All language subtitles for Aslan Ailem 25

(Yumurta çatlama sesi)

(Horoz sesi)

(Tavuk sesi)

Yüzük bol mu oldu biraz?

Ya evet, birazcık.

Tamam çıkart.
Daraltırız öyle takarsın.

Olmaz!

Ben bu yüzüğü şu anda parmağımdan
hayatta çıkartmam.

Çünkü kendisiyle büyük bir
aşk yaşıyorum.

(Gülme sesi)

Murat.

Ya bu çiftliğe ilk geldiğim günleri
düşünüyorum da...

...böyle şeyler yaşayacağımı
hiç hayal etmezdim.

Hele âşık olacağımı hiç.

Ama şu an dünyanın en mutlu
insanı oldum.

Ben de.

Biz artık gitsek mi?

(Gülme sesi)

Hadi bakalım hoppa!

Benden isteyin.

(Müzik)

Niye öyle bakıyorsunuz ya?
Ben abisi sayılırım.

Geçici olarak da babası olurum.
Ne var yani?

Gelirsiniz benden istersiniz.

Ama nereye geleceksiniz? Aynı yerdeyiz.
Gelmeyin.

(Gülme sesi)

(Hatice) Bu çocuk.

(Gayret) Hadi ne olur, benden
isteyin vallahi. Tamam hadi.

Buradayız çok güzel olur.

Hadi benden istesenize
ben babası olurum.

Öyle tek başına Gayret'ten olmaz.
Ben de varım. O zaman benden de isteyin.

Bu nişan sırası boyunca Gayret babası
olacaksa ben de annesi olayım.

Pes vallahi, ailemizin saçmalama eşiği
git gide artıyor.

Evet artıyor.

Size ne oluyor acaba Sevgi Hanım ya?
Allah Allah!

Ben yeterim, sadece benden
isteyeceksiniz.

(Sevgi) Öyle olmaz.

Erkekler anlamaz bir kere bu işlerden.
Her işte bir kadın lazım.

Ben kesinlikle Sevgi'ye katılıyorum ya.

O zaman, bu mesele bitene kadar
Sevgi ve Gayret abi benim ebeveynlerim.

Beni Sevgi'yle Gayret abiden isteyin ha?

(Vedat) Tamam gayet uygun.

Biz Burcu'yu, Gayret ve Sevgiden
isteyelim âdet de yerini bulsun.

Abim çok sağ ol.

Lafı olmaz ki Murat ne olacak?
Kurban olurum ben sana.

Şişt! Benden var ya çok
güzel kız istenir.

(Su sesi)

(Müzik)

Küçük kızın evleniyor babacığım.

Hem de seni yakalamaya çalışan
bir polisle.

Acaba bunu bilseydin ne yapardın?

İzin mi verirdin, yoksa
evlatlıktan mı reddederdin?

Uff...

(Müzik)

(Kapı açılma sesi)

Üf!

(Kâğıt hışırtı sesi)

(Telsiz sesleri)

(Burcu dış ses) Murat'la beraber
kuyumcuya gidip daralttıracağız.

Ha, bu Burcu'nun yüzüğü.

İyi de benim masamın altında
ne arıyor ki bu?

(Müzik)

(Telsiz sesleri)

(Kapı vurma sesi)
(Murat) Gir.

(Kapı kapanma sesi)

(Murat) Ne oldu Ece, bir şey mi
istiyordun?

(Ece) Ya, Murat...

...ya çok kötü bir şey oldu.

Ben nasıl söyleyeceğimi bilemiyorum.

Ah.

Ben söyleyeyim istersen.

Burcu yüzüğü parmağından düşürdü.

(Murat) Sen de buldun ve
parmağına taktın.

Ama yüzük parmağına sıkıştı.

(Murat) İkiniz de olayı ayrı ayrı
gizlemek için...

...elinizi sardınız.

Ben de önce hanginiz söyleyecek diye
merak ediyordum ama...

...ilk itiraf senden geldi.

(Müzik)

Burcu yüzüğü benim bulduğumu bilmiyor.

(Kapı vurma sesi)

Burcu kızım.

Vedat amca...

...biraz yalnız kalmak istiyorum.

Burcu, babanın avukatı geldi.

(Vedat) Mutlaka seni
görmek istiyormuş kızım.

(Müzik - Gerilim)

Canım kızım, yolladığın
mailden nişan haberini aldım.

(Burcu) Bu süreçte yanında
olamadığım için...

...nasıl üzgün olduğumu anlatamam.

Benim onayımı istemişsin.

(Müzik - Duygusal)

Bir zamanlar talihsiz
bir bebeği, Murat'ı...

...Vedat'a emanet etmiştim.

Kadere bak ki şimdi de kızımı...

...büyüyüp delikanlı olan Murat'a
emanet ediyorum.

(Müzik - Duygusal)

Murat beni yakaladığında
elimi öper artık.

(Hatice) Ya bu çocuk niye bizi...

...kaldırdı böyle pijamalarla
getirdi buraya oturttu yahu?

(Mutlu) Cık, hiç!

Çok da güzel bir rüya görüyordum,
limon sıktı rüyama ya.

-Ya Murat ne oluyor?
-Gel sen.

-Ya ne yapıyorsun?
-Gel sen geç.

Ya Murat sen ne yapıyorsun sabah sabah
hepimizi diktin buraya?

Oğlum bir yüzümüzü yıkasaydık bari ya.

Babacığım dün yarım kalan bir
işimiz vardı ya onu tamamlayacağız.

(Murat) Sen en son ne demiştin?
Allah'ın emri peygamberin kavliyle...

...Burcu'yu Murat'a...

İstiyoruz diyecektim.

-Dedin.
-Ya.

Abiciğim sana dedi. Veriyor musun kızı?

-Veriyor muyum?
-Verdin gitti.

-Evet babacığım, yüzükler.
-Nasıl ya?

-Allah Allah!
-Ya şimdi bu kılıkta mı?

Ya olmaz.

Herkes benim sardığım
dolmalara benziyor ya.

Deli bu çocuk deli. Delirmiş, delirmiş.

Vedat amca bu benim değil.

Ha, yahu insanda kafa mı bıraktınız ya?

Al oğlum, bunu da sen.

Allah Allah, böyle şey mi olur ya?

Aa, ya inanamıyorum, taktım mı?

Vallahi taktım. Hadi.

Gayret.

Oğlum sen bu işin başından beri...

...Burcu'nun gerçek babası
gibi ona sahip çıktın.

Öyle davrandın.

Şimdi bunu kesmek de sana düşer.

-Hadi gel Gayret abi gel.
-Gel aslan oğlum.

Gel hadi.

-Gayret baba! Gayret baba!
-Gel gel hadi abi.

(Gülme sesleri)

Abi senden muazzam bir
konuşma bekliyorum.

(Gayret) Burcu kızımız ve Murat
oğlumuz beraber bir karar almışlar.

Ömürleri boyunca birbirlerine
sadık kalacakları...

...birbirlerine duyacakları sevgi ve
saygının daim olması temennisiyle...

...bu iki güzel insanın...

...yüzüklerine bağlı olan kurdeleyi...

...siz kıymetli şahitler huzurunda...

...kesiyorum.

(Alkış sesi)

Vay be çalışmış belli.

(Alkış sesi)

(Müzik - Duygusal)

Burcu ben de sana söz veriyorum
seni ömrüm boyunca bırakmayacağım.

Ve seni mutlu etmek için elimden
gelen her şeyi yapacağım.

Ben de hayatımın sonuna kadar
seni hep ve çok seveceğim.

Söz veriyorum.

(Müzik - Duygusal)

Bir şey söyleyeceğim, şey yapmayalım mı?

Selfie çekeyim ya ben.

Kızım tebrik ederim.

(Hatice) Bir tane oğlum tebrik
ederim seni. Canım, canım, canım...

Tebrik ederim.

-(Burcu) Sarılayım mı ya?
-Oğlum.

Gayret abiye ilk defa sarıldım.

(Gülme sesleri)

Canım kızım tebrik ederim.

-Mutlu olun mutlu.
-Sağ olun.

-Bahtiyar etsin.
-Sağ olun.

Hadi bakalım oğlum.

Beni şöyle yakından çekme de
yüzüm kocaman çıkıyor ya.

(Gülme sesleri)

Uzakta mı dursam acaba biraz?

Allah'ım ya Rabbim.

Babanın bana asıl nişan
hediyesi ne biliyor musun?

Ne?

İşte bu güzel aile.

Hadi tamam buraya bakın, buraya bakın.

Bu dizinin betimlemesi ES FİLM tarafından
Sesli Betimleme Derneğine yaptırılmıştır.

www.sebeder.org

(Müzik - Jenerik)

(Müzik - Jenerik)

(Müzik devam ediyor)

(Müzik devam ediyor)

(Müzik - Jenerik)

(Müzik - Jenerik)

(Yumurta çatlama sesi)

(Horoz sesi)

(Tavuk sesi)

Ay.

Murat baksana çok güzelmiş.

Mükemmel.

Vallahi ben de çok beğendim.

Benim beğendiğim kadar beğenemezsin.

(Gülme sesi)
(Sayfa çevirme sesi)

Hii! Aa bak işte bunun rengi şahane.

Bir renk bu kadar yakışabilir yani.

Üstelik bunların var ya yüzü de
değişiyordur.

Cık, hayır. Asla.

Benim gördüğüm en mükemmel yüz.

(Müzik)

Ya. Sen bana bakıyorsun.

Dergiye bakmamışsın bile.

Ne yapayım?

Bakamıyorum dergiye sana bakmaktan.

Tamam, şimdi dikkatimizi...
(Parmak şıklatma sesi)

...buraya veriyoruz tamam mı?

Gösterdiğim koltuk takımına bak.

Ya bir düşün, bir hayal et.

Biz şimdi bu koltuk takımını almışız
evimize yerleşmişiz.

Şu ikili koltuk var ya ona
böyle yan yana oturmuşuz.

Ayaklarımızı uzatmışız.

Sonra karşımızda televizyon,
film izliyoruz.

Hmm.

(Gülme sesi)

Biz bu filmi daha önce seyrettik.

Ya hayalime limon sıkma.

Tamam peki, hadi devam et.

Ha dur bir dakika bak, şunu da
işaretlemiştim.

Bu takımla çok güzel olur.

Bu sehpa var ya, bu
orta sehpayı almışız.

Üstüne böyle abur cuburları yığmışız
böyle onları tıkıştırıyoruz...

...bir taraftan tıkınıyoruz falan böyle.

Derken annem giriyor içeri.

Ya Murat, Hatice teyzenin ne alakası var
benim hayalimde?

E kadıncağız kalmaya gelmiş Burcu,
kalmayacak mı yani?

Ih.

Şaka şaka.

Hadi takım çok güzelmiş cidden.

Baksana ya.

İyi o zaman koltuklar o, sehpa da bu
tamam mı?

Bir dakika, bir dakika.

Üç bin mi?

(Burcu) Evet.

Neyden yapmışlar bunu?

Hı?

-Üç bin.
-Ee, evet.

Biraz pahalıymış hakikaten.

Ee, şey yaparız o zaman hmm...

Başka bir şey bakarız ya.
Bu zaten çok büyük.

O koltuk takımıyla da pek uymadı.

Of, yok canım sen beğenmişsin artık.

Yok zaten daha evi tutmadık, yani
hiçbir şey belli değil.

Bir sürü işimiz var.

Şimdiden beğenmeye gerek yok.
Daha zaman var yani.

Dur bakalım, konuşuruz.
Geç kalacağız ama.

-Ben ceketimi alayım da geleyim.
-Tamam.

Hah.

(Kapı kapanma sesi)

Hayırdır kızım, bir şey mi oldu?

Yoo, bir şey yok Vedat amca.

E böyle yüzün sirke satıyor da.

Ay vallahi, senin gözünden de hiçbir şey
kaçmıyor ha.

Kızım tecrübe tabii ya.

Dört tane evlat büyüttüm ben.

Onların gözlerinden neşelerini,
kederlerini...

...dertlerini hepsini anlayabiliyorum.

(Vedat) E sen de bizim kızımız
sayılırsın.

Benden bir şey kaçmaz ona göre.

(Nefes sesi)

Murat'la işte böyle koltuklara falan
bakıyorduk da.

Her şey pahalı, biraz fazla pahalı
galiba.

E biliyorsun benim de param yok.
Murat'a hiç yardımcı olamıyorum.

Yani keşke babam burada olsaydı...

(Vedat) Aa!

Bundan sonra bir baban da ben
sayılırım.

Ne lazımsa el birliğiyle hallederiz
güzel kızım. Hiç üzülme sen.

Gidelim mi Burcu?

Tamam hadi, gidelim.

Hop.

(Öpme sesi)

Görüşürüz Vedat amca.

Ay benim güzel kızım, görüşürüz.

Hadi babacığım, görüşürüz.

Gençlik işte.

Yok efendim mobilyaymış. Dert ettikleri
şeye bak. Neyse alırız.

Şunu...

(Ses efekti)

Ee... Fi-fiyat... Ne?

Oh.

(Müzik - Hareketli)

Ay sen işe gidiyorsun değil mi?
Yazık ya cık!

Sabah sabah.

Vallahi...

...ben de uykumu alamamışım sabah.

Gideyim kestireyim ben de o zaman ya.

Vallahi işe gitmemek kıyak işmiş ha.

Umut, hadi inadı bırak artık. Gel
gidelim konuşalım Müdür Bey'le.

Ya bak senin suçun yok ki zaten.
Sen de işe geri dön artık.

Ben hayatta gidip konuşmam, o müdür
bozuntusuyla ya.

O beni anlayıp dinlemeden işten
çıkardı ya o kendi kaybedecek ya.

Sen de hayatta gidip konuşma.

Umut emin misin bak?

Ya tabii ki eminim.

Ben zaten sıkılmıştım Pelin.
Yani gerçekten artık yani...

...bir ara vermem gerekiyordu. Ben biraz
dinlenmek istiyordum.

İyi oldu ya.

Zaten 15 günlük müthiş bir
program hazırladım kendime.

İlk olarak boksa başlıyorum.

Boksa mı, niye? Gidip Müdür Bey'i mi
döveceksin?

(Gülme sesi)

Ya benim onu dövmem için boks
öğrenmeme gerek yok ki.

Ben onu şimdi de döverim.

-Kırarım ben onu.
-Umut.

Kırarım ben onu istesem kırarım.

Ama şiddeti biz onaylamıyoruz sonuçta.

Yani öyle bir şey.

Az önce 15 gün mü dedin sen?

15 gün nedir Umut ya?

Hı hı 15 gün işte.

Hani senin bu çok başarılı kocanı
15 günden fazla işsiz bırakacaklarını...

15 gün ne ya hakikaten? Sen vallahi
beni benden iyi tanıyorsun ha.

10 gün, maksimum o da yani. Hani yedi
gün de olabilir beş gün de olabilir.

Maksimum 10 gün yani.

Ben eminim harika bir teklif gelecektir
bana yani.

Ay şirin misin sen?

Fazlasıyla.

Ay salata da çok güzelmiş.

Sen niye yemiyorsun?

Bilmem, iştahım yok.

Of Selin ya bu devirde evlenmek de
dünya paraymış.

Ay iyice babaanne gibi konuşmaya
başladın Burcu.

Ne yapayım? Ya beni hatırlasana
önceden tek derdim...

...böyle alışverişe Paris'e mi gitsem
yoksa Milano'ya mı gitsemdi.

Şimdi düğün düşünüyorum.

Hayatın gerçekleriyle karşılaştın tabii.

(Gülme sesi)

Bir de sanırım birazcık büyüdüm.

Büyüdün tabii. Evlenecek yaşa bile
geldin.

Herhâlde.

Ya Murat beni mutlu etmek için elinden
gelen her şeyi yapıyor.

Ama tabii onun da Vedat amcanın da
durumu belli.

Olsun kızım ya. Siz de böyle aile
arasında küçük bir nikah yaparsınız.

Ne olacak ki?

E yaparız. Yaparız tabii ne olacak?

Ama hatırlasana benim böyle hayalim
vardı.

Bruno dantelli upuzun duvağı olan
bir gelinlik.

Böyle kır düğünü.

Kır düğünündeki her yer bembeyaz.

Böyle gerçek, capcanlı çiçekler.

Hatırlasana.

Ama ne olacak bunu da yaparız.

(Müzik)

Selin!

Desen yarışması diyor.

Hem de birinciye para ödülü var.

Ver bakayım.

(Selin) Aa, yarışmayı kazanan...

...hem de şirkette çalışmaya
başlayacakmış.

Ya ne kadar büyük bir şans.

Hem para ödülü var hem de şirkette
çalışmaya başlayacaksın.

Ya of!

Keşke benim de karşıma böyle bir
fırsat çıksaydı.

Yani böyle balıklama atlardım direkt.

Burcu senin beynin error
vermeye falan mı başladı?

Ne?

Kızım bu ilanın kapsama alanına sen de
giriyorsun.

Ay bir de fırsat çıksa diyor ya.
Al işte.

Ay Selin, böyle düğün stresinden ben
ne dediğimi mi biliyorum.

Ay bu yarışmayı kazanırsam var ya...

...hem böyle hayalimdeki düğünü yaparım
hem de evi istediğim gibi dekore ederim.

(Gülme sesi)

-Ben bunu bir çantama şey yapayım.
-Ay dur.

Kaldırmadan önce bir fotoğrafını çek
bence kaybedersin falan.

Ay yok, kaybetmem de tabii arkadaş
sözü dinlemek lazım.

Bence de sen çek, garanti olsun.

Cık.

Aa, telefonun ekranı gidip duruyor, of!

Ay tamam ben çekerim.

İyi sen çek.

Gülümse.

(Fotoğraf çekme sesi)

(Fotoğraf çekme sesi)

Çok güzel oldu bu buraya ha.

Hah.

Ee Gayret, hah bir müsaade et.

Aa buradan kamyon geçer, sen nasıl
geçemiyorsun acaba?

(Gayret) Kilo mu aldın kanka sen ha?

Kilo mu almışım?

Ha vallahi almışsın ya.

Ne yap biliyor musun? Karbonhidratı kes.

Direkt proteine yüklen.

Bu kilo çok sinsi bir şeydir.

Allah korusun böyle fıldır fıldır senin
vücuduna bir dolarsa...

...150 kilo oluverirsin
vallahi başımıza ha.

-Gerçekten mi ya?
-Ha gerçekten.

Sen şeyi biliyor musun, uzaydan
çıplak gözle Çin Seddi gözüküyormuş.

Bir de sen gözükürsün şimdi başımıza...

...uzaylılarla uğraştırma
bizi gözünü seveyim.

Git koşu yap bir şey yap, kilo ver hadi.

Ay yok öyle deme.

Evrene kötü mesaj yollama ya.

Zaten bro diyerek, yeterince kötü mesaj
veriyorsun yani.

Ama dost acı söyler. Bro, kanka daha
acısını söyler.

Doğru bu yani.

Yap bir şey kendine hadi.

Aa.

Ben ne yapacağım bunu?

Masaya.

Gayret.

He Gayret, ben Gayret'im ben.

Ben çok gayretliyimdir,
gayret bir insanım.

Beni tanımadın mı?

