi, anlat şimdi bana.

Aslı nerede?

Bilmem, buralardadır herhalde.

Açmıyor.

Eee, etrafa bakınalım.

Bakarım ben.

Alo. Neredesin sen?

Tamam aldın işte istediğini. Uzak durun artık benden. Yeter, ne haliniz varsa görün! Umrumda değilsiniz.

Salak kız. Hemen de pes etti.

Yok.

Eee, o zaman biz şirkete gidelim, geç kaldık. Gelir herhalde oraya.

Nasıl bir oyunun içindeyiz biz? Ne yapacağım? Ben de Aslı'ysam bu işin peşini bırakmayacağım.

Öğrenene kadar bırakmayacağım. Yeter. Kim ne derse desin.

Aslı. Ne oldu? Hayırdır, bir şey mi oldu Barış ağabeyime?

Yok. Hakan seninle konuşmamız lazım. Bak, benden sakladığınız şu şey her neyse...

...ben bu yüzden Barış'ı kaybedeceğim. Siz ne saklıyorsunuz? Ne olduğu ne kadar kötü...

...olduğu hiç umrumda değil. Ne olur bana söyle o sakladığınız şeyi!

Ne oluyor Aslı? Neyi kaybedeceksin? Niye kaybedeceksin? Bekle, sakin ol.

Mavi Melek mi çıktı karşınıza?

Hayır! Hayır ama o kızın size ne şantaj yaptığını öğrenmem lazım Hakan. Ne olur!

Aslı'cığım, bak ben bunu sana...

Bak, bana bahane sayma Hakan. İlayda bu durumu kullanıp Barış'tan ayrılmam için baskı kuruyor.

Bu sakladığınız her neyse benim onu öğrenmem lazım bir an önce. Lütfen bana yardım et.

Ne dedin sen? İlayda mı?

Lütfen aramızda kalsın. Sana güvenebilirim, değil mi? Yani sana... Sana söylediğimi öğrenirse...

...size zarar verir.

Tamam anlaştık. Neredesin sen?

Ben şimdi sana konum atacağım. Lütfen hemen gel.

Tamam geliyorum.

Benden bir şey sakladığını öğrendim. O yüzden, oldu mu?

Ne saklamış? Evli miymiş, çoluğu çocuğu mu varmış? Neyi varmış?

Anlatsana kızım şunu doğru düzgün. Ağzına kira istiyorsun sen de ha!

Hayır ağabey ya, öyle bir şey değil.

Bir başkasının sırrını saklamış benden. Oldu mu şimdi?

Ne yapalım başkasının sırrını? Ne alaka şimdi, ne diyorsun kızım sen ya?

Sana neresi dokunuyor başkasının sırrının? Allah Allah!

Metin! Niye dışarıda oturtuyorsun çocuğu? Çağırsana içeri girsin.

Canı öyle istiyormuş anne. Bırak, otursun. Herkes de işine baksın.

Metin ağabey niye böyle davranıyor bu çocuğa?

Ne bileyim ben. Beni üzdü diye falandır. Öyle, üzülüyorum ya.

Tamam, sen şimdi ne diyorsun? Ne olacak şimdi? Olmayacak mı yani bu iş?

Aşkı yalan onun. İnanmıyorum ben artık. Samimiyetine de inanmıyorum onun.

Allah'ım Ya Rabbim ya!

Sevmediğim adamı savunmak bana düştü. Gıcık oluyorum da bu işe neyse.

O iş öyle şey değil o. O kadar da aşkı falan yalan diyorsun.

Nasıl peki?

Aşkı yalan falan değil yani. Ben görüyorum onun halini akşamları.

Ne görüyorsun ya?

Ne görüyorsam görüyorum. Sen de çok uzatma. Bırakalım, tamam sen diyorsan öyle yap.

Biraz daha burnu sürtsün bakalım ne kadar samimiymiş, onu bir görelim.

Nasılsın Hakan?

Barış ağabey sen iyi misin?

İyi değilim Hakan. Odamdayım ben.

Asıl sen nasılsın? Hayalet görmüş gibisin.