Ay elimi uzatıyorum ben de.
Tokalaşmadığını unutmuşum doktorcuğum.

(Düşme sesi)

Doktor?

Aa nereden tanıyorsun beni?

-Ya hastaneden mi tanıyorsun?
-Evet.

Ben bir çamaşır suyu markalarını bir de
güzel kadınları hiç unutmam çünkü.

Ha hemşire.

Eda Hemşire mi?

Aa ne yapıyorsun sen?

(Gayret) Aa şey çok değişmişsiniz ama.

Hey gidi Eda Hemşire. Sen ne haber?

Ben de Sevgi. Merhaba.

Dükkânın ortağıyım.

Tokalaştık, çok iyi oldu.

Ee ne yapıyorsun burada ya?
Nasıl buldun ki beni?

Bir çay içeyim dedim, tesadüfe bak.

(Gayret) Çay mı içeceksin?

Aman dikkat et.

Ben çay dedim ama karnın açsa
bir şeyler söyleyelim.

Çünkü börekler var, çok
güzel yemekler var.

Onlardan yiyebilirsin yani.

Yok ilk başta çay içelim,
sonra bir şeyler yeriz.

Tamam, hadi otur.

Hişt, bize iki çay ver bro!

Bir de şunları alıver ne olur.
Bak düştü onlar ya yazık.

(Tuş sesleri)

-Vedat.
-Hı?

Her iki tarafın işi de bize kaldı.

Bu işleri biz ne yapacağız
nasıl yapacağız?

Yaparız Hatice'm, yaparız evelallah.

Yani Burcu'nun durumu yok çocuğun
biliyorum.

Olsa diyeceğim ki yatak odası
takımını sen al diyeceğim ama...

...diyemem yani.

Hatice'm bu düğünde...

...kız tarafı da oğlan tarafı da biziz.

Allah yardımcımız olsun.

E o zaman yatak odası takımına
üç bin lira yazıyorum.

Yaz yaz, uygundur.

Of! Ya şuna bir baksanıza ne olur ya
şuna bir bakın ya.

İnanılmaz değil mi şahane ya.

Ha Vedat, taşıma işlerini de şu
arkadaki arkadaşa yaptırırız.

Hiç değilse ona paramız çıkmaz.

Tabii, tabii hem bu kaslar da boşa
gitmemiş olur.

Yalnız hata yapıyorsunuz.

Çünkü bu gördüğünüz
kaslar, hamal kası değil.

Bunlar bildiğiniz yakışıklı erkek kası.

-Hı hı.
-Ya. Ah!

Dikkat et kas yapayım derken
göz çıkaracaksın.

(Gülme sesi)

Ha ha ha!

Ya insanlar dışarıda beni görünce,
vay be analar neler doğuruyor deyip...

...sizi övsünler diye ben kas yapayım
çalışayım...

...sizin şu yaptığınız şakalara
bakın ya.

Hatice'm bana bak, şimdi analar
neler doğuruyor dedi ya aklıma geldi.

Murat'ın yaş günü yaklaşıyor
ha, onu unutmayalım.

Aşk olsun, unutur muyum hiç?

(Hatice) Hatta diyorum ki bu sene
şöyle...

...büyük bir kutlama yapalım ona
olur mu?

Yapalım.

Ya belki de abimin doğum
günü zannetiğimiz gün...

...abimin doğum günü değildir?

Belki bu zamana kadar yanlış kutladık,
o kutladıklarımız geçerli oluyor mu?

Evladım, Murat'ın bu eve geldiği günü
biz doğum günü kabul ettik.

Bundan sonra da öyle kabul edeceğiz,
öyle kutlayacağız.

(Mutlu) O zaman baba bana bir
koltuk çık da abime hediye alayım.

Evladım, biz burada koltuk takımı
almaya çalışıyoruz sen...

...koltuk çık, para ver bilmem ne
baba hı. Ayıp yahu!

Yani boş boş otur, hiçbir işe yarama.

Olur mu canım? Ben
kahvaltıcıya gidiyorum.

Evet gidiyorsun. Kahvaltıcıya
niye gittiğini çok iyi biliyoruz.

Löp löp yiyip, uzanmak için gidiyorsun
yatmaya.

Tamam, kas yapıyorum ben kas
yapıyorum.

Bir işle uğraşıyorum yani. Bu kaslar
var ya iki gün çalışmayayım...

...nasıl oluyor. Piçuv diye söner.

Oğlum bunca sene bir sürü üniversiteye
gittin geldin ama nafile, boş.

Tırık, fıs.

-Yok Vedat, umut yok.
-Yok.

(Müzik)

Eğer ben istersem şu anda
gider bir işe girerim.

Hem de en kral işe girer en kral maaşla
çalışırım.

-Bunu yapabilirim, yaparım.
-Ha evet.

Şu an bahsedince biraz yoruldum, gidip
yatacağım.

Ama sonra kaldığımız yerden bu
sohbeti, devam ettirelim olur mu?

-Olur olur, su için de sağ ol.
-Git hadi git, git.

(Nefes sesi)

(Müzik)

Kim bu Eda?

Eda ee...

...bizim hastanede hemşireydi bu.

Ço-çok da güzel kız ya vallahi.
Bu böyle değildi ki.

Ne ara böyle olmuş?

Keşke o zaman şansımı
değerlendirseydim ben.

Olsun, hiçbir şey için geç değil.

Şekerler de düştü.

(Müzik)

Cemo...

...ben sanki babama benziyorum ha?

Yok ya ben pek benzetemedim.

Oğlum niye ya? Baksana saçımız falan
aynı.

Yani bence saçın annene daha çok
benziyor.

(Nefes sesi)

Ya ben ölmüş olsalar bile kim
olduklarını öğrenmek istiyorum.

İsimleri neydi acaba?

Bak apartmanın numarası ve ismi
gözüküyor.

Acaba buradan bir şeyler
çıkarabilir miyiz?

Ya devrem ben şu fotoğrafı bir
büyüteyim, bir yakından bakalım.

-Belki bir şey çıkar ha?
-Hadi bakalım.

(Kapı açılma sesi)

Ne haber yenge?

-İyi senden ne haber?
-İyi vallahi.

Murat.

Hayat ışığım gelmiş benim.

Ee, sana harika haberlerim var.

Senden harika olamaz ama söyle bakalım.

Yalnız ben bu performansını evlendikten
sonra da isterim.

Her zaman.

Desen yarışması var, ben ona
katılacağım.

Orada birinci olana para ödülü varmış.

Birinci zaten belli. Onlar ikinciyi
bulsunlar.

Ya işte benim aşkım.

Resmen aynı kafadayız yani aynı şeyleri
düşünüyoruz.

Bence biz bu gidişle dünyanın
en harika çifti oluruz.

Bir de bu yarışmayı kazandıktan
sonra para ödülü var ya.

Bir de o şirkette çalışmaya
hak kazanıyorsun.

Ben de şey diye düşündüm.

Belki düğüne katkım da olur diye
düşündüm.

Sen katkıda bulunmasan da ben seninle
evleneceğim, sen merak etme.

(Kapı açılma sesi)

Çok kötü şeyler oldu.

Ee yanlış zamanda geldim sanırım ama...

...inanın ki çıkamayacağım yani hiç.

Hatta burada kalacağım bir süre.
Kusura bakmayın.

Ne kadar tatlı arkadaşlarımız var
değil mi Murat? Daha evlenmeden...

...böyle yatıya misafirliğe gelmişler.

Canım çok komiksin ama şu anda ben...

...bir babaanne sorunsalıyla
uğraşıyorum Burcu.

Bana pek yabancı değil.

Babaannem haberleri görmüş.

Ve şu anda beni nişanlı zannediyor
haliyle.

Ececiğim, yalan haber olduğunu söylemek
çok mu zor?

Söyleyemedim Burcu çünkü ya babaannem
birkaç güne...

...bypass ameliyatı geçirecek.

Ya gerçekten çok önemli bir ameliyat.

Üzmek istemedim onu.

O zaman sen de ameliyattan sonra
söylersin Ece.

Çok iyi bir fikir, ben
de böyle düşündüm ama...

...seni çok merak etmiş, şimdi
buraya geliyor.

Nasıl yani?

Diyorum ki...

...acaba böyle küçük bir oyun yapsak?

Hani nişanlıymışız gibi.

Yok Ece olmaz öyle şey. Ben oyun falan
yapmam.

Gelirse gerçeği anlatırım vallahi.

Ya ne olursunuz ya çok üzülecek.

(Ece) Ne yapacağımı bilmiyorum.

Yazık kadına.

Bence olur.

Gerçekten mi?

Peki, nasıl olur?

Ay Ece için değil
Murat, babaannesi için.

(Horoz sesi)

(Saat sesi)

(Müzik - Hareketli)

Kahveniz Mutlu Bey.

-Böyle bırakabilirsin, teşekkür ederim.
-Rica ederim.

Akşam 9'da Dubai'den gelecek olan
misafirlerinizle...

...yedi yıldızlı otelde
akşam yemeği yiyeceksiniz.

Yemeyeceğim, iptal edelim.

Başka bir görüşmem var benim.

Brezilya'dan gelen mankenlerle
toplantı yapacağım.

Uçak filosu için imzanızı
almam lazım Mutlu Bey.

Atalım tabii. Şunu tutar mısın?

Aman dikkat.

Buyurun. Alayım.

Pilates saatiniz Mutlu Bey.

Pilates mi?

Of gidemeyeceğim, çok yorgunum.

Sedacığım, sen git benim yerime
pilates yap biraz.

Tamamdır Mutlu Bey.

(Müzik - Hareketli)

(Düşme sesi)
Ah!

Ah burnum.

Vurdunuz mu bana?

(Müzik - Hareketli)

Buyurun.

Afiyet olsun.

Hişt kanka, çok tatlı kız değil mi ya?

Dikkat et de şekerin yükselmesin.

Komaya falan girersin diye diyorum ya.
Maazallah çok şekerden.

(Gülme sesi)

Çok güzel kız değil mi?

Her yeri estetik.

Bir kere kültürlü.

Kültür mantarı ondan daha kültürlüdür
bir kere.

Bir de komiktir ha.

Hastanede bizi bir güldürüyordu.
Gül gül yerlere yatıyorduk böyle.

İnsan bunun yanında yaşlanmaz ya.

Yaşlanır. Yüzü böyle kırış kırış olur
çok gülmekten.

Sence o da beni beğenmiş midir kanka?

Çünkü böyle, gözümün içine içine
bakıyordu. Hiç ayırmadı gözlerini.

Yani Gayret ben bir kadın olarak
böyle şeylerden çok iyi anlarım.

Böyle şeylere hâkimimdir yani.

Birisi senden hoşlandı mı böyle
beş kilometre öteden anlarım.

Ha iyi, anlamışsındır o zaman.
Anladın mı?

Bunu anladın mı? Hoşlanmış mı benden?

Anladım çünkü gördüm.

Seninle konuşurken böyle...

...tavana bakıyordu.

Niye?

Sıkıldığı için.

Ayrıca yani en kötüsü kaçarak
gitti ya.

Muhabbetin ortasında kaçarak gitti.

E bu da demek oluyor ki muhabbetinden
baydı.

Gerçekten mi?

Dost acı söyler.

Brolar, kankalar daha acı söyler.

(Müzik - Eğlenceli)

Ya hop hop, orası dolu.

Allah Allah.

(Sandalye çekme sesi)

Babaanneciğim öpeyim.

Sağ ol yavrum.

(Kadın) Maşallah pek de yakışıyorsunuz.

Ya babaanneciğim böyle tanışmanızı
istemezdim ben ama...

...sen acele edince
böyle apar topar oldu.

İstersen sonrasında bir yemek yeriz.

Aa yok çocuğum. Şimdi Murat'ı işinden
alıkoymayalım.

Onu da artık böyle daha uygun bir
zamanda yaparız.

Zaten buraya gelmek bile
doğru değildi ya...

Estağfurullah babaanneciğim.

-Olur mu öyle?
-Olur mu öyle şey ya?

Ee hanımefendi, bu arada Ece sanırım
tanıştırmayı unuttu, ben de Burcu.

Burcu mu?

Hı hı.

Senin bana devamlı anlattığın Burcu
değil herhâlde.

Hani şu kendini bir şey sanan, burnu
bir karış havada, sinir olduğun.

Sakın o deme.

Yok babaanneciğim, olur mu?

Bu bambaşka bir Burcu yani.

Çok tatlıdır Burcu, bir bebektir o
canım benim.

(Kadın) Aman iyi iyi maşallah, maşallah.

Sevindim.

Çay, kahve bir şey içmek ister misiniz?

Ay çocuğum bana şimdi her şey yasak.
Çok teşekkür ederim.

Ay çocuklar şöyle yan yana durun da
ben bir resminizi çekeyim.

Yoğun bakımdayken bakar
bakar avunurum artık.

(Kadın) Ya bu ne böyle? Askerlik
hatırası mı çektiriyorsunuz?

(Kadın) Yaklaşın şöyle birbirinize.

(Kadın) Başını daya şöyle nişanlının
omzuna.

Hah.

(Müzik - Hareketli)

(Çığlık sesi)

Ay ya canım arkadaşlarım benim.

Şunu şöyle atayım, seni de oraya atayım.

Ondan sonra ben aralarına gireyim.

Çünkü en yakın arkadaşlarım
olduğu için...

...onlarla aynı fotoğrafta
olmazsam olmaz. Şöyle yanakları...

(Müzik - Hareketli)

Tamam.

Devrem.

Cem, babaannem.

Aa öyle mi? Hoş geldiniz efendim.

Hoş bulduk yavrum.

Hah devrem, müdür diyor ki nişanlısını
alsın gelsin, bir tanışalım diyor.

Hadi gidelim bekliyor adam.

Ee babaannem burada Cemciğim.

(Ece) Onu yolcu edelim sonra biz...

-Geleceğiz, Ece'yle beraber.
-Sana ne oluyor ya?

-Hadi git.
-Ece'yle geleceğiz biz.

-Ece mi?
-Müdüre söyle. Hadi.

Nasıl ya? Ama...

Geleceğiz aa Cem!

Ayılamadın mı hâlâ?

Ece neredesin? Her yerde seni arıyorum
arkadaşım ya.

Hoş geldin.

-Hoş bulduk.
-Hoş geldin Hande.

(Burcu) Hoş geldin Hande.

Burcu, tebrik ederim.

Niye tebrik ediyor bu şimdi?

Ee 100 aldım. Ben sınavdan 100 aldım.

Genelde 99 alıyordum,
tabii 100 alınca...

...böyle çok sevindim.

99 alınca ben depresyona giriyorum da.

Hatta şey yaptım, parti
verdim ben okulda.

O yüzden tebrik ederler beni genelde.

(Kadın) Ha, anladım.

Handeciğim çok teşekkür ederiz.
Sen ehliyete geldin değil mi?

-Yoo.
-İkinci kat.

(Ece) İkinci katta ehliyet.
Sen o evrakları hallet.

Ben ondan sonra senin yanına geleceğim
tamam hayatım?

(Nefes sesi)

(Müzik - Hareketli)

(Mutlu) Of!

Annemle babam bütün moralimi
bozdu ya.

Sürekli üstüme geliyorlar, hep beni
eleştiriyorlar.

Benim kadar mükemmel birini nasıl
eleştirebilirsin ya?

Senin gibi mükemmel bir insana ne alaka
değil mi?

Hiç yani.

-Sürekli oturuyormuşum.
-Sen?

Hayatta inanmam.

Hiçbir işe yaramıyormuşum.

-Mümkün değil.
-Abartıyorlar.

Siz benimle dalga mı geçiyorsunuz ya?

En azından erkenden anlayabiliyorsun
abiciğim, tebrik ederim seni.

Ya haklılar bir kere ya.
Sen ne yapıyorsun ki?

Bütün gün dükkânda anca yiyorsun,
oturuyorsun.

(Rıfkı) Tembelsin oğlum ya
kabul et işte tembelsin.

Hayır kardeşim, tembel değilim ben
tembel değilim.

Ben sadece böyle küçük
işler için yaratılmamışım.

Benim şu anda bir holdingin falan
başında olmam lazımdı ya.

O zaman Vedat amcaya söyleyelim
seni Aslan Holding'in başına alsın.

(Gülme sesi)

Çok komik. Komiklikte zirve yaptın
Rıfkı ama nedense kimse gülmedi.

Ben güldüm.

Sen ailedensin, seninki sayılmaz.

Ya kardeşim ister kabul et, ister etme.

Sen boş geldin boş gideceksin. Bir
baltaya da sap olamayacaksın.

-Konuşmuyorum sizinle ya.
-Dost acı söyler.

Brolar ve kankalar da.

(Müzik)

Ee, babaannem nasıl buldun?

Aa çok beğendim, çok efendi bir çocuk.

Öyledir Murat.

Ama Burcu da çok tatlı bir kız.

Ya evet, o da tatlı.

Birbirlerine de pek yakışıyorlar.

Efendim babaanne?

(Gülme sesi)

Ah benim güzel torunum.

Sen babaanneni hiç
tanımamışsın anlaşılan.

Evet, yaşımı başımı almış olabilirim ama
aklım hâlâ yerinde.

Yani her şeyi anladın mı?

Anladım tabii, anlamaz olur muyum?

Ama çok da sevindim.

Neye sevindin babaanne?

Niye sevindim biliyor musun?

Seni bu kadar seven, sana bu kadar
değer veren arkadaşlarının olması...

...beni çok mutlu etti.

Yani böyle bir oyuna razı oldularsa...

...seni gerçekten seviyorlar demektir.

Onların kıymetini bil.

(Müzik)

Canım.

(Kapı açılma sesi)

Babaanne.

Geçmiş olsun.

Sağ ol yavrum.

(Kapı kapanma sesi)

(Müzik)

(Sessizlik)

(Ayak sesi)

Canım.

Geç oldu, yatmıyor musun?

Ya yok daha yatamam.

Çok fena hırs yaptım, çalışmam lazım.

O yarışmayı ben kazanacağım.

(Nefes sesi)

Bir tanem, senin hiçbir şey kazanmana
gerek yok değil mi?

Biliyorum.

Senin öğrenci olarak çalışman
gereken tek şey derslerin.

Hiç öyle kendini para kazanmaya
zorunlu hissetme tamam mı?

Ben ne gerekiyorsa hallederim.

Ya biliyorum buna eminim zaten ama...

...sen de biliyorsun ki ben böyle
kendimi daha rahat hissedeceğim.

İyi peki, sen nasıl istersen.

-Ya sen gidip yatmıyor musun artık?
-Cık, uykum yok.

Niye?

Ya ben yeni nişanlandım da nişanlımı
düşünmekten uyuyamıyorum.

-Hım, bak ben de yeni nişanlandım.
-Aa, aa ne tesadüf?

(Müzik - Duygusal)

Ya git, git ya, yat uyu.

Böyle karşımda yakışıklı yakışıklı durup,
benim dikkatimi dağıtma.

Çok az zamanım var. Çalışmam lazım.

Yardım edebileceğim bir şey var mı?
Bak ben de çizebilirim yani ha.

Ya hayır gider misin? Hadi uyu.

(Öpme sesi)

-Kolay gelsin o zaman.
-Sağ ol.