Sen benimle bir gelsene ya.

Ne oluyor ya?

Gelsene sen.

Ne yapıyorsun sen ya, delirdin mi?

Asıl sen ne yapıyorsun?

Ne yapmışım?

Sen gerçekten dediğin kadar kötü bir insanmışsın. Ben yanılmışım.

Allah Allah! Delirdin mi canım sabah sabah? Ha, eğer Barış ile beraber gelmemi kast ediyorsan...

...ben ona teselli olsun diye gittim evine. Sen de amma kıskanç çıktın canım.

Sakın! Sakın bir daha bana dokunma! Seni bir daha Barış ağabeyimin yakınında da görmeyeceğim.

Yoksa ona bütün bu yaptıklarını bir bir anlatırım İlayda.

Ya kesin sen bir şeyi yanlış anladın.

Ben anlayacağımı anladım İlayda. Dediklerimde ciddiyim. Beni sakın zorlama.

Hakan! Nereye gidiyorsun?

Yaptığın pislikleri düzeltmeye. Sana onların arasına girme, dedim. Sana bir şans verdim ama...

...sen bu şansı ziyan ettin.

Aslı! Neden buraya çağırdın beni?

Hakan geldiğin için çok teşekkür ederim. Haydi, anlat bana. Ne oluyor?

Tamam da neden burada buluştuk biz?

Ben bu mahallede oturuyorum. Haydi gel, konuşalım. Otur. Benden ne saklıyorsunuz, anlat.

Suçun her neyse anlat bana Hakan. Bak, ne olduğu hiç önemli değil. Birlikte hallederiz belki.

Bak her şeyi en başından anlat bana ne olur.

Aslı sen nerede oturuyorsun?

İki sokak ötede. Şurada da ailemin işlettiği kafe var.

Bal böceği mi?

Evet. Sen nereden biliyorsun? Barış mı söyledi?

Yok yok. Ben gelirken gördüm de.

Acaba artık kaydıraktan da kayabilir miyim? Salıncaktan çok sıkıldım.

Hemen zorlamayalım bacakları ha babacığım? Bir ay daha sabredelim ondan sonra...

...istediğin her şeye binersin, olmaz mı?

Peki. O zaman yine salıncak.

Tamam.

Aaa, halam da buradaymış. Hala!

Seni yeğenimle tanıştırayım. Sonra konuşuruz, zaten onların yanında konuşamayız.

Ne yapıyorsun kız burada?

Arkadaşımla buluşmuştum ağabey.

Ha, gelin sizi onla tanıştırayım ya, çok şeker insandır. Haydi.

Ne oldu?

Barış ağabey, ne yaptın sen ya? Çiçek'in halasına mı aşık oldun?

Sen burada mıydın?

Bugünkü şovunun sebebini açıklayacak mısın?

Açıklanacak bir şey yok. Sen ne yaptığını biliyorsun.

Ne yapmışım ben?

İlayda, ben sana aşık oldum İlayda. Seni sevdim. Benimle oynadığını bile bile seni sevdim.

Teyzemle yaptıklarını bile görmezden geldim. Onlara bile razı oldum.

Hakan, ben...

İlayda artık bitti. Her şey bitti. Bana yapacağın her şeyi göze aldım ama bunu birbirini seven iki insanı...

...ayırmak için kullanmak, hem de bu şekilde...

İlayda sen gerçekten aşağılık bir insansın.

Ne yapacaksın peki?

Uzun zaman önce yapmam gerekeni. Bir daha seni hayatımızda görmek istemiyorum.

Hayatımızdan def ol git. Bir daha sakın karşıma çıkma. Sakın.

Hakan, sessizce oturacaksan gel. Hiç iyi değilim.

Barış ağabey, Aslı senden İlayda yüzünden ayrılmış.

Ne?

İlayda kıza şantaj yapmış. Eğer senden ayrılmazsa hepimizi hapse attırmakla tehdit etmiş.

Kazayı da anlatmış mı?

Yok, tam olarak bilmiyor ama öğrenmek için çabalıyor.

Yani, Aslı benden istediği için ayrılmamış, öyle mi? Rol yapıyor.