-Yalnız sabahlamak yok.
-Tamam.

Hadi git.

Dikkatimi dağıttı işte.

(Müzik - Duygusal)

Ya evde kimse benim çalışacağıma
inanmıyor ya.

Ben bir iş bulabilirim diyorum,
kimse bana inanmıyor.

Ya yengeciğim, bana bir CV lazım, bizim
aramızda da bu işi en iyi yapacak sensin.

Bana şöyle güzel, fiyakalı bir CV
hazırlar mısın, hadi.

Fiyakalı bir CV için önce fiyakalı
bir öz geçmişinin olması lazım.

Mesela benim gibi.

Yani ben şu an kanallara CV'mi yollasam
yarın sabah iş başıyım ya.

-Ay abartma istersen Umut.
-Abartmıyorum karıcığım, mal ortada yani.

Mal ortada? Ben var ya şu an gideyim,
beni sadece görmeleri yeter ya.

Görseler direkt işe alırlar.
O görüşme kısmı önemli o yüzden CV.

Ama sadece görüntü yeterli olmuyor Mutlu
sen de biliyorsun bunu.

Abini bile bu tipiyle kapıya koydular
oğlum, ne diyorsun sen ya?

Umut Aslan.

Aslında ben çok karizmatik ve
lider ruhlu bir tipim.

Bu güzel cümle, bunu da yazalım
oraya ne olur.

Mutlu lider olmak için önce bir ekip
çalışmasının içinde bulunman gerekiyor.

Yani sen hangi ekip çalışmasının içinde
bulundun da bizim haberimiz yok acaba?

Mesela ben, bütün ekip çalışmalarının
tartışmasız lideriyim, bu bilinir yani.

Ben olmadığım zamanlar tabii.

-Aldın mı cevabı?
-He aldım.

Mutlucuğum sen hiç abine bakma.

Biz bu CV'yi hazırlayalım neyin nereden
çıkacağı hiç belli olmaz.

Evet, evet zaten benim
ihtiyacım olan şey CV.

Bunu halledelim, gerisi bende.
Her yere yollayacağım, tak tak tak!

O zaman sana avans veriyorum tamam mı?
Ben daha hiçbir yere CV'mi yollamadım.

Sen yolla önden CV'ni ondan sonra
bakalım, kim önce iş buluyor?

Öyle konuşalım.

Ya ne avansı abiciğim, sen işe girene
kadar ben işe girerim...

...iki tane terfi bir tane de
zam alırım.

Siz de şu egolarınızı bir kenara
çekerseniz, ben de rahat bir nefes alırım.

(Müzik - Neşeli)

(Horoz sesi)

Kızım niye ayakta dikiliyorsun
gelip otursana?

Oturamam Hatice teyzeciğim, çünkü çok
heyecanlıyım, heyecandan oturamıyorum...

...böyle ayakta kaldım. 15 gün doldu ya,
o yüzden bugün...

...yarışmanın sonuçları açıklanacak.

Sen çok şey yapma ya.

Kaç kişi katılmıştır kim bilir
o yarışmaya?

Ay!

Hırs yok bunda hırs.
O yüzden kaybediyor.

Senin bir telefonunun ekranı bozuktu
halledebildin mi onu?

Ay yok daha halledemedim, onu da bugün
halledeceğim.

Ama şey yaptım, forma
evin numarasını yazdım.

Derken ben, ben bakıyorum.
(Telefon zili sesi)

Alo.

Efendim Mübeccel teyze.

(Burcu) Yok, Hayriye babaanne
daha gelmedi.

Tamam, tamam herkese selam söylerim.
Tamam hadi baybay.

Gel kızım gel şöyle otur rahat rahat
kahvaltını et ya.

Hah, ben! Sakın!
(Telefon zili sesi)

Aa yok, Mutlu gidecekti ya, gitmeseydin.

(Burcu) Efendim.

Mübeccel teyzeciğim
hangi kaplıcaya mı gitti?

(Burcu) Gönen'e gitti Gönen'e. Yıllık
iznini kullanıyor ve daha dönmeyecek.

Hı hı, tamam. Tama hadi baybay.

Bu Mübeccel teyze de amme meraklı çıktı.

Ay ama yani Mübeccel teyze!
(Telefon zili sesi)

Kulunçlarının hepsini böyle ezdirmeden
dönmeyece...

Alo.

Evet benim, ben Burcu Olgun.

Ne?

Tamam, tamam ben bugün o saatte
orada olacağım.

Oldu kolay gelsin, iyi günler.

Aa! Kazandım, kazandım!

(Murat) Ben emindim zaten.

Ay ya bugün görüşmeye çağırıyorlar.

Ay canım benim, tebrik ederim.

Tebrikler benden tebrikler.

-Ben götürürüm seni.
-Tamam. Aa!

Ay yalnız çok büyük bir sorunum var.

Aa, ne oldu?

Ee, ben görüşmeye giderken ne giyeceğim?

Allah'ım!

Ne yapıyorsun Vedatcığım?
(Gülme sesi)

Ya baba ya!

Vedat ne yapıyorsun Allah aşkına?
(Gülme sesleri)

-Umut, telefonumu gördün mü aşkım?
-Yok yani kendisiyle karşılaşmadım.

Buradaymış işte Umut,
yüz yüze bakıyormuşsunuz.

Ya ne bileyim ben, burada haberlere
bakıyorum ya.

Şunlara baksana ya bak, bir de
kendilerine haberci diyorlar.

Yıl olmuş 2018 hâlâ ağaçtaki kedi
haberi ya.

Sektör kötü.

Umut, gel inadı bırak gidelim
Müdür Bey'le konuşalım, lütfen.

Ben hayata gitmem oraya ya.

Aşkım bak lütfen, bir yanlış anlaşılma
oldu deriz.

Demeyiz. Demeyelim.

Bırakalım yaptıkları hatanın
cezasını çeksinler.

Bir görsünler bakalım Umut Aslansız
Kanal Güncel nasıl oluyormuş?

Oluyor muymuş?

Ya Umut keçiden betersin ha.
Diğer kanallardan da hiç ses çıkmadı.

Kimse çağırmadı seni görüşmeye.
Hâlâ inat ediyorsun.

Şimdi benimki gibi bir CV ellerine
geçmediği için tamam mı, sindiremediler.

Bu. Yani birkaç güne ararlar beni.
Rahat olsana ya.

Umut, mail atın, faks çektin...

...yetmezmiş gibi bir
de sekreteri aradın...

...seni çağırıp
çağırmadıklarını sormak için.

Ya sen kimin tarafındasın ha?

Ya, mutlaka bir şey olmuştur ya.

Bin tane talep var bana sıra
gelmemiştir daha.

Yani sen Umut Aslan'dan bahsediyoruz şu
an, kiminle evli olduğunu unutma yani.

Peki hayatım sen böyle oturmaya devam et
ben de işe gideyim tamam mı?

-(Pelin) Hadi görüşürüz.
-O ne demek ya?

(Tepsi bırakma sesi)

Aa aa! Ne oldu Gayret ya?

Sen bugün çamaşır suyuna da elini hiç
sürmedin, canın mı sıkkın senin?

Kısmetsizliğime üzülüyorum.

Ha.

Belki kısmeti yanlış yerlerde
arıyorsundur.

Yani kısmet çok yakınlarındadır da
sen görmüyorsundur mesela.

Nerede yakında gördük işte.
Hop kaçtı gitti ondan sonra.

-Kim kaçtı gitti?
-Ya kim olacak, Eda.

Allah Allah! Neyse, müşteri poğaça
istedi, dörde bölsene onu.

(İç çekme sesi)

Ya 15 gün oldu ya, ne aradı, ne sordu,
ne de çıkıp geldi.

Galiba sen haklısın kanka ya.
Ben kendi kendime gelin güvey oldum.

-Aramadı yani öyle mi?
-Aradı.

Ben de mutluluktan depresyona girdim.
Aramadı.

Ya boş ver ya, onlar üzülsün yani.
Sen daha iyilerine layıksın.

Zaten hep böyle oluyor.

Bir parmak balı ağzına çalıyorlar
insanın, ondan sonra...

...çekip gidiyorlar, hayatını
mahvediyorlar.

Kısmet mısmet kalmadı bende.

Aa, Allah Allah!

(Telefon zili sesi)

(Eda ses) İyi günler Eda ben.
Gayret’in arkadaşıyım.

(Eda ses) Gayret'le görüşebilir miyim?

Gayret diye biri yok burada.
Burada G harfiyle başlayan biri bile yok.

(Sevgi ses) Yanlış numara kardeşim
bir daha aramayın burayı.

Allah Allah ya!
Emek hırsızı bunlar var ya, emek hırsızı.

Ben adama o kadar emek vereyim, sen
gel bir merhaba de al götür adamı.

Oldu canım, cık!

(Gayret) Telefon mu çaldı?

Telefon mu çaldı demin?
Eda mı aradı, Eda mı ne olur söylesene?

Yok, yanlış numara aramış.

Gene çalıyor, telefon çalıyor
açar mısınız?

Aman boş ver be, çalar çalar kapanır.

O zaman ben açayım, erkek sesini
duyunca bunlar korkuyorlar.

Yok, yok, yok! Ben sapıkların dilinden
çok iyi anlarım da bak şimdi.

Alo, kardeşim aramayın dedik ya.
Ne arıyorsunuz ya, sapık mısınız siz?

Paketin üstünde bu numara yazıyordu
ama Gayret'in dükkânı değil mi orası?

Değil kardeşim değil. Dedik ya kaç kere.
Yanlış numara, aramayın bir daha.

Cık cık cık!

Manyaklık, sapıklık. Milletin işi yok.
Yanlış.

Sapıklar bile aradı, Eda aramadı ya.

(Müzik - Duygusal)

-Buyurun.
-İyi günler.

-İyi günler komşu.
-İyi günler.

İyi günler.

Yeni evlendiniz ama bir hayırlı olsuna
gelememiştik.

Kısmet bugüneymiş ne yapalım.

-Hadi kızlar, hadi geçin.
-Hadi kızlar.

(Müzik - Neşeli)

(Kapı kapanma sesi)

Ay evinizi de pek bir zevkli
döşemişsiniz.

Yani biraz dağınık ama...

-Eliniz nerede mutfakta mı?
-Yok işte kendisi çalışıyor.

-Ee siz izinlisiniz galiba.
-Ben bu ara çalışmıyorum.

İşsiz misiniz yoksa?

Yok.

Yani yıllık izinde sayılırım ben.
Biraz böyle kendime odaklanıyorum.

Bırak bırak şunları gel.
Gel otur şuraya gel, gel.

Hiç kendini üzme, benim beyim
altı ay oturdu.

Çözmediği bulmaca, sudoku kalmadı.
Neredeyse bahçe işlerine...

...merak sarmaya başladı.

Allah’tan güzel bir iş buldu da girdi.

Üç B, bahçe, bulmaca, belgesel ha?
Vallahi benim ki o kadar sürmez.

Ee çoğu şirketten teklif geliyor zaten
şu an değerlendirme aşamasındayım.

Yani seçeceğim birini.
Seçeceğim birini ama...

...ben biraz kendime vakit ayırıyorum.

Yani hayırlısı olsun oğlum, hayırlısı.

Sana bir şey söyleyeyim mi?
İnsan bazen kendinden de sıkılır.

Hiç sıkılma çık gel bana.
Kahve yaparız, oturur muhabbet ederiz.

İş beklerken sıkılmazsın.

Kendimden sıkılırsam söz.

Hadi bakalım, börekler soğumasın.
Kısır var, kek var, mercimek köftesi var.

Çayları da koyalım, bir güzel yiyelim.

(Müzik - Neşeli)

Ah çay, çayları ben koyayım o zaman.

-Ee, hadi bakalım.
-Hadi bakalım.

-Ha Umutcuğum, sana bir şey söyleyeyim.
-Efendim?

Şu yan bahçedeki Aysel'e dikkat et.
Dedikoducunun...

...bayrak taşıyanıdır.
Demedi deme sonra.

Çok sağ ol uyardığın için. Teşekkürler.

Şimdi burada olsaydı var ya,
oho mahalleye canlı yayın yapmıştı.

Akşama ana haberlerde seyredersin,
kocası evde oturuyor...

...karısını çalıştırıyor diye.

Sanki şimdi duymadık.

-Ben çayı koyuyorum altın kızlar.
-Tamam.

Olur, hadi bakalım.

Ee daha ne var ne yok kızlar?

(Araba sesi)

(El freni sesi)

(Kapı açılma sesi)

(Kapı kapanma sesi)

Murat, ya ilk defa kurumsal bir şirketle
görüşmeye geliyorum.

Canım benim sen bunun da
üstesinden gelirsin.

Ya ben senin elinden kurtulamamışım
bu iş ne ki?

-Öyle mi beyefendi?
-Hayır zaten kurtulmak isteyen kim?

-Takılıyorum ben.
-Hım.

İyi, ben seni şurada bekliyor olacağım
o zaman tamam mı?

Tamam, ben de içeri giriyorum,
işi alıyorum ve geri geliyorum.

-Ama bana şans dile.
-İhtiyacın yok ama gel.

İyi şanslar canım benim.

Hadi, al gel.

Almadan gelme.

(Müzik - Neşeli)

(Kapı vurma sesi)

Girin.

(Kapı kapanma sesi)

-Merhaba, ben Burcu Olgun.
-Hoş geldiniz Burcu Hanım, Savaş Güney.

Buyurun.

Öncelikle tebrik ederim. Çizimlerinizi
inceledik gerçekten harika desenler.

Çok teşekkür ederim.

Daha önce hiç böyle bir deneyiminiz
oldu mu?

Yani okulda birkaç deneyimim olmuştu
ama profesyonel hayatta...

...yani iş hayatında ilk deneyimim
olacak.

Anne babanıza destek olmak için mi
çalışmak istiyorsunuz okurken?

Yok, daha çok kendime destek olmak
için çalışmak istiyorum.

Annem ben küçük yaştayken vefat etti,
babam da burada değil.

Başınız sağ olsun. Babanız nerede?

Babamın başına birkaç talihsizlik geldi
o yüzden şu anda yurtdışında.

Demek yurtdışında.

Neyse.

Artık sohbet edecek bol bol vaktimiz
olacak, ne de olsa aynı çatı altındayız.

-Nasıl yani işe alındım mı?
-Elbette.

Ya!
(Alkış sesi)

Yani şu maaş işini de konuştuk mu,
bizim için tamamdır.

(Müzik - Neşeli)

Sizin için düşündüğümüz bütçe.

-Bu mu?
-Yani.

Revize edilebilir.

(Müzik - Neşeli)

Nasıl yani?

Sanırım ilk altı ay için yeter.

(Müzik - Neşeli)

Tabii, tabii yani...
Benim için uygun, olur.

Anlaştık.

Sizin gibi bir yetenekle çalışacağımız
için mutluyuz.

Ben de çok mutluyum.

(Müzik - Neşeli)

Aa Burcu Hanım.

Ha ben şey yaptım, heyecanlandım da,
heyecanlanınca...

...unutuverdim eşyaları.

Ama normalde böyle unutkan değilimdir.

-Kolay gelsin görüşürüz.
-Hayırlı olsun tekrardan.

(Müzik - Neşeli)

-Aldın mı?
-Aldım işi, aldım.

İşte benim sevgilim.
Ama ben zaten biliyordum.

Çok heyecanlıyım hâlâ ve
bir şey söyleyeyim mi?

İnanamazsın ama çok yüksek bir
maaşla başlıyorum.

-Tehdit mi etin adamları?
-Evet tehdit ettim.

Dedim ki, benim sevgilim polis, eğer bana
çok para vermezseniz hepinizi böyle...

...kelepçeleyip hapse atar dedim.

İyi kozmuş.

-Ne zaman başlıyorsun?
-Yarın.

(Murat) O zaman...

...patron hanımın kapısını açayım.

("Oyun havası" çalıyor)

("Oyun havası" çalıyor)

Yalnız ben sana bir şey söyleyeyim mi?
Baki ben karşı cepheden bildiriyorum...

...yani öyle düşün beni, kocanın
çok üstüne gidiyorsun kız.

Vallahi, yani bence işte zaten
çalışıyor, yoruluyor...

...geldiği zaman evde bırak, sal ya.

Yani ne olacak maç mı izliyor?
Maçtan sonra artık...

...maçın yorumlarını mı dinliyor, bırak
sal zaten uyuya kalır 11'den sonra.

Ondan sonra ev senin.

(Gülme sesleri)

-Doğru diyorsun vallahi.
-Değil mi teyze?

Çok üstüne gitme hepsi aynı zaten,
ben söyleyeyim size ha.

Ben de erkek olduğum için.

(Gülme sesleri)

Çayları tazele bari çayları.

Umut.

("Oyun havası" çalıyor)

Karıcığım gelmiş.

Hanımlar tanıştırayım, eşim.
Evimin direği.

Pelinciğim, komşularımıza merhaba de.
Üç numaradan Sibel abla.

Dört numaradan Nursel abla,
on numaradan da Nergis.

Yalnız yüzü burada diye söylemiyorum,
kısırı da on numara.

(Gülme sesleri)

-Hoş geldiniz, afiyet olsun.
-Hoş bulduk.

Bunlar da Ayşe'yle Fatma, bizim
Hayriye'nin arkadaşları, babaannemin.

Görmüşsündür belki. Yalnız Ayşe
bir mercimek köftesi yapıyor...

...vallahi şaheser.

Parmaklarını yersin.
Gel tattırayım biraz gel.

Umutcuğum, sen benimle mutfağa
gelir misin birazcık?

Hanımlar bekleyin, bensiz dedikoduya
başlamak yok.

-Tamam başlamıyoruz.
-Ay geç oturalım biraz.

Aşkım bak bir kek tarifi öğrendim var ya,
parmaklarını yersin ya.

Umut parmaklarımı değil de
kafayı yiyeceğim kesin.

Aa, bak bir şey söyleyeyim mi, ben buna
tarçınla ceviz de koyarım...

...bak o zaman hakikaten daha şahane olur
aklını yersin ha.

-Derhâl işe giriyorsun.
-İş mi, ne işi ya?

Ne olduğu fark etmez istersen
pazarda limon sat Umut.

Derhâl bir işe giriyorsun.

Limon dedin de aklıma geldi bak ha.
Limonlu kek tarifi de aldım.

Bugün yapayım mı şimdi?
Ha, bizim kızlara da dağıtırız?

Umut, derhâl dedim.

Üç. İki, çaldı. Çalacak, çalmak üzere.

Çalıyor, çalıyor hadi çalacaksın.
Şimdi çalacaksın.

Çaldın, hadi ya. Beni şu anda arıyorlar.

Sinyal baz istasyonuna ulaştı oradan
telefonuma doğru, bu açıyla...

...geliyor, geliyor, geliyor, aradığınız
Mutlu'ya şu an ulaşabilirsiniz.

The number you could... Lütfen hadi çal!

(Vedat) Evladım, baz istasyonuyla,
telefonla, uyduyla görüşmen bittiyse...

...kalk da bana bahçede yardım et hadi.

Babacığım şu an...

Bir saniye şöyle git. Çalışıyorum
görüyorsun ve sinyalimi bölüyorsun.

Evladım işin telefonla yüz yüze
görüşmek mi?

Babacığım, CV'mi, öz geçmişimi
mükemmel bir biçimde hazırlayıp...

...holdinglere yolladım. İş haberi
bekliyorum ya beni arayacaklar.

Şu an, beni lafa tutarken
her an arayabilirler...

...ve be o sırada beni çaldırıp
kapattıkları için kaçırabilirim.

(Mutlu) Beni her an arayabilirler
Burcu'yu aradıkları gibi.

Arıyorlar baba.
(Telefon zili sesi)

Baba, baba dua et
güzel bir iş olsun, ne olur.

Bak öyle bir iş olsun ki, bana
araba versinler...

...beni arada bir seyahate
falan götürsünler.

Alo.

Hay Allah'ım ya Rabbi.

Evladım moralini bozmak istemem ama beni
arıyorlardı yanlışlıkla şarjı bitti.

-Ver senin telefonundan arayayım.
-Bir dakika ya.

Senin niye telefon melodin
benimkiyle aynı?

Kendi yaşına göre bir şey seçsene baba,
Türk Sanat Müziği var, şey var.

Onları yap melodi kendine.

-Tamam, ver şu telefonu.
-Hayır.

-Ya oğlum--
-Arayacaklar baba bekliyorum.

Ya evladım adamı bir aryayım da
kapattım zannetmesin ya.

-Ver şu telefonunu.,
-İyi baba al.

-Hah.,
-Al.

Şu an beni ararlarsa senin yüzünden
işsiz kalacağım.

Belki de inanılmaz bir CEO, genel müdür,
olma şansımı elimden alıyorsun şu anda.

Hiç merak etme oğlum,
senin bu işin bende.

(Vedat) Bahçede birlikte ağaç
budayacağız.

(Vedat) Hatta seni ağaç budama
genel müdürü de yapabilirim.

Veya ağaç budama CEO'su da
olabilir yani.

İkisi de olur, hem üstelik
yatacak yer, yemek...

…yola zaten gerek yok buradan iki adım.
Sigortan, hepsi var.

Ya baba, belli ki aradığın insan
açmıyor işte telefonu.

Bak ne kadar uzun süre meşgul
tuttun telefonu.

Arayanları da göremeyeceğim şu anda.

Oğlum yabancı numara diye
adam açmıyordur.

Tamam, mesaj yaz o zaman.
Ben Vedat yaz. Mesaj yaz.

-Öyle mi yapayım.
-Evet.

Yaz oğlumun telefonu bu, ben Vedat de.

Kim bu, iş verir mi bana?
Lazım olur mu öyle bir şey?

Bunun yumuşak G'si yok. Oglum olur.

Olur mu öyle?

-Ver, her şeyi ben yapacağım.
-Yaz oğlum yaz…

Şarjım bitti diye de yaz da adam
şey yapmasın, kapattım sanmasın.

(Telsiz sesleri)

Ticari bekleme yapma devam et.

(Kapı açılma sesi)

Vay, gel acar muhabir gel.

(Öpme sesi)

Ne o, abini özledin
ziyaretine mi geldin?

Yani o da var tabii ama...
Ha bu arada hemen düzelteyim...

...artık muhabir Umut yok.
Kendime yeni bir kariyer planı çizdim.

Allah Allah, neymiş o
yeni kariyer planı?

Polis olacağım.

-Polis olacaksın?
-Hı hı.

Eskiden beri polis olmak
istiyordum zaten.

Biliyorsun polis muhabirliği de
yaptım.

-Olaya hâkimim yani.
-Ee, tamam o zaman ya.

Umut, hadi kardeşim mantıklı ol lütfen.

Ya birader ne var bunda ya?

Altı ay da kursa gittim mi
dipçik gibi olurum.

Boy, pos, kas, ne ararsan var.
Bak gözlerim de şaşı değil.

Altı ay fazla bence ya.

Ben sana en iyisi bir çay söyleyeyim ha?

-Murat Komiser'in odasına iki çay--
-Oğlum dur!

Emniyet Umut burası,
bir sulandırma ortamı.

Neyse, benim polislik mevzuma dönelim.

Ya Umut, canım kardeşim benim, sen şimdi
boşa düştüğün için böyle konuşuyorsun.

Öyle polislik, ani bir kararla seçilecek
meslek değil.

Ya birader, bu benim için geçici
bir heves değil.

Hatta ben bugünden itibaren, burada
staja başlıyorum.

Merak etme, anında kaparım ben bu işi.

(Umut) Evet.

Afiyet olsun.

Ay çocuklar ben gidiyorum.

Murat'ın pastasını da yaptım, dolaba
koydum, eve götürmeyeceğim.

Çünkü Murat görürse sürprizi bozulur.

Zaten evde dolapta, o pastayı koyacak yer
yok ki anne ya.

(Hatice) Vallahi doğru söyledin, yok.

Yalnız Rıfkı ile Mutlu'ya dikkat edin,
sakın o pastayı tırtıklamasınlar...

...bak pasta size emanet ha.

Merak etme Hatice teyzeciğim, benim
gözüm onların üzerinde. Bize emanet.

Tamam. Yarın kimseye de söz vermek yok,
akşam bizdeyiz.

Anne kime söz vereceğiz, kimim var ki
benim söz vereyim ya?

Ağaçlarla, kuşlarla mı buluşacağım da
onlara söz vereceğim? Tamam.

Gayret niye öyle diyorsun evladım?
Öyle deme.

Bak canım benim bu işler kısmet meselesi
demek ki daha zamanı gelmemiş.

Bir gün var ya, sana çok kıymet veren,
seni çok seven...

...kalbi senin gibi tertemiz biriyle
karşılaşacaksın.

(Hatice) Onunla mutlu bir yuva
kuracaksın inan bana.

Yok anne benim o...

...gönül işleriyle ilgili ümidim kalmadı
artık, ben kapattım o defter.

-Ben şunları mutfağa götüreyim.
-Götür bakayım, götür evladım.

Ah Sevgiciğim.

(Hatice) Onun için o kadar
üzülüyorum ki.

Bu gönül meselelerinde şansı
hiç yaver gitmedi.

Zaten zor seven bir çocuk, inan yalnız
kalacak diye çok korkuyorum ya.

Ölümlü dünya hayatım.

Yani yarın bir gün göçüp gideceğiz
vallahi gözüm arkada kalacak.

Şöyle birini bulsa, bir yuvası olsa.
Allah'ım ne olur yardım et.

Uf!

Neyse seni de tuttum.
Hadi sen işine bak, görüşürüz.

Görüşürüz Hatice teyze.

(Müzik - Duygusal)

Gayret, bu eda nerede çalışıyor?

Allah Allah, kapadım ben Eda mevzusunu.
Eda mevzusu açılmayacak.

Tamam bitti ya o iş..

Ya nerede çalışıyor sen bir söyle.
Hangi hastane?

Ya hastane mastane yok, kapattım.
Allah Allah, sinirlerim bozuluyor.

Bırakır mısın artık kapa mevzuyu bitti.
Hadi.

Gayret, söylesene!
Nerede şu Eda'nın yeri söylesene.

Nerede söyle!

Yeter, ne yapıyorsunuz? Allah Allah!

Müşterilerin içinde...

Söyler misin?

(Bip) hastanesinde çalışıyor.

Çekil şuradan eldivenlerimi alayım.
Çekil.

(Müzik - Neşeli)

Ne haber Mutlu?

Hayırdır oğlum ya, moralin mi
bozuk senin?

Ya oğlum, bu iş hayatı çok acımasız ya.

(Mutlu) Böyle şahane bir öz geçmiş
hazırladım kendime...

...kimsenin dönüp bir şey dediği yok.
Şuna baksana ya.

-Bakayım.
-(Mutlu) Güzelliğine bak şunun ya.

Bu mu güzel, bu mu şahane CV?
Oğlum ben de olsam, ben de almam seni işe.

İş dünyasının altın kuralı,
kendini pazarlamak.

Ne demek kendini pazarlamak ya?
Ne yapacağım?

Beni alana, leğen mandal bedava diye
kampanya mı yapacağım?

Ayrıca sen ne anlarsın işten ya? İşsiz!

Tabii anlarım.
En iyi de ben anlarım kardeşim.

Bol keseden atacaksın. Yoksa imkânsız.

Yalan mı söyleyeyim Rıfkı?

Oğlum yalan değil de böyle biraz daha
altını çizmek diyelim.

Sonuçta sen milyonlarla yarışacaksın.
O ipi göğüslemek için...

...bir şeyler yapman şart.

Sen Harvard'dan mezun olanlarla
yarışacaksın...

...Oxford'tan mezun olanlarla
yarışacaksın ya.

Doğru sen şimdi böyle söyleyince
mantıklı geldi de.

Tabii mantıklı konuşuyorum.
Ben sana CV hazırlayacağım, bu iş bende.

Ben bu işin piriyim zaten.

Bak ne diyor, diller.

Al, az İngilizce yazmışsın.
Az İngilizce ne oğlum, az çorba mı bu?

Yazacaksın, ana dil İngilizce.

Anadil İngilizce.

Hatta iki tane daha ekleyelim,
üç dil biliyor ol.

İspanyolca, Japonca.

Üç dil biraz fazla değil mi ya?
Gerçi kim soracak ki oğlum dili ya?

Aynen, yaz. Yaz üç tane yaz.

Fazla dil göz çıkarmaz. Japonca önemli.

Harvard’da master.

Oxford’da da doktora yapmış olayım.
Öyle yaz.

Ben bu yeni beni çok sevdim ya.
Bayağı iyi, aynen.

Şimdi ben bu insan kaynaklarındakileri
iyi bilirim. Çok iyi tanırım.

Yani bunlar böyle adrenalin
bağımlısı olurlar.

O yüzden hobilere yamaç paraşütü
yazıyorum.

Paraşüt ne oğlum yamaçtan öyle
direkt atlıyor, zevk için yaz.

Atlıyor direkt yaz. Bungee jumping yaz.
Yaz!

(Mutlu) Tüpsüz dalış yaz, serbest dalış.

Serbest dalış.

Evet, harika. Mükemmel.
Mükemmel bir CV oldu.

Bundan sonra CEO'lar düşünsün abi.
Onları koltuklarında etmeye geliyoruz.

(Müzik - Neşeli)

(İç çekme sesi)

Devrem baksana, fonlar hayali bir şirket
aracılığıyla yurtdışına çıkarılmış.

Ayrıca hesaplarda da anormal bir
artış söz konusu.

Para offshore bankalara aktarılmış.

(Kapı açılma sesi)

(Kapı kapanma sesi)

Hey adamım, biri bana burada neler
olup bittiğini derhâl açıklasın.

Umut!

Oğlum şurada bir dava
çözmeye çalışıyoruz...

...saçma sapan hareketler yapma.

Lanet olsun, lanet olsun!

Lanet olası federaller yine benden önce
bir işe burunlarını sokmuşlar ha?

Umut ne diyorsun oğlum sen ya?
Şekerin mi düştü senin?

Devrem?

Mazur gör Cemo, arkadaş işten
kovuldu da boşa düştü...

...bize sarıyor şimdi.

Hey, hey! Ne kasılıyorsun adamım ha,
ne kasılıyorsun?

Bakın, büyük resmi görmek için önce
elimizdeki ip uçlarını birleştireceğiz.

Right?

Mermi kaç derecelik açıyla düşmüş
onu kontrol edeceğiz.

Ya Umut ben şimdi sana 90 derecelik
açıyla düşeceğim ha.

Ne mermisi kardeşim?
Ceset yok ki ortada.

Hah, bingo! Eğer ortada ceset yoksa
cinayet de yoktur demektir ha?

Yine kıvrak zekâmla bir dosyayı
daha kapattım. Kolay gelsin beyler.

Ha bu arada...

...rozetimi isterim. Hı hı.

Hadi.

-Mali suç dosyası bu kardeşim, mali suç.
-Ha, hım.

O zaman derhâl İnterpol'e
haber vermemiz lazım.

-Umut.
-(Umut) Hı?

Seni cidden çok seviyorum kardeşim ama
eğer biraz daha kalırsan...

...bir tane ceset olacak,
ben de katil olacağım.

Sen bu silahları nereden buldun?

(Gülme sesi)

Dedektif dedektif, bunlar
yalnızca plastik.

(Vakum yapışma sesi)

(Umut) Gördün mü?

(Müzik - Neşeli)

(Kapı vurma sesi)

Gelin.

(Kapı açılma sesi)

Savaş Bey, bu diğer desenleri
ne yapacağız?

Ya bunlarla işimiz olmayacak artık.

Peki efendim.

(Kapı kapanma sesi)

(Müzik)

Benim işim artık sadece Burcu Olgun.

(Kapı açılma sesi)

(Kapı kapanma sesi)

(Anahtar sesi)

(Boğaz temizleme sesi)

Evet beyler, tebrikleri alayım.

Bak, o işi kapmış belli.
Biz hâlâ CV hazırlıyoruz ya.

Tebrik ederiz Burcu.

Yalnız bundan sonra bana Burcu değil,
Burcu Hanım diyeceksiniz.

Burcu Hanım?
Ben derim Burcu Hanım ya.

Burcu Hanım, acaba bana ne zaman
yeni bir telefon alıyoruz?

(Mutlu) Ya Rıfkı ya, Allah Allah!
Rahat bırak kızı.

Zaten daha yeni işe girmiş, büyük
ihtimalle de üç kuruş maaşı vardır.

Tamam, sen de yani.

Üç kuruş maaş mı? Şapşik!

Söylemesi ayıp aylık 10 bin lira...

...artı prim...

...artı dört maaş da ikramiye.

(Gülme sesleri)

-Oğlum ne diyor bu?
-Üstüne dört maaş mı diyor ne diyor?

(Gülme sesleri)

Galiba doğru söylüyor ama.

(Mutlu) Nasıl ya?

Ee, bayağı şirketi üstüne yapsalarmış.

Ya sen var ya bundan sonra benim
en sevdiğim yengemsin ya.

Ya biriciksin sen, vallahi.
Çantanı alayım senin.

Ben de montu alayım hemen.

Ay ay seni tebrik ediyorum Burcucuğum.
Canım benim.

Hadi gel, mutfakta bana yardım et,
orada anlatırsın.

Teşekkür ederim Hatice teyze ben de
tam o yüzden gelmiştim.

Gençler yalnız kıskanmayın ne olur,
çalışın sizin de olur.

Ya yengeciğim, biricik yengeciğim dur.

Acaba sizin şirkette böyle kalifiye,
prezantabl, lider ruhlu...

…çalışkan, üretken bir pozisyon
açığı var mıdır acaba?

Yani bilmem, sen öyle birini mi
tanıyorsun?

(Gülme sesi)

Sen?
(Gülme sesi)

(Gülme sesi)

Hatice teyze?

Ay senin kafana bir şey mi düştü?
Çok mu uyudun bugün?

(Burcu) Ay kendini gösteriyor.
Ay güldürdün beni ya.

Hatice teyze ben geliyorum.

Evladım kız işe daha yeni girmiş.

-Ayrıca sen tekstil işinden anlar mısın?
-Tekstil işte.

Pes!

Oğlum keşke ben de o
şirkette çalışsam ya.

Baksana 10 bin lira maaş diyor.

Kanka, ben şirketin web sitesindeyim ve
müşteri temsilcisi arıyorlar.

-(Rıfkı) CV'ni yolluyorum abi.
-Gönder gönder.

Bak bakayım bana benden
müşteri temsilcisi olur mu?

Oğlum manyak mısın sen ya?
Sen bu iş için doğmuşsun.

Ben sana bir şey söyleyeyim mi?
Sadece müşteri değil...

...ben istesem bütün şirketi
temsil ederim ya.

-Doğru söylüyorsun.
-Rıfkı seni seviyorum.

Beni bir tek sen anlıyorsun ve bu
cevheri bir tek sen görüyorsun kardeşim.

Of ne çok konuştum, yoruldum
yemin ediyorum yatacağım biraz.

(Telefon zili sesi)

Sen açsana.

Sesim kısıldı benim çok kötü.
Sesim çıkmıyor benim çok.

O kadar konuşursan vır vır vır...
(Telefon zili sesi)

...kısılır tabii o sesin.
Biraz az konuş.

Hadi aç şunu, aç şunu hadi.
Kapatacak şimdi.

Uf!

Alo.

Eda, sen misin? Aa!

Ben hallediyorum sen konuş.

Çok mutlu oldum aradığına.

Akşam müsaidim, hiçbir şey yapmam ki
ben akşamları, hep müsaidim.

Caddedeki restoran? Olur.

Hep gidiyorum ben oraya çok gidiyorum.
Hep yemek yerim orada.

Hadi kendine iyi bak, görüşürüz.

Eda benimle buluşmak istiyor
caddedeki restoranda.

Ay çok sevindim kanka ya.

Sesin kendine geldi, sesin düzeldi.
Hani kısıktı?

Mutluyum ya, mutluluktan sesim de
yerine geldi.

(Müzik - Neşeli)

Ne oldu ya?

(Sevgi) Ay niye astın sen suratını ya?

Kız arasa üzülüyorsun aramasa üzülüyorsun
ben seni anlamadım ki Gayret ya.

Ya o caddedeki restoran çok lüks bir yer.
Ben orada ne giyeceğim ki?

Bir de yolunu bulalım, bu heyecanla
oranın yolunu bulamam ben.

Kaybederim, nasıl yapacağım acaba?

Bak ben seni hazırlarım da götürürüm de.
Tamam mı?

Sana böyle okunmuş pirinç de yuttururum.

-Yapar mısın gerçekten?
-Yaparım.

Ya sen var ya, çok iyi bir kankasın.
Aslanım benim.

Aa!

Ha bu olmadı ya.

(Müzik - Neşeli)

-Kolay gelsin.
-Hoş geldin.

(Hatice) Sen de hoş geldin evladım.

Ay bak Umut sakın bizi öyle lafa falan
tutma bizim çok fazla işimiz var çünkü.

-Yanacaksın.
-Yandım zaten. Tuzu az.

Sen de şu soğanları daha ince
doğra bakayım, daha ince doğra.

(Bıçak sesi)

Bu nasıl pirinç ya?
Diri kalır bu pirinçler.

Su ekliyorum buna.
(Su sesi)

(Salatalık ısırma sesi)

Limon sıkar mısın, kararacak bunlar.

Patatesleri de elma dilim soyman
lazımdı ama neyse.

Yeter! Yeter!

Senin işin gücün yok mu çocuğum?

(Müzik)

Yok. İşim yok.

O yüzden gücüm de yok.

Var.

Var, bekleyin beni burada.

Ay!

(Gülme ağlama karşımı ses)

Allah'ım yarabbi.

(Bıçak sesi)

Ta ta!

İşte karşınızda, çağdaş aşçınız
Umut Aslan.

Bu mutfakta pişip, bir dünya markası
olacağım. Ben şansa inanmam.

Ratatuy, kalk bakayım sivuple.
Kalk kızım.

-Kızım kalk!
-Aa!

(Müzik - Neşeli)

(Müzik - Neşeli)

(Müzik devam ediyor)

(Müzik devam ediyor)

(Müzik)

-Pelin, benim kaynanan.
-Hatice anne, sen misin?