Evet, rol yapıyor. Maalesef bu onun canını çok yakıyor.

Hakan emin misin?

Vallahi eminim ağabey. Kendisi söyledi. Aslı söyledi.

Aslan kardeşim benim!

Nereye ağabey? Aslı'ya mı gidiyorsun yoksa İlayda'yı öldürmeye mi?

İlayda beklesin biraz.

Efendim.

Aslı, aşağıdayım seni bekliyorum.

Ne işin var senin burada?

İlayda meselesini öğrendim, gel haydi.

Tamam, geliyorum.

Barış İlayda'yı öğrenmiş. Gel konuşalım, diyor.

Her şeyi anlatacak o zaman sana.

Ne anlatacak?

Aslı bak, ne olursa olsun. Sen ne karar verirsen ver, ben yanındayım, tamam mı?

Kendini yalnız hissetme. Birlikte atlatacağız her şeyi, tamam mı?

Gül, ne diyorsun? Anlamıyorum ben.

Boş ver, tamam. Öğreneceksin zaten birazdan. Bekletme çocuğu, haydi.

Neden bana söylemedin Aslı?

Seni hapse attıracak Barış. Manyak o kadın.

Haydi, gel. Gel, konuşmamız gereken şeyler var seninle.

Bak Barış, beni ciddiye al. İlayda öğrenmedi, değil mi? Her an her şeyi yapabilir o kadın.

Aslı, bana senden başka kimse bir şey yapamaz.

Sen beni biraz ciddiye alsana. Kadın Mavi Melek'i parmağında oynatıyor.

Her an savcıya gidebilir. Giderse suçsuz yere hapse girersin.

Gel, sakin bir yere gidelim.

Ulen yine televizyonda izleyecek bir halt yok ya! Bir şey diyeyim mi, boşuna tutuyoruz biz bu televizyonu ha.

Maçtan maça açmak gerek aslında yani. Kime diyorum oğlum ben?

Konuşsana iki çift laf bir şey söyle ya sen de. Başçavuşun eşeği mi oturuyor burada?

Sen tavır mı alıyorsun bana?

Yatıyorum ben ağabeyciğim, tamam mı?

Dur bir dakika. Gitme işte, iki dakika otur şurada. İki lafın belini kıralım ya.

Evde zaten babamı çektik yıllarca. Mahkeme duvarı gibi suratın var senin de.

Allah'ım ya Rabb'im ya! Ben hiç gülen yüzler göremeyecek miyim ya? Gülen suratlar.

Allah'ım ne yapacağım ben ya?

Barbaros, keyfim yok ağabeyciğim. Yatacağım, tamam mı?

(Kapı çalıyor.)

Kim ya bu saatte?

Keyfin geldi. Haydi, bakayım Teo Bey.

Nasıl ya?

Bana bak, ne oldu? Tipin değişti Teo Bey, ha. Ne oldu? Bana bak. Ben odama çıkıyorum.

Efendi gibi oturun konuşun. Pişman ettirme beni, oturup konuştuğunuza.

Gül mü geldi? Var ya Eğer Gül geldiyse dile benden ne dilersen oğlum! Gül mü geldi lan?

Tamam be tamam! Allah Allah! Yılışık, yılışık sinsi.

Odama gidiyorum ben.

Tamam odana git, haydi.

Haydi, görüşürüz.

Haydi, git.

Gir, gir içeri gir. Gel.

Ağabeyim yok mu?

Yok. Yattı o. Ne içersin? Ne yapayım sana? Çay, kahve. Ne istiyorsun?

Aman, hiçbir şey yapma. Şu hale bak. Üç günde rezil etmişsiniz her yeri. Her yer toz içinde.

Ben senin geleceğini bilsem temizlerdim ama...

Şey etme öyle hemen. Ben konuşmaya geldim sadece.

Tamam, olsun Gül'üm. O da olur. Sen bana geri geldin ya. Beni dinlemeye karar verdin ya. Hepsi olur.

Gel otur, haydi gel. Söyle Gül'üm.

Ben bir karar verdim.