Senin sesin niye böyle geliyor?
Dondurma falan mı yedin, tanıyamadım.

Yok, yok dondurma yemedim ama bu
Umut bize kafayı yedirdi sağ olsun.

O yüzden sesim kısık konuşuyorum,
anladın mı?

Ayy ne oldu?

Ya evladım bu çocuk
çok kötü durumda.

Ne olur bunun patronuyla bir
konuş da bunu tekrar işe alsın.

Böyle olmaz, bizi delirtti.

Ya ben ona teklif ettim konuşmayı
ama istemiyor ki. İnat ediyor işte.

Yok, yok sen onun öyle demesine bakma.
Ne olur Allah aşkına git konuş.

(Hatice ses) Boşluktan kafayı yedi,
bize de kafayı yedirdi.

Olmaz böyle evladım.

Anne!

(Hatice) Ne, ne? Ne oldu?

Neredesin sen?

Ben ne dedim sana? Bir aşçı hiçbir zaman
yemeği ocakta öksüz bırakıp da gitmez.

Ha.

Yemeği pişerken ocağının
başında o da pişer.

Değil mi? Aşçıların altın
kuralı bu değil mi?

Evet.

-Ver önlüğünü.
-Ne?

Ver önlüğünü.

(Müzik - Hareketli)

(Umut) Alır mısın şunu.

Kızım tebrik ederim vallahi. Yüksek
maaşlı güzel bir işe girmiş.

Teşekkür ederim Vedat amca.

Ya evet ya, sen o kadar büyük
maaşı nasıl kopardın?

(Burcu) Çalıştım. Çok çalıştım, sonra
işe alındım Allah Allah!

Evet, benim sevgili ailem. Sevgili aile
büyüklerim.

Benim de size çok büyük
sürprizim olacak.

Ha, ne yapacaksın? Sabahları
yatağını mı toplayacaksın?

Dalga geçmeyin ya, ciddi bir şeyden
bahsediyorum. Büyük bir sürpriz diyorum.

Ha tamam, bir aydır ben söylüyordum.

Bahçe çapalanacaktı. Herhâlde
onun için konuşacak.

Yok yok. Saat kurup erken kalkacak.

Hıı, biz daha o kadar büyük
bir sürprize hazır değiliz.

Siz geçin dalganızı ya, geçin.

Ben bu büyük sürprizi yaptığımda önümde
sıraya gireceksiniz. Özür sırasına.

(Gülme sesi)
Ben odamda yiyorum ya.

Ya Gayret nerede? Niye
gecikti ki bu kadar?

Gayret'in de bir sürprizi var.

Vallahi bu akşam randevusu vardı.
İnşallah hayırlısıyla gelecek.

Abime bak. Atağa geçti ha.

İnşallah böyle titiz bir kızdır da.

Babacığım ama biliyorsun
titiz olması yetmiyor...

...bayağı bir steril olması lazım.

(Gülme sesi)

Aa.

(Motor zorlanma sesi)

Ee, bu niye stop etti şimdi ha?

Ya ben bunun bakımını geciktirdim de
arada böyle naz yapıyor bana.

Hadi nazlı bebeğim çalış. Hadi.
Cık, Allah Allah!

Çalışmayacak işte ya. Allah Allah!
Randevuya da geç kaldım.

Bittim vallahi, bitti her şey ya.
Keşke taksiye binseydim.

Ben bitti demeden bitmez. Ben şimdi
iki dakikada şimdi hallediyorum kanka.

-Sen merak etme.
-Nasıl halledeceksin?

Allah Allah!

Ne oldu sana ya? Cık, cık, cık.
Ne oldu ki ya, Allah Allah!

(Müzik)

(Müzik)

(Atma sesi)

Ay.

Arabayı söktün, kopardın burada ya.

(Üfleme sesi)
Sevgi!

Tamam ya, özür dileriz. Pardon.
Allah Allah!

Özür dilermiş.

Araba hiç gitmeyecek şimdi, bütün
parçalarını söktün attın bunların ya.

Bak dört tekeri de kalsa, ben
seni istediğin yere götüreceğim.

Sen merak etme kanka.

Şunu da şuraya taktık mı, hı.

Allah Allah, sen ne anlıyorsun ki
sanki arabalardan?

Ya ben anlıyorum işte biraz bu işlerden.
Vantilatörün kayışı gevşemiş.

Onu böyle sekiz yaptım, sıkılaştım.

Motor hararet yapmış, conta
kapağı yanıyormuş az kalsın.

Allah'tan segmanlar
kaynama yapmamış.

Segmanlar kaynama yapsa çok fena,
çünkü onlar bu sefer...

...pistona yapışırdı gömleklerine.

O çok fena.

Fena o, yapışmasın.

Ya pis pis, Allah Allah!
Gömlekle ne işi var onun?

Ee sen nereden biliyorsun ki
bunların hepsini ya?

Ya severim ben bu bebeği.

(Kaput kapatma sesi)
Yani...

...her parçasında emeğim var.

Zaten Gayret, biz sevdik mi böyle
iç organlarına kadar severiz yani.

(Müzik)

Hadi hadi hadi randevu yolcusu kalmasın.

(Müzik)

-Tamam mı, şimdi oldu mu? Çalışacak mı?
-Tak bakalım sen kemerleri.

Ha.

(Sevgi) Oldu mu şimdi sana cevap?
Sıkı tutun bebek.

Vallahi çalıştı ha.

(Anahtar sesi)

(Kapı açılma sesi)

(Kapı kapanma sesi)

(Ayak sesi)

Ben geldim.

-Ya sen neredesin bu saatte kadar ya?
-İşteydim Umut.

Ya el âlemin kocaları da işe gidiyor da
herkes evine döndü bu saatte.

Bütün komşular herkes, aile
yemek yiyorlar.

İş uzadı Umut, aynı işteydik.
Sen de biliyorsun.

Ya bir telefon açmak bu kadar zor mu ya?

Ya sana yemek hazırlamıştım,
bekliyordum ya.

Yemek hazırladığım dediğin bu mu?
Pizza mı söyledin?

Hayır. Yemek yaptım,
hazırladım, bekledim.

Sen gelmeyince de sinirimden
pizza söyledim, hepsini yedim.

Hayır zaten komşulardan da
ben bir ton tarif aldım...

...onları da beğendiremiyoruz ki
sana hanımefendi.

Zaten ne yapsak, yaranamıyoruz yani.

Umut, zaten işten
yorgun argın geliyorum eve.

Bir de senin şu suratınla karşılaşıyorum.
Bir de şu evin haline bak ya.

(Gülme sesi)

Zaten senin evde hizmetçin
var hanımefendi.

Ya sen bu ev nasıl çekip,
çevriliyor haberin var mı?

Ama yok, hanımefendi
nereden bilecek.

Sen anca git iş yerine, gece
yarılarına kadar lak lak yap.

Sonra da gel eve beni beğenme.

Ben keyfimden çalışıyorum sanki. Orada
akşama kadar beynim şişiyor.

Bir de eve geliyorum senin bu
dırdırınla karşılaşıyorum.

(Müzik)

Bir şey söyleyeyim mi hepiniz aynısınız,
hiç beni anlamıyorsunuz.

(Müzik)

Böyle arabanın kaputunu bir açtı.
Birtakım kablolar çıkardı oradan.

Kırk yıllık usta gibi, önümde
böyle parçalar uçuşmaya başladı.

Hadi, nasıl yapacak falan dedim.

Yok kayışı bilmem ne yaptın böyle,
"sekiz yaptım" dedi.

Ondan sonra "segman" dedi, "segmanlar"
dedi "gömleğe bir kaynarsa...

...Allah korusun" dedi
"çok fena olur" dedi.

Böyle cümleler kullandı
ki anlatamam size ya.

Hemen bir dakika da
arabayı tamir etti.

Bastık gittik ondan sonra.
Çok garipti ya.

Evladım biz sana randevunu sorduk,
sen Sevgi'yi anlatıyorsun. Hayırdır?

Hani şu eski hastaneden kız arkadaşın
vardı, onunla buluşacaktın.

Ne oldu o iş?

Söyle abiciğim söyle. İdealindeki kızla,
bu kız arasındaki yedi farkı söyle.

Sen kesin bulmuşsundur bir şey.
Nesi kötüydü kızın?

Yoo, kötü değildi ya. İyi kızdı, vallahi.

Tertipli, düzeli.

Temiz, titiz, karakterli.
İyi bir kızdı yani.

Hastanede dikkat etmemiştim,
bayağı da güzelleşmiş.

Güzeldi yani.

Oh, iyi evladım bak çok sevindim. Çok
sevindim vallahi mutlu olduğuna ha.

Bir de aynı çamaşır suyu
markasını kullanıyoruz.

(Gülme sesi)

(Vedat) Tamam o zaman,
bu iş oldu demektir ya.

Ee ama yine de sen böyle bir tuhafsın.
Neyin var?

Ben dedim size, bir
şey bulmuş kesin.

Söyle nasıl saçını mı simetrik
taramamıştı? Neydi problem?

Yoo, kötü değildi.

-Ama...
-Ama?

Ya normalde...

...bu kızla buluştuğumda böyle
havalara uçmam gerekirdi ama...

...hiç öyle hissetmedim ya.

Yani bir şey eksik anne, bilmiyorum.

(Hatice) Ama anneciğim ya.

(Müzik)

Günaydın.

Yani akşam bir sürü laf yiyip...

...sonra gece gözüne uyku girmeyince
gün pek aydın olmuyor ama.

Cık.

Umut, eve geç geldiğim için
özür dilerim.

Gerçekten bir dahaki
sefere geç kalacağımda...

...kesinlikle haber vereceğim.
Çok özür dilerim.

Tamam ya, önemli değil. Zaten
isteyerek geç kalmıyorsun ki.

Yani ayrıca bu evde tek çalışan sensin.

Sen en iyisi beni bırak Pelin ya,
vallahi.

Bari kaç kendini kurtar.

Bu saatten sonra
benden bir şey olmaz.

Ben böyle hayat boyu evde otururum,
sonra işsizlikten emekli olurum.

Ya Umut, ne olur yapma böyle. Ya daha
kaç gün oldu zaten işsiz kalalı.

Çok güzel bir iş bulacaksın, eminim.

Şu aşağıdaki lokanta bulaşıkçı
arıyordu, acaba oraya mı başvursam ya.

Umut, saçmalama lütfen.

Bak ben eminim bugün, yarın gönderdiğin
CV’lerden geri dönüş gelecektir.

-Ne olur umudunu kaybetme.
-Tamam tamam, sen hadi işine git.

Geç kalma.

İşte de öyle yemek arasını
falan uzun tutma.

Arkadaşlarınla da
öyle makaraya dalma.

İşini yap, işine sıkı sıkı tutun.
Tamam?

İşinin değerini bil. İnsan
kaybettiği zaman anlıyor yerini.

Sen de sakın canını sıkma, tamam mı?
Her şey çok güzel olacak.

Ben gidiyorum, görüşürüz.

(Müzik - Duygusal)

(İç çekme sesi)

-Hey nasıl olmuşum?
-Vay be.

-Ya Burcu, çok güzel olmuşsun kızım.
-Tam iş kadını olmuşsun kızım.

-Ya bir şey var orada.
-(Burcu) Ne?

Ne, ne var ya? Bir şey mi dökmüşüm
yine üstüme?

İplik var orada kızım.

Onu al güzel olacak.

İnanamıyorum Gayret abi, bu küçücük
ipliği nasıl gördün acaba.

Aa.

Kızım aç karnına gitme, şöyle
otur bir şeyler yeseydin ya.

Ay yok Vedat amca, o kadar
heyecanlıyım ki. Hiçbir şey yemeyeyim.

Zaten Murat şimdi gelir.
Biz cık cık diye gideriz.

Aa Burcu, bu akşam
biliyorsun Murat'a doğum günü partisi...

...yapacağız sürpriz sakın unutma.

Unutur muyum Hatice teyze, unutma.

Neyi unutmuyormuşsun bakalım?

(Üst üste konuşmalar)

-Tek tek alayım.
-Makyaj şeysi.

-Çantası.
-Islak mendil olur.

İngiliz anahtarı dedim ben ama...

İngiliz anahtarı?

Yok, dilim sürçtü benim ya.
İngiliz... İngilizce sözlük.

İngilizce sözlük diyecektim,
hani işte lazım olur.

Yabancı biri gelir, vokal biri zayıfsa.

Ya, sevgili Aslan ailem benim.
Ben işe gidiyorum ya.

Heyecanlandım, benden
daha çok heyecanlandılar.

O yüzden böyle saçmalıyorlar
ama ben her şeyimi aldım.

İyi, hadi çıkalım o zaman.

-Hadi güle güle.
-Hadi akşama görüşürüz.

Bol şans.

Ay montumu alayım bir dakika.

Pişt, oğlum İngiliz anahtarı ne ayak.

Ne bileyim baba, ben de bilmiyorum ki
nereden çıktı ya.

Öyle aklıma geldi bir anda,
söyleyiverdim.

Neyse neyse, boş verin şimdi.
Murat fark etmedi.

Hadi hazırlıklar için
başlayalım çalışmaya.

Hadi İngiliz anahtarını
al, gel benimle.

Baba ya. Bak ipçik bende.

Hadi git. Hadi git.

(Müzik)

(Kapı kapanma sesi)

Murat, ben hakikaten korkuyorum ya.

Allah Allah! Korkmana gerek yok
canım benim.

Senin başaramayacağın bir şey
olmadığından, ben adım gibi eminim.

Sence bu işin üstesinden
gelebilecek miyim?

Herhâlde gelebilirsin Burcu.

Sen baban gittikten sonra
tek başına ayakta kaldın.

Çiftlikteki hakkını alabilmek için...

...yağmurda, çamurda o
küçük çadırda kaldın.

Bir de bütün bunları yaparken
derslerini aksatmadın.

Bunun mu üstesinden gelemeyeceksin?

Hı, hakikaten ya. Ne kadar
çok şey başarmışım ben.

Vallahi böyle bayağı zorlukların
üstesinden gelmişim.

Bir de...

...bunların hepsinden daha
önemli bir şey daha başardın.

Neymiş o?

Benim gibi yakışıklı ve zor birini
tavlamayı başardın.

Gerçekten mütevazılık paçalarınızdan
akıyor Murat Komiser'im.

Ama doğru söylüyorsun.

Bu hayattaki en büyük başarım sensin.

(Murat) Ben espri yapıyordum.
Benim en büyük başarım sensin.

(Müzik)

Patronum işte Savaş Bey.

Beklediğimden daha genç bir insan.

-Günaydın.
-Günaydın Savaş Bey.

Ee, sizi nişanlımla tanıştırayım.
Murat, nişanlım.

-Savaş Bey, patronum.
-Çok memnun oldum.

Memnun oldum Komiser Bey.

Komiser olduğumu Burcu
söyledi herhâlde.

Yoo, ben aslında bahsetmemiştim.

Yok, bir şirkete yeni personel alırken
gayet iyi araştırıyoruz.

Yani Burcu Hanım'ın okul notlarına
kadar iyice araştırıldı.

Ya...

...siz o zaman benim sanat
tarihi notumu da gördünüz.

Ama siz o nota aldanmayın. Çünkü ben o
sınava giderken hastaydım.

Ben çok çalışkanım, çok çalışıyorum.

Genelde 100 alıyorum. Hatta 99,
böyle 95 falan alınca bayağı üzülüyorum.

Ama bu dönem kurtarırım yani.
Kesin 100 alırım zaten--

Burcu Hanım, sakin olun.
Dün işe alındınız.

Murat Bey, buyurun
bir kahvemizi için.

Çok teşekkür ediyorum. İşe yetişmem
lazım. Ama başka zaman kesin yapalım.

Peki, siz bilirsiniz.

(Burcu) Görüşürüz.

(Müzik - Hareketli)

Yani randevu güzel geçti.
Eda da iyi kız.

Puanlarsa, on üzerinden...

...yedi veririm.
-Oo...

Bayağı yüksek bir puan. Çünkü
senin notun bayağı kıttır yani.

Ya biraz zorlasam sekiz-dokuz olur yani.

Ay kanka ya. Vallahi inan
senin adına çok sevindim ya.

Ee, bir daha ne zaman
buluşuyorsunuz yengeyle?

Öğleden sonra buraya gelecek.
Çok heyecanlandım.

(Müzik)

Aa! Allah kahretmesin.

Aa!

Ne kadar adam oldum ben baksana
şu halime. Üstüm başım mahvoldu.

-Sakin ol kanka ya.
-Nasıl sakin olayım?

Baktıkça midem bulanıyor zaten. Nasıl
çıkacağım ben böyle Eda'nın karşısına?

Gideyim eve hemen ben bir koşu
gömlek mi giyip geleyim ha?

Ya sen merak etme, bende
özel bir karışım var.

Şimdi onunla ben bir yıkarım ondan
sonra kuruturum sana veririm, olur mu?

Ee ama buruş buruş olacak o.

Ya hallederim diyorum. Bir
çıkar şu gömleğini Gayret ya.

Dön, dön de çıkarayım hadi.

(Müzik)

(Müzik - Hareketli)

(Müzik - Hareketli)

Ya Sevgi var ya sen
muhteşem bir kankasın ya.

Sen olmasan ben ne yapardım.
Helal olsun.

Oldu ha.

(Burcu) Ha.

(Gülme sesi)

(Boğaz temizleme sesi)

(Gülme sesi)

Vuhu!

Huu!
(Gülme sesi)

(Kapı açılma sesi)

Vuhu!

Masanızı beğenmişsiniz.

Evet, çok beğendim. Ofis
böyle şenlikli bir yermiş.

Böyle çocuk gibi oldum ben de bir anda.

Beğenmenize sevindim.

Burcu...

...dilersen ben burada biraz
nasıl çalışacağımızdan bahsedeyim.

Daha sonra departman sorumluları zaten
sana detaylı bilgiyi vereceklerdir.

Sosyal medya profilinden gördüğümüz
kadarıyla modayla gayet ilgilisin.

Yani önceden böyle modayla
daha çok ilgiliydim.

Modayla yatıp, modayla kalkıyordum.
Her alanıyla ilgileniyordum.

Ama şimdi böyle uzaktan merhaba,
merhaba modundayız biraz.

Tamam işte.

Dolayısıyla bizim burada en çok senin
hayal gücüne ihtiyacımız olacak.

Sen de hemen eski günlerine
geri dönüyorsun.

Özgün tasarımlar dizayn ediyorsun.

Tamam.

-Kurumun beğendikleri üretime giriyor.
-Ay süper.

Bu çiçekler Burcu Hanım'a geldi.

Öyle mi?

Ayy teşekkür ederim.

Kızımıza yeni işinde başarılar dileriz.

Canlarım benim ya. Var ya hiç
böyle bir şey beklemiyordum.

Çok büyük bir jest oldu. Ayy!

Kimdenmiş?

Ailemden geldi.

Babanız?

-Yurtdışında demiştiniz o mu göndermiş?
-Yok, o değil.

Nişanlım, Murat'ın ailesinden geliyor.

O kadar şanslıyım ki artık
benim de ailem oldular.

Ayy! Ben bunu şöyle hemen başımın...

Şuraya hemen koyacağım. Tabii
yerleşmem lazım ofise.

Tabii tabii siz yerleşin.

-Bir şey olursa ben içerideyim.
-Teşekkürler.

(Müzik)

(Kapı kapanma sesi)

(Balon şişirme sesi)

(Balon şişirme sesi)

(Balon patlama sesi)
Yaa!

Yapma oğlum şunu ya. Mahsus
yapıyorsun bilerek yanımda ya.

-Yahu bir işi de şımarmadan yapın, öf!
-Rıfkı, oğlum patlatma şu balonları ya.

Ya Vedat amca, ben patlatmıyorum. Dandik
balon almışsın, üç üflemede patlıyor.

(Müzik)

(Balon şişirme sesi)

(Balon patlama sesi)

Ya anne bir şey söyle şuna ya.

Bana bak Rıfkı geleceğim
şimdi yanına!

Allah aşkına ya! Bir işi de
sulandırmadan yapın, öf.

Hayır şunlar bir yere bir memurdu,
işçiydi, bekçi mekçi olarak da...

...gitmiyorlar ki şurada bir kafamızı
dinleyelim, rahat rahat iş yapalım.

Ay güldürme beni Vedat, Allah aşkına.
Bunları ne yapsınlar.

-(Vedat) Sen de haklısın.
-Bu kim ya?

Alo. Evet, evet benim.
(Balon ötme sesi)

Ya oğlum yapma şunu.
Benim evet, Mutlu Aslan.

(Balon ötme sesi)
Rıfkı!

Buyurun.

Evet, evet doğru, doğru, doğru. Ben--
(Balon patlama sesi)

-(Hatice) Ah!
-Ya Rıfkı!

Hay şey... Başvurmuştum ben, evet.

Evet o benim, ben başvurdum aynen…

Anlamadım, nasıl?

Nasıl, nasıl, nasıl? Kabul mü edildim?

Yemin et.

Tamam, tamam, tamam. Kabul edilmişim.

Aa, işe mi kabul edildin?

(Mutlu) Şey tabii ben gelirim görüşmeye.
Tabii ki gelirim aynen, sağ olun.

Tamam, görüşmek üzere.

-Konuş.
-Aldım oğlum.

Kardeşim benim, kardeşim benim ya.
İşte bu, işte bu.

(Mutlu) Çek çek.

Çalkala. Ver.

(Mutlu) Çek, çek, çek.

Ee... Çok iyi.

(Gülme sesi)

Oğlum ne oluyor, nedir? Ne işi?

İş görüşmesin gidiyorum, iş görüşmesine
hem de Burcu'nun kabul edildiği şirkete.

Oley.

Evladım bir adına soyadına baktın mı?
Bir yanlışlık olmasın ya.

Vedat amca ben buna var ya öyle
bir CV hazırladım ki.

Yemin ederim parmaklarını
yersin, parmaklarını.

-Ağzın açık kalır.
-Kardeşim benim ya.

-Çak, çak.
-İyi çocuklar, zeki çocuklar da...

...benim pek itimadım yok işte.

(Müzik)

Devrem...

...bu fotoğraftaki apartmanın
yerini tespit etmiş arkadaşlar.

-Ne diyorsun Cemo? Cidden mi?
-Cidden.

Kamera görüntülerini ben de gördüm.
Aynı apartman.

Hadi oğlum o zaman, yürü gidelim.

Ayy.

Ya öyle bir işe girdim ki.

Böyle pasta delisi bir çocuğun pastanede
çalışması gibi. Ya şunlara bak!

Ay çok güzel.

(Gülme sesi)

-Burcu Hanım bunlar da size geldi.
-Buyurun.

Aa, teşekkür ederim.

(Müzik)

Bir tanecik nişanlım, yeni
işinde başarılar dilerim.

Ya Murat...

Yeni işin sana mükemmel
kapılar açsın. Hande.

Hande mi? Hande, bana
çiçek mi yollamış?

Canım arkadaşım ilk iş günün
çok güzel geçsin.

Ya, Selin...

Çikolat, çikolat, çikolat.

(Burcu) Çikolat, çikolat, çikolat.

Aa, Murat'ı arayalım.

(Telefon zili sesi)

-Efendim Burcu.
-Çok teşekkür ederim.

Ha, ağzın dolu konuştuğuna göre
almışsın çikolataları.

(Burcu ses) Evet. Çok lezzetli.
Çok güzeller.

İnanılmaz lezzetliler
hatta, hepsini yiyeceğim.

Ye canım benim, ben de ilk
günün güzel geçsin istedim.

Eğer içinde çikolata varsa o gün
senin için güzel geçer.

Bir şey söyleyeyim mi? Şu an işten
atılsam bile umurumda olmaz.

O kadar mutlu oldum.

Hayırlı olsun Burcu.
Benim çiçekler geldi mi?

Aa, Cem. Ya sen de mi çiçek yolladın?

Yok senin çiçekler gelmedi ama
zaten masamda koyacak yer yok.

O kadar sevenim varmış ki.

Hadi biz seni ilk günden
tutmayalım telefonda.

Sana iyi çalışmalar canım benim.

Görüşürüz, kolay gelsin.

-Bir de bu var.
-O da mı bana?

Yeni işinde başarılar.

Ece de çiçek yollamış.

Seveniniz çok galiba.

(Burcu) Ya benim harika bir nişanlım,
beni çok seven bir ailem...

...ve çok güzel arkadaşlarım var.
Ve hepsi de çok özel insanlar.

Ayy!

(Burcu) Savaş Bey...

-Efendim.
-Çikolata ister misiniz?

Olur, hadi alayım bir tane.

(Müzik)

(Ayak sesi)

Tecrübe mi? Tecrübe ya denizde kum,
ben de tecrübe.

Evet.

Ben bir önceki işimde Aslanlar
Holding'in müşteri temsilcisiydim.

Bizde de işler tabii
bitmiyor, yoğundu.

İşte nasıl diyeyim börekti, çörekti.
Domates, salatalık falan biliyorsunuz.

İşte öyle. Çok yoğundu yani. Off!

Ayrıca beni işe aldığınız zaman, sadece
beni değil...

...bu arkadaşları da işe alıyorsunuz,
şunlara bakın.

(Öpme sesi)
Aslan parçaları.

Abi senin ne işin var burada?

Ya benim bir işim yok şu an ama
görüşmeden sonra olacak.

Sen ne arıyorsun burada ya?
Bu kıyafetler ne?

İş görüşmesine geldim ben.

-Ha, ofisboy da mı arıyorlarmış?
-Yok, müşteri temsilciyim ben.

Mutlucuğum, o pozisyon için ben geldim.
Sen en iyisi eve git.

Alışık olduğun pozisyona
geç, yani yatar pozisyona.

Herkes bildiği işi yapsın kardeşim.

Güzel dedin bence de
herkes bildiği işi yapsın.

Bu yüzden bence sen eve git,
bunalıma gir. Nasılsa uzmanlık alanın.

-Mutlu, inat etme ulan.
-Ne?

İnat etme, tamam mı? Zaten
CV'in yalanlarla dolu.

Ben onlara bunları
söylediğim zaman...

...sana kapıyı gösterecekler hatta
ben şimdiden sana yardımcı olayım.

İşini kolaylaştırayım.
Çıkış şu tarafta kardeşim.

-Okey?
-Okey. Güzel olmuş bildiğin.

Sana çünkü lazım olacak orası.

Şş, sizin ne işiniz var burada?

-Müşteri temsilcisiyim.
-Müşteri temsilcisiyim.

Benim, bu soytarıya bakma.

Ne soytarısı ya? Benim
müşteri temsilcisi.

Yahu benim.

-Allah aşkına bir bak--
-Ya, çocuklar...

...aslan kavgasına gerek yok şu anda.
Belgesele çevirdiniz ortalığı, sakin.

(Müzik)

-Mutlu Aslan.
-Mutlu Aslan.

-(Kadın) Buyurun, görüşmeye alalım sizi.
-Tabii, beni görüşmeye alın.

Bazı gereksizleri de dışarı alın bence.

Ya sen...

...bana referans olsana.
-Ya nasıl olayım daha yeni girdim işte.

Ayrıca sen evlenmedin mi?

Yani bir Aslan'dan daha
kurtulduk diyorum...

...sen burada karşıma çıkıyorsun ya.

Ya evlendim işte ekmek, para yok evde.

Yemek yap.

Yahu iki haftadır yemek yapıyorum
zaten ya.

Özgeçmişiniz oldukça
etkileyici Mutlu Bey.

Teşekkür ederim. Zaman zaman ben de
geçmişime bakıp etkileniyorum.

Neden biz?

Yani neden bizim şirketimizde
çalışmak istiyorsunuz?

Mülakatlarda çıkan banko soru.
Bizimle neden çalışmak istiyorsunuz?

Annem, babam yüzünden. Başımın
etini yedi annem, babam ya.

Dır dır dır, onları susturmak için, bir de
verirseniz biraz para kazanmak için.

Tabii veririz canım, ne olacak yani.

Önden mi istersiniz maaşınızı,
sonradan mı verelim?

Alındım mı şu an işe ben?

Ya saçma saçma konuşma,
benim de canımı sıkma ya!

Bu sorunun sorulma amacı, şirketimizi
tanıyor musun, biliyor musun?

Yoksa öyle rastgele mi
geldin diye soruyorlar.

Bu soruya şu şekilde
cevap vereceksin.

Epeydir yakından takip ediyorum
şirketinizin faaliyetlerini.

Çok özgün işler yapıyorsunuz.

Ben bu başarının bir parçası olmak,
katkıda bulunmak istiyorum.

Peki.

Baskı ve stres altında
çalışabilir misiniz Mutlu Bey?

Yo yo baskı, stres olmaz.

İkisi aynı anda hiç sevmem, tüylerim
diken diken oldu duyduğum anda.

Rıfkı mola. Ben gidip biraz yatayım ya,
şu an düşündükçe bittim ya.

(Rıfkı) Heyt! Otur yerine ya! Bu
soruya böyle mi cevap verilir?

Böyle dersen seni
kapının önüne koyarlar.

Diyeceksin ki baskıyı severim,
stres benim göbek adım.

Ben baskıyı severim, stres benim
göbek adım.

Aynı kelimelerle cümleler
değil, değiştir biraz.

Mesela diyeceksin ki abiciğim.

Yoğun tempolu işlere bayılırım.

Kişisel gelişim için çok
önemli olduğunu düşünüyorum.

Grafik madenini düşünün mesela. 100 bin
atmosfer basıncı...

...üç bin derece sıcaklıkla
buluşuyor ve ortaya elmas çıkıyor.

Vay.

Bak bu elmas meselesini söylersen,
karşındaki şok olur.

Özgeçmişinizde ayrıca İngilizce, Japonca
ve iyi derecede İspanyolca yazıyor.

(İspanyolca konuşma)

(İspanyolca konuşma)

(İspanyolca konuşma)

Oğlum Güiza gibi düşün ya. Güiza'nın
verdiği röportajları hatırla.

Nasıl böyle cool takılıyordu anladın mı?
(İspanyolca konuşma)

(İspanyolca konuşma)
Bravo.

Zaten yüzde 90 mülakatta kadın olur.

Ama erkek olursa ne diyoruz...

(İspanyolca konuşma)

(İspanyolca konuşma)

(İspanyolca konuşma)

(İspanyolca konuşma)

Maşallah etkileyici.

(İspanyolca konuşma)

Buralarda bir yerlerde
çektirmiş olmalılar.

(Sokak ortam sesi)

Benziyor ama...

İşte bu ev.

(Sokak ortam sesi)

Burada çektirmişler.

Bilemeyiz devrem. Tesadüfen burada
çektirmiş olabilirler fotoğrafı.

Ben belki de bu evde doğdum Cemo.

Çok kısa bir süre de olsa...

...annemle babamla birlikte bu evdeydim.

-Burası evleri diyorsun.
-Aynen.

Baksana.

İşte.

Evin önündeler, arabaya biniyorlar.
Böyle rastgele çektirecek bir...

...durum yok yani. Belli ki bağlayan
bir şey var.

-Amcacığım kolay gelsin.
-Sağ ol evladım.

-Bir soru sorabilir miyim sana?
-Tabii buyur.

Sen, 25-30 yıl önce bu evde
oturanları hatırlar mısın?

Hayır evladım, ben bu binada
beş senedir çalışıyorum.

Öyle senin bahsettiğin kadar
eski zamandan beri oturan...

...falan da yok bu binada.
Hemen, hemen hepsi kiracı.

Tamam, sağ ol amcacığım.

Cemo...

...benim doğduğum yıl bu evde oturanları
bir araştıralım.

-Belki bir şeyler çıkarırız.
-Yani üstünden çok zaman geçmiş.

Taşınmış olabilir herkes ama
araştırırız, bakarız.

(Müzik)

(Ortam sesi)

(Boğaz temizleme sesi)

Ya uff...

-Keşke ilk ben girmeseydim abiciğim ya.
-Ne oldu, sepetlediler seni değil mi?

Hı, yok yok. İlk ben girdim ya,
sen kaybettin. Ona üzülüyorum.

Siz gidin biz sizi arayacağız dediler.
Kesin ben aldım işi ama üzülme...

...vallahi hiç üzülme. İşe girer girmez
ilk seni aldırıyorum buraya.

Hem de temizlikçi olarak.

(Umut) Ah benim...

...toy, körpe...

...cahil kardeşim.

Sen şimdi tabii plaza dili
bilmediğin için anlamamışsın.

O şey demek ee biz sizi hiçbir
zaman aramayacağız.

O iş yattı demek. Yani o telefon hiçbir
zaman gelmez kardeşim.

-Umut Bey, buyurun.
-Geliyorum canım.

Biliyorsun assolistler en
son sahne alır Mutlucuğum.

O yüzden sen en iyisi kadrolu
olduğun yere, evdeki kanepeye dön.

Ha, bu arada dönüş paran falan
var mı oğlum? Vereyim mi oğlum?

Oğlum...

Hadi bakayım.

(Mutlu) Geliyorum gülüm.

(Müzik)

(Savaş) Gazeteciymişsiniz.
Hem de oldukça başarılı.

Neden sektör değiştirmek
istiyorsunuz Umut Bey?

Yani diğer sektörler
üvey evlat değil ya.

Ya kendimden mahrum bırakmak istemedim.

-Oldukça iddialıyız galiba.
-Her zaman. Her zaman.

Peki, nasıl başladınız mesleğe,
biraz kendinizden bahsedin.

Yani aslında bu gazetecilik aşkı,
benim çocukluğuma kadar dayanır.

Kardeşlerim evde ne yaparsa, akşamında
annemle, babama gelir anlatırdım hep.

Biz ona ispiyonculuk diyorduk ama.

Yani onlarda öyle diyordur tabii.

Ama ispiyonculuk haber aktarımından
yani jurnallemek başka bir şey değil.

Jurnalist, gazetecilik
demek biliyorsunuz.

Yaşanan birtakım enteresan olayları
öğrenip en ince detayına kadar...

...bilmeyenlere aktarmak, bu.

Yani, devam edin.

Ondan sonra okulda duvar gazetesi
çıkartarak bu hedefimi sürdürdüm.

Yani yazdıklarım ne okul yönetiminin...

...ne de öğrencilerin hoşuna
gitti diyebilirim.

İşte o zaman dedim ki Umut, sen iyi
bir gazetecisin.

Ya.

Peki profesyonellik?

Okuldan çıktıktan sonra bir
gazetede iş görüşmesine gidiyordum.

Polisler yolu kesmişti, otobüse
yol vermiyorlardı. Öğrendim ki...

...biraz ilerde bir market soyuluyormuş.
Hemen otobüsten indim...

...tabii fotoğraf makinemde yanımda.

Bütün polisleri atlatıp,
olayın göbeğine kadar indim.

Bastım deklanşöre. İş
görüşmesine gittiğimde...

...CV’mi de diplomamı da
göstermeme gerek kalmamıştı.

Soygun fotoğraflarını genel yayın
yönetmeninin önüne serdim.

İşe alınmıştım.

Oldukça şanslıymışsınız.

Yani iş görüşmesine giderken öyle bir
olayla karşılaşmam şanstı, evet.

Ama gazetecilik asıl ondan sonra
başlıyor ki şansla bir alakası yok.

Umut Bey, size bir şey söyleyeyim mi...

...gazetecilikten bahsederken, gözleriniz
parlıyor.

Ne diyebilirim ki habercilik
hücrelerime kadar işlemiş durumda.

Daha çok kısa bir süre önce...

...gizli kamerayla
mafyanın ortasındaydım.

Bütün silahlar bana doğrultulmuştu.

Yani öyle bir heyecanı, o adrenalini...

Burada nasıl yaşayacağım ben ya?

Ama yok ya, ben yani kabul
edemeyeceğim sizin teklifinizi.

Kusura bakmayın ama...

Ya teklif--

Yok ya ben... Yok, ben
kabul edemem bu işi.

Niye? Çünkü ben bir gazeteciyim.

Okey. Gazeteciyim ben.

(Kapı kapanma sesi)

(Hatice) Vedat. Vedat.

Vedat?

Allah Allah!

İkide bir nereye
kayboluyor bu adam böyle?

Dışarı mı çıktı ki?

Vedat?

Vedat?

Ah Vedat neredesin, neredesin?

Vedat.

Ay ne yapıyorsun, duymuyorsun beni.

Hatice'm ya yüreğime
indiriyordun vallahi ya.

-Şöyle gülüm, ne var?
-Ne yapıyorsun sen, sesimi duymuyorsun.

Ha, şey...

...Murat'ın doğum günü için kendi
ellerimle bir hediye hazırlıyorum.

Aa...

Ya, ne kadar güzel bir şey bu.
Ne kadar emek var bunda.

-Çok sabır var.
-Sorma Hatice'm, sorma.

Böyle bir iki gündür dağlarda,
ufak dal parçalarını topluyorum.

Onları yontuyorum, törpülüyorum işte
öyle güzel bir hale getiriyorum.

(Gülme sesi)
Şimdi anladım.

Böyle arada kayboluyordun sen.
Demek bunları toplamak için.

Yani. İçine de aile
fotoğrafını koyacağım.

Ee, Murat'ta aile fotoğrafımız var ya.

(Vedat) Yok, o değil.

Ailemizin yeni üyesi var ya Burcu'nun da
olduğu bir fotoğraf koyayım dedim.

Ya... Ah Vedat ah!
Çok iyi düşünmüşsün vallahi.

Aile genişliyor Hatice'm,
yakında torunlarımız olacak.

-Ya, değil mi?
-Evet, evet Hatice'm.

-Ayy yerim ben onları.
-Hoppa, şunu da yapıştırdık mı...

...işte tamam.

Ne kadar güzel olmuş. Çok güzel olmuş,
çok iyi düşünmüşsün Vedat.

Şöyle şöyle alayım ben bunu Hatice'm.

Çünkü bu daha yapıştırıcıları kurumadı
çıt diye gidebilir maazallah.

Ay, yok sen hiç merak etme, onun başına
bir şey gelirse ben çok üzülürüm zaten.

Yok hiç merak etme, ellemem.

-Sen, bana niye seslenmiştin Hatice'm?
-Ha...

Murat'ın doğum günü pastasını
ben dükkânda bıraktım...