Bize yaşattıklarınız öyle kolay tamir olacak şeyler değil.

Biliyorum.

Aslı da şimdi Barış'ın yanında. O da öğrenecek her şeyi.

Zaten en doğrusu bu. Sen de benden duysaydın belki her şey daha farklı olurdu.

Patron haklıydı. O en başından beri söyleyelim dedi. Ben mani oldum.

Sizi böyle koruruz sandım ama işte her şey daha beter oldu ondan sonra.

Olan oldu. Yapacak bir şey yok. Aslı ne yapar, ne düşünür, ne karar verir bilmiyorum. Kestiremiyorum...

...ama ben denemeye karar verdim.

Dönüyor musun bana? Gerçekten mi Gül, bana bir şans daha veriyor musun?

Bilmiyorum işte ne bileyim. Bakacağız ona, göreceğiz artık. Yolda göreceğiz, oluyor mu olmuyor mu.

Allah be! Gül'üm benim be!

Tamam yavaş.

İkinci kez doğdum Gül'üm!

Dur boynumu kıracaksın!

Kırılmaz Gül'üm benim. Kırar mıyım ben senin boynunu hiç? Gel buraya, gel.

Sinsi! Telefonum salonda mı bak bakayım, kaldırma şimdi beni yatağımdan.

Yok, burada değil. Sen kalkma ben getiririm sana telefonunu. Kalkma sen.

Aslı. Benim sana anlatacağım şeyden sonra bana çok kızacaksın. Benden nefret edeceksin.

Hatta...

...yüzüme bile bakmak istemeyeceksin, biliyorum.

Önce şunu bil...

Ben seni çok seviyorum.

Ben sana çok aşığım. Tek istediğim hayatımın geri kalanını seninle geçirmek.

Mavi Melek'in peşinden gitmiştik ya biz, Mavi Melek bir hırsız.

Bir gece kulüpte Hakan'ı soymaya kalkmış. Onun için de Hakan'a ilaç vermiş.

Hakan şuurunu kaybetmiş. Oradan çıktıktan sonra saatlerce arabayla dolaşmış.

Sonra da bir kaza yapmış. Hakan bunu aylarca hatırlamadı.

Kaza yaptığını bilmiyordu. İşte benim senden sakladığım, söylemekten kaçtığım aramızdaki engel bu.

Çiçek'e çarpan Hakan'mış.

Benim bal böceğime, Hakan çarpmış. O halde, yol ortasında, korkunç halde bırakan...

...o aşağılık adam Hakan'mış.

Bir dakika, bir dakika! Benim kafam karıştı.

Hakan kazayı yaptığını hatırlamıyordu.

Senin hiçbir şeyden haberin yoktu ve bana gelip tesadüfen iş teklif ettin.

Bana Çiçek'e çarpan adamı bulacağına söz verdin.

Sonra bir baktın ki aradığın adam kuzeninmiş, öyle mi?

Ta aylar önce benim taksime binmen tesadüf değildi. Bana iş teklif etmen de tesadüf değildi.

Ben sana Çiçek'in dava dosyasını getirdiğimde, o adamı bul dediğimde, bana güven...

...ben bulacağım dediğinde aslında senin plakanı aradığımı biliyordun, değil mi?

Bu yetmezmiş gibi, Hakan'ın suçlu olduğunu öğrendiğinde bana söylemedin.

Benden sakladın değil mi?

Hakan'ın suçlu olduğunu öğrendin ve bana söylemedin! Benden sakladın, değil mi?

O dilinden düşürmediğin adalet, ucu ailene dokunana kadardı, değil mi?

Suçlu ailenden olunca, suçu örtmek de gözümüzün içine baka baka, benim, Çiçek'imin, ağabeyimin...

...hepimizi kandırmak da sorun değil, değil mi?

Bana aşık oldun ha! Ben aramızdaki engellere, sırlara, teyzene, İlayda'ya, yediğim hakaretlere rağmen...

...bıkmadım! Direndim! Senden hiç vazgeçmedim!

Bir daha sakın karşıma çıkma. Bitti.

Sana aşık oldum ben!