...ne olur onu git sen al.

Sevgi'yle Gayret'in elleri çok dolu
olacak. Şimdi pastaya bir şey olursa...

...işin tadı kaçar.

Tamam, ben gider onu alırım da
yalnız senden ricam...

...bunu böyle güzelce bir paketle,
bir de kurdeleyle...

Ne olur o görevi bana verme. Bir şey
olursa vallahi bak çok üzülürüm ben.

Yok ya bir şey olmaz 15 dakikaya kadar
bu kemik gibi olur, hiçbir şey olmaz.

Sen rahatına bak.

Bak emin misin?

Eminim, eminim Hatice'm,
bir şey olmaz ya.

İyi, tamam ben toplarım buraları.
Merak etme.

Ne kadar çok emek var bu işte,
ne kadar güzel olmuş.

(Müzik)

(Gülme sesi)

(Sessizlik)

Hıh.
(Öksürme sesi)

(Ayak sesleri)

Canım arkadaşım Burcu.

Ece!

Aman, aman, aman.

Ay ofisin de ne güzelmiş Burcucuğum.

(Ece) Aldığım çiçek yalnız yıkılıyor.

Kıyafetine de çok güzel olmuş hayatım.

Çiçek için teşekkür ederim tatlım.

Gördüğün gibi ofisim çok güzel.

Ama ilk iş günüm, ben de alışmaya
çalışıyorum.

İşte böyle çalışıyorum bir taraftan da
hiç boş durmuyorum falan.

Ama yani açıkçası hâlâ kendimi
yabancı gibi hissediyorum tabii.

Hayır Burcu ya, ne demek
yabancı gibi hissediyorum?

(Ece) Ya sen buraya hak ederek
geldin bir kere.

Yaptığın çizimle bir sürü insanı
geride bıraktın.

Kızım saçmalama, olmaz öyle.

Kızım sen iyi misin?

Yoksa yolda gelirken kafana
bir şey mi düştü?

Ya da yeni bir güncellemeye mi uğradın?

Ne oluyoruz böyle, melek gibi
davranıyorsun bana?

Burcu, tereddütlerinde haklısın
biliyorum.

Ama geçen gün benim için
yaptığınız şey var ya...

...o çok önemliydi.

Yani daha önce kimse benim için
böyle bir şey yapmadı.

O yüzden bundan sonra en yakın
dostlarımdan birisin sen.

Senin için her şeyi yaparım.

-Ya?
-Ya.

(Gülme sesi)

İyi o zaman, ben bize kahve...

Ha, kahve söyleyeyim.

Filmlerden alışkanlık böyle
bir şey yaptım da.

Ben kahve söylemeyi bilmiyorum ki.

Yani nereden söylenir, nasıl söylenir?
İşin ilk günü.

Ya hayatım ben seni görmeye geldim.
Boş ver kahveyi.

Nasılsın, iyi misin, bir şeye
ihtiyacın var mı?

Ece ya, yani şimdi benim ilk iş günüm ya
aşırı heyecanlıyım.

Neye ihtiyacım var, neye ihtiyacım yok
onu bile bilmiyorum.

Çünkü ben hayatımda daha önce
hiç çalışmadım.

Bak şimdi, o zaman tecrübeli
bir çalışan olarak...

...sana bazı küçük tiyolar vereceğim.

İşten nasıl kaytarılır?

(Gülme sesi)

-Murat deliriyor muydu?
-Aa, çok fena.

Aa, çok fenasın.
(Gülme sesleri)

(Kapı açılma sesi)

(Ayak sesi)

-Merhaba.
-Merhaba.

Ee, sınıf arkadaşım Ece, ee, patronum
Savaş Bey.

-Hoş geldiniz, memnun oldum.
-Memnun oldum, hoş bulduk.

Kahve içelim hem biraz iş konuşuruz
diyecektim ama...

...misafirin varmış.

Ya süper olur kahve fikri.

(Ece) Ya lütfen buyurun oturun,
hep beraber içelim.

Burcu benim en yakın arkadaşım,
hiç gizlisi saklısı yoktur benden.

-(Savaş) Öyle mi?
-(Ece) Hı hı.

Peki.

Ee...

...o zaman ben şey yapayım.

Bize kahve söyleyeyim.

...de, ay...

...ya ben bunu kullanmayı bilmiyorum.

Telefonu?

Ya tabii ki telefonu kullanmayı
biliyorum Savaş Bey siz de.

Ama kimi ararım, nasıl ararım,
ne zaman ararım, ne derim...

...nereyi tuşlarım, nasıl söylerim
hiç bilmiyorum ki.

Biliyorsunuz bu benim şirketteki
ilk iş günüm olduğu için...

Bu seferlik zahmet etmeyin
ben söyleyeyim.

Tamam.

-Nasıl içiyorsunuz?
-Aa, benimki az şekerli olsun.

Sade lütfen.

Ya normalde sade içiyordum ama...

...şirk...

Evet.

Onu da şöyle alalım.

Galiba yaptık.

Bu hediye kıymetli, aman aman.

Evet.

Evet, şunu da şöyle yaptık mı.

Vallahi oldu.

Hah, güzel oldu.

Hoppa.

(Nefes sesi)

Yo, bu burada olmaz.

Buna bir şey olur.

Ben bunu şöyle büfeye mi koyayım?

Ay çok dolu orası da.

Hım.

Yükseğe koyayım ben bunu,
yükseğe koyayım.

Büfenin üstüne koyayım.

Ay!

Ah, ah!

Aa!

Evet.

Küçüğü var.

Gel seni buraya koyayım.

Savaş Bey, Burcu'yu işe almakla
en doğru kararı verdiniz.

(Ece) Burcu, çizim konusunda sınıfımızın
en yeteneklisidir.

Hatta bu yüzden az kıskanmadım
kendisini.

(Burcu) Ece, yani...

...okulda hepimiz aynı eğitimi alıyoruz.
Alt yapımız aynı.

Evet Burcucuğum ama sen de biliyorsun ki
senin çizdiğin şeylerde bir ruh var.

(Ece) Ayrıca çok da alçakgönüllü
gördüğünüz gibi.

(Gülme sesi)

Biz de beğendik Burcu'nun çizimlerini.

Teşekkür ederim.

Ayrıca Burcu mesela böyle...

...çizdiği bir kumaşı, kıyafeti instaya
koysun anında 50 bin kişinin...

...üstünde görürsünüz. Yani böyle
hemen trend olur.

Yok ya. Ece, abartma istersen.

(Savaş) Yok yok. Evet biz de biliyoruz.

Burcu Hanım sosyal medyada
gayet etkin.

Yani, artık eskisi gibi pek
ilgilenmiyorum.

Anlıyorum.

Tabii birtakım talihsizlikler
yaşadınız.

(Savaş) Babanızla ilgili sanırım.

Şey, bu konulara çok girmezsek,
Burcu üzülüyor da biraz.

Aa, pardon, pardon.

Yok, yok sorun değil.

Yani her şey internette yazıyor zaten.

(Burcu) Yazıyorsun tık tık diye
önüne seriliyor.

Evet, babam yolsuzlukla suçlandı ve
o yüzden yurtdışına çıktı.

Davalar sürüyor sanırım.

Evet, hâlâ devam ediyor.

O da suçsuzluğunu kanıtlayabilmek için
yurtdışına çıktı, yani kaçmadı.

Ayrıca ben onun masum olduğuna
inanıyorum.

(Ece) Ee, tabii ki masum Burcu.

Yani ortaya çıkacak, bunu herkes
görecek hayatım.

(Telefon zili sesi)

Aa, pardon.

Efendim Murat?

Canım ne yapıyorsun?

İyiyim. Ee, Savaş Bey'le kahve
içiyoruz, iş hakkında konuşuyoruz.

Ha, iyi tamam. Kısa tutayım ben o zaman.

Diyorum ki, böyle bu akşam...

...birlikte yemek mi yesek?

Bu akşam mı?

(Murat ses) Ya ben de keyifsizim biraz,
değişiklik olur.

Dışarıda falan takılırız.
Belki sinemaya gideriz.

Yok, olmaz.

Ee, biliyorsun ki bugün benim işteki
ilk günüm.

Erken yatayım, erken kalkayım.

(Burcu ses) İş hayatı önemlidir.

Bazı sorumluluklarım var.

Anladım.

İyi tamam, peki.

Başka zaman yaparız o zaman.
Hadi size afiyet olsun.

Tamam, kolay gelsin.

Ay!

Az önce bir polise yalan söyledim.

Normalde bugün Murat'ın doğum günü de.

Biz ona bilmiyormuşuz, ilgilenmiyormuşuz
gibi yapıyoruz.

Evde böyle inanılmaz bir parti
düzenliyoruz.

Her yer balon, böyle bir taraftan
pastalar hazırlanıyor.

(Burcu) Bir taraftan böyle
süsler yapılıyor.

(Burcu) Ya yalan söylemek
istemezdim ama da...

(Telefon zili sesi)

Ee, efendim Murat?

Abilerin abisi nasılsın?

Ha, iyiyim Murat'ım, sen nasılsın,
ne yapıyorsun?

(Murat ses) İyiyim ben de sağ ol.

Söyle diyorum ki...

...bu akşam dışarıda abi kardeş
takılsak mı?

Ha, nerede dışarıda, çiftliğin
bahçesinde mi?

Yok abiciğim, daha dışarıda,
şehirde filan.

(Murat ses) Bir kafeye gideriz.
Biraz kafa dağıtırız ha?

Ha, ya bu benim yeni görüşmeye
başladığım kız var ya.

(Gayret ses) Benim Eda hani.

Ya onunla akşam randevum var
Murat'ım ya, onunla buluşacağım.

Yoksa çok isterdim.

Anladım abiciğim.

Tamam.

Peki, başka zaman yaparız o zaman.

Hadi size iyi eğlenceler.

Tamam, canım kardeşim benim
görüşürüz.

"Ayva çiçek açmış yaz mı gelecek"

"Gönül bu sevdadan vaz mı geçecek"

"Gönül bu sevdadan vaz mı geçecek"

"Bana ettiklerin az mı gelecek"

"Yandım Allah yandım yandırma beni"

"Seviyorum diyerek kandırma beni"

-Se... Se... Sevgi? Sevgi?
-"Bana ettiklerin--"

Hah?

Ne yaptın ya?

Ne yaptım?

Çok güzel söyledin.

(Gayret) Senin sesin çok kötüydü.

Çiftlikte hatırlıyor musun hani karaoke
yapmıştık?

(Gayret) Sesin o kadar kötüydü ki,
bütün millet kaçıp gitmişti.

Ne yaptın ki şimdi sen, ses mi
yaptırdın kendine yoksa?

O zaman garanti bir milyon tane sen
çiğ yumurta içtin.

Başka türlü olmaz çünkü.

Yok ya, ben o zaman heyecanlanmıştım da
ondan öyle söyleyememiştim.

Ha, niye heyecanlandın?
Tabii kalabalıktı.

Yok, kalabalıktan değil de...

...hani o zamanlar ben sana karşı
böyle bir şeyler hissediyordum ya...

...âşıktım diyebiliriz hatta.

(Sevgi) Bu aşkın da böyle heyecanıyla...

...dilim dolanmışta yani
söyleyememiştim.

Ama şimdi içindeki duyguları bitirdiğim
için, kanka olduğumuz için...

...rahat rahat söylüyorum.

"Ayva çiçek açmış yaz mı gelecek"

"Gönül bu sevdadan vaz mı geçecek"

"Gönül bu sevdadan vaz mı geçecek"

(Murat) Baba...

...diyorum ki, annemle seni hadi bu gece
dışarıda bir yemeğe götüreyim ha.

Size de değişiklik olur.

Mübeccel teyzeye mi gidiyorsunuz?

Ha, anladım.

İyi, tamam.

Selam söyleyin Mübeccel teyzeye.

Allah Allah!

Ya herkesin mi bu gece planı var
anlamadım ha?

(Kapı vurma sesi)
(Kapı açılma sesi)

Diyordum ki, Cem kardeşim
Hızır gibi yetişti.

Neye yetiştim?

Bu gece beni yalnızlıktan kurtarmaya.

Hadi ya, bu gece takılmayı mı
düşünüyordun sen?

Yani sen bunu söyleyene kadar
düşünüyordum.

Hayırdır?

Ya devrem, bu gece benim bir
randevum var da.

(Cem) Ben de sana erken çıkacağımı
haber verecektim.

Ee, vermiş de bulundum.

Yarın takılırız ya, tamam. Hadi kaçtım.

(Kapı kapanma sesi)
Kaç.

Sen de kaç.

(Müzik)

(Vedat) Hatice.

Hatice'm, gülüm.

Bak, pastayı getirdim.

Pastanın yanında da ondan
daha tatlı bir şey getirdim.

(Hatice) Aa, Güneş'i mi getirdin yoksa?

Herkes biliyor senin ne kadar
tatlı olduğunu.

Ya teşekkür ederim de demeyin öyle.

-Aman be.
-Allah Allah!

Dünyanın en tatlı şeyine tatlı şey
diyemeyecek miyiz?

(Vedat) Ha, Hatice'm ya...

...yolda gelirken Murat aradı.

"Akşam annemle ikinizi yemeğe
çıkarayım" dedi.

Ben de Mübeccel teyzeye
gideceğiz diye uydurdum.

İlahi çocuk.

Bizi yemeğe götürecek bugünü mü bulmuş?

Allah'ım ya Rabbi'm!

(Hatice) Neyse neyse.

Ben içeride hazırlıklara devam edeyim,
süslemelere.

Pastayla da sonra ilgilenirim artık
tamam mı?

Ah canım benim.

(Müzik)

Ee, Güneşciğim ya...

...bu da dünyanın en güzel şeyi
değil mi?

Hem de süper ötesi gözüküyor.

Madem bu pastayı yiyemiyoruz.

Biraz seyredelim değil mi?

(Müzik)

(Yağmur sesi)

Oğlum, beni görmen lazımdı ya.

Nasıl bir karizma çektim adama?

Adam var ya resmen bana
demek istedi ki...

...ya biz ne yapıyoruz? Ben çıkayım
buradan, sen şu koltuğa otur, sen yönet.

Kanka yani sonuçta senin teknik
direktörün benim.

Rakibe göre hazırladım seni.

Ya sağ ol kardeşim ya.

Vallahi sayende fırtına gibi estim.

Oğlum, ben sana bu iş olacak
dedim zaten, girmeden belliydi.

Olacak olacak. Zaten bu iş olsun artık
böyle tırt hediyeler almak yok.

Abime var ya en kralını alacağım
hediyelerin ya.

Vallahi ben de kendime güzel böyle
takım elbiseler...

...efendime söyleyeyim
giysiler alacağım.

Sonra gidip bir tane yeni cep
telefonu alacağım.

Laptop alacağım. Her şeyi alacağım abi.

Al, al da ben işe girdim. Sana ne
oluyor kardeşim?

Yani kanka, seni holdinge sızdıran benim.

Yani seni paran benim param demek.

Allah Allah!

(Horoz sesi)

Güneş bak şimdi, küçük bir
operasyon yapacağız.

Yalnız bu seninle benim aramda bir
sır olacak kalacak.

Tamam mı?

Tamam.

(Kapı kapanma sesi)

Vedat amca!

Dur, pastayı bozacaksın!

Hiç merak etme.

Bir estetik cerrahı inceliğinde
halledeceğim ben o işi.

Senelerdir yaptığım şey bu.

Kabuk şeklinde alıyoruz.

Hop! İçini boşalttık.

(Müzik)

Çok güzel olmuş.

Ya Vedat amca, ben bu çocuk hâlimle
kendimi tutabiliyorum.

(Güneş) Sen nasıl tutamıyorsun?

Ama Güneşciğim, bu dayanılacak
gibi bir şey değil ki ya.

Hatice teyzen bunu müthiş yapıyor.

Ha, biliyorum.

(Güneş) Çok güzel yapıyor.

Şimdi bu pastayı yerken
aklıma şey geldi.

Murat'ın ilk doğum günü.

Gerçekten mi? Anlatsana.

Tamam, anlatayım.

Ver şu bezimi benim.

Hah.

Murat, bizim evimize ilk geldiğinde...

...kundağa sarılı...

...böyle küçücük tatlı bir bebekti.

Hatice teyzenle annem onu önce
kundağından çıkardılar.

Bir güzel yıkadılar, temizlediler,
akladılar, pakladılar.

Karnını doyurdular

Sonra tekrar onu kundakladılar.

Kucağımıza aldık.

Saatlerce onu seyrettik.

O kadar güzel bir bebekti ki.

Çok tatlıydı.

(Güneş) Ee?

Hım.

Sonra Hatice teyzenle,
Hayriye babaanne gittiler...

...ona böyle çok güzel bir
pasta yaptılar.

Ben de hemen aradım taradım
bir tane mum buldum.

Ve pastanın ortasına...

...mumu diktik.

Hım, sonra ne oldu?

Sonrasında Murat büyüdü.

Kocaman bir delikanlı oldu.

O büyüdükçe de pastadaki mumların
sayısı arttı.

(Yağmur sesi)

Vay, vay, vay! Oğlum çok iyi ya.

Ben diyorum ki, böyle ufak ufak
para atayım kenara abi.

Yakın zamanda böyle bir şey
alırım herhâlde.

Ha, at at, ufak ufak at, işkembeden at.

Hayal kurmak bedava.

Oğlum, para biriktirmek için önce
paranın olması lazım.

Oğlum, sen işe girince o problem
ortadan kalkacak.

Yakında ayağım yerden kesiliyor yani.

Allah Allah!

Murat, altı yaşına gelmişti.

O altı yaşına geldiğinde...

...biz de ona çok güzel kırmızı
bir bisiklet aldık.

Murat o kadar beğendi ki, bütün gece
gözlerini bisikletten ayıramadı.

Sürekli ona baktı.

(Vedat) O istedi ki hemen bineyim.

Ama dedik ki, oğlum akşam akşam
bisiklete binilmez.

Sabah olsun öyle binersin.

(Anlaşılmayan konuşma)

Öyle sabaha kadar çocuk bekledi.

Keşke gündüz yapsaydınız doğum günün de
binseydi çocuk.

İşte keşke.

Onu akıl edemedik ki biz.

Ama ne yaptı Murat biliyor musun?

Ne yaptı?

Sabaha kadar gözlerini bisikletten
ayıramadı.

-Bütün gece mi?
-Evet.

Hem de hiç uyamadan.

Çünkü biz yukarı çıktık uyuduk.

Sabah uyanıp geldiğimizde, Murat hâlâ
bisikletinin başında...

...gözünü kırpmadan ona bakıyordu.

(Vedat) Sonra kıyamadım.

Hemen kucağıma aldım.

Sen artık bisiklete binmeyi
hak ettin dedim.

Ondan sonra Hatice teyzen
bisikleti aldı, kapının önüne çıkardı.

Dışarı çıktık.

Hadi oğlum bin bisikletine dedim.

(Vedat) Murat uyumuş.

Ay kıyamam.

Ya.

Ondan sonra bütün gün bekledik.
Uyudu biraz.

Öğleden sonra ancak binebildi bisiklete.

Allah!

Allah'ım ya Rabbi'm! Ben ne yaptım?

Ben ne yaptım?

Vedat amca pastanın yarısını--

(Vedat) Hişt, tamam.

Sus sakın, sakın!

Hatice teyzen duymasın
vallahi beni öldürür.

(Vedat) Ben bittim, ben bittim
mahvoldum ya.

Ben öldüm, ben öldüm.

Şöyle kapatamaz mıyım acaba?

Yok, olmuyor.

Yandım bittim. Ne yapacağım ben ya?

Benim sonum geldi ya.

Niye de büyük bir kısmı duruyor da,
üsteki kısmını yedin.

Olsun. Benim bir çatal bile
almamam lazım ondan.

Ama ben neredeyse pastanın
yarısını yedim ya.

Tamam.

Panik yapma, sen çok panik yapıyorsun.

Panik yapma dedim sana.

Sen!

Bence suçu sen üstleniyorsun.
Çünkü senin yaşın küçük ha?

Cezan az olur senin.

Olur.

(Anlaşılmayan konuşma)

Sana da kıyamam ki.

Hem zaten herkes anlar.

Senin yaş günü pastası yemeyeceğini.

Hele Hatice teyzeni hiç
inandıramayız.

Ya bulacağım bir çaresini.

Sakin.

Yavaş, yavaş, yavaş ol.

Aa!

Şöyle

Cık, ay!

Vedat!

(Hatice) Vedat, renkli Japon
süsleri vardı, onlar nerede?

Vedat!

Aa, Vedat aşkolsun ya.

(Hatice) Neredesin?

(Kapı açılma sesi)

(Hatice) Ne yapıyorsunuz siz böyle...

...kapalı kapılar arkasında?

Şey yapıyoruz.

Terliğim kayıyordu.

Vedat amca onu hallediyordu. Şey--

Evet, fışt diye kayıyordu,
ben şey yaptım onu.

İyi, giydir giydir.

Nerede şu bizim Japon
süsleri vardı renkli?

Ben ne bileyim, Japonlara sor onu.

Japonlara mı sorayım?

süsleri soruyorum Vedat,
ne diyorsun?

Ha, ha. Şey kapının girişinde,
vestiyerin üstünde bırakmıştım onları.

-Evet.
-İyi, tamam o zaman.

Hazır buraya kadar gelmişken
bir su içeyim.

(Vedat) Hop, hop, hop! Olur mu
öyle şey Hatice'm ya?

Şey suyu ben veririm.

Sen... Afiyet olun, şifa olsun.

(Müzik)

Sen bir şey mi karıştırıyorsun Vedat?

Ben hayatım boyunca ne karıştırdım ki
şimdi bir şey karıştırayım Hatice?

Söylemezsin tabii.

Güneş, Vedat amcan bir şey mi
karıştırıyor?

Yo.

Biz burada oturuyorduk.

İyi, hadi inandım.

(Müzik)

Hayırlı yolculuklar.

(Gülme sesi)

Ya gerçekten Hatice teyzeden bu kadar
çok mu korkuyorsun Vedat amca?

Evet, korkuyorum.

Ya ama aslında ben şeker hastasıyım,
ee tatlı yememem gerekiyor.

Tatlı yediğim zaman şekerim
yükseleceği için...

...Hatice teyzen üzülüyor, bana kızıyor.

O üzülünce ben bu sefer daha
çok korkuyor ve üzülüyorum.

Peki, pastayı ne yapacaksın?

Bilmiyorum.

Ama bir çaresini bulacağım.

Ben bu geceyi kurtaracak bir şey
yapacağım pastaya.

Sen şimdi doğru git Hatice
teyzene göz kulak ol.

-Sakın buraya baskın yapmasın tamam mı?
-Tamam.

-Gelirse bana haber ver.
-Tamam.

Hadi kızım.

Hıh, bak Güneşciğim...

...bu süsü diyorum şuraya asayım
nasıl?

Olur mu sence?

Evet, orası biraz boş kalmış zaten.

Boş kalmış değil mi? Bunu buraya asayım.

Ay, tamam işte oldu.

Ay!

Hah!

Ay!

Kırıldı mı acaba?

Hih!

Ay!

Hih! Vah vah! Kırılmış.

Hatice teyze, yenisini alsan olmaz mı?

Alamam ki canım.

Vedat amcan bunu günlerce uğraştı
tek tek yaptı yavrucuğum.

Ay!

Uf! Çok üzülecek, çok çok üzülecek.

(Güneş iç ses) Vedat amca da pastayı
yedi ödeştiniz desem mi acaba?

(Güneş iç ses) Yok olmaz, Vedat amca,
sakın söyleme demişti.

Güneş.

Sakın Vedat amcana bir şey
söyleme, ben bunu...

...bir şekilde halledeceğim
canım tamam mı?

Tamam.

Ay çok da güzelmiş.

Ay!

Öyle deme, vallahi çok fena oluyorum.

Uff!

Bak, sen şimdi içeri git
Vedat amcanı kolla...

...eğer buraya gelecek gibi falan olursa
hemen gel bana haber ver tamam mı?

Tamam.

(Ayak sesi)

Aa ah!

Zeynep, yıllık izinden erken mi
döndü acaba, bu evin hâli ne?

Hayır, ben döndüm.

Bunalımdan.

Umut.

Evet.

-Çok iyi görünüyorsun.
-Sağ ol.

İş falan mı buldun, ne bu hâl?

Hayır Pelin, kendimi buldum.

Ya bundan sonra öyle saçma
sapan işler aramak yok.

En iyi yaptığım, en sevdiğim
işi yapacağım.

Habercilik.

Yarından itibaren diğer
kanallara gidiyorum.

Diğer kanallara gitmek istiyorsan...

...önce bizim kanalımızdan istifa
etmen gerekiyor.

Evet, patronla konuştum ve
her şeyi anlattım.

Seni kanala geri istiyor.

Ah!

Ya!

Yalnız kanala geri döneceksem bir şartım
olacak, öyle kuzu kuzu geri dönmek yok.

Cık! Umut, ne diyorsun ya?

Kanaldan kovuldun diye hayatın kaydı,
perişan oldun.

Ya bir de şart mı koşuyorsun?

Evet, aynen öyle.

Cık!

Tamam, nedir şartın?

Karım seni çok seviyorum deyip
boynuma sarılacak.

Ya ne duruyorsun hadi ya,
zaten heyecandan...

...bağırmamak için zor tutuyorum
kendimi.

Seni çok seviyorum aşkım.

Teşekkür ederim.

(Müzik)

(Müzik)

(Müzik devam ediyor)

(Müzik devam ediyor)

Merhabalar, kolay gelsin.

Aa, hoş geldin Eda.

Ee, Gayret de seni bekliyordu vallahi
heyecanla, dur bir sesleneyim.

Gayret!

(Gayret) Efendim.

(Gayret) Aa!

-Eda, hoş geldin?
-Hoş bulduk.

Ee, siz oturun.

Ben de tatlı yapmıştım. Kahveyle
tatlılarınızı getireyim.

-Tamam, sağ ol.
-Şey, ben diyetteyim ama.

Tamam hadi.

Ben tatlı almayayım Gayret,
bayağı sıkı diyetteyim.

Vallahi yemezsen çok alınır.

Hem eli de çok hamarattır,
marifetlidir yani.

-Ya eminim öyledir de ben--
-Yapma işte öyle.

Sırf tatlı konusunda değil mutfak
konusunda da çok başarılı.

Ya bir yemekler yapıyor anlatamam sana.

Sabahtan akşama kadar mutfakta
duruyorum, sırrını böyle çözeyim diye...

...bir türlü öğrenemiyorum da
nasıl yapıyor, nasıl beceriyor.

Çok başarılı.

Yani, bazıları öyle oluyor.

Ya, yo Sevgi bazıları gibi değil.

Ee, çok çok enteresan.

Kırk yıllık motor ustası gibi geçen gün
arabanın kaputunu hop açtı...

...içine böyle girdi kablo fırlattı.

Parça fırlattı, o kadar parça fırlatmaya
o arabada hiç parça kalmadı.

Geçti marşa bir bastı hop araba çalıştı.

Böyle bir insan olamaz ya.

Çok değişik geldi bana, sana?

Enteresan.

Ha, al sana bir enteresanlık daha.

Bir şarkı söyledi burada var ya,
nasıl duygulandım.

Tüylerimin hepsi diken diken burada,
çok acayip, çok etkilendim.

Ya bir de geçen gün ne yaptı
biliyor musun? Asıl önemlisi o.

Şu köşeyi dönüyorsun ya.

(Telefon zili sesi)

Alo?

Evet, buyurun benim Mutlu Aslan.

İşe alındım mı?

-Ne olmuş?
-Bir dakika, bir dakika.

Sen kimsin kardeşim, kimsiniz siz,
dalga mı geçiyorsun benimle?

Hayır sesin tanıdık geliyor, kimsin sen?

Evet.

Tamam tamam, inanandım. Tamam tamam,
teşekkürler sağ olun, sağ olun.

Tamam, görüşmek üzere bay bay.

-İşin! İşin!
-İş oldu!

İş oldu!

Ben sana dedim oğlum, ben sana dedim.

(Çığlık sesleri)

Ben dedim kardeşim ya.

Sen kendi kalitenin farkında
değilsin ya.

Şu an sen ne oldun? Büyük bir
şirketin müşteri temsilcisi.

Mutlu Aslan, büyük bir şirket.

De oğlum biz...

...CV'ye yazdık. Ben İngilizce,
İspanyolca, Japonca biliyorum diye.

Ben Türkçeyi çat pat konuşuyorum.

Ne yapacağız şimdi?

Hadi belki tamam Japonca
lazım olmaz ama.

Yani kanka, ben açıkçası seni
şirkete sokana kadar...

...olan planlamayı yapmıştım daha
sonrasını hiç düşünmemiştim.

Bundan sonra yalnızsın kanka.

Hayır yapma.

Oğlum.

Oğlum, bittim ben ya.

(Ece) Tamam ben bunların robot
resmini çizeyim ondan sonra vereyim.

Hadi Ece, yarın görüşürüz.

Tamam, evdekilere selam söyle.

Ya ben gittiğimde yatmış olurlar
büyük ihtimal, yarın söylerim artık.

Hayır, hayır hayır.

Aa, şey...

...ee benim yarına çok önemli
bir sınavım var.

Kitabımı da Burcu'da unutmuşum.
Ne yapacağım şimdi?

Ee, araban var Ece...

...gider uğrar alırsın.

Tabii ya arabam var, nasıl
unuttum ben? Ama şey ee...

...anahtarı bulabilirsem tabii.

Uf!

İyi bak Ece, kadın çantasında
bir şey bulmak zordur.

Evet ama yok işte, yok

Ne yapacağım ya?

Ee, bir masana bak belki
orada bırakmışsındır.

Yok imkânsız, ben masamı çok güzel
düzenledim yani orada olamaz.

(Ece) Üf!

Ya arabanın anahtarını nasıl
kaybediyorsun Ece?

Bu hiçbir şey ben bazen
arabayı da kaybediyorum.

Nereye park ettiğimi falan unutuyorum,
bir bakıyorum araba yok.

Aslında sen direkt eve gidiyor
olsaydın beni de götürürdün.

Ben Burcu'dan kitabımı alırdım.

Sınavdan şahane notlar falan alırdım.

İyi, gel hadi.

Ciddi misin sen?

Ya Murat, bak inanılmaz bir not alacağım
ve Murat'a ithafen diye yazdıracağım.

Teşekkür ederim. Hadi gidelim.

(Siren sesi)

(Müzik)

Aa, ne yapıyorsun?

Aşk olsun.

Ee, iyi hadi tamam, hadi, hadi.

Bugünün hatırına yiyiver.

-Söyle neyi?
-Ver onu bana.

Şaka yaptım.

Hop!

Ya yok, ben takarım, alt kata takarım.

Ee, tamam ben de saplayayım
ver beraber yapalım.

Ama bak alt kata.

Tamam, hadi hızlı hızlı hadi.

Geçenlerde neden bunu takmadır sanki ya?

Böyle bir şey olamaz.

Aa, ne yaptınız pasta?

Ama çocuklar, al bakayım şunu evladım.

(Üst üste konuşmalar)

(Üst üste konuşmalar)

Aa, Ece'den mesaj geldi.

Murat, eve gelmiyordu yalan
söyleyip zorla getirdim.

Arabayı park ediyoruz, gelmek üzereyiz.

Ay bu kız da bir anda
melek gibi bir şey oldu.

Burcu, sence de mesajın diğer
kısmı daha önemli değil mi?

Mu... Murat geldi! Murat geldi!
Saklan, saklan, saklan!

(Üst üste konuşmalar)

Gel, gel, gel. Abi dur, dur, dur!

Gel gel, gel gel.

Tamam, tamam. Hişt!

Ee, saklandık ışığı kim kapatacak?

Aa ben, ben kapatırım.

Dur! Dur!

(Müzik)

(Ayak sesleri)

Evde sadece Burcu vardı.

O da yatacağım diyordu ama...

...biraz erken yattı herhâlde.

Ya ilk iş günü ya bugün.

Ama eminim heyecandan uyuyamamıştır.

Gel hadi.

Bir şey söyleyeceğim.

Ee, içeri girdiklerinde
ne diye bağıracağız?

Yangın var diye bağıracaksın abi.

Yangın mı var?

Ya saçmalama abi, ya sürpriz diye
bağıracaksın, sürpriz!

Hişt!

Geliyorlar.

(Kapı açılma sesi)
(Murat) Gel.

(Çığlık sesleri)

(Hep bir ağızdan) Sürpriz!
(Alkış sesleri)

(Müzik)

Bir polisi tuzağa düşürdünüz ha.

Alacağınız olsun.

Vallahi Burcucuğum, hani
Sherlock Holmes çocuktu.

Yani ben ve ders çalışmak bence
buradan çözmeliydi işi.

(Murat) Yok, anlardım da normalde...

...bugün biraz keyifsizdim...

...ve içinizden birine fena
hâlde ihtiyacım vardı.

Ama şimdi ben kazanmışım ki...

...bu gece hepiniz yanımdasınız.

Ya, ya.

Hadi yengeciğim, öp de hemen
başlatalım seremoniyi biz de öpelim.

Bir dakika.

Bir dakika.

Bu gece benim doğum
günüm mü, emin miyiz?

Evet, tabii ki senin doğum günün.

O zaman ben armut oluyorum.

Aa!

(Gülme sesleri)

Ne oldun? Armut.

Oğlum, Murat'ı bile doğru
dürüst yazamamışsın.

Ya daha okuma yazma bilmiyorsun, bir de
holdinglere girmeye çalışıyorsun ya.

Gel kızım.

Gel bakalım.

İyi ki doğdun armutcuğum.

Ee, hadi hediyeleri açalım.

Aa, önce pastayı keselim.

Pastayı ben getiririm,
pastayı ben getiririm.

Ben de sana yardım edeyim.

Olur.

-Ee hadi.
-Evladım dur.

(Müzik)

(Hep bir ağızdan) İyi ki doğdun Murat,
iyi ki doğdun Murat.

(Hep bir ağızdan) İyi ki doğdun,
iyi doğdun...

(Hep bir ağızdan) Aa!
(Çığlık sesleri)

Yapacak bir şey yok Vedat.

Artık herkes, her şeyi öğrendi.

Şimdi...

...gidip erkekçe itiraf etmenin zamanı.

-Ya!
-Tamam ya, tamam ya.

Ee, Hatice.

Arkadaşlar çok özür dilerim.

Ben bir eşeklik yaptım.

Pastanın yarısını yedim.

(Gülme sesleri)

(Hatice) Ne?

Pastanın yarısını mı yedin?

Evet, yarısını yedim onun için
aa diye bağırmadınız mı hepiniz?

Ya yok babacığım ya, bu Rıfkı,
pastayı düşürdü, ona bağırıyorduk.

Söylemeseydin Vedat amca pastayı
yediğini, hiç kimse anlamayacaktı.

Vedat ya sen şeker hastasısın.

Bu pasta seni öldürebilirdi yahu.

Of! Çok özür dilerim hepinizden ya.

O ne be? Ay!

Hayda! Hay Allah'ım ya Rabbi'm,
ya resulallah ya!

Kendi ellerimle Murat'ın yaş günü için
yaptığım şeyi de kırdım.

(Vedat) Ben ne kadar sakar bir insanım.

Söyleyeyim mi?

Yo, yo ee...

...sen kırmadın.

Vedat, onu ben kırdım.

Öyle idareten de yapıştırdım ama
söyleyecektim sonra ya, gerçekten.

(Mutlu) Cık, cık, cık. Şu hâle bak ya!

Babam pastanın yarısın yemiş.

Yerini de ekmekle kamufle etmeye
çalışmış, köy ekmeğiyle.

Diğeri de hediyeyi kırmış söylemiyor.

Bir de üstelik bunları Güneş'in
yanında yapıyorsunuz ya...

...küçücük çocuğa böyle mi örnek
olacaksınız? Allah Allah!

(Gayret) Bunları mı öğretiyorsunuz
siz çocuğa?

Yok Gayret abi, benim
öğrendiğim şu onlardan.

Evli insanlar birbirlerini ömürleri
boyunca çok sevebilirmiş.

Ve onların birbirlerini üzmemek için
ne kadar uğraştıklarını gördüm.

Burcu abla, Murat abi...

...siz de onlar gibi olun lütfen.

Ben zaten küçüklüğümden beri
onları örnek alıyorum.

Bundan sonra da alacağım, söz.

(Müzik - Duygusal)

Samimi söylüyorum çok duygulandım
ben de kardeşim.

(Hep bir ağızdan) İyi ki doğdun Murat.

(Hep bir ağızdan) İyi ki doğdun Murat.

(Hep bir ağızdan) İyi ki doğdun,
iyi ki doğdun, iyi ki doğdun Murat.

(Çığlık ve alkış sesleri)

Vallahi çok sıkıntılı bir gün
geçiriyordum ama muhteşem bitti.

Ee, anlat bakalım senin
ilk iş günün nasıldı?

Ya güzeldi.

Oradaki herkes çok anlayışlı.

Savaş Bey de iyi birine benziyor.

Yani onunla iyi anlaşacağız galiba.

(Müzik - Gerilim)

Sonunda.

Sonunda babamın intikamını senden
alacağım Tayfunoğlu.

(Müzik - Gerilim)

Bu dizinin betimlemesi ES FİLM tarafından
Sesli Betimleme Derneğine yaptırılmıştır.

www.sebeder.org

Sesli Betimleme Metin Yazarı:
Gülşen Bölükbaşı

Seslendiren: Çiğdem Banu Yeşilırmak

Alt Yazı: Ece Naz Batmaz - Miliza Koçak
Bülent Temür - Özgür Deniz Türk

İşaret Dili Tercümesi: Müjde Kolçak

Son Kontroller: Zerrin Çınar -
Dolunay Ünal

Teknik Yapım: Dağ Prodüksiyon
ve Yeni Gökdelen Tercüme

"Güzel bir gün doğuyor"

"Yeni bir gün başlıyor"

"Güzel bir gün doğuyor"

"Yeni bir gün başlıyor"

"Gülümse gülümse hayatına gülümse"

"Gülümse gülümse hayatına gülümse